Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/2396 E. 2021/433 K. 06.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/2396
KARAR NO : 2021/433
KARAR TARİHİ : 06.04.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; … ili, Merkez ilçe, … Köyü’nde 6831 sayılı Kanun uyarınca yapılan orman kadastro çalışmalarının 22.03.2014 tarihinde kesinleştiğini, bu çalışmalarda davalı adına kayıtlı 1906 parsel sayılı taşınmazın ekli haritada gösterilen 5815,48 m2’lik kısmının orman olarak tespit edildiğini, dava konusu yerin rızaen ormana devri için davalıya tebligat gönderildiğini ancak sonuç alınamadığını, Anayasa’nın 169. maddesi gereğince ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek 1906 parsel sayılı taşınmazın ekli haritada gösterilen 5815,48 m2’lik kısmının tapu kaydının iptaline orman vasfı ile Hazine adına tespit ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı cevap dilekçesi sunmamış, Özel Daire bozma kararı sonrasında yapılan duruşmada bu yeri para ile satın aldığını beyan etmiştir.
Mahkeme Kararı:
6. … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.09.2014 tarihli ve 2014/472 E., 2014/615 K. sayılı kararı ile; çekişmeli taşınmazın bulunduğu … Köyü’nde 6831 sayılı Kanun’a göre orman kadastrosu ve 2/B uygulama çalışmalarının 04.12.2012 tarihinde başlatılarak 03.05.2013 tarihinde sona erdirildiği, 21.03.2014 tarihinde ise kesinleştiği, 6831 sayılı Kanun’un 11. maddesine göre ilan süresi geçtikten sonra dava açılmayan tutanak ve haritaların kesinleşeceği, orman kadastrosu ile yapılan sınırlandırma sonucunda orman olarak nitelendirilen bir taşınmaz kesitinin, bu işlem ile orman niteliğine büründüğü, yani orman niteliğinin tartışmalı olmaktan çıktığı, ancak ilgililerince dava açılması hâlinde değerlendirme konusu olabileceği, 6831 sayılı Kanun’un 6527 sayılı Kanun ile değişik 11. maddesinin 3. fıkrasında ise, kadastrosu yapılıp kesinleşen devlete ait ormanlar orman vasfı ile, 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler ise kaydında belirtme yapılarak hâli hazır vasfı ile kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde hiçbir harç ve bedel alınmaksızın Hazine adına tapu kütüklerine kaydedileceğinin düzenleme altına alındığı, orman yönetimince, mahkemeye başvurmaksızın kesinleşen orman haritasını tapu idaresine göndererek, bu madde hükmüne göre tescil işlemini yasa gereğince yapılabileceği, nitekim 17.08.2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Tapu Sicil Tüzüğü’nde de tescil istem, koşul ve şekillerinin ayrıntılı olarak düzenlendiği, hukuki sonuç doğuran kesinleşmiş orman kadastro sonuç tutanakları ve haritaları ile tapu müdürlüklerine başvurularak orman vasfıyla hazine adına tescil olanağı varken, mahkemeye dava açılmasında hukuki yarar bulunduğundan söz edilemeyeceği, ilgili idarece yasaların bu açık hükümlerine rağmen tescil isteminin reddedilmesi durumunda ilgili idari işlem aleyhine idari yargı organları önünde iptal davası açılması gerekeceği, hukuki yararın dava şartı olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince 18.02.2016 tarihli ve 2015/5081 E., 2016/2011 K. sayılı kararı ile;
“…Yörede 20.02.2014 tarihinde ilân edilip kesinleşen 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır. Tapulama çalışmaları 1981 yılında yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre mahkemece, her ne kadar dava şartı ve hukukî yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de mahkemenin bu değerlendirmesi yerinde değildir.
Orman Yönetimi, kesinleşmiş tahdide dayanarak, kesinleşmiş tahdit içinde kalan taşınmazların tapusunun iptalini ve orman vasfıyla tescilini dava yoluyla talep edebilir. Bu nedenle; mahkemece, serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi, bulunamadığı takdirde orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yapılacak keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmesi, tapu maliklerince orman kadastrosu işleminin iptaline ilişkin bir dava açılmışsa bu davanın da eldeki dava ile birleştirilmesi ve oluşacak sonuca göre çekişmeli taşınmazın tahdit içinde ve dışında kalan yerleri saptanarak tahdit içinde kalan bölüm yönünden davanın kabulüne, tahdit dışında kalan bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde dava şartı ve hukukî yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.05.2016 tarihli ve 2016/387 E., 2016/611 K. sayılı kararı ile önceki gerekçelere ek olarak; çekişme konusu taşınmazın orman niteliğinde olduğu kesin olduğundan mahkemenin tahkikat yaparak sonuca ulaşmasını gerektiren bir olgunun bulunmadığı, ancak teknik bilirkişilere orman sınırları içerisinde kalan taşınmazın ayrıca bir krokisi düzenlettirilerek tescil için idareye gönderilebileceği, bunun da idari bir iş niteliğine daha yakın olduğu, önceki kararda da belirtildiği üzere 6831 sayılı Kanun’un 6527 sayılı Kanun ile değişik 11. maddesine göre kadastrosu yapılıp kesinleşen devlete ait ormanların haritalarının tapu idaresine gönderileceği ve tapu idaresince kesinleşen tahdide göre Hazine yararına orman niteliğinde tapu oluşturulacağı, orman tahdidi kesinleşmiş olmakla, bu tahdit içerisinde kalan tapulu taşınmazların mülkiyetinin sona ereceği, tahdit içerisinde kalan tapulara hukuki olarak değer verilemeyeceğinden mükerrer mülkiyetten de söz edilemeyeceği, kesinleşen orman tahdidi ile tapulu ya da tapusuz ayrımı olmaksızın, bu tahdit içerisinde kalan her türlü taşınmazın Hazinece asli olarak kazanılacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davacı … İdaresinin, 1981 tarihinde yapılan arazi kadastrosunda davalı adına tescil edilen taşınmazın bir kısmının, 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre yapılan ve 20.02.2014 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu çalışmalarında orman tahdit sınırı içerisinde kalması nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açmasında hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
12. Taşınmazların hukuksal ve geometrik durumlarının tespiti olarak tanımlanan kadastro işlemleri ülkemizde farklı yasalara dayanılarak farklı merciler tarafından yürütülebilmektedir.
13. Genel kadastro işlemleri Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünce, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 09.10.1987 tarihine kadar 2613 ve 766 sayılı Kanun’lara göre yürütülmüştür. 2613 sayılı Kanun’da, şehir ve kasaba belediyeleri kapsamında kalan arazilerin, 766 sayılı Tapulama Kanunu’nda ise bu sınırların dışında kalan arazilerin kadastrosu düzenlemiştir. 766 sayılı Kanun’un 2. maddesinde “Tarıma elverişli olmayan sahipsiz yerler ile aynı nitelikte olan sahipsiz kayalar, tepeler, dağlar ve Orman Kanunu uyarınca orman sayılan yerler, tapulamaya tabi tutulmaz” hükmüne yer verilmiş olup, bu yerler kadastro kapsamı dışında bırakılmıştır.
14. Ülkemizde şehir ve köylerde yapılan genel kadastro çalışmalarının haricinde yapılan bir diğer kadastro çeşidi orman kadastrosudur. Orman kadastrosunu, mülkiyet farkı gözetilmeksizin orman tanımına giren yerler ile, bu yerlerin içindeki ve bitişiğindeki her çeşit taşınmazların tespitine, sınırlarının geometrik olarak belirlenmesine, üzerindeki hakların tayinine yönelik teknik çalışmalar olarak tanımlamak mümkündür (Ayanoğlu, S.: Türk Hukukunda Orman Kadastrosu, … Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi 1994, C. 44, S.1-2. , s. 64).
15. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 4999 sayılı Kanun’la değişik 7. maddesinin 1. fıkrasına göre orman kadastrosunun amacı “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi işleri …” olarak açıklanmış, 6831 sayılı Orman Kanunu’na göre Orman Kadastrosu ve 2/B maddesinin Uygulaması Hakkında Yönetmelik’in “Amaç” başlıklı 1. maddesi ile “Kapsam” başlık 2. maddesinde bu husus tekrarlanmış, bu suretle sınırlandırılan ormanların ve orman sınırları dışına çıkartılan alanların tapu siciline tescillerini sağlamak ve orman kadastro bilgi sisteminin altlığını oluşturma da amaca dahil edilmiştir.
16. Orman kadastrosu faaliyetleri; 1937 yılından günümüze kadar orman kadastro komisyonları ve orman kadastro ekipleri tarafından yapılmaktadır. Orman kadastro komisyonları, Orman Genel Müdürlüğünce atanacak bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisinin başkanlığında, bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi veya bunların bulunmaması hâlinde orman teknikeri; bir ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisi veya bunların bulunmaması hâlinde ziraat teknisyeni ile beldelerde belediye encümenince, mahalle ve köylerde muhtarlıkça bildirilecek bir temsilci olmak üzere bir başkan ve üç üyeden teşekkül eder.
17. 6831 sayılı Kanun’un 8. maddesine göre; kadastro çalışmalarının yapılacağı yerler en az bir ay önce radyo ve diğer yayın araçları ile ilân olunur. Kanun’un 9. maddesine göre, ilân işleri tamamlanan belde, mahalle ve köylerde kadastrosu yapılacak ormanların sınırları komisyonlarca, arazi üzerinde belirlenerek tutanakla tevsik edilir, belirlenen sınır noktaları ölçülerek haritalama işlemleri yapılır. Bu tutanak; sınırlandırılan ormanların işletme şeklini, ihtiva ettikleri ağaç türlerini, mülkiyet ve diğer ayni hakları, sınırda bulunan taşınmaz malların cinsini, maliklerinin ve işgal edenlerin ad ve soyadını, gösterilen veya verilen belgelerin tarih, numara ve nitelikleri ile ilgililer tarafından yapılan itirazları kapsayacak şekilde düzenlenir.
18. Kanun’un 10. maddesine göre; sınırlaması ve bu Kanun’un 2. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarma işlemleri bitirilen köy, belde veya mahallelere ait düzenlenen kadastro dosyaları Orman Genel Müdürlüğüne gönderilir. Orman Genel Müdürlüğünce bulunan şeklî ve hukuki noksanlıklar komisyonlarca düzeltildikten sonra, kadastro tutanak suretleri haritaları ile birlikte orman kadastro komisyonlarınca ilgili köy, belde veya mahallelerin uygun yerlerine asılmak suretiyle ilân edilir. Nihayet, Kanun’un 11. maddesi uyarınca orman kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir ve bu ilan ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir. Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. Aynı maddenin 26.2.2014 tarihli ve 6527 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değişik 4. fıkrası gereğince, kadastrosu yapılıp kesinleşen Devlete ait ormanlar orman vasfı ile, 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler ise kaydında belirtme yapılarak hâlihazır vasfı ile; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle, en geç üç ay içinde hiçbir harç ve bedel alınmaksızın Hazine adına tapu kütüklerine kaydedilir.
19. Ülkemizin bazı bölgelerinde 3116 ve 6831 Sayılı Orman Kanunları’na göre orman kadastrosunun yapılıp kesinleşmesinden yıllar sonra aynı yerde 2613 veya 766 sayılı Kanun hükümlerine göre arazi (tesis) kadastrosunun, bazı bölgelerde ise, arazi kadastrosunun yapılmasından yıllar sonra orman kadastrosunun yapılmış olduğu, bazı bölgelerde orman kadastrosu yapıldığı hâlde, hâlen arazi kadastrosunun yapılmamış, ya da daha önce arazi (tesis) kadastrosu yapıldığı hâlde, hâlen o yerde orman kadastrosunun yapılmadığı görülmektedir.
20. Bu itibarla 3402 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce yapılan kadastro çalışmalarında, daha evvel orman idaresince orman kadastrosuna tabi tutulmamış ormanlar tespit dışı bırakılmakta ve tapulamaya tabi tutulmayan söz konusu alanlardaki orman sayılan yerlerin orman kadastrosu, 6831 sayılı Orman Kanunun hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca yapılmaktadır. Bu durumda, tapulama (kadastro) çalışmaları sonucu gerçek ve tüzel kişiler adına tespit ve tescil gören bir kısım yerler, orman kadastrosu sonucunda orman, 2/A veya 2/B sahaları içerisinde kalabilmekte, diğer bir deyişle, mükerrerlik oluşabilmektedir.
21. Kesinleşen orman kadastrosuna göre, Orman idaresince, orman haritasındaki hatalar da giderildiğinde, ada/parsel numarası verilerek tapuya tescili yapılır. Ancak, orman ve kadastro pafta/haritaları kenarlaştırıldığında bu ormanın, kısmen veya tamamen Hazine dışındaki kişilere ait kadastro parselleriyle mükerrerlik oluştuğunda, kısmen veya tamamen ormanda kalan kısımlarına ait tapu kayıtlarının kamulaştırma suretiyle veya hükmen iptali sağlanmadıkça Hazine adına tescilleri yapılamaz. Bu yerler için orman idaresince mahallin hukuk mahkemesinde tapu iptal ve tescil davası açılabilmektedir.
22. Nitekim; Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün “Ormanların Tescili ve Kadastrosu” konulu 2018/3 sayılı Genelge’nin “I-A) Ormanların ve 6831 sayılı Kanunun 2/A veya 2/B maddelerine Göre Hazine Adına Orman Sınırı Dışına Çıkarılan Yerlerin Tescili” başlıklı bölümünde; “Kadastro müdürlüğünce; kontrol işlemi sonucu teknik mevzuatına uygun olduğu tespit edilen ya da teknik mevzuatına uygun hâle getirilmesi sağlanan kesinleşmiş orman haritaları, ait olduğu köy veya mahallenin kadastro paftalarına işlenerek tescil bildirimi (beyanname) düzenlenir. Orman haritalarının kadastro paftaları ile kenarlaştırılması sonucunda; kadastro veya tapulama sonucu gerçek veya tüzel kişiler (Hazine hariç) adına tapu kütüğüne tescili yapılmış taşınmazlardan; kısmen veya tamamen orman sınırı içinde kalmak suretiyle mükerrerlik teşkil edenler varsa, bunların mükerrerlik durumunu gösterir kadastro haritasının bir örneği ile bu taşınmazların ada ve parsel numaralarını, mükerrer olan kısımların yüzölçümünü ve maliklerinin kimlik bilgilerini gösterir şekilde düzenlenecek listesi, tescil talebinde bulunan orman idaresi ile mahalli maliye kuruluşuna bir yazı ekinde gönderilir. Bu yazıda, listede belirtilen taşınmazların ormanda kalan kısımlarına ait tapu kayıtlarının kamulaştırma suretiyle veya hükmen iptali sağlanmadıkça Hazine adına tescillerinin yapılmayacağı belirtilir” hükmünü içermektedir.
23. Yapılan açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesine gelince; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 20.02.2014 tarihinde ilân edilip kesinleşen 6831 sayılı Kanun’a göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Yörede tapulama çalışmaları 1981 yılında yapılmıştır. Davacı … İdaresi, 1981 tarihinde yapılan tapulama çalışmalarında davalı adına tespit ve tescil edilen taşınmazın 5815,48 m2’lik kısmının orman kadastro çalışmalarında orman olarak tespit edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Yukarıda da ifade edildiği üzere, kesinleşen tahdit içerisinde kalan kişilere ait taşınmazlar yönünden orman idaresi tarafından kesinleşmiş orman tahdidine dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açılması mümkündür.
24. Her ne kadar Orman İdaresi tarafından iptali istenen kısım yönünden çekişmeli taşınmazın tapu kaydında 2/B alanında kaldığı şeklinde şerh bulunmakta ise de, mahkemece çekişmeli taşınmaz başında keşif yapılarak taşınmazın orman tahdidine göre konumu belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
25. O hâlde mahkemece, serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi, bulunamadığı takdirde orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yapılacak keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmesi, tapu maliklerince orman kadastrosu işleminin iptaline ilişkin bir dava açılmışsa bu davanın da eldeki dava ile birleştirilmesi ve oluşacak sonuca göre çekişmeli taşınmazın tahdit içinde ve dışında kalan yerleri saptanarak tahdit içinde kalan bölüm yönünden davanın kabulüne, tahdit dışında ve 2/B alanında kalan bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi gereklidir.
26. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3. maddeye göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.