Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/1017 E. 2021/1014 K. 16.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/1017
KARAR NO : 2021/1014
KARAR TARİHİ : 16.09.2021

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “Kurum işleminin iptali ve tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 25. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karara yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin yurt dışında çalıştığı sürelerden 5086 günü 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanıp borcunu ödeyerek tahsis talebinde bulunması üzerine kendisine 853,76TL civarında yaşlılık aylığı bağlandığını ancak borçlandığı süreninin yurt dışında ilk defa çalışmaya başladığı tarihten ileriye doğru mal edilmesi gerekirken ödeme tarihinden borçlandığı gün kadar geriye götürülerek hesaplandığını, Türkiye ile Almanya arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4. maddesi uyarınca müvekkilinin Almanya’da ilk kez çalışmaya başladığı 15.11.1988 (01.10.1980) tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi kabul edilmesi ve ödediği primlerin 01.10.1980 tarihinden başlayarak 5400 (5086) gün ileriye götürülerek belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yaşlılık aylığının bağlanma tarihinden itibaren yükseltilmesine ve aylık farklarının yasal faizi ile birlikte davalı … Kurumundan (Kurum/SGK) tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
5. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkilinin 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanarak ödediği primlerin yurt dışında sigortalılığının başladığı 05.03.1982 tarihinden borçlanılan 5086 gün kadar ileri götürülerek 05.03.1982-07.12.1996 tarihleri arasına mal edilmesi gerektiğini, bu yöne ilişkin talebin davalı … tarafından reddedildiğini, ancak işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek Kurum işleminin iptaline ve borçlanılan yurt dışı hizmetlerinin 05.03.1982-07.12.1996 tarihleri arasındaki döneme mal edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiş; Ankara 16. İş Mahkemesinin 17.10.2016 tarihli ve 2016/514 E., 2016/421 K. sayılı kararı ile davanın eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Davalı Cevabı:
6. Davalı … vekili asıl davada cevap dilekçesinde; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 39. maddesinin 2000 yılından önce bağlanan emekli aylıklarının yeniden hesaplanmasına ilişkin olduğunu, bu nedenle talebin hukuki dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. Ankara 25. İş Mahkemesinin 21.12.2016 tarihli ve 2016/689 E., 2016/509 K. sayılı kararı ile; davacının ilk borçlanmasında Yurt Dışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin (Yönetmelik) 12/1.maddesindeki hükme uygun biçimde borçlanmak istediği süreyi 01.10.1981-31.12.2005 tarihleri arasındaki süre olarak gösterdiği, davacının Yönetmelik ile getirilen haktan yararlandırılması durumunda borçlandığı sürelerin 05.03.1982-21.04.1996 tarihleri arasında dönem için değerlendirileceğinden 01.01.2000 tarihinden önceki hizmet süresi 5086 güne yükselen davacıya bağlanması gereken aylığın bağlanan aylıktan fazla olacağı ayrıca aynı süreyi borçlananlardan borçlanmayı hangi tarihler arasında yaptığını belirten ile belirtmeyen arasında farklı aylık ödenmesi suretiyle eşitsizlik doğacağı, öte yandan Kurumun bu konuda sigortalıyı bilgilendirmesi gerektiği gibi, borçlanılan sürenin hangi süreye mal edileceği konusunda yasal düzenleme bulunmaması nedeniyle kısmî borçlanma hâllerinde sigortalı lehine yorum yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. Ankara 25. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
9. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 18.04.2017 tarihli ve 2017/624 E., 2017/629 K. sayılı kararı ile; davacının TR4 belgesine göre yurt dışındaki çalışma süreleri arasında 1 yılı aşan işsizlik süresi bulunmadığı ve çalışmalarının 31.12.2011 tarihine kadar devam ettiği hâlde borç tahakkuk cetvelinde borçlanmanın kesintisiz yapılmadığı, davacının 28.11.2006 tarihli ilk borçlanma talep dilekçesinde hangi dönemi borçlanmak istediğini belirterek bu konudaki iradesini ortaya koyduğu, bu nedenle ilk borçlanma süresi olan 4086 günün 05.03.1982 tarihinden itibaren kesintisiz olarak değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ancak 29.08.2012 tarihli ikinci borçlanma dilekçesinde 3470 gün borçlanma talebinde bulunan davacının hangi dönemi borçlanmak istediğini belirtmediği ve borçlanma bedelinin tamamını ödemediği, bu nedenle davalı Kurum tarafından belgelerde kayıtlı tarihler arasındaki son tarihten borçlanılan süre kadar geriye doğru belirlenen sürenin esas alındığı, bu yönden Kurum işleminde hata bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, davacının 3201 sayılı Kanun’a göre yapılan 28.11.2006 tarihli ilk borçlanma talebine istinaden 4086 günlük borçlanmasına ilişkin hizmetinin 05.03.1982-11.07.1993 tarihleri arasında kesintisiz olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine, davacının 29.08.2012 tarihli ikinci borçlanma işlemine ilişkin Kurum işlemi yerinde olduğundan buna ilişkin talebin reddine ve 01.02.2015 tarihinde bağlanan emekli aylığının 3201 sayılı Kanun’a göre borçlandığı 4086 günlük süre 05.03.1982-11.07.1993 tarihleri arasına mal edilerek yeniden hesaplanarak eksik ödenen aylıkların ay be ay işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
10. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
11. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 27.11.2017 tarihli ve 2017/3765 E., 2017/9752 K. sayılı kararı ile; “…G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosyadaki, yazılara, toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı Kurum vekilinin temyizine gelince;
Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 Sayılı Yasa’nın 5. maddesinde;
“Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.” hükmü yer almaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; Davacının 28.11.2006 tarihli yurt dışı borçlanma talep dilekçesinde ,10.09.1982-31.12.2005 süresini borçlanmak istediğini beyan ettiği,Kurum tarafından 05.03.1982-28.07.1988 ile 19.07.2000-30.06.2005 arası 4086 gün karşılığı borç tahakkuk düzenlendiği ve davacının borçlanma tutarını 14.4.2011 tarihinde ödediği, 28.08.2012 tarihli yurt dışı borçlanma talep dilekçesinde tarih aralığı belirtmeden 3470 gün borçlanmak istediğini beyan ettiği, 27.05.1997-16.07.2000 ile 01.07.2005-31.12.2011 arası 3470 gün karşılığı düzenlenen tahakkuktan 1000 gün karşılığı kısmi ödeme yaptığı ve ödemenin 22.3.2009-31.12.2011 arasına maledildiği, davacının borçlanma tutarını 14.12.2012 de ödediği anlaşılmaktadır.Aylık bağlama sırasında davacının yurt dışı borçlanması 1982-1988, 2000-2005, 2009-2011 dönemlerine maledilmiştir.
3201 sayılı Yasa’nın 5. maddesinin 1. fıkrasına göre, Kurumca yapılan borçlanma tahakkuk işlemi yerinde olduğu gibi Kurumca düzenlenen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi karşısında davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmesine dair yeniden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir…” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
12. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 22.03.2018 tarihli ve 2018/71 E., 2018/493 K. sayılı kararı ile; 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesindeki hükmün Yönetmeliğin 12/1.maddesindeki hüküm ile sigortalı lehine yumuşatılarak sigortalı tarafından borçlanılmak istenilen sürenin belirtilmesi hâlinde belirtilen süre, belirtilmemiş ise ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan son tarihten geriye doğru olmak üzere tespit edileceğinin hükme bağlandığı vurgulanarak önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan yurtdışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi hâlinde yapılan ödemeye karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi aylara mal edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Öncelikle, konuya ilişkin kurum ve kavramlar ile yasal düzenlemeler üzerinde durulmalıdır.
16. İnsan, tarihin her döneminde kendisini yoksulluğa sürükleyen, geleceğini tehlikeye atan olayları bertaraf etme düşünce ve kaygısı içinde olmuştur. Tehlikeyle karşılaşan, yoksulluğa düşen bireylere asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenlik anlayışının hâkim yönü olmak zorundadır. Bu nedenledir ki, çağa damgasını vuran sosyal devlet anlayışının işlevi hiçbir şekilde önemini yitirmeyecektir.
17. Sosyal güvenlik, sosyal devleti gerçekleştirme araçlarından sadece bir tanesidir. Halkına sosyal güvenliği sağlayan, herkesi asgari yaşam seviyesinde buluşturan, insanların geleceklerine güvenle bakmalarını teminat altına alan devlet “sosyal devlet” tanımına biraz daha yaklaşmış olacaktır.
18. Sosyal güvenlik hakkı temel bir insan hakkı olup, çağdaş anayasaların tümünde bu anlayışa yer verilmiştir. Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin belirlendiği 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde, “Devletin sosyal bir hukuk devleti” olduğu hükme bağlanmış, 60. maddesinde de, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp, gerekli teşkilatı kuracağı öngörülmüştür.
19. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 62. maddesi; “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” hükmünü içermektedir.
20. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun (3201 sayılı Kanun) ile yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı verilmiş ve bu kişilerin yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye’de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkân tanınmıştır.
21. Hizmet borçlanması, sosyal güvenlik hakkı elde edilmesinde istisnai bir yöntem olarak; primi ödenmediği için hizmet süresinden sayılmayan bazı sürelerin primlerinin borçlanılıp ödenmesi koşuluyla yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresi ve prim gün sayısından sayılmasını sağlayan bir yapıyı ifade etmektedir.
22. Sosyal güvenliğin dinamik yapısı, amaç ve kapsamındaki genişleme eğilimi, sosyal risklerin artan etkisi dikkate alındığında, yasalarda yer alan ve sosyal güvenliğin çatısını oluşturan bu gibi kavramların sınırlarının belirlenmesinde her zamankinden daha fazla zorunluluk bulunmaktadır.
23. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 1. maddesinde “Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” düzenlemesi bulunmakta iken 10.09.2014 tarihli 6552 sayılı Kanun ile değişik son hâlinde; “Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu madde ile Kanun’un amaç ve kapsamı düzenlenmiştir.
24. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 3. maddesindeki “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” şeklindeki düzenleme ile başvurulacak kuruluşlar belirtilmiştir.
25. Diğer taraftan 3201 sayılı Kanun kapsamında yurtdışı sürelerinin borçlanma tutarının niteliği Kanun’un 17.04.2008 tarih 5754 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde ile, “Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32’sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir (Mülga cümle 17.07.2019 tarih 7186 sayılı Kanun 9. madde). Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır.” hükmü getirilmiştir.
26. Başvuru sahibinin borçlanabileceği sürenin tespitine yönelik 3201 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5. maddesindeki;
“Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmü ile borçlanılacak sürenin nasıl değerlendirileceği ve hangi aylara mal edileceği belirtilmiştir.
27. Borçlanma yasalarının istisnai düzenlemeler olduğu dikkate alındığında, iş ve sosyal güvenlik hukukuna hakim prensip olan; işçi ve sigortalı lehine yorum ilkesinden söz edilerek yasalarda açıkça belirtilen tanımların dışına çıkılmasına imkân bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, yurtdışı borçlanma hakkının süresi belirlenirken yasanın amacından hareket etmek gerekir.
28. 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 5. maddesi uyarınca yurt dışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenecektir.
29. Bu durumda yurt dışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin kısmen ödenmesi veya kısmen borçlanma yapılması hâlinde yapılan ödemeye veyahut kısmen borçlanmaya karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi tarihlere mal edileceği 5. madde kapsamında değerlendirilerek, yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru hesaplanması ile sonuca ulaşılacaktır.
30. İlgili maddenin borçlanılan sürelerin hangi tarihlere mal edileceğine yönelik açık düzenlemesi karşısında borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmesinin de sonuca etkili olmadığı belirgindir.
31. Somut olayda; 05.03.1964 doğumlu olan davacının Almanya’daki çalışmalarının 01.10.1980 tarihinde başladığı, 28.11.2006 tarihli ve 241572 varide numaralı dilekçesi ile 3201 sayılı Kanun kapsamında yurt dışında geçen 01.10.1980-31.12.2005 tarihleri arasındaki süreyi borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumca kısmî borçlanma talebi kabul edilerek 05.03.1982-28.07.1988 ve 19.07.2000-30.06.2005 tarihleri arasında 4086 gün karşılığı borç tahakkuk cetveli düzenlendiği, davacının borçlanma bedelini 14.04.2011 tarihinde ödediği, 29.08.2012 tarihli dilekçesi ile de tarih aralığı belirtmeden Almanya’da çalışılan, boşta ve ev kadınlığında geçen 3470 günü borçlanma talebinde bulunması üzerine 27.05.1997-16.07.2000 ve 01.07.2005-31.12.2011 tarihleri arasında 3470 gün karşılığı borç tahakkuk ettirildiği, davacının 1000 gün karşılığı borçlanma bedelini 14.12.2012 tarihinde ödediği, Kurum tarafından ödemenin 22.03.2009-31.12.2011 tarihleri arasına mal edildiği, 10.01.2015 tarihli tahsis talebi üzerine davacıya 01.02.2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, ilk derece mahkemesince davacının birinci ve ikinci dilekçeleri ile borçlandığı toplam 5086 günün 05.03.1982-21.04.1996 tarihleri arasına mal edilmesi gerektiğine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 29.08.2012 tarihli borçlanma talebi üzerine davalı Kurum tarafından yapılan işlemin yerinde olduğu ancak ilk borçlanma talep dilekçe ile borçlanılan 4086 günün 05.03.1982-11.07.1993 tarihleri arasına mal edilmesi gerektiği yönünde karar verildiği, bu hâli ile uyuşmazlığı davacının ilk borçlanma talep dilekçesi ile borçlandığı sürenin hangi döneme mal edileceği noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
32. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesinde yer alan açık düzenleme karşısında kısmî borçlanma yapılması hâlinde borçlanılan sürenin hangi tarihe mal edileceği, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek belirlenecektir. Bu açık yasal düzenlemenin aksine davacının yurtdışı borçlanma sürelerinin sigorta başlangıcından ileriye mal edilmesine olanak bulunmamaktadır.
33. Diğer taraftan Özel Daire bozma kararında belirtilenin aksine borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihtirazi kayıt konularak ödense dahi 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mal edilecek tarihler tespit edilecektir.
34. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 2018/10(21)-1040 E., 2011/811 K., 2018/10(21)-1041 E., 2021/812 K., 2018/10(21)-994 E., 2021/810 K., 12.12.2018 tarihli ve 2018/21-949 E., 2018/1900 K.; 2017/21-2657 E., 2018/ 1898 K.; 2017/21- 2656 E., 2018/1897 K.; 2017/21-3113E., 2018/1899 K.; 2018/21- 995 E., 2018/1901 K. sayılı kararları da aynı doğrultudadır.
35. Özel Daire bozma kararında davacının 28.11.2006 tarihli yurt dışı borçlanma talep dilekçesinde borçlanmak istediği sürenin “10.09.1982-31.12.2005” tarihleri arasındaki süre olduğu yazılmış ise de, davacıya ait Almanya hizmet cetveli ve dava dilekçelerinin içeriği dikkate alındığında borçlanılmak istenen sürenin “01.10.1980-31.12.2005” tarih aralığına ilişkin olduğu anlaşıldığından, “10.09.1982-31.12.2005” ifadesinin maddi hata sonucu bu şekilde yazıldığı sonucuna varılmıştır.
36. Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 16.09.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.