Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/2657 E. 2018/1898 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/2657
KARAR NO : 2018/1898
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 3. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 08.12.2015 tarihli ve 2015/343 E., 2015/1362 K. sayılı karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 13.06.2016 tarihli ve 2016/7034 E., 2016/9718 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, davacının 5075 günlük yurt dışı hizmet borçlanmasının 25.06.1981 tarihinden itibaren geçen sigortalılık süresine hasredilmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının 5075 günlük borçlanmasının 25.06.1981 tarihinden itibaren yurt dışında geçen sigortalılık süresi ve ara boşluklara uygulanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden,24.06.1963 doğumlu davacının 20.04.2006 tarihli borçlanma talep dilekçesine istinaden 25.06.1981-15.09.1996 ile 11.11.1996-31.12.2004 tarihleri arası 8410 gün karşılığı borç tahakkuk cetveli düzenlendiği, Kurumca davacının yaptığı kısmi ödemenin 01.10.1990-31.12.2004 arasına sayıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda,3201 sayılı Kanun’un 5′ inci maddesinin 1′ inci fıkrasına göre Kurumca yapılan borçlanma tahakkuk işlemi yerinde olduğu gibi Kurumca düzenlenen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi karşısında yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yurt dışı hizmet borçlanmasının 25.06.1981 tarihinden itibaren geçen sigortalılık süresi ve ara boşluklara mal edilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 18 yaşını ikmal ettiği 25.06.1981 tarihinden itibaren yurt dışında çalışmış olduğu süreleri 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanmak amacıyla Kuruma başvurduğunu, Kurum tarafından 25.06.1981-15.09.1996 ile 11.11.1996-31.12.2004 tarihleri arasında kalan 8410 günlük sürenin borçlandırıldığını, müvekkili tarafından 5075 güne tekabül eden borçlanma bedelinin ödendiğini, ardından Türkiye’deki sigorta başlangıç tarihinin Almanya’da 18 yaşından sonra ilk defa Alman Rant Sigortasına tabi olarak çalışmaya başladığı tarih olan 25.06.1981 tarihi olduğunun tespiti için dava açtığını, açılan dava sonucunda talebinin kabul edildiğini ve hükmün Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, kesinleşen karara göre sigorta başlangıcının 25.06.1981 tarihi olarak kabul edilmiş olmasına rağmen borçlandırılan sürenin bu tarihten itibaren başlatılması taleplerinin Kurum tarafından reddedildiğini ve primlerinin 01.10.1990 tarihinden sonraki döneme kaydırıldığını, kesinleşen yargı kararına göre borçlandırılacak sürenin 25.06.1981 tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini, Kurum işleminin hatalı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin 5075 günlük yurt dışı hizmet borçlanmasının 25.06.1981 tarihinden itibaren geçen sigortalılık süresi ve ara boşluklara mal edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili müvekkili Kurum tarafından davacı hakkında tesis edilen işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının 5075 günlük yurt dışı borçlanmasının 25.06.1981 tarihinden itibaren geçen sigortalılık süresi ve ara boşluklara mal edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Hükmün davalı … vekili tarafından temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece sigortalının yurt dışında geçen ve borçlanmaya tabî sürelerin bir kısmını borçlanması hâlinde borçlanılan sürelerin hangi tarihler arasına mal edileceği yönünde yasal bir hüküm bulunmadığı, kısmi borçlanma hâlinde yaşlılık aylığı tutarının sigortalının borçlandığı döneme göre farklılık arz etmesi ve Kurumun sigortalıyı bu yönde bilgilendirme yükümlülüğünü de yerine getirmemesi nedeni ile borçlanılan dönemin sigortalı lehine belirlenmesi ve sigortalının talebine ve davacının yurt dışında geçen fiili çalışma sürelerine göre ilgili aylara mal edilmesi gerektiği, kaldı ki davacıdan ihtirazı kayıtla ödeme yapmasını beklemenin mümkün bulunmadığı, ayrıca Kurum yazısından da anlaşılacağı üzere borçlanılmak istenen sürelerin 23.09.1980-31.12.2004 tarihleri olarak belirtildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı … vekilince temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 3201 sayılı Kanun kapsamında yapılan yurt dışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan kısmen ödenmesi halinde yapılan ödemeye karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi tarihlere mal edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkındaki Kanun ile yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarına yurt dışında çalıştıkları süreleri borçlanma ve buna bağlı yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı verilmiş ve bu kişilerin yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye’de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkân tanınmıştır.
3201 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile Kanunun amaç ve kapsamı düzenlenmiştir. İlgili madde;
“Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.”
Düzenlemesini içermektedir.
3201 sayılıKanun’un 3.maddesinde ise başvurulacak kuruluşlar belirtilmiş “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Diğer taraftan 3201 sayılı Kanun kapsamında yurtdışı sürelerinin borçlanma tutarının niteliği Kanun’un 4. maddesinde düzenlenmiş, ilgili madde ile,
“Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32’sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır…”
Düzenlemesi getirilmiştir.
Borçlanılacak sürenin nasıl değerlendirileceği ve hangi aylara mal edileceğine ise 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesinde değinilmiştir. Kanun’un 5. maddesinde;
“Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir…” hükmüne yer verilmiştir.
3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca yurt dışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenecektir. Bu durumda yurt dışı borçlanma talebi üzerine tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin kısmen ödenmesi hâlinde yapılan ödemeye karşılık gelen sigortalılık süresinin hangi tarihlere mal edileceği 5. madde kapsamında değerlendirilerek yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru hesaplanması ile sonuca ulaşılacaktır. İlgili maddenin borçlanılan sürelerin hangi tarihlere mal edileceğine yönelik açık düzenlenmesi karşısında borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmesinin de sonuca etkili olmadığı belirgindir.
Eldeki davada davacının Alman Rant Sigortası hizmet belgesine göre 18 yaşını ikmal ettiği 25.06.1981 tarihinden itibaren “Pflichtbeitragszeit” (zorunlu sigortalılık süresi) kapsamında sigortalılığının bulunduğu, 31.12.2004 tarihine kadar Alman Rant Sigortası kapsamında zorunlu sigortalılık süresinin devam ettiği, 20.04.2006 tarihli yurt dışı hizmet borçlanma talep dilekçesi ile Almanya’da çalışılan ve boşta geçen süreleri borçlanma talebinde bulunduğu, Kurum tarafından 25.06.1981-15.09.1996 ile 11.11.1996-31.12.2004 tarihleri arasında geçen 8.410 günlük süre 29.435 USD karşılığı borçlandırıldığı, davacı tarafından 5076 güne tekabül eden 17.776 USD tutarındaki borçlanma bedelinin 21.11.2012 tarihinde Kurum hesabına yatırıldığı, Kurumca yapılan kısmi ödemenin karşılığı olan 5076 günlük sürenin 31.12.2004 tarihinden geriye götürülerek 01.10.1990-31.21.2004 tarihleri arasındaki süreye mal edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesine yer alan açık düzenleme karşısında tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin davacı tarafından kısmen ödenmesi söz konusu olduğundan borçlanılan sürenin hangi tarihe mal edileceğinin tespiti ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek belirlenecektir.
Diğer taraftan Özel Daire bozma kararında belirtilen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihitazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihitazi kayıt konularak ödense dahi kısmi ödeme halinde 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mal edilecek tarihler tespit edilecektir.
Hâl böyle olunca direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 12.12.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.