YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/510
KARAR NO : 2017/756
KARAR TARİHİ : 19.04.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.06.2012 gün ve 2011/660 E., 2012/249 K. sayılı kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 27.05.2013 gün ve 2013/5917 E., 2013/13908 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili, davalılar ile birlikte davacının müşterek mülkiyet halinde kayıtlı taşınmazın malikleri olduklarını, taşınmazdaki hissesinin 1489/4285; davalıların her birinin hissesinin ise 140/857 olduğunu, tarafların dava dışı Egesel İnş. Nak. Haf. Taah. Ve Bet. San. ve Tic. Ltd. Şti ile düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, Yapı Denetimi Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’ in 12 ve 13.maddeleri uyarınca mal sahipleri tarafından ödenmesi gereken yapı denetim ücretinin davalılar tarafından ödenmeyince yapı denetim ücretinin tamamı olan 61.150,00 TL’ yi ödediğini, davalıların payına düşen yapı denetim ücretinin tahsili amacı ile başlattıkları takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %40′ dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme olmadığını, davacıya herhangi bir yetki verilmediğini belirterek davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yapı denetim ücretinden davalıların hisseleri oranında ödediği miktarın tahsili amacı ile başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır. Davacının, davalıların hissesine düşen yapı denetimin bedelinin tamamını ödediği hususu sabit olup taraflar arasında bu konuda bir uyuşmazlık yoktur. O halde mahkemece davalıların hissesine düşen yapı denetim bedeli hesaplanarak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir…”
gerekçesi ile hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalılar ile birlikte hissedar olduğu taşınmaz üzerinde yapılan inşaatın yapı denetim bedelinin davalılarca ödenmemesi üzerine toplamda 61.151,00 TL denetim ücreti ödediğini, bu bedelin davalılar hissesine düşen kısmı ile ilgili olarak başlattıkları icra takibine haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili arsa sahibi sıfatı ile müvekkillerinin dava dışı yüklenici ile imzaladıkları arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri uyarınca daireler teslim edilinceye kadar yapılacak hiçbir ödemeden arsa maliklerinin sorumlu tutulamayacağını, davacıya bu yönde verdikleri bir yetkinin veya bu hususta imzaladıkları bir sözleşmenin bulunmadığını, davacının arkadaşı olan dava dışı yüklenicinin üzerine düşen sorumluluğu kendilerine yüklemek için bu yolu seçtiğini, ödemelerden sorumlu olmayacaklarını ihtaren bildirmelerine rağmen davacının denetim bedelini ödememekte ısrar ettiğini, bu halde varsa alacak talebinin kendilerine değil yükleniciye yöneltilebileceğini beyan ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davacı ile davalılar arasında yapılmış bir sözleşme bulunmadığı, davalılar ile dava dışı yüklenici Egesel İnş… Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşmede binaların tamamlanıp yapı kullanma izin belgesi alınıncaya kadar yapılacak tüm giderlerin yükleniciye ait olduğunun belirtildiği, bu nedenle davacının ödemiş olduğu bedeli davalılardan isteyemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda karar başlığında gösterilen gerekçelerle bozulmuştur.
Bozma kararına karşı yerel mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından tarafların maliki olduğu taşınmaz üzerinde yapılan inşaatın denetim hizmet bedelinin, dava dışı inşaat şirketi ile yapılan sözleşme ve mevzuat hükümleri çerçevesinde arsa sahiplerinin sorumluluğunda olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre hissedarı olduğu taşınmazdaki inşaat nedeniyle yapı denetim ücretini tüm hissedarlar adına ödediğini ileri süren davacının, bu bedeli diğer hissedarlardan rücûen istemesinin mümkün bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle yapı denetim bedeli kavramına kısaca değinilmesi yerinde olacaktır.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun amacı, can ve mal güvenliğini teminen, imar plânına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu Kanunun uygulanmasında yapı sahibi, yapı üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan gerçek ve tüzel kişileri; yapı denetim kuruluşu, Bakanlıktan aldığı izin belgesi ile münhasıran yapı denetimi görevini yapan, ortaklarının tamamı mimar ve mühendislerden oluşan tüzel kişiyi; yapı müteahhidi, yapım işini, yapı sahibine karşı taahhüt eden veya ticarî amaçla ya da kendisi için şahsî finans kaynaklarını kullanarak üstlenen, ilgili meslek odasına kayıtlı, gerçek ve tüzel kişiyi ifade eder. (m.1)
Yapı denetimi hizmet sözleşmeleri 4708 sayılı Kanunun 5. maddesi hükmü gereği yapı sahibi ile yapı denetim kuruluşu arasında akdedilir.
Açıklanan mevzuat hükümleri gereğince yapı denetim sözleşmelerinden sorumluluk kural olarak yapı malikine ait ise de, yapı maliki ile yüklenici, aralarındaki sözleşme ile bunun aksini, yani yapı denetim bedelinden yüklenicinin sorumlu olacağını açıkça kararlaştırabilirler.
Somut olayda yapı üzerinde mülkiyet hakkı sahibi olarak davalıların taraf olduğu herhangi bir yapı denetim sözleşmesi bulunmamaktadır. Taşınmazda hissedar olan davacı 19.08.2010, 29.12.2010 ve 25.08.2011 tarihlerinde Gaziemir Belediyesi Yapı Denetim Hesabına “2191 pafta, 7 parsel yapı denetimi” şeklindeki açıklamalarla toplamda 61.151,00 TL ödemede bulunmuştur.
Davalılar ile dava dışı yüklenici arasındaki 09.03.2006 tarihli düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde ve 28.04.2010 tarihli ek sözleşmede yapı denetim ücretinin yükleniciye ait olduğu yönünde açık bir düzenleme bulunmaması karşısında açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerle davanın kabulüne dair verilen kararın bozulması gerekir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bozma kararı gerekçesinin yeterli olduğu yönünde dile getirilen görüşler Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Sonuç itibariyle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma ilamında ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.04.2017 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.