Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/2194 E. 2019/584 K. 21.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/2194
KARAR NO : 2019/584
KARAR TARİHİ : 21.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.10.2015 tarihli ve 2014/489 E., 2015/495 K. sayılı karar davalı … vekili ve davalı işveren vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.03.2016 tarihli ve 2015/25298 E., 2016/3026 K. sayılı kararı ile:
(…Davacı, 10.09.2009 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Mahkemenin, davanın kabulüne dair 10.10.2013 tarihli hükmü, davalı Kurum vekilinin temizi üzerine Dairemizce, davacının 10.09.2009 tarihinden önce ve sonraki ortopedi, fizik tedavi, nöroşirurji ve beyin cerrahisi bölümlerindeki tedavilerine ilişkin tüm tedavi evrak ve raporları ilgili sağlık kuruluşlarından celp edilmeli, davacının işyerindeki periyodik muayeneleri kontrol edilmeli gerektiğinde periyodik muayene yapan hekimlerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacının belinde meydana gelen rahatsızlığın iddiaya konu olay ile ilgisi olup olmayacağı, daha önceki rahatsızlıklarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının iddiaya konu rahatsızlığı ile çalışmasını sürdürüp sürdürmemesinin mümkün olup olmadığı hususlarını irdeleyen ve sonucuna göre yukarıda belirtilen ilkeler ışığında iş kazası olup olmadığının değerlendirildiği uzman bilirkişi raporu alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkemece, bozma sonrasında, davacıya ait tedavi evrakları getirtilmiş, davacıyı muayene edenler dinlenmiş, ancak, Makine Mühendisi iş ve sosyal güvenlik hukuku bilirkişisinden alınan rapor esas alınarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki davada, mahkemece, yukarıda anılan bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiş olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Dairemizin, anılan bozma ilamında belirtilen davacıda meydana gelen rahatsızlığın 10.09.2010 tarihinden önce veya sonraya ilişkin olup olmadığına, davacının iddiaya konu rahatsızlığı ile çalışmasını sürdürüp sürdürmemesinin mümkün olup olmadığı hususlarını irdeleyen bir rapor olmadığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişi de bozma nedeni olan hususları irdeleyebilecek yeterlilikte uzman bilirkişi değildir.
Mahkemece, davacının, bel rahatsızlığı ile ilgili uzman hekimin de bulunduğu, iş güvenliği uzmanı heyetinden, davacının belinde meydana gelen rahatsızlığın iddiaya konu olay ile ilgisi olup olmayacağı, daha önceki rahatsızlıklarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının iddiaya konu rahatsızlığı ile çalışmasını sürdürüp sürdürmemesinin mümkün olup olmadığı hususlarını irdeleyen rapor alınarak, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
O hâlde; davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş kazasının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin davalı iş yerinde 01.08.1997 tarihinde çalışmaya başladığını ve hâlen çalışmaya devam ettiğini, 10.09.2009 tarihinde su pompası test bölümünde çalıştığı sırada test ettiği pompanın araba üzerinden düşmesi sonucunda belinin sakatlandığını, yaşanan kaza nedeniyle iş yeri doktorunun müvekkiline 1 gün rapor verdiğini, şikayetlerinin devam etmesi nedeniyle hastaneye gittiğini ve belinde kırık tespit edildiğini ve ameliyat olduğunu, ancak Kurumun söz konusu olayı iş kazası olarak kabul etmediğini iddia ederek 10.09.2009 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … (SGK) vekili; Kurum tarafından düzenlenen 25.08.2010 tarihli raporda davacının iddia ettiği gibi bir olayın iş yerinde yaşanmadığının belirlenmesi nedeniyle yapılan inceleme sonucunda olayın iş kazası olmadığına karar verildiğini, bir olayın iş kazası sayılabilmesi için 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi gerektiğini belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı işveren vekili; 10.09.2009 tarihinde iş yerinde herhangi bir iş kazasının yaşanmadığını, davacının iddia ettiği gibi üzerine su pompası testi düşmediğini, davacının iş yeri doktoruna başvurusunun bulunmadığını ve belirttiği şekilde rapor almadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece 16.07.2012 tarihli kararda bilirkişi raporuna itibar edilerek davacının 10.09.2009 tarihinde geçirdiği kazasının 5510 sayılı Kanun’un 13. maddesine göre iş kazası olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyizi üzerine Özel Dairece 14.05.2013 tarihli kararda kısa karar gerekçeli karar çelişkisi nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece Özel Dairenin bozma kararına uyularak, 10.10.2013 tarihli kararda davanın kabulüne, davacı …’ın davalı işverenlik Standart Hidrofor Sanayii ve Ticaret A.Ş.’ye ait iş yerinde 10.09.2009 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmün davalı işveren vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece 14.01.2014 tarihli kararda davacının belinde meydana gelen rahatsızlığın iddiaya konu olay ile ilgisi olup olmayacağı, daha önceki rahatsızlıklarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının iddiaya konu rahatsızlığı ile çalışmasını sürdürüp sürdürmemesinin mümkün olup olmadığı hususlarını irdeleyen ve sonucuna göre iş kazası olup olmadığının değerlendirildiği uzman bilirkişi raporu alınarak, tüm dosya kapsamı bir bütün hâlinde değerlendirildikten sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece Özel Dairenin bozma kararına uyularak Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesinden ilgili evraklar celp edilip ve davacı tanığı Doktor … tanık olarak dinlenip, bilirkişi raporu alınarak, davacının belinde meydana gelen rahatsızlığın iddiaya konu olay ile ilgili olduğu, daha önceki rahatsızlarından kaynaklanmadığı, davacının iddiaya konu rahatsızlığı ile çalışmasını sürdürmesinin mümkün olmadığı, dava konusu kazanın iş kazası olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı … vekilinin ve davalı işveren vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece davacının belindeki rahatsızlığının kaza neticesinde oluşup oluşmadığına yönelik durumların davacının maluliyetine ilişkin hususları oluşturduğu ve iş kazasının tespiti davasının konusu dışında kaldığı, iş kazası tespiti davasında yapılacak yargılamada iş yerinde bir kazanın meydana gelip gelmediği ya da işçinin geçirdiği kazanın iş yeri içerisinde olup olmadığı ve bu kazada kusurlu olan tarafın kimler olduğunun tespitinden ibaret olduğu, Yargıtay bozma ilamında irdelenmesi istenen hususun maddi tazminat davalarında maluliyet oranı tespiti ya da tazminatın belirlenmesi aşamasında alınabilecek bir rapor olup, iş kazası tespiti davasıyla herhangi bir ilgisi olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı … vekili ve davalı işveren vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş kazasının tespiti bakımından Özel Dairenin bozma kararında belirtilen şekilde ilgili uzman hekimin de bulunduğu, iş güvenliği uzmanı heyetinden, davacının belinde meydana gelen rahatsızlığın iddiaya konu iş kazası ile ilgisi olup olmadığı, daha önceki rahatsızlıklarından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, iddia edilen bel rahatsızlığı nedeniyle çalışmaya devam etmesine imkân bulunup bulunmadığı hususlarını inceleyen bilirkişi raporunun alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözülmesi yönünden, öncelikle, hangi olayın iş kazası olduğunun saptanmasında başvurulacak yasal dayanakların ve uygulanacak ilkelerin ortaya konulmasında yarar vardır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesine göre iş kazası;
“a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) (Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlanarak 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda belirtilen iş kazası kavramı genişletilmiştir. 5510 sayılı Kanun bakımından inceleme yapıldığında sosyal güvenlik hukuku anlamında iş kazası unsurları kazaya uğrayanın 5510 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılması, sigortalının kazaya uğraması, sigortalının kaza sonucu bedensel veya ruhsal bir zarara uğraması ve kaza ile sigortalının uğradığı bedensel zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunmasıdır (GÜZEL, A.-OKUR, A.R.-CANİKLİOĞLU, N.:Sosyal Güvenlik Hukuku, B.15, İstanbul 2014, s.417-432). 5510 sayılı Kanun’da iş kazası sayılan hallerden (b) bendi dışında kazanın yapılan işle ilgisini aramamaktadır. İş kazası kavramının kanunda bu şekilde geniş düzenlenmesinin sebebi sosyal güvenlik hakkının koruyucu kapsamının mümkün olduğunca genişletilmesinin amaçlanmasıdır (SÜZEK, Sarper: İş Hukuku (Genel Esaslar ve Bireysel İş Hukuku), B.11, İstanbul 2015, s. 449). 30.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 3. maddesine göre ise ‘iş kazası, işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen yada bedenen engelli hale getiren olay şeklinde tanımlanmış olup, bu tanım hem bireysel iş hukuku anlamındaki iş kazası tanımından hem de sosyal güvenlik hukuku anlamındaki iş kazası tanımından farklılık göstermektedir. 6331 sayılı Kanun ile getirilen iş kazası tanımına göre işin yürütümünden kaynaklanan kazaların yanında iş yerinde meydana gelen kaza da iş kazası olarak kabul edilmektedir (ERDOĞAN,Ç.:İşveren ve İşveren Vekilinin İş Kazasından Doğan Cezai Sorumluluğu, Ankara 2016, s.67-68 ).
Somut olay bakımından ise davacının davalı iş yerinde 5510 sayılı Kanun kapsamına girebilecek şekilde bir kaza yaşadığı ve davacının belinde oluşan arızanın iş yerinde meydana geldiğini ileri sürdüğü olaydan dolayı mı yoksa daha önceki rahatsızlıklarından mı kaynaklandığı konusunda mahkemece şüpheye mahal vermeyecek şekilde araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. O hâlde mahkemece, iş yeri hekimliğince iş yerinde tutulması gerekli olan hastaların kaydedildiği defterlerin ve davacıya ait tüm hastane evrakının ayrıntılı olarak incelenerek davacıda meydana geldiği iddia edilen bel rahatsızlığının nedeninin ortaya konulduğu Özel Dairenin bozma kararında bahsedildiği şekilde uzman hekimin de bulunduğu iş güvenliği uzmanı heyetinden rapor alınarak sözü edilen arızanın, davacının iddia ettiği olaydan kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı … vekilinin ve davalı işveren vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatıran Standart Hidrofor Sanayi Ve Tic. A.Ş.’ye iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.05.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.