Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/3113 E. 2018/1899 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/3113
KARAR NO : 2018/1899
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 16. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.04.2016 tarihli ve 2015/831 E., 2016/187 K. sayılı karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 16.01.2017 tarihli ve 2016/18795 E., 2017/106 K. sayılı kararı ile;
(…Davacı; davalı Kurum tarafından yurtdışı borçlanma hizmet sürelerinin 05.11.1984 tarihinden ileriye doğru 3.664 gün götürülmesi talebinin reddedildiğini, bu durumun yaşlılık aylığının düşük olmasına neden olacağını beyanla davalı Kurum’un 15.07.2015 tarihli işleminin iptali ile sigortalılığının 05.11.1984 sigorta başlangıç tarihinden itibaren 3.664 gün ileriye götürülerek hesap edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının borçlanmış olduğu 3.664 günlük sürenin sigortalılığın başlangıç tarihi olan 05.11.1984 tarihinden başlatılarak ileriye doğru götürülmek suretiyle hesap edilmesi gerektiğinin tespitine, aksine yapılan Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasa’nın 5. maddesinde; “ Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır. ” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; yurtdışı borçlanması yapmak isteyen davacıya davalı Kurum tarafından 05.11.1984 – 18.03.1999 tarihleri arası için 5.174 günlük tahakkuk cetveli gönderildiği, ancak davacının 3.664 günü ödediği, daha sonra davalı Kurum tarafından davacıya gönderilen 15.07.2015 tarihli yazı ile; 2015/04 E-Yurtdışı Talimatı’nda “borçlanma talep dilekçesinde talep edilen süre ve gün sayısı borçlandırılmasına rağmen tahakkuk ettirilen borç miktarının bir kısmının ödenmesi halinde, borçlanılan süre borçlanma tahakkuk cetvelinde kayıtlı son tarihten geriye gidilerek tespit edilir ” hükmünün yer aldığı belirtilerek talebin işleme alınmadığının bildirildiği, davacının 05.11.1984 – 31.12.2013 tarihleri arasında yurtdışı çalışması ve 11.09.2014 – 20.09.2014 tarihleri arasında da Türkiye’de 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesi kapsamında çalışması bulunduğu, davacının 19.03.1999 tarihinde Türk vatandaşlığından izinle çıktığı anlaşılmaktadır.
3201 sayılı Yasa’nın 5. maddesinin 1. fıkrasına göre; Kurum’ca yapılan borçlanma tahakkuk işlemi yerinde olduğu gibi Kurum’ca düzenlenen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi karşısında eldeki davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davacının sigortalılığının 05.11.1984 sigorta başlangıç tarihinden itibaren 3664 gün ileriye götürülerek hesap edilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili; davacının 05.11.1984 tarihinde Almanya’da sigortalı olarak çalışmaya başladığını, daha sonra Türkiye’de 3201 sayılı Kanun kapsamında 3664 gün borçlanma yaparak primlerini ödediğini, Kuruma başvurarak sigortalılık başlangıç tarihinin 05.11.1984 olmasını ve yurt dışı borçlanma hizmet günlerinin 05.11.1984 tarihinden ileriye doğru 3664 gün götürülmesin talep ettiğini, ancak Kurum tarafından prim ödeme gün sayısının tahakkuk cetvelindeki en son günden prim ödeme gün sayısı olarak geriye götürülüp sigortalılığının tespit edileceğinin bildirildiğini ileri sürerek Kurum işlemin iptaline, davacının sigortalılığının 05.11.1984 sigorta başlangıç tarihinden itibaren 3664 gün ileriye götürülerek hesap edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkili Kurum tarafından davacı hakkında tesis edilen işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının borçlanmış olduğu 3664 günlük sürenin sigortalılığın başlangıç tarihi olan 05.11.1984 tarihinden başlatılarak ileriye doğru götürülmek suretiyle hesap edilmesi gerektiğinin tespitine, aksine yapılan kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Hükmün davalı … vekili tarafından temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece davanın sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan niteliği, aynı ücreti yatırdığı hâlde borçlanmanın farklı tarihlere mal edilmesi nedeniyle yaşlılık aylıkları arasında oluşacak farkın anayasal eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacak olması ve tüm dosya kapsamına göre borçlanılan dönemin sigortalı lehine belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile direnme karar verilmiştir.
Direnme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan yurtdışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan kısmen ödenmesi hâlinde yapılan ödemeye karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi tarihlere mal edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki Kanun ile yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı verilmiş ve bu kişilerin yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye’de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkân tanınmıştır.
3201 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile Kanunun amaç ve kapsamı düzenlenmiştir. İlgili madde;
“Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.”
düzenlemesini içermektedir.
3201 sayılı Kanun’un 3. maddesindeki “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” şeklindeki düzenleme ile başvurulacak kuruluşlar belirtilmiştir.
Diğer taraftan 3201 sayılı Kanun kapsamında yurt dışı sürelerinin borçlanma tutarınınniteliği Kanun’un 4. maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde ile,
“Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32’sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır…”
hükmü getirilmiştir.
3201 sayılı Kanun’un 5. maddesinde değinilmiştir. Kanun’un 5. maddesinde;
“Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” şeklindeki hükmü ile borçlanılacak sürenin nasıl değerlendirileceği ve hangi aylara mal edileceği belirtilmiştir.
3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenecektir. Bu durumda yurtdışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin kısmen ödenmesi hâlinde yapılan ödemeye karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi tarihlere mal edileceği 5. madde kapsamında değerlendirilerek yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru hesaplanması ile sonuca ulaşılacaktır. İlgili maddenin borçlanılan sürelerin hangi tarihlere mal edileceğine yönelik açık düzenlemesi karşısında borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmesinin de sonuca etkili olmadığı belirgindir.
Eldeki davada davacının Alman Rant Sigortası hizmet belgesine göre 05.11.1984 tarihinde Pflichtbeitragszeit (zorunlu prim süresi) kapsamında sigortalılığının bulunduğu, 15.09.2014 tarihinde Kuruma vermiş olduğu borçlanma talep dilekçesiyle 3201 sayılı Kanun uyarınca yurt dışında geçen dilekçesinde 28.08.1983 – 31.12.2003 tarihleri arasında çalışılan ve boşta geçen süreleri borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumca borçlanma talebi kabul edilerek 05.11.1984 – 18.03.1999 tarihleri arasında kalan 5174 prim günü karşılığı borç tahakkuk cetveli düzenlendiği ve davacı tarafından 3664 gün karşılığı borçlanma bedelinin 23.02.2015 tarihinde ödendiği, borçlanılan 3664 günlük sürenin 05.11.1984-18.03.1999 tarihleri arasına mal edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesine yer alan açık düzenleme karşısında tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin davacı tarafındankısmen ödenmesi söz konusu olduğundan borçlanılan sürenin hangi tarihe mal edileceğinin tespiti ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek belirlenecektir.
Diğer taraftan Özel Daire bozma kararında belirtilen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihtirazi kayıt konularak ödense dahi kısmi ödeme hâlinde 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mâl edilecek tarihler tespit edilecektir.
Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.

S O N U Ç: Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.12.2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.