Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/616 E. 2018/1563 K. 25.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/616
KARAR NO : 2018/1563
KARAR TARİHİ : 25.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Yozgat 1. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 03.03.2015 tarihli ve 2014/1152 E., 2015/254 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 08.06.2015 tarihli ve 2015/19149 E., 2015/18363 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, davalı bankadan kredi kullandığını, kredi kullanımı sırasında davalı banka tarafından masraf, komisyon vb adı altında kesinti yapıldığını, bu kesintilerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 300,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 2.989,00 TL ye çıkarmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68.maddesine göre; “Değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyük şehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin Türk Lirası ile üç bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz”. Bu madde uyarınca değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyük şehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin Türk Lirası ile üç bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu husus dava şartı olup, Tüketici Mahkemelerince re’sen dikkate alınması gerekir. Hal böyle olunca da mahkemece, uyuşmazlığın esasına girilmeksizin dava dilekçesinin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece; uyuşmazlığın tüketici mahkemesince çözümlenmesi gerektiği kabul edilerek ve davanın esasına girilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı bankadan kullandığı kredi sırasında dosya masrafı, ekspertiz ücreti vb. isimler adı altında yapılan tahsilatın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kesilen bedelin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları üzerine hüküm Özel Dairece karar başlığında yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkeme, tüketici mahkemelerinin görevinin asıl ve tüketici lehine olduğu, bu durumun Hukuk Genel Kurulu kararı ile de benimsendiği, emsal dosyalar onanmışken eldeki dosyanın bu gerekçe ile bozulmasının hukuki güvenlik ilkesine zarar vereceğinden bahisle direnme kararı vermiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, miktar itibari ile tüketici hakem heyetlerinin görev sınırı dâhilinde kalan uyuşmazlıklar yönünden tüketici mahkemelerine başvurulmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’dan doğan uyuşmazlıkların çözüm mercii konusuna değinmek gerekmektedir.
Kanun’un 66’ncı maddesinde; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla il merkezlerinde ve yeterlilik şartları yönetmelikle belirlenen ilçe merkezlerinde en az bir tüketici hakem heyeti oluşturmakla görevli olduğu belirtilmiş, aynı maddenin devam eden fıkralarında, hakem heyetlerinin nasıl oluşacağına yer verilmiştir.
“Başvuru” başlıklı 68’inci maddede ise “Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin Türk Lirası ile üç bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Madde metninden anlaşıldığı üzere Kanun belli bir miktarın altındaki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetine başvuruyu zorunlu kılmıştır. Bu parasal sınır her yıl “yeniden değerlenme oranına” göre artmaktadır (m. 68/IV). Parasal değerin belirlenmesinde uyuşmazlığın başvuru tarihindeki değeri esas alınır. İl ve ilçe tüketici hakem heyetleri arasındaki tek fark görev alanına ilişkin parasal sınırdır (Yılmaz/Yardım M., 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, Milli Şerh, İstanbul 2016, s.1127).
Tüketici ile satıcı ve sağlayıcı arasında çıkan uyuşmazlıkların daha hızlı ve daha az masrafla çözümlenmesini sağlamak, aynı zamanda da tüketici mahkemelerinin iş yükünün hafifletilmesi amacıyla tüketici sorunları hakem heyetleri kurulmuş ve kanun koyucu tüketici hakem heyetlerinin atıl duruma düşmesini engellemek ve kaynakların daha hızlı ve etkin şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla belli miktarın altında kalan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvurulmasını zorunlu kılmıştır. Kanun hükmü emredici mahiyette olup tüketiciye tercih hakkı tanımamıştır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (YHGK) 24.01.2018 tarihli, 2017/13-609 E., 2018/89 K. sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Somut olayda da davacı tüketicinin talebi miktar itibari ile tüketici sorunları hakem heyetinin görev sınırı dâhilinde olup yerel mahkemece tüketicinin hakem heyetine başvurma zorunluluğu göz ardı edilerek işin esası hakkında hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.
Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.10.2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.