Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/1988 E. 2019/853 K. 04.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1988
KARAR NO : 2019/853
KARAR TARİHİ : 04.07.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya 6. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın usulden reddine dair verilen 21.12.2011 tarih ve 2010/1092 E., 2011/1755 K. sayılı karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 23.01.2013 tarih ve 2012/21075 E., 2013/1210 K. sayılı kararı ile,
“…Davacı, fatura içeriğindeki ürünlerin davalı işletme yetkilileri ve hazır bulunanlara imza karşılığı teslim edildiğini, fatura içeriğinin davalı tarafından itiraza uğramamasına rağmen faturada belirlenen bedellerin ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhine Antalya 8.İcra Müdürlüğünün 2010/1640 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek itirazının iptaline, takibin devamına, %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, fatura içeriğindeki malların kendisince teslim alınmadığını, defter ve belgelere kaydedilmediğini, malların teslimine dair irsaliye vb. belgelerin kendisine tebliğ edilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini, %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi dilemiştir.
Mahkemece, davacının kesin süreye rağmen gider avansını yatırmadığından davanın HMK’nun 115/2 ve 324. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafa mahkemece 15.11.2011 tarihli yenileme tensip tutanağı ile davetiye gideri ve bilirkişi ücreti toplam 279,00 TL. gider avansının yatırılması için iki haftalık kesin süre verilmiştir. HMK’da tayin edilen süreler ile HMK’nunda düzenlenen gider avansının dava açılırken yatırılmasının gerekliliği, yargılamanın hızlı bir şekilde çabuk bitirilmesini temin amacıyla getirilmiştir. Somut olayda davacının gider avansını 2 haftalık süre geçtikten sonra fakat duruşmadan önce yatırdığı dosya kapsamından anlaşılmakta olup, usul ekonomisi açısından dava şartı eksikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, Mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili tarafından dava dilekçesine ekli fatura içeriğindeki malların davalıya teslim edildiğini ancak bedelini ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve %40 oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, fatura içeriğinde yer alan malların müvekkiline teslim edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) yürürlüğe girdiği tarihten önce açıldığı, 6100 sayılı HMK’nın 448. maddesine göre Kanunun tamamlanmış usulü işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanması gerektiği, 6100 sayılı HMK’nın 120. maddesi uyarınca davacı vekiline tarife uyarınca gider avansını yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği ancak kesin süre içerisinde belirlenen gider avansını yatırmadığı, gider avansının yatırılmasının 6100 sayılı HMK’nın 114/g maddesinde dava şartı olarak sayıldığı, 6100 sayılı HMK’nın 115/2. maddesinde gider avansının verilen kesin sürede yatırılmaması hâlinde davanın usulden reddedileceğinin düzenlendiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 114/g ve 115/2. maddesinde yer alan düzenlemeler karşısında, gider avansının Özel Dairenin bozma kararında belirtildiği şekilde yargılama gideri gibi değerlendirilerek Kanunda belirtilen kesin sürenin aşılmasının doğru olmadığı ayrıca usul hukuku yönünden davalı açısından usulü kazanılmış bir hak oluşturan bu durumun onun aleyhine değerlendirilmesinin de hatalı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacının gider avansını verilen iki haftalık kesin süre geçtikten sonra ancak duruşmadan önce yatırması karşısında mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 114/g ve 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümüne geçmeden önce konuya ilişkin yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Davanın açıldığı 21.09.2010 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut değildir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 114/g maddesinde ise, gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun harç ve avans ödenmesi başlıklı 120. maddesi:
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
(2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde ise; “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir.
Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır.
Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilân edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır.
Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır” ifadelerine yer verilmek suretiyle, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirildiği vurgulanmıştır.
Yine 6100 sayılı HMK’nın “Delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesi:
“(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”
hükmünü içermektedir.
Anılan madde gerekçesinde de: “Harç ve avans ödenmesi” başlıklı 125. maddede davacının dava masraflarının karşılığı olarak avans ödemesi öngörülmüştür. Bu avans, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsar. Bu maddede ise daha çok davalının delillerinin toplanması için ödenmesi gereken avans düzenlenmiştir. Öte yandan davacının avansı yönünden “Dava şartları” başlıklı 119. maddede hüküm getirilmiştir. Davacının avansı yatırmış olması dava şartlarındandır. Şu hâlde davacı avansının yargılamanın devamı sırasında yetersiz kalması hâlinde, uygulanacak hüküm, bu maddeden ziyade 125. madde hükmüdür…” ifadelerine yer verilmek suretiyle, gider avansının davacının dava masraflarının karşılanması amacıyla delil avansının ise daha çok davalının delillerinin toplanması amacıyla getirildiği vurgulanmıştır.
Direnme kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan ve 03.04.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan mülga Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin “Harç, gider avansı ve delil avansının ödenmesi” başlıklı 45. maddesinde
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
(2) Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
(3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.
(4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…”
şeklinde düzenleme mevcuttur.
06.08.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin “Harç, gider avansı ve delil avansının ödenmesi” başlıklı 205. maddesinde de bu yönetmelik ile yürürlükten kaldırılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 45. maddesinde yer alan düzenlemelere yer verilmiştir.
Mülga Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın “Zaman bakımından uygulanma” başlıklı 448. maddesine göre: “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” düzenlemesi yer almakta olup, anılan düzenlemeye göre, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girecektir.
Gider avansının yatırılmaması hâlinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yön. m. 45/3); delil avansının yatırılmaması hâlinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır(Yön. m. 45/4).
Tüm bu açıklamaların ışığında somut olaya gelince; görülmekte olan davanın 1086 sayılı HUMK döneminde 21.09.2010 tarihinde açıldığı, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihi itibariyle davanın dilekçeler aşamasının tamamlandığı ve tahkikat safhasına geçildiği, mahkemece 15.11.2011 tarihli celsede gider avansının yatırılması için kesin süre verildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda; gerek 6100 sayılı HMK’nın 120. maddesi, gerekse; mülga Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesindeki düzenlemelere göre; tarifede sayılan gider avanslarının dava dilekçesi ile davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gereken gider olması nedeni ile, dilekçeler aşamasının tamamlanmış bulunması ve HMK’nın 448. maddesinin açık hükmü karşısında, davacı yönünden HMK’nın 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle; 6100 sayılı HMK’nın yürürlük tarihi olan 01.10.2011 tarihinden önceki 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu dönemde açılan bu dava için yapılacak masraflar nedeniyle istenilecek giderlerin delil avansı kabul edilip, HMK’nın 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekir.
Hâl böyle olunca uyuşmazlığa konu davada tahkikat aşamasına geçilmiş bulunduğu gözetilerek, bu aşamada, sadece HMK’nın 324 maddesi uyarınca delil avansı istenebileceği gözden kaçırılarak, davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Açıklanan bu değişik gerekçe ile direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde peşin temyiz harcın yatırana iadesine, aynı Kanun’un 440-III/2. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.07.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.