Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/2330 E. 2021/876 K. 29.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/2330
KARAR NO : 2021/876
KARAR TARİHİ : 29.06.2021

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “imzaya itiraz” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İstanbul 16. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen istemin kabulüne ilişkin karar alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
2. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili itiraz dilekçesinde; İstanbul 6. İcra Dairesinin 2009/37973 E. sayılı dosyasında başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte müvekkiline 17.02.2014 tarihinde ödeme emri gönderildiğini, takip dayanağı olan üç adet senetteki imzalara itiraz ettiklerini, ayrıca senetlerde keşideci olarak görünen müvekkiline protesto gönderilmediğini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; takibe konu senedin dava dışı kredi borçlusu tarafından verildiğini, müvekkili bankanın iyi niyetli üçüncü kişi hamil olduğunu belirterek itirazın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İstanbul 16. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 21.10.2014 tarihli ve 2014/137 E., 2014/806 K. sayılı kararı ile; davanın (itirazın) yasal süresi içerisinde açıldığı, grafolog bilirkişinin 24.09.2014 tarihli usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda çekteki (bonolardaki) imzanın borçlunun eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesi ile imzaya itirazın kabulü ile takibin davacı borçlu yönünden durdurulmasına, takibe konu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan (alacaklıdan) tahsili ile davacıya (borçluya) verilmesine, takibe konu alacağın %10’u oranında para cezasının davalıdan (alacaklıdan) tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İstanbul 16. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 20.04.2015 tarihli ve 2015/1724 E., 2015/10304 K. sayılı kararı ile;
“…Alacaklı tarafından bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, borçlunun imzaya ve borca itirazlarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemenin, imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verdiği görülmüştür.
İİK’nun 168/4-5. maddesi gereğince kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde imzaya ve borca itirazın (5) günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re’sen gözetilmelidir.
Somut olayda örnek (10) numaralı ödeme emrinin borçluya 15.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan bu tebligata karşı tebligat usulsüzlüğünün ileri sürülmediği, borçlunun 21.02.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, böylece İİK’nun 168. maddesi gereğince itirazın yasal 5 günlük sürede yapılmadığı görülmektedir.
O halde mahkemece, istemin süre yönünden reddine karar vermek gerekirken işin esasının incelenmek suretiyle hüküm kurulması isabetsizdir …” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İstanbul 16. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 06.10.2015 tarihli ve 2015/913 E., 2015/597 K. sayılı kararı ile; ödeme emrinin borçluya 15.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihi gözetilerek davanın (itirazın) yasal 5 günlük süresinde 21.02.2014 tarihinde açıldığı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte imzaya itirazın yasal beş günlük süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
12. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, ödeme emrine itiraz icra mahkemesine yapılır (İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 168/1-4 ve 5; m. 169; m. 170,I). Ödeme emrine itiraz süresi beş gündür. Yani, borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde ödeme emrine itiraz edebilir (İİK m. 168/1-4 ve 5). Borçlunun beş gün geçtikten sonra yaptığı itiraz geçersizdir. İlgililer için konulmuş süreler hak düşürücü niteliktedir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuk El Kitabı, Ankara 2013, s. 143, 778, 779).
13. Borçlunun takip konusu kambiyo senedindeki (kendisine ait olduğu iddia edilen) imzanın kendisine ait olmadığını bildirmesine (imzayı inkâr etmesine) imzaya itiraz denir. İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir (Kuru, s. 783,799). İİK’nın 168. maddesinin 1. fıkrasının 4 ve 5. bentleri gereğince imzaya ve borca itirazın beş günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re’sen gözetilir.
14. İcra ve İflas Kanunu’nun 19. maddesinde gün, ay ve yıl olarak belirtilen sürelerin nasıl hesaplanacağı düzenlenmiştir. Gün olarak belirtilen sürelerde ilk gün hesaba katılmaz. Resmî tatil günleri de süreye dahildir. Yani, sürenin içinde kalan resmî tatil günleri (örneğin Pazar günleri) de hesaba dahil edilir ve bundan dolayı süre uzatılmaz. Sürelerin hesaplanmasında, sürenin başlamasına rastlayan tatil günleri de hesaba katılır. Örneğin, kambiyo senetlerine özgü takipte ödeme emri borçluya cumartesi günü tebliğ edilmiş ise pazar günü işlemeye başlayacak olan beş günlük itiraz süresinin (İİK m. 168/1- 4 ve 5, 171, 172) hesabına bu pazar günü de dahildir ve bu hâlde beş günlük itiraz süresi perşembe günü tatil saatinde biter. Cumartesi resmî tatil günü ise de resmî tatil günlerinde de tebligat yapılabileceğinden (7201 sayılı Tebligat Kanunu m. 33), cumartesi günü yapılan tebligat üzerine de süre (pazar gününden itibaren) işlemeye başlar (Arslan, R./ Yılmaz, E./ Taspınar Ayvaz, S.: İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2016, s. 98-99, Kuru s. 144).
15. Diğer taraftan Kanun koyucu, icra dairesinin işlemlerine karşı şikâyet yolunu öngördüğünden (İİK m. 16), icra dairesi yaptığı hatalı işlemlerini kendisi düzeltemez. İcra tebliğleri, PTT veya memur vasıtasıyla icra dairesi adına yapıldığından icra dairesinin işlemlerindendir. Bu yüzden, icra tebliğine ilişkin şikâyet hakkı borçluya ait olup, icra müdürünce doğrudan doğruya göz önünde tutularak geçersiz sayılamaz. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü, borçlu tarafından İİK’nın 16. maddesinin 1. fıkrası uyarınca yasal yedi günlük süre içinde icra mahkemesinde şikâyet yoluyla ileri sürülmesi hâlinde incelenebilir (Muşul, T.: Tebligat Hukuku, Ankara 2018, 7. B., s. 596-597).
16. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçluya yapılan ödeme emri tebligatı usulsüz ise borçlu, usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren beş gün içinde borca veya imzaya itiraz ederken ayrıca ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesini talep etmelidir (Tebligat Kanunu m. 32). Bunun üzerine, icra mahkemesi, ilk önce usulsüz tebliğ şikâyetini inceler, tebligatın usulsüz olduğu kanısına varırsa, ödeme emrinin tebliğ tarihini öğrenme tarihine göre düzeltir, bu tarihe göre borca veya imzaya itiraz beş günlük sürede ise borca veya imzaya itirazı incelemeye başlar. Borçlunun tebligatın usulsüzlüğü hakkında şikâyeti bulunmadıkça icra mahkemesi, tebligatın usulsüz olduğunu re’sen dikkate alamaz.
17. Somut olay da ise; alacaklı tarafından borçlular aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlu …’ya ödeme emrinin 15.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu … vekilinin UYAP Avukat Portal ortamında 21.02.2014 tarihinde oluşturulan ve kaydedilen dilekçesi ile icra mahkemesinde imzaya ve borca itiraz ettiği, borçlu vekilinin 26.08.2015 tarihli Özel Dairenin bozma kararına karşı beyan dilekçesinde ödeme emri tebliğinin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre usulsüz tebliğ edildiğini, müvekkilinin ödeme emrini 17.02.2014 tarihinde aldığını, beş günlük itiraz süresinin bu tarihte başlayacağını beyan ettiği görülmektedir.
18. Borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürmesi İİK’nın 16. maddesi anlamında bir şikâyet olup, aynı maddenin 1. fıkrası gereğince borçlunun bu şikâyetini, işlemi öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede icra mahkemesine yapması gerekir. Borçlu vekili 21.02.2014 tarihli itiraz dilekçesinde “17.02.2014 günü müvekkile kambiyo senetlerine özel ödeme emri ve ekinde takibin dayanağı olan senet fotokopileri gönderilmiştir” şeklinde beyanda bulunmuş ise de, bu beyan açıkça tebligatın usulsüz olduğu beyanını içermediğinden yöntemine uygun olarak yapılmış bir usulsüz tebliğ şikâyetinin varlığından söz edilemez. Borçlu vekilinin ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürdüğü 26.08.2015 tarihli beyan dilekçesi ise yasal yedi günlük süreden sonradır. Bu durumda ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı icra mahkemesince incelenemez.
19. Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2010 tarihli ve 2009/12-540 E., 2010/17 K. sayılı kararında da; ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediği iddiasının şikâyet yoluyla ileri sürülmesi gerektiği, mahkemece kendiliğinden incelenemeyeceği, “haricen haberdar olduğuna” dair beyanının, usulsüz tebligat iddiasını kapsamadığı benimsenmiştir.
20. Borçluya ödeme emrinin 15.02.2014 tarihinde cumartesi günü tebliğ edildiği, tebligatın yapıldığı ilk günün hesaba katılmayacağı, beş günlük itiraz süresinin 16.02.2014 tarihinde Pazar günü başlayacağı, itiraz süresinin 20.02.2014 tarihinde perşembe günü biteceği belirgindir. Bu durumda 21.02.2014 tarihinde yapılan itiraz, İİK’nın 168. maddesinin 1. fıkrasının 4 ve 5. bentleri öngörülen yasal beş günlük süreden sonra olup, mahkemece itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
21. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.