Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/3172 E. 2020/324 K. 02.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/3172
KARAR NO : 2020/324
KARAR TARİHİ : 02.06.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “ödeme emrinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 33. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı 31.12.2010 tarihli dava dilekçesinde; davalı Kurum tarafından kendisine gönderilen ödeme emrinde talep edilen Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Derneğinin (Spor Kulübü) 2007 yılının 6 ila 10. aylarına ilişkin prim, işsizlik, damga vergisi ve gecikme zammı borçlarından yöneticisi olduğu Spor Kulübünün değil sigortalıların çalıştığı Çankaya Belediye Başkanlığının sorumlu olduğunu, sigortalılar tarafından işçilik alacakları nedeniyle Spor Kulübüne ve Çankaya Belediye Başkanlığına karşı iş mahkemesinde açılan davalarda Spor Kulübü hakkındaki davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini, yargı kararıyla sigortalıların gerçek işverenlerinin Çankaya Belediye Başkanlığı olduğu tespit edildiğinden ödeme emrinin iptalinin gerektiğini, ayrıca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca dernek yöneticilerinin şahsı hakkında takip yapılabilmesi için borçlu dernek hakkında takip yapılması ve yapılan takip nedeniyle alacağın tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin açıkça anlaşılması gerektiğini, borçların doğrudan kendisinden talep edilemeyeceğinden ödeme emrinin bu nedenle de iptalinin gerektiğini, diğer taraftan 12.09.2009 tarihi itibariyle Spor Kulübünün yönetim kurulunda görev almaya başladığını, ödeme emrinde talep edilen borçların ilişkin olduğu dönemlerde Spor Kulübünde yönetici olmadığını ve yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle borçlardan sorumlu olmadığını, kendisinin yönetici seçildiği genel kurulda ödeme emrine konu borçların görüşülmediğini belirterek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 26.12.2011 tarihli cevap dilekçesinde; işveren Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Derneği hakkında 05.05.2008 tarihli ve muhtelif sayılı haciz bildirileri ile mevduat haczi, menkul ve gayrimenkul haciz bildirileri düzenlenerek haciz işlemlerine girişildiğini, sadece üç adet araca haciz şerhi işlenebildiğini ve bu araçlardan iki tanesinin Ankara 1. İcra Dairesi tarafından açık artırma ile satıldığını, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88. maddesi uyarınca spor kulüplerinde üst düzey yöneticilerin Kurum alacaklarından tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davacı sigortalıların Çankaya Belediye Başkanlığında çalıştığını iddia etse de çalıştırılan sigortalılara ait aylık hizmet bildirimlerinin Spor Kulübü tarafından düzenlendiğini ve Spor Kulübü tarafından yetkilendirilen kişiler tarafından internet ortamından bildirilmesiyle ilgili işlemlerin yapıldığını, ödeme emrinin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Ankara 8. İş Mahkemesinin 24.05.2012 tarihli ve 2010/1200 E., 2012/426 K. sayılı kararı ile; davacının bilirkişi ücretini avans olarak yatırması için verilen kesin sürede avansı ikmal etmediği, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114. maddesi gereğince avansın dava şartı olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Ankara 8. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 21. Hukuk Dairesince 09.04.2013 tarihli ve 2013/5671 E., 2013/7102 K. sayılı kararı ile;
“… Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacıya bilirkişi ücretini avans olarak yatırması için verilen kesin süreye rağmen, gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Yasa’nın 266. maddesi uyarınca, mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir ve hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.
Somut olayda, dava ödeme emrinin iptaline ilişkin olup uyuşmazlığın özel veya teknik bir bilgiyi gerektirmediği, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesinin mümkün olduğu ayrıca Ankara 14. İş Mahkemesi’nin 2009/892 E. 2010/571 K. sayılı ilamının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmadan ve diğer deliller toplanmadan dosyanın bilirkişiye verileceği yönündeki kararın hukuki sonuç doğurmayacağı göz önüne alınmadan bilirkişi ücretinin kesin süre içerisinde yatırılmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkeme Kararı:
9. Ankara 8. İş Mahkemesinin 01.07.2014 tarihli ve 2013/1612 E., 2014/1459 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararına uyularak, Ankara 14. İş Mahkemesinin 2009/892 E. sayılı dosyasının (kararının) incelenmesinde Deniz Çalış Eşiyok tarafından Çankaya Belediye Başkanlığı ve Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor Müdürlüğü aleyhine işçilik alacakları talebi ile dava açıldığı ve Spor Kulübü aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği ve işçilik alacaklarından Çankaya Belediye Başkanlığının sorumlu tutulduğunun anlaşıldığı, yine eldeki dava ile aynı konuda açılmış bulunan davada Ankara 3. İş Mahkemesinin 18.12.2013 tarihli ve 2010/1240 E., 2013/1611 K. sayılı kararı ile davacı Erhan Kırçiçek’in dernek yönetim kurulu başkanı olarak sorumlu olmadığına karar verildiği, 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi uyarınca dernek üst düzey yöneticileri veya yetkililerinin prim borçlarından sorumluluğu açık ise de Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü iş yerinde kayden çalışan işçilerin fiilen Çankaya Belediyesi işçileri olduklarının kesinleşmiş mahkeme kararları ile sabit olduğu, bu durumda Spor Kulübü yöneticisi olan davacının prim borçlarından sorumlu olmadığı gerekçesiyle davacıya gönderilen 17.12.2010 tarihli ve 19129212 sayılı ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 21. Hukuk Dairesince 01.10.2015 tarihli ve 2015/11362 E., 2015/17460 K. sayılı kararı ile;
“… Dava; dava dışı Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor K. Derneğinin prim borçlarından dolayı davacı aleyhine düzenlenen 2007/27067 vd. sayılı takiplerin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 19.1.2.2010 tarihli ve 1912921 sayılı ödeme emri ile takiplerin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; dava dışı Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor K. Derneğinin 2006/7 ile 2010/7 aylar arasındaki prim borcu, işsizlik ve damga vergisi borcu nedeniyle toplam 1.787.585.44TL’nin tahsili için Kurum alacağı ile ilgili davacıya gönderilen ödeme emrinin 27.12.2010 tarihinde usulüne uygun olarak davacıya tebliğ edildiği, davanın ise 30.12.2010 tarihinde 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde ikame edildiği anlaşılmaktadır. Ancak ödeme emrinde gönderilen borcun nereden kaynaklandığı, davacının hangi tarihlerde yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev yaptığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
506 sayılı Kanun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106 ıncı maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, 01.10.2008 tarihinden sonra tahakkuk eden prim borçları hakkında, 5510 sayılı Kanunun 88 inci Maddesinin 1 inci fıkrasında “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların prime esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar öder”, yirminci fıkrasında “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” şeklinde paralel düzenlenme getirilmiştir.
Somut olayda davacı adına gönderilen ödeme emrindeki borcun nereden kaynaklandığı açıklığa kavuşturulup, takiplere konu bütün evraklar getirtilip ayrıca dosya arasında bulunan işçilik alacaklarıyla ilgili kararlar ve ödeme emri arasındaki bağlantı belirtilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Ankara 33. İş Mahkemesinin 16.06.2016 tarihli ve 2016/838 E., 2016/306 K. sayılı kararı ile; dava konusu takibin dayanağının 5510 sayılı Kanun kapsamındaki prim borçları ve gecikme cezası olduğu, davacının başkanı olduğu derneğe karşı açılan davalarda işverenin Çankaya Belediyesi olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararlarının bulunduğu, eldeki davada işçilik alacaklarına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmadığı, derneğin işveren sıfatının olmadığı gibi alt işveren de olmadığının hükmen tespit edilmiş olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88. maddesinin 1. fıkrası ve 20. fıkrası kapsamında mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı, takiplere konu bütün evrakın getirtilip, davacı adına gönderilen ödeme emrindeki borcun nereden kaynaklandığı tespit edilip, ödeme emri ile yerel mahkemenin gerekçesinde belirtilen işçilik alacaklarıyla ilgili kararlar arasındaki bağlantının saptanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
15. Sosyal sigortalara yönelik harcamalar yönünden önemli bir gelir kaynağı olan primlerin zamanında ve düzenli olarak tahsilini sağlamak amacıyla işveren ile birlikte sorumlu olanlar yönünden kanun koyucu tarafından mülga 506 sayılı Kanun’da, 5510 sayılı Kanun’da ve aynı zamanda 6183 sayılı Kanun’da bir kısım düzenlemeler getirilmiştir.
16. 506 sayılı Kanun’un 80. maddesine göre işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden 506 sayılı Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.
17. Öte yandan 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu da düzenlenmiş ve “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmüne yer verilmiştir.
18. 5510 sayılı Kanun’un 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 88. maddesinin 1. fıkrasında “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların prime esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu kanun gereğince hesaplanacak sigortalı hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar öder”, 20. fıkrasında “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” şeklinde paralel düzenlenme getirilmiştir.
19. Sorumluluğun doğumu yönünden 506 sayılı Kanun’un 80. maddesinde ve 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinde yer alan yasal düzenlemelerde ayrıca, “haklı sebepler olmaksızın” deyimine de ver verilmiştir. Buna göre, özel hukuk tüzel kişilerinin üst düzey yönetici ve yetkilileri yönünden, primlerin ödenememesi haklı bir neden sonucu ise; prim borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulamazlar. Diğer bir anlatımla, özel hukuk tüzel kişisinin prim borcundan müteselsilen sorumlu olan üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri borcun haklı nedenle ödenemediği savunmasında bulunabilirler ve haklı nedenin varlığı hâlinde prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte müteselsilen sorumlu tutulamazlar.
20. 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinde “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir” hükmü yer almaktadır. Bu hükümde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde, yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de; 6183 sayılı Kanun, 506 sayılı ve 5510 sayılı Kanun’lara göre daha genel bir Kanun durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel Kanun hükümlerine tanınacağından, özel kanun niteliğinde olan 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi ve 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi uygulanmalıdır.
21. Somut olayda; davacı adına düzenlenen ödeme emrinde Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Derneğinin 2006 yılının 7. ayı ile 2010 yılının 7. ayları arasındaki dönemlere ilişkin prim, işsizlik ve damga vergisi borçlarının talep edildiği, davacıya yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak ödeme emrinin tebliği üzerine 7 günlük hak düşürücü süre içinde eldeki davanın açıldığı, mahkemece işçilik alacakları ile ilgili iş mahkemesinde Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Derneği ile Çankaya Belediye Başkanlığına karşı açılan davalarda Çankaya Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Derneği yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiği gerekçesiyle başka bir araştırma yapılmaksızın ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir.
22. Dosya kapsamından yerel mahkemenin direnme gerekçesinde belirttiği şekilde işçilik alacakları yönünden iş mahkemesince yapılan tespit ile davaya konu ödeme emrindeki borcun kaynağı arasındaki ilişki anlaşılamamaktadır. Mahkemece emsal dosyalarda Spor Klübü ve Belediye arasında ilişki olduğu belirtilmiş ise de eldeki davada ödeme emrine konu olan borcun kaynağı belirsizdir. 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinin 1. fıkrası ile 20. fıkrası çerçevesinde uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için mahkemece takibe konu bütün evrak getirtilerek, ödeme emrindeki borcun nereden kaynaklandığı, ödeme emrine konu borçların tahakkuk ettiği tarihlerde işyerinde hangi sigortalıların çalıştığı, işveren tarafından hangi sigortalılara ait prim tutarlarının ödenmediği, davacının hangi tarihlerde yönetim kurulu başkanlığı yaptığı araştırılarak, işçilik alacaklarıyla ilgili mahkeme kararları ile davaya konu ödeme emri arasındaki bağlantı saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
23. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire Bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.06.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.