Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/2368 E. 2019/712 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/2368
KARAR NO : 2019/712
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Borçka Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 07.06.2013 tarihli ve 2012/132 E., 2013/229 K. sayılı karar, davalı tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 24.02.2014 tarihli ve 2013/20031 E., 2014/4552 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesi uyarınca kamulaştırma konusu pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tesbiti ve bu hakkın davacı adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Fındık bahçesi niteliğindeki taşınmazlara gelir metoduna göre değer biçilmesi yöntem itibari ile doğrudur. Şöyle ki;
1-Dava konusu taşınmazların bilirkişi raporunda yazılı özellikleri, konumu ve yerleşim yerine mesafesi gözetilerek gelir metoduna göre tespit edilen metrekare birim fiyatına % 50 oranında objektif değer artırıcı unsur ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden, az bedel belirlenmesi,
2- Dava konusu taşınmazların nitelikleri, geometrik durumları, yüzölçümleri ve enerji nakil hattının güzergahları dikkate alınarak irtifak hakkı nedeniyle değer düşüklüğünün taşınmazların tüm değerinin 248 ada 24 parselde % 31 ve 255 ada 7 parselde ise % 15 oranında olacağı gözetilmeden daha düşük oranda kabulü ile irtifak bedelinin eksik tesbiti,
Doğru olmadığı gibi;
3-2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 10.maddesine 6459 sayılı yasanın 6.maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava 4 ay içinde sonuçlandırılmadığından, Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. Bölüm kararı da göz önüne alınarak, belirlenen kamulaştırma bedeline 3.09.2012 tarihinden itibaren, karar tarihine kadar faiz yürütülmesi gerektiği…”
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, taşınmazların belirli kısımlarının irtifak hakkı bedellerinin tespiti ile … Genel Müdürlüğü adına tescili istemine ilişkindir.
Davacı idare vekili; davalıya ait taşınmazların enerji iletişim hattı kapsamında kalması nedeniyle kamulaştırılmasına karar verildiğini ancak kamulaştırma işleminin satın alma usulü ile gerçekleşmediğini ileri sürerek Karşıköy Köyü 248 ada 22 parsel sayılı taşınmazın 53,14 m2’lik, 255 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 204,40 m2’lik ve 248 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 8.038,40 m2’lik kısımlarının irtifak hakkı bedellerinin tespiti ile irtifak haklarının … Genel Müdürlüğü adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; teklif edilen bedelin daha önceki kamulaştırmalar ile kıyaslandığında çok düşük olduğunu ve kamulaştırma bedelinin yeniden belirlenmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; taşınmazların bulunduğu yerde keşif yapıldığı, keşif sonrasında aldırılan bilirkişi kurulu raporunda taşınmazların değerlerinin ayrı ayrı belirlendiği, söz konusu bilirkişi kurulu raporunun ayrıntılı ve denetime açık, bilimsel verilere uygun olduğu, kamulaştırma kriterlerine uyduğu, bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalının temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; taşınmazların objektif ölçülerinin neler olduğunun nitelikleri ve değerlendirme esasları göz önüne alınmak suretiyle tespit edileceği; Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tarım arazisinde değerin, taşınmazın yıllık tarımsal gelirinin kapitalizasyon faizine oranlanmasıyla bulunacağı; kapitalizasyon faiz oranının ise % 3 ile % 15 arasında değiştiği, bu durumun aynı zamanda arazinin rantı ile satış değeri arasındaki oranı belirleyeceğinden uygulanacak kapitalizasyon faiz oranı saptanırken arazinin verimine etkili olan (sulu, taban arazisi, toprağın terkibi, ekilebilecek ürünler) faktörler yanında, satış değerine etkili olabilecek (önemli yerleşim birimlerine yakınlığı, tarımsal amaçlı alt yapı olanakları, pazarlama ve ulaşım probleminin olmaması vs.) faktörlerin de dikkate alınacağı; somut olayda dava konusu taşınmazların değerlerinin tespitine ilişkin aldırılan bilirkişi kurulu raporunda kapitalizasyon faiz oranının her bir taşınmaz için % 4 olarak kabul edildiği, bu oran belirlenirken taşınmazların verimine etkili olan sulu, taban arazisi, toprağın terkibi, ekilebilecek ürünlere ilişkin faktörler yanında, satış değerine etkili olabilecek (önemli yerleşim birimlerine yakınlığı, tarımsal amaçlı alt yapı olanakları, pazarlama ve ulaşım probleminin olmaması vs.) faktörlerin de esas alındığı, dolayısıyla Yargıtay bozma kararında objektif değer artışı nedeni olarak belirtilen ve taşınmazların bilirkişi kurulu raporunda yazılı olan özellikleri ile konumları ve yerleşim yerine mesafeleri gibi özelliklerin kapitalizasyon faiz oranının belirlenmesi sırasında değerlendirildiği; bu özelliklerin ayrıca objektif değer artış unsuru olarak kabul edilmesinin aynı özellikler nedeniyle iki kere bedel ilavesi yapılması anlamına geleceği; taşınmazların sayılan özelliklerinden başka objektif değer artışına neden olabilecek başka özelliklerinin bulunmadığı; taşınmazların bulunduğu köyde benzer mahiyette gerçekleştirilen kamulaştırma işlemlerinin hiçbirisinde kamulaştırmaya konu taşınmaz için objektif değer artışı oranının uygulanmadığı ve bu şekilde verilen kararların Yargıtay onayından geçerek kesinleştiği belirtilerek bozma kararının 1. bendi yönünden direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı tarafından temyize getirilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Özel Daire bozma kararında objektif değer artışı sebebi olarak gösterilen faktörlerin kapitalizasyon faiz oranının belirlenmesi sırasında esas alınıp alınmadığı; burada varılacak sonuca göre tarım arazisi niteliğindeki taşınmazların bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerinin, konumlarının ve yerleşim yerine mesafelerinin taşınmazlarda % 50 oranında objektif değer artışına neden olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Eldeki davada Mahkemece kurulan direnmeye yönelik kısa kararda:
“…1- Davanın KABULÜ ile,
A)…248 ada 22 parsel numaralı toplam 2272,13 m² yüzölçümlü taşınmazın, …53,14 m²’lik alanı üzerinde tesis edilecek irtifak hakkı için kamulaştırma bedelinin…274,10 TL,
B)…248 ada 24 parsel numaralı toplam 9199,06 m² yüzölçümlü taşınmazın…8038,40 m²’lik alanı üzerinde tesis edilecek irtifak hakkı için kamulaştırma bedelinin…30.085,50 TL,
C)…255 ada 7 parsel numaralı toplam 529,53 m² yüzölçümlü taşınmazın…204,40 m²’lik alanı üzerinde tesis edilecek irtifak hakkı için kamulaştırma bedelinin…839,06 TL, irtifak hakkı ve kamulaştırma bedelinin toplam 31.198,66 TL olarak TESPİTİNE,

3-A)…248 ada 22 parsel numaralı taşınmazın 53,14 m²’lik bölümü üzerinde … GENEL MÜDÜRLÜĞÜ adına İRTİFAK HAKKI TESİS VE TESCİLİNE,
B)…248 ada 24 parsel numaralı taşınmazın 8038,40 m²’lik kısmı üzerinde … GENEL MÜDÜRLÜĞÜ adına İRTİFAK HAKKI TESİS VE TESCİLİNE,
C)…255 ada 7 parsel numaralı taşınmazın 204,40 m²’lik kısmı üzerinde … GENEL MÜDÜRLÜĞÜ adına İRTİFAK HAKKI TESİS VE TESCİLİNE,

Sair hususların gerekçeli kararda gösterilmesine,…” karar verilmesine karşın, direnmeye yönelik gerekçeli kararda tespit ve tescil (irtifak hakkı tesis ve tescili) kararına ilave olarak:
“…Kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen 31.198,66 TL bedelin 26.178,35 TL’lik kısmına 02.09.2012 tarihinden bu bedelin davalıya ödendiği 07.06.2013 tarihine kadar, 5.020,31 TL’sine 02.09.2012 tarihinden karar tarihi olan 14.04.2015 tarihine kadar işleyecek kanuni faizin davacıdan alınarak davalıya verilmesi,…” şeklinde hüküm kurulduğu, dolayısıyla kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kararın tefhimi her hâlde aynı Kanunun 297. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur.
Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak Yargıtay yoluna başvurulması ve kararın bozulması hâlinde düzeltilebilir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup, diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma sebebi yapılması ise, 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 E., 1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğidir.
Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar ve buna uygun hüküm oluşturmak olup buna aykırı direnme kararı usul yönünden bozulmalıdır.
SONUÇ: Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.06.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.