Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/803 E. 2017/715 K. 12.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/803
KARAR NO : 2017/715
KARAR TARİHİ : 12.04.2017

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı olarak açılan “boşanma” ve “ziynet alacağı” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 14. Aile Mahkemesince (kapatılan Üsküdar 3.Aile Mahkemesi) her iki boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, ziynet eşyası talebinin reddine dair verilen 09/10/2012 gün ve 2011/589 E., 2012/613 K sayılı karar davalı-karşı davacı kadın vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 19/06/2013 gün ve 2013/4392 E., 2013/17094 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davalı-davacı kadın talep etmiş olduğu ziynetlerin varlığı konusunda davalı-davacı koca tarafından bir itiraz ileri sürülmemiş, ziynetlerin kendisine bağışlandığı hususunu da kanıtlayamamıştır. Davalı-davacı koca beyanında ziynetlerin bozdurulduğunu kabul etmiş yalnız bir kısımıyla kadının borçlarının ödendiği, bir kısmı ile de kredi kartı borçları ve düğün masraflarının ödendiğini beyan etmiştir. Mahkemece bozdurulan ziynetlerin ne kadarının kadının borçlarına, ne kadarının kocanın kredi kartlarına ve düğün masraflarına harcandığının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ziynetlere yönelik davanın tamamının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…”
gerekçesiyle oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl dava evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma; karşı dava ise evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma ve ziynet eşyası istemine ilişkindir.
Davacı-karşı davalı erkek eşinin aşırı kıskanç olduğunu ve üzerinde devamlı baskı kurduğunu, aldatıldığını düşünüp bu konuda arkadaşlarını ve ailesini de rahatsız ettiğini ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı kadın eşinin msn ve facebook üzerinden başka kadınlarla görüştüğünü, eski kız arkadaşının fotoğraflarını hala sakladığını, kendisine ilgisiz davrandığını belirterek boşanma kararı verilmesini ve 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini ayrıca eşinin 20.000 TL civarında ziynet eşyasını bozarak harcadığını, bu sebeple 20.000 TL maddi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin sadakat kurallarına aykırı hareket ettiği, eşine şiddet uyguladığı, davalı-karşı davacı kadının da eşine hakaret ettiği, saldırgan davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı – karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki tarafın boşanma talebinin kabulüne, ziynet eşyalarının satılmasıyla elde edilen paranın nereye harcandığı tam olarak ispat edilemediğinden ziynet eşyaları ile ilgili talebin reddine dair verilen karar davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmiş; Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçe ile oyçokluğu ile bozulmuştur.
Yerel mahkemece önceki gerekçelerle direnme hükmü kurulmuştur.
Direnme hükmü davalı- karşı davacı kadın vekilince temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, ziynet alacağı davasının ispatına ilişkin olup, davacı-karşı davalı erkeğin savunmasına karşılık ziynetlerin ne kadarının kadının borçlarına, ne kadarının kocanın kredi kartlarına ve düğün masraflarına harcandığının tespit edilmesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
01/01/2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile birlikte 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin karının iaşesini kocaya yükleyen 152. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 186/3. maddesi “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar” hükmünü getirmiştir.
TMK.nun 186/3. maddesinde her ne kadar eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacakları belirtilmiş ise de buradaki katılmanın ya eşlerin rızası ile ya da mahkeme kararıyla olması gerekir.
Diğer taraftan, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 05/05/2004 gün ve 2004/4-249 E., 2004/247 K. sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
Bu durumda “kişisel mal” kavramının yasal olarak nasıl düzenlendiği üzerinde durulmalıdır:
Türk Medeni Kanununun 220.maddesi gereğince; “Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
3. Manevi tazminat alacakları,
4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.” kişisel mal olarak sayılmış olup 222/1.maddesinde; “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür” hükmü ile ispat yükünün kime ait olduğu hususu düzenlenmiştir.
Yukarıda bahsedilen düzenlemelerden hareket edildiğinde, evlilik birliği içerisinde bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde, davalı erkek lehine hak çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükü de erkek eşe aittir. Öteki deyişle, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere erkek eşe verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının da kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iade yükünden kurtulur.
Somut olayda; davacı-karşı davalı erkek yargılamanın çeşitli aşamalarında ziynetlerin bozdurulduğunu, yalnız bir kısmıyla kadının borçlarının ödendiğini, bir kısmı ile de kredi kartı borçları ve düğün masraflarının ödendiğini beyan etmiştir. Dosya içerisinde kadının rızası ile katkı amacıyla bozdurulmak üzere ziynet eşyalarının erkeğe verildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığına göre dava konusu ziynetlerin dava tarihi itibariyle değerleri belirlenerek bozma ilamında belirtildiği üzere bozdurulan ziynetlerin ne kadarının kadının borçlarına, ne kadarının kocanın kredi kartlarına ve düğün masraflarına harcandığının tespit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ziynetlere yönelik davanın tamamının reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma ilamında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Davalı-karşı davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenden dolayı esastan BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.