Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/1871 E. 2020/366 K. 09.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1871
KARAR NO : 2020/366
KARAR TARİHİ : 09.06.2020

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı-alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda temyiz konusu mahcuzların değeri bakımından hüküm kesin nitelik taşıdığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, davacı-alacaklı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince karar bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı-alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ
Davacı istemi:
4. Davacı-alacaklı vekili 15.08.2012 tarihli dava dilekçesinde; İstanbul 33. İcra Dairesinin 2012/1650 E. sayılı icra dosyası ile borçlular Günkar Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine ilamlı icra takibi başlattıklarını, borçlu Günkar Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sorumlu olduğu borç miktarının tamamını ödediğini, ancak diğer borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin sorumlu olduğu borç miktarını ödemediğini, icra takibine dayanak ilamda her iki şirketin adresinin Hadımköy Yolu Atatürk Cad. No:66 Kıraçköyü Esenyurt/İstanbul olduğunu, ancak yaptıkları araştırma neticesinde bu şirketlerin Kıraç Merkez Mah. 382 Sok. No:2 Esenyurt/İstanbul adresine taşındıklarını öğrendiklerini, bu adrese Büyükçekmece 2. İcra Dairesinin 2012/3415 talimat sayılı dosyasında borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında 01.08.2012 tarihinde haciz işlemi için gidildiğini, yapılan haciz işleminde üçüncü kişi Günkar Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin muhasebe müdürünün istihkak iddiasında bulunarak vergi kaydını gösterdiğini, bu adreste…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin faaliyet göstermediğini beyan ettiğini, ancak icra memurunun adreste yaptığı araştırmada masa üstünde borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne İstanbul 8. Vergi Mahkemesinden gönderilen bir tebligat evrakı bulunduğunu ve bunun üzerine haciz işlemi yapıldığını, bu adreste…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ve Günkar Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin birlikte faaliyet gösterdiğini, ticaret sicil kayıtlarından anlaşılacağı üzere her iki şirketin ortaklarının aynı olduğunu, her iki şirket arasında organik bağ olduğunu, takibe dayanak ilam bozulmadan önceki ilamın da İstanbul 3. İcra Dairesinde takibe konulduğunu, borçlu şirketlerin bu takip dosyasına birlikte banka teminat mektubu sunduklarını, bu durumun da şirketler arasındaki organik bağı gösterdiğini ileri sürerek üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi ile malların…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait olduğuna karar verilmesini ve üçüncü kişinin %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı-üçüncü kişi vekili cevap dilekçesinde; haczedilen malların müvekkiline ait olduğunu, davacının iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin takipte borçlu olduğu miktarı ödediğini, davacının diğer borçludan tahsil edemediği alacağını müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, takibe konu ilamda her iki borçlu şirketin de sorumlu olduğu miktarların ayrıldığını, müvekkili şirket ile borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin bir dönem aynı binada bulunduklarını, ancak daha sonra borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin binadan taşındığını, bu nedenle davada tebligatların müvekkilinin bulunduğu adreste…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne yapılmasının doğal olduğunu, Emkar Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait bir evrakın bulunmasının müvekkili ile hâla aynı binada faaliyet gösterdiğini ispatlamayacağını, takibe dayanak ilamda davalıların vekillerinin aynı olduğu bu nedenle…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne gelen evrakın yanlışlıkla veya avukata iletilmek üzere müvekkili şirketin çalışanları tarafından alınmış olabileceğini, bu durumun şirketlerin aynı adreste faaliyet göstereceğini ispatlamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 21.02.2013 tarihli ve 2012/872 E., 2013/86 K. sayılı kararı ile; icra emrinin, takip borçlularının takibin dayanağı ilamın yargılamasında onları birlikte temsil eden vekillerine tebliğ edildiği, dosya içerisinde bulanan ticaret sicil kayıtlarına göre üçüncü kişinin Kıraç Merkez Mah 382 Sok No:2 Esenyurt/İstanbul adresinde faaliyet gösterdiği, borçlunun ise Kıraçköyü Hadımköy Yolu Atatürk Cad. No:66 Büyükçekmece/İstanbul adresinde bulunduğu, bu iki adresin aynı adresler olduğunu iddia etmenin mümkün olmadığı, dolayısı ile borçlu ile üçüncü kişinin aynı iş yerinde etkinlikte bulunduklarını ileri sürmek mümkün olmadığından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 97. maddesindeki karinenin üçüncü kişi istihkak iddiacısı yararına işletilmesi gerektiği, iş yerinde diğer borçluya ait tebligat ve benzeri argümanların bulunmuş olmasının bu gerçeği değiştirmeye yetmediği gibi bu kez borçlu ile üçüncü kişinin aynı vekil tarafından temsil edildiği gerçeği karşısında inandırıcılığını yitirdiği, buna göre ispat külfetinin alacaklıda olduğu, alacaklının borçlu ile üçüncü kişinin aynı iş yerinde etkinlikte bulunduğunu, yekdiğeri ile organik ilişkide olduğunu ve mahcuzların borçluya ait olduğunu İİK’nın 97. maddesinde belirtilen usul ve esaslarla ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 10.03.2014 tarihli ve 2013/11775 E., 2014/3879 K. sayılı kararı ile temyiz konusu mahcuzların değeri bakımından hüküm kesin nitelik taşıdığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş, davacı-alacaklı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 13.04.2015 tarihli ve 2014/18553 E., 2015/8326 K. sayılı kararı ile;
“…Dairemize ait 10.03.2014 gün, 11775-3879 sayılı kararla temyiz konusu mahcuzların değerinin 5.240,00.-TL’sının altında kaldığı gerekçesi ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmişse de; hesap hatasından kaynaklı maddi hata nedeni ile anılan kararın verildiği anlaşılmakla temyiz dilekçesinin reddine yönelik kararın kaldırılması gerekmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı “istihkak iddiasının reddi” davası niteliğindedir.
Davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunmaktadır. Hacizde borçluya ait belge bulunmuştur. İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararınadır. Hacizde İİK’nun 99. maddesinin sehven uygulanması, ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurmayacaktır.
İspat yükü altında olan üçüncü kişi karinenin aksini kanıtlamaya elverişli delilleri dosyaya sunamamıştır. Bu nedenle alacaklı vekili tarafından açılan davanın kabulü ile davalı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine yönelik hüküm kurulması hatalı olmuştur…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 26.11.2015 tarihli ve 2015/685 E., 2015/976 K. sayılı kararı ile; üçüncü kişinin borçlu ile aynı adreste etkinlikte bulunmadığı gibi haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği yerde gerçekleştirilmediği, haczin üçüncü kişinin adresinde gerçekleştirildiği, üçüncü kişinin eski bir borçlu olarak kendi payına düşen borcu ödediği, bu parametreler nazarı itibara alındığında somut olayda İİK’nın 97/a maddesinden neşet eden karineden üçüncü kişinin istifade edeceği, dolayısı ile somut olayda ispat külfetinin alacaklıda olduğu gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı-alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından İİK’nın 97/a maddesinde belirtilen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına oluşup oluşmadığı, üçüncü kişinin ispat yükü altında bulunup bulunmadığı, burada varılacak sonuca göre istihkak iddiasının kanıtlanıp kanıtlanamadığı noktasında toplanmaktadır.

III. 1. ÖN SORUN
12. Dava dilekçesinde dava değeri 3.900TL olarak gösterilmiş ve dava açılırken maktu esas üzerinden peşin harç yatırılmıştır. Davacının temyizi üzerine Özel Dairece 10.03.2014 tarihli karar ile miktar itibariyle kesin olduğundan temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili 18.04.2014 tarihli karar düzeltme dilekçesinde dava konusu haciz tutanağına göre dava değerinin 20.400TL olduğunu belirtmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 11 ve 30. madde hükümleri karşısında, mahkemece aynı Kanunun 16. maddesine göre (1) Sayılı Tarifedeki nispi esas üzerinden harç hesaplanıp ikmal edilmeden eldeki davaya devam edilmesi olanağının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak ele alınmıştır.
13. Yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır (YİBK’nun 16.12.1983 tarihli ve 1983/5 E., 1983/6 K. sayılı ilamı).
14. Kanunla açıkça yargı harçlarından muaf olduğu ya da işleminin müstesna olduğuna ilişkin düzenleme yapılmamış olan herkes, bu harçları ödemekle yükümlüdür.
15. Yargı harçlarının konusunu oluşturan harçlardan ilki mahkemelerde ödenecek harçlar olup; bunlar başvurma harcı, celse harcı ile karar ve ilam harcıdır.
16. Harcın kimden alınacağı konusu, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Mükellef” başlığını taşıyan 11. maddesinde düzenlenmiş; bu madde ile genel olarak yargı harçlarının, davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerce ödenmesi yükümlülüğü getirilmiştir.
17. Davanın açılmasına esas teşkil eden harç, başvurma harcı ile peşin karar ve ilam harcıdır. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28. maddesine göre nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Kural olarak yargı harçlarının davanın açıldığı sırada ödenmesi gerekir. Harcı ödenmeyen dava dilekçesinin kabul edilip, mahkeme esas defterine kaydının yapılması hâlinde anılan Kanunun 30 ve 32. maddeleri gereğince ödenmesi gereken harç miktarının belirlenerek uygun bir sürede ödenmesi talep edilmelidir.
18. İstihkak davası İİK’nın 97. maddesine göre genel hükümlere tabi olduğundan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesine göre (1) Sayılı Tarifedeki nispi esas üzerinden harca tabidir. Alacak tutarı ile haczedilen dava konusu mahcuzların değerinden hangisi az ise o değer üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının 1/4’ü anılan Kanunun 28. maddesi uyarınca peşin olarak alındıktan sonra yargılamaya devam olunur. Yargılama tamamlanıp davanın kabulüne karar verildiğinde ise davada haksız çıkan taraftan eksik kalan karar ve ilam harcının alınması gerekir.
19. Somut olayda davacı taraf dava değerini dilekçesinde 3.900TL olarak göstermiş ve dava açılırken 57,95TL maktu peşin harç yatırılmıştır. Davacının temyizi üzerine Özel Dairece 10.03.2014 tarihli karar ile miktar itibariyle kesin karar olduğundan temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi üzerine davacı vekili 18.04.2014 tarihli karar düzeltme dilekçesinde dava konusu haciz tutanağına göre dava değerinin 20.400TL olduğunu belirtmiş ve nispi esas üzerinden harç ikmal edilmemiş olmasına rağmen mahkemece işin esası hakkında karar verilmiştir.
20. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı belirtildiğine göre anılan harçlar ilgilisince ödenmedikçe davaya devam edilmesi olanağından söz edilemez.
21. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler göz ardı edilerek, eksik harç tamamlatılmadan yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
22. Buna göre, mahkemece yapılacak iş; davacıya anılan yargı harcını ödemesi konusunda usulünce süre verilip ihtarat yapılarak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.

IV. 2. ÖN SORUN
23. Mahkemece verilecek sürede davacı tarafından eksik harcın tamamlanması hâlinde; 19.10.2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde davalı-borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun geçici 7. maddesine göre resen sicilden terkin edildiğinin ilan edilmiş olduğu anlaşıldığından, anılan şirket bakımından davada temsil ve husumet sorununun bulunup bulunmadığı, yargılamada usulüne uygun biçimde taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı hususu ikinci ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
24. Bilindiği gibi çekişmeli yargının konusu davalardır. Dava, bir başkası (davalı) tarafından sübjektif hakkı ihlal veya tehlikeye sokulan veya kendisinden haksız bir talepte bulunulan kimsenin (davacının), mahkemeden hukuki koruma (himaye) istemesidir. Mahkemeden hukuki koruma isteyen kimseye davacı (müddei) denir.
25. Dava, davacının sübjektif hakkını ihlal eden veya tehlikeye sokan veya davacıdan haksız bir talepte bulunan kimseye karşı açılır; bu kimseye de davalı (müddeialeyh) denir.
26. Bir sübjektif hakkın mahkemeler vasıtasıyla ileri sürülmesi yetkisine dava hakkı denir.
27. Bir davanın tarafları (veya taraflardan biri) o davada gerçekten (davacı veya davalı olarak) taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme, dava konusu hakkın esası (mevcut olup olmadığı) hakkında inceleme yapıp karar veremez (Kuru, B./ Arslan, R./ Yılmaz, E.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s: 215, 235).
28. Tüzel kişinin, tüzel kişiliğinin sona ermesi hâlinde, o tüzel kişinin taraf (husumet) ehliyeti de sona erer.
29. Limited şirketler hakkında TTK’nın 643. maddesi yollaması ile TTK’nın 536 ile 546. maddelerinde düzenlenen anonim şirketlerin tasfiyesine ilişkin hükümler uygulanır.
30. Limited şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, limited şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Öte yandan tüzel kişiliği sona eren davalı şirketin yeniden ihyası ile sicile kaydedilmesi hâlinde o tüzel kişi hakkında dava görülebilir.
31. Bu durumda, mahkemece verilen sürede davacı tarafından eksik harcın tamamlanması hâlinde: Davalı-borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun geçici 7. maddesine göre resen sicilden terkin edildiği, tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılmıştır. Tüzel kişinin, tüzel kişiliğinin sona ermesi hâlinde, o tüzel kişinin taraf (husumet) ehliyeti de sona erer. Ancak, tüzel kişiliği sona eren anılan davalı şirketin yeniden ihyası ile sicile kaydedilmesi hâlinde o tüzel kişi hakkında dava görülebilir. Bu durumda, mahkemece, anılan şirketin ihyâsı için davacı tarafa dava açmak üzere süre verilmesi, dava açıldıktan sonra bu davanın sonucunun beklenilmesi, şirketin ihyâsından sonra şirkete usulüne uygun tebligatlar yapılıp taraf teşkilinin sağlanmasından sonra davacının talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekir.
32. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında istihkak davasının taraflarının alacaklı ile üçüncü kişi olduğu, borçlunun malın kendisine ait olduğunu iddia etmesi hâlinde istihkak davasında taraf olabileceği, somut olayda davalı- borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. malın kendisine ait olduğunu iddia etmediğinden taraf olarak gösterilmesinin gerekmediği bu nedenle davalı- borçlu…Tekstil Tur. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden taraf teşkilinin sağlanmasının gerekmediği, borçluya husumet yöneltilmiş olmasının sonuca etkili olmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
33. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle direnme kararının bozulmasına; bozma nedenine göre, davacı-alacaklı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı- alacaklı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.06.2020 tarihinde birinci ön sorun yönünden oy birliği ile, ikinci ön sorun yönünden oy çokluğu ile karar verildi.