Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/3007 E. 2019/745 K. 20.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/3007
KARAR NO : 2019/745
KARAR TARİHİ : 20.06.2019

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki “kooperatif genel kurul kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 02.09.2015 tarih ve 2015/672 E., 2015/532 K. sayılı karar, davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 01.12.2016 tarih ve 2016/8049 E., 2016/5235 K. sayılı kararı ile;
“…Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi olduklarını, kooperatif yönetim kurulunun daha önce haksız yere müvekillerini üç defa üyelikten ihraç ettiğini, ancak açılan davalar sonucunda ihraç kararlarının iptal edildiğini, son olarak yine üyelikten ihraç edildikleri gerekçesiyle 06.06.2015 tarihli genel kurul toplantısına müvekkillerinin alınmadıklarını ileri sürerek, anılan genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinde davacılardan … ve …’in adreslerinin belirtilmediği, söz konusu eksikliğin tamamlanması için davacılar vekiline kesin süre verilmesine rağmen eksikliğin giderilmediği gerekçesiyle, HMK’nın 119/2. maddesi uyarınca, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı …nın 119/1 maddesinde, dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış, 119/1. maddesinin (b) bendinde ”davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri”nin bulunması gerektiği belirtilmiş, 119/2 maddesinde ise; 119/1 de sayılan bentlerden a, d, e, f, g bentleri dışında kalan hususlarda eksiklik bulunması halinde hakimin eksikliği tamamlaması için davacı tarafa bir haftalık kesin süre vereceği, bu süre içinde eksiklik tamamlanmadığı taktirde davanın açılmamış sayılacağı belirtilmiştir.
Bilindiği üzere, usul hükümleri yargılamayı kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla getirilen düzenlemeler olup, zorunluluk olmadıkça usuli eksiklik davanın reddi veya açılmamış sayılmasına gerekçe yapılmamalıdır.
Öte yandan, dava dilekçesinde tarafların adresinin yazılması zorunluluğu usulünce ve sağlıklı bir tebligat yapılabilmesi amacına yöneliktir. Ancak, vekille takip edilen davalarda tebligatın vekile yapılması gerektiği Tebligat Kanunu’nun 11. maddesinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava dilekçesinde davacılardan … ve …’in adresi yok ise de; dilekçenin ekinde yer alan vekaletnamelerde davacıların açık adresi belirtilmiştir. Bu bakımdan, dava dilekçesinin HMK’nın 119. maddesine uygun olarak düzenlenmediğinden, bir başka ifade ile dava dilekçesinde usuli eksiklik olduğundan sözedilemez.
Bu durumda, mahkemece, işin esasının incelenmesi gerekirken, usuli eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi ve süreye uyulmadığı gerekçe gösterilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi Dursun Bilen’in davalı kooperatiften iki adet dükkan satın aldığını, mirasçı olan davacıların murisinin dükkanları 16-17 yıl boyunca kiraya vererek kullandıklarını, bugüne kadar davalı tarafından aidatların ödenmediğine ilişkin ihtar gönderilmediğini, muris hakkında daha önceden verilmiş üyelikten ihraç kararlarını dava açarak iptal ettirdiklerini, buna rağmen davalı kooperatifçe müvekkillerinin 06.06.2015 tarihli genel kurul toplantısına katılmalarına izin verilmediğini, böylelikle üyelikten kaynaklanan haklarının ellerinden alındığını, bu şekilde genel kurul yapılmasının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, 06.06.2015 tarihli genel kurulun ve alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava dilekçesinde davacılardan … ve …’in adreslerinin bulunmadığı, davacılar vekiline 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 119/2. maddesi uyarınca adresleri bildirilmeyen davacıların adreslerini ile diğer davacıların da doğru ve güncel adreslerini bildirmesi için bir haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin süreye rağmen eksikliklerin giderilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, karar gerekçesinin dava dilekçesindeki eksikliğe ilişkin olduğu yoksa davacıların adresinin neresi olduğunun belirlenmesine yönelik olmadığı, emredici kanun hükmüne rağmen usul ekonomisinden söz edilemeyeceği, her ne kadar Özel Dairenin bozma kararında dava dilekçesinde adresleri eksik olan davacılar … ve …’in dava dilekçesi ekindeki vekâletnamelerde adreslerinin yazılı olduğu belirtilmiş ise de; HMK’nın 119. maddesinde dava dilekçesinin ekleri ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı, Kanunları uygulamanın mahkemelerin görevi olup, Kanuna aykırı keyfi yorum yapılamayacağı, kolaylaştırmanın giderek yok saymayı gerektireceğini belirtilerek oy çokluğuyla direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda vekille takip edilen davada dava dilekçesinde bir kısım davacıların adreslerinin yer almaması nedeniyle mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 119/2. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar vardır:
6100 sayılı HMK’nın “dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119. maddesi,
“(1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.
c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.
e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
g) Dayanılan hukuki sebepler.
ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.
h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası
(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır” şeklindedir.
Dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar 6100 sayılı HMK’nın 119/1. maddesinde gösterilmiş olup, bu unsurların bir kısmı dava dilekçesinde bulunması gereken “zorunlu” unsurlar iken bazılarının dava dilekçesinde bulunması zorunlu olmayıp, ihtiyari niteliktedir. Dava dilekçesindeki bazı ögelerin zorunlu olmasının sebebi, davanın başından itibaren sübjektif ve objektif bakımdan açık bir temeli olmasıdır. Bu husus hukuki güvenlik ve hukuki açıklığa hizmet etmesi sebebiyle kamu yararı taşımaktadır. Böylelikle bir taraftan mahkemenin talep doğrultusunda doğru ve işin esasına uygun bir inceleme yapması ve dolayısıyla karar verebilmesi, diğer taraftan mahkemenin gereksiz ve istenmeyen bir konuda karar vermesini önlemek amaçlanmaktadır. Böylelikle etkili savunma yapılabilmesi de sağlanarak davalı tarafın menfaati korunmuş olmaktadır (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T.: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1115).
6100 sayılı sayılı HMK’nın 119/2. maddesinde belirtildiği üzere, davacı ve davalının ad, soyad veya tarafın tüzel kişi olması hâlinde unvanları, davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa yasal temsilcinin veya vekilin adı, talep sonucu ve davacı veya vekilinin imzası dava dilekçesinde bulunmuyorsa, hâkimin davacıya vereceği kesin süre içinde bunların tamamlamasını istemesi, tamamlanmaması hâlinde davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 119/1. maddesinin (b) alt bendinde; davacıya, davacının adı, soyadı ve adreslerini dava dilekçesinde göstermek yükümlülüğü getirilmiştir.
Şüphesiz Kanunun açık hükmü gereğince dilekçede davacı ve davalının açık adreslerinin yazılması zorunludur. Davacı vekille temsil edilse dahi davacının adresinin bilinmesi gerekir. Çünkü en azından tarafın avukatının temsil görevinin bir şekilde sona ermesi hâlinde, tebligatların asıl tarafa çıkartılabilmesi için bu adres bilinmelidir; keza vekille temsil edilse dahi doğrudan tarafa yönelik işlemlerde de yine bu adresin bilinmesi önemlidir (Özekes, M.: HMK Bakımından Dava Dilekçesinde Eksiklik Halinde Yapılması Gereken İşlemler, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2014, s. 271). Ancak davacının adresi bir şekilde dosyada yer almış, bununla birlikte dilekçede davacı taraf kısmında açıkça gösterilmemesi hâlinde dava dilekçesinde davacının adresi açıkça yazılı olmasa dahi, dava dosyasından kolayca ve tereddüt uyandırmayacak şekilde anlaşılıyorsa o zaman eksiklikten söz edilemez ( Özekes M., s. 272).
Öte yandan dava bir vekil aracılığıyla açılır ve dava dilekçesi ile birlikte mahkemeye sunulan vekâletnamede davacının adresi yazılı ise ayrıca dava dilekçesinde davacının adresinin yazılı olmaması bir eksiklik değildir (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T:, s.1120).
Tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekilince sunulan 18.06.2015 havale tarihli dava dilekçesinde, davacılardan … ve …’in Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları bulunduğu hâlde adresleri yer almamaktadır. Ancak davacılar vekili, dava dilekçesi ekinde … adına 29.11.2004 tarihli ve … adına düzenlenen 12.04.2005 tarihli vekâletnameleri sunmuş olup, dosyada yer alan vekâletnameler incelendiğinde adı geçen davacıların adreslerinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda dosya içeriğinden davacıların adreslerinin neresi olduğu tereddüt uyandırmayacak şekilde belli olmakla, dava dilekçesinde 6100 sayılı HMK’nın 119/1-b maddesi anlamında eksiklikten söz edilemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, 6100 sayılı HMK’nın 119/2. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurların açıkça belirtildiği, dava dilekçesinde yer alması gereken zorunlu unsurlardan bazılarının sonradan tamamlanabileceği, eksikliğin bir haftalık kesin süre içerisinde tamamlanmaması durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin emredici şekilde düzenlendiği, ancak eldeki davanın terekedeki bir mal ile ilgili olduğu ve davacıların zorunlu dava arkadaşı olmaları göz önüne alındığında, açılan bu davada 6100 sayılı HMK’nın 119/2. maddesinde yer alan düzenlemenin sıkı şekilde uygulanmasının mümkün olmadığı, direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde peşin temyiz harcının yatırana iadesine, aynı Kanun’un 440-III/3. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20.06.2019 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.