Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/2449 E. 2018/1997 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/2449
KARAR NO : 2018/1997
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki “velayetin değiştirilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Beykoz Aile Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.02.2015 tarihli ve 2014/530 E., 2015/160 K. sayılı karar davacının temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 26.06.2015 tarihli ve 2015/12197 E., 2015/13630 K. sayılı kararı ile:
“…Toplanan delillerden, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları müşterek çocuklardan 05.07.2007 doğumlu Barış’ın velayetinin davalı babaya, 13.07.2009 doğumlu Kader’in velayetinin ise davacı anneye bırakıldığı, davalı babanın yeniden evlendiği, velayeti davalı babada bulunan müşterek çocuk Barış’ın davalı baba ile kalmadığı, davalının annesi ve kardeşleri ile birlikte yaşadığı davalı babanın velayet görevini fiilen kullanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın kabulü ile müşterek çocuk Barış’ın davalı babada bulunan velayetinin değiştirilerek, davacı anneye verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek çocuklardan Kader’in velayetinin kendisine verildiğini, Barış’ın velayetinin ise davalı babaya verildiğini, davalının çocuğu göstermediğini, oğlunu görmeye gittiğinde davalının kendisine saldırarak hakaret ettiğini, çocuğa da iyi davranmadığını ileri sürerek ortak çocuğun velayetinin kendisine verilmesini ve aylık 300,00TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi vermemiş ise de ön inceleme duruşmasında davayı kabul etmediğini, çocuğu görüştürmek istediğini ancak davacının buluşma yerine gelmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, davalı baba ile müşterek çocuk Barış arasında ilişki bütünlüğü ve uyum olduğu, davalının velayet görevini ihmal ettiği veya kötüye kullandığına yönelik velayet görevinin değiştirilmesini haklı kılacak bir durum olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında gösterilen gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece, velayet ve kişisel ilişki düzenlemesinde çocuğun üstün yararının gözetilmesi gerektiği, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddelerinin idrak çağında olan çocuğun görüşüne gereken önemin verilmesini öngördüğü, müşterek çocuğun da idrak çağında olduğu ve beyanının tespit edildiği, toplanan deliller, uzman raporları ve çocuğun velayet konusundaki talep ve beyanının dikkate alındığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı (anne) tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, velayeti babada olan ancak fiilen babaanne yanında kalan 05.07.2007 doğumlu müşterek çocuk Barış’ın velayetinin değiştirilerek davacı anneye verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın, ilk kararın gerekçesinde yer almayan yeni bir olgu ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda, mahkemece ilk kararda, “çocuk ile baba arasında uyumlu bir ilişki bulunduğu, davalının velayet görevini ihmal ettiği veya kötüye kullandığına yönelik velayet görevinin değiştirilmesini haklı kılacak bir durum olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği hâlde, bozma kararı sonrasında davaya konu küçük Barış’ın mahkeme huzurunda beyanı alınıp diğer deliller yanında çocuğun bu beyanına da önem verildiği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
Bu durumda, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni bir olguya dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacının yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 20.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.