YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/906
KARAR NO : 2017/778
KARAR TARİHİ : 19.04.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesince (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) davanın kısmen kabulüne ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen 07.03.2013 gün ve 2012/7 E., 2013/112 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17.06.2013 gün ve 2013/6898 E., 2013/11265 K. sayılı kararı ile:
“…Dava; cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve özellikle bilirkişi raporuna göre; davacının asıl alacak talebinde haklı olduğu, ancak davalının takipten önce temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle davacının işlemiş faiz talebinin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, asıl alacak miktarına yönelik itirazın iptaline, % 20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-6352 Sayılı Yasayla değişik İİK’nın 67/2. maddesindeki icra inkar tazminatı oranının % 40′ dan % 20′ ye düşürülmesi nedeniyle uygulanacak icra inkar tazminatı oranlarının takip tarihi itibariyle gözetilmesi gerekmektedir. Somut olayda davanın temelini oluşturan icra takibi anılan yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden önce yapıldığına göre maddi hukuka ilişkin İİK’ nın 67/2. maddesindeki değişiklikten önceki durumu itibariyle %40′ dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetsiz olduğu…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile %40 oranında icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin yedi adet faturada belirtilen malları satarak davalıya teslim ettiği ancak faturada gösterilen malların bedelinin tamamının ödemediğini bu nedenle davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının takibe kötüniyetle itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 40’dan az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, kaldı ki borcu olsa bile temerrüde düşürülmediği için takip tarihinden öncesi için faiz talep edilemeyeceğini ve talep edilen faizin fazla olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalının asıl alacak miktarına yönelik itirazın iptaline ve %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece icra inkar tazminatına ilişkin düzenlemenin maddi hukuka münhasır bir düzenleme olmayıp hakların iyi niyetli kullanılmasına yönelik olduğu, muhtemel iyi niyetli olmayan yaklaşımların yaptırımı niteliğinde olduğu ve nihayetinde maddi hukuka ilişkin olmayıp, usul hukukuna ilişkin olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve buna göre de yasanın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle etkisini gösterilmesi gerektiği; icra tazminatının fer’i niteliği, yasadan kaynaklanması, harç, avukatlık ücreti gibi düzenlemelerde de dikkate alınmaması gibi ayrıntıların da bu sonucu destekler nitelikte olması birlikte değerlendirildiğinde icra inkar tazminat oranının yasa değişikliğine bağlı olarak %20 oranında uygulanmasının daha isabetli olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme hükmünü davacı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık İcra İflas Kanununun 67. maddesinin 6352 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önce girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali davasında davacı lehine hükmolunması gereken icra inkâr tazminatının %20 mi yoksa %40 mı olacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın hukuki dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nın “İtirazın İptali” başlıklı 67/II. maddesi oluşturmaktadır.
Kanundaki düzenlemeye (m.67/II) göre itirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu uygun bir tazminata mahkûm edilir ve bu tazminata uygulamada icra inkar tazminatı denilmektedir. İİK’nın 67. maddesinde değişiklik yapan 6352 sayılı Kanunun 11. maddesi 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu düzenleme uyarınca İİK’nın 67/II’deki %40’dan ibaresi, %20’sinden şeklinde değiştirilmiştir.
Konunun açıklığa kavuşturulması için kanunların zaman itibariyle uygulanması konusu kısaca açıklanmalıdır.
Kanunların zaman itibariyle uygulanması, değişiklik yapılan kanunların doğru ve ülkenin her yerinde aynı şekilde olarak uygulanması bakımından son derece önemlidir. Değişiklik yapılan kanunda, zaman itibariyle uygulama hakkında hüküm mevcut ise bu hükme göre, yok ise genel hükümlere göre zaman itibariyle uygulanmasını belirlemek gerekir.
Kanun koyucu, 6352 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanununda yapılan değişiklerin yürürlüğü konusunda her bir maddenin ne zaman yürürlüğe gireceğine yönelik ayrı düzenleme yapmak yerine konuyu genel nitelikte iki hüküm ile açıklamıştır. Bu hükümlerden ilki 6352 sayılı Kanunun 106. maddesi, diğeri ise İcra ve İflas Kanununa eklenen Geçici 10. maddedir. Kanun koyucu Geçici 10. madde ile 6352 sayılı Kanunla İcra ve İflas Kanununda yapılan tüm değişikliklerin zaman itibariyle uygulanmasını düzenlemiştir.
6352 sayılı Kanunun 38. maddesi ile İİK’na eklenen Geçici 10. Maddesi “Bu Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edilir.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere Kanun Koyucu bu hüküm ile tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydı ile derhal uygulanabilirlik prensibinden ayrılarak tamamlanmış takip işlemleri ile başlatılmış ancak henüz tamamlanmamış takip işlemlerinin eski Kanuna; henüz yapılmamış takip işlemlerinin ise yeni Kanuna tabi olacağı şeklinde bir düzenleme yapmıştır.
Geçici 10. maddesindeki “takip işlemleri” ibaresini de takip talebi olarak anlamak gerekir (KURU, B.; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s.60).
İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine (süresi içinde) itiraz etmiş takip borçlusuna karşı itirazın kendisine (varsa vekiline tebliği) tarihinden itibaren bir yıl içinde açılabilir. Bir yıllık süre içinde açılan dava, teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak böyle bir davada borçlu icra inkar tazminatına mahkum edilebilir (KURU s.263). O halde 6352 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatı asgari %40 olarak, 6352 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında ise icra inkar tazminatı asgari %20 olarak uygulanmalıdır.
Somut olayda; davacının başlattığı icra takibinin tarihi 16.06.2011 olup 6352 sayılı Kanunu 38. maddesi ile İİK’ya eklenen geçici 10. maddesi uyarınca davacı lehine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.
O halde, belirtilen bu maddi ve yasal olgular gözetildiğinde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.