YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/2256
KARAR NO : 2017/1032
KARAR TARİHİ : 24.05.2017
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “takibin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 16. İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.01.2014 gün ve 2013/1458 E., 2014/109 K. sayılı kararın temyizen incelemesi neticesinde onanmasına ilişkin Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 25.11.2014 gün, 2014/23385 E., 2014/28367 K. sayılı kararının karar düzeltme yoluyla kaldırılmasının taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 10.03.2016 gün ve 2015/33494 E., 2016/7117 K. sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin kabulü ile onama kararın kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Mahkemece verilen hüküm, temyiz edilmesi üzerine yukarıda başlıkta belirtilen karar ile bozulmuştur. Bozma üzerine mahkemece kararda direnilmiş, direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme kararları, yapıları gereği, kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 Esas, 2008/254 Karar; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 Esas, 2009/453 Karar; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 Esas, 2014/626 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, yerel mahkemece bozulan ilk kararında “1-Davanın KABULÜ ile takibin davacı borçlu yönünden İPTALİNE” şeklinde karar verilmesine karşılık, direnme olarak adlandırılan kararında “1-Mahkememizin 28/01/2014 tarihli kararında DİRENİLMESİNE 2-Davanın kabulü ile takibin davacı borçlular yönünden DURDURULMASINA,” karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 24.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.