Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/1792 E. 2021/725 K. 08.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1792
KARAR NO : 2021/725
KARAR TARİHİ : 08.06.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin … ili … ilçesi 117 ada, 15 parsel de kayıtlı 1.170 m2’lik taşınmazın 62/1170’şer hisse ile makili olduklarını, taraflar arasında “Ek Kat Karşılığı İnşaat Yaptırma Sözleşmesidir” başlıklı sözleşme imzalandığını, binanın sözleşmeye göre yapılması hâlinde yapının %58’lik kısmının arsa sahiplerine verileceğini, ancak yapılan projeye göre verilecek olan daire alanının bu orana uymadığını, bu şekilde eksik imalat söz konusu olup arsadaki m2 farkının tahsilinin gerektiğini, sözleşmeye göre binanın 01.06.2005 tarihinde kat mülkiyeti kurularak teslim edilmesi ihtar edilmesine rağmen bugüne kadar müvekkillerinin oyalandığını, ayrıca binanın geç tesliminden kaynaklanan kira kayıplarının da ödenmediğini, davalı kooperatifin diğer arsa sahipleri ile olan davaları nedeniyle bu güne kadar kat mülkiyeti kurulamadığını ve iskân ruhsatının alınamadığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.100TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca yapılan binada eksik imalat olmadığını, binaya hizmet verecek alanların yapı ruhsatına göre toplam daire miktarına ekleneceğini, 68 m2 çatı katı kapıcı dairesi ile 20 m2 yönetim odası ilave edildiğini, yine apartman girişi olan 48 m2 ile birlikte toplam ortak hacim 4.896 m2’lik miktarı oluşturduğunu, bu durumda daire sayısı olan 30’a bölündüğünde her bir dairenin 163 m2’ye karşılık geldiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.06.2013 tarihli ve 2009/521 E., 2013/494 K. sayılı kararı ile; 04.06.2012 tarihli ek raporda, taraflar arasında yapılmış sözleşme çerçevesinde davalı yüklenicinin davacı arsa sahiplerine 162 m2 alanlı daireleri vermesi gerekirken brüt inşaat alanından toplam 5,69 m2 inşaat alanının eksik verildiğinin belirlendiği, eksik alan farkının dava tarihi itibariyle piyasa rayiçlerine göre toplam değerinin 3.192,09TL olabileceğinin belirtildiği, bilirkişi kurulunun 13.05.2013 tarihli ek raporunda ise, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/610 E. ve 2009/162 K. sayılı dosyasıyla, bu dosyanın karar tarihinden sonra verilen 26.03.2009 tarihli “tedbirin devamına, ancak ferdileştirilme çalışmaları yapılmasına izin verilmesine dair” kararın değerlendirildiği, davalı kooperatifin binaların fiilen teslimini gerçekleştirdiği, ancak kat mülkiyeti kurularak hukukî teslimi gerçekleştirmediğinin anlaşıldığı, kat mülkiyeti kurulmamasına sebep olarak gösterilen … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/610 E. sayılı dosyasından kooperatifin tüm taşınmazları için tedbir kararı verildiği tarihte davalının bu davada taraf olmadığı değerlendirildiğinde 18.04.2011 tarihli raporun 2. seçeneğinin tercih edilmesinin uygun olacağının belirtildiği, tedbir kalktıktan sonra kat mülkiyeti kurulması için makul süre 50 gün olup, tedbirin kaldırıldığı tarih olan 26.03.2009 tarihinden itibaren geçecek 50 gün sonrası 16.05.2009 olup, dava tarihi olan 16.11.2009 tarihine kadar 6 aylık süre için toplam 10.173,21TL tazminat hesaplandığının rapor edildiği, bu bilirkişi kurulunun ek raporundaki açıklamalar da dikkate alınarak davacıya teslim edilecek dairenin yüz ölçümü ile ilgili aradaki fark nedeniyle istenen maddi tazminata ilişkin olarak 04.06.2012 tarihli rapor esas alınarak 3.192TL eksik iş bedeli alacağının, aynı bilirkişilerin 13.05.2013 tarihli ek raporuyla atıf yaptığı 18.04.2011 tarihli rapora göre taleple bağlı kalınarak 3.908TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince 12.05.2014 tarihli ve 2013/9402 E., 2014/3655 K. sayılı kararı ile;
“…Davacılar vekili, davalı yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince edimini geç ve eksik ifa ettiğini ileri sürerek, eksik iş bedeli ve gecikme tazminatı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere 7.100,00 TL’nin 01.06.2005 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmeye göre işin süresinde tamamlanarak davacılara teslim edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacılara isabet eden dairelerin alanlarının sözleşmede kararlaştırılandan küçük olduğu, fiili teslimin yapıldığı, ancak hukukî teslimin gerçekleştirilemediği, davacıların eksik işten dolayı 3.192,00 TL, gecikme nedeniyle de 10.173,21 TL talep edebilecekleri, gecikme tazminatı talebinin ise 3.908,00 TL olduğu gerekçesiyle, eksik iş bedeli 3.192,00 TL eksik iş bedeli ve 3.908,00 TL gecikme tazminatının 01.06.2005 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı ve katılma yoluyla davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm ve davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Gecikme tazminatı hesaplanırken taşınmaz üzerindeki tedbirin 26.03.2009 tarihinde kaldırıldığı kabul edilmiştir. Ancak dosya içeriğinden tedbirin davalı kooperatifin 23.03.2009 tarihli başvurusu ile 26.03.2009 tarihinde ferdileşme işlemlerinin yapılmasıyla ilgili olarak kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, bu hususla ilintili dava dosyası getirtilerek (… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/610) tedbirin hangi tarihte konulduğu, kapsamının ne olduğu, tedbirin daha önce kaldırılma imkanı olup olmadığı, bunlara bağlı olarak tedbirden dolayı bir gecikme yaşanıp yaşanmadığı, gecikme olmuşsa basiretli davranma yükümlülüğü bulunan davalı yüklenicinin bu hususta ihmalinin bulunup bulunmadığı üzerinde durularak işin sözleşme şartlarına uygun olarak arsa sahiplerine hangi tarihte teslim edilmesi gerektiği belirlenip, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2015 tarihli ve 2014/587 E., 2015/225 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler yanında, tarafların dava ve cevap dilekçelerinde ve delil listelerinde dayanmadıkları delillerin resen incelenemeyeceği, dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve delil listelerine bakıldığında bozmada belirtilen ihtiyatî tedbir dosyasının celbine dayanılmadığı, tarafların dayanmadıkları delillerin resen incelenemeyeceği hususunda gerek mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerinin benzer düzenlemeler içerdiği, öte yandan bozmada işaret edilen ihtiyatî tedbirin kaldırıldığı tarih 26.03.2009 olup bu konuda bir uyuşmazlık da bulunmadığı, davacının taraf olmadığı bir dosyadan verilen ihtiyatî tedbir nedeniyle davalının edimin tesliminde kusurlu olarak gecikmesi ile hukukî teslim yapamadığının raporlarda belirtildiği, davalının zamanında ihtiyatî tedbirin amaca uygun bir şekilde kaldırılmasını sağlamadığı ve hukukî teslimi gerçekleştirmediği, başka bir ifadeyle tedbir kararının kaldırıldığına ilişkin 26.03.2009 tarihli karar ile kaldırılan ihtiyatî tedbirin içeriğinin de bu kararda yer aldığı, tedbirin konusu, kapsamı ve sebebinin belli olduğu araştırılacak bir hususun bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca geç teslim hususuna ilişkin olarak teslimi gereken dairelerin bulunduğu binaya yönelik başka dosyadan verilen ihtiyatî tedbir kararı değerlendirilerek, bu tedbirin daha önce kaldırılma imkânının olup olmadığı, bu nedenle tedbirden dolayı bir gecikme yaşanıp yaşanmadığı, gecikme var ise davalı yüklenicinin bu hususta ihmalinin bulunup bulunmadığı değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; yerel mahkemece ilk kararda 3.192TL eksik iş bedeli ve 3.908TL gecikme tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairece birinci bentte davalının tüm, davacıların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra ikinci bentte ise, taşınmaz üzerindeki tedbirin hangi tarihte konulduğu, kapsamının ne olduğu, tedbirin daha önce kaldırılma imkânının olup olmadığı, bunlara bağlı olarak tedbirden dolayı bir gecikme yaşanıp yaşanmadığı, gecikme olmuşsa basiretli davranma yükümlülüğü bulunan davalı yüklenicinin bu hususta ihmalinin bulunup bulunmadığı üzerinde durularak işin sözleşme şartlarına uygun olarak arsa sahiplerine hangi tarihte teslim edilmesi gerektiği belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle davacılar yararına bozma kararı verildiği, Özel Dairenin bozma kararında davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddedildiği, mahkemece verilen direnme kararının ise sadece davalı vekili tarafından temyiz edildiği dikkâte alındığında, davalı vekilinin direnme kararını temyiz etmesinde hukukî yararının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE
13. Bilindiği üzere, hukukî yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
14. … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin ilk kararında, davanın kabulü ile, 3.192TL eksik iş bedeli ve 3.908TL gecikme tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
15. Kararın taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairenin 12.05.2014 tarihli ve 2013/9402 E., 2014/3655 K. sayılı kararı ile, birinci bentte davalının eksik iş bedeli ve gecikme tazminatı yönünden yaptığı temyiz itirazları tümüyle reddedilmiş, davacılar vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, ikinci bentte hüküm, taşınmaz üzerindeki tedbirin hangi tarihte konulduğu, kapsamının ne olduğu, tedbirin daha önce kaldırılma imkânının olup olmadığı, bunlara bağlı olarak tedbirden dolayı bir gecikme yaşanıp yaşanmadığı, gecikme olmuşsa basiretli davranma yükümlülüğü bulunan davalı yüklenicinin bu hususta ihmalinin bulunup bulunmadığı üzerinde durularak işin sözleşme şartlarına uygun olarak arsa sahiplerine hangi tarihte teslim edilmesi gerektiği belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle davacılar yararına bozulmuştur.
16. Özel Dairece verilen bozma kararından sonra yerel mahkemece verilen direnme kararı ise sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
17. Özel Dairece, yerel mahkemece verilen ilk kararın temyiz incelemesi sonucunda davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiği anlaşılmakla; davalının yerel mahkemece hükmedilen eksik iş bedeli ve gecikme tazminatı talebinin reddedilmesi gerektiğine ilişkin talebi yönünden verilen hüküm kesinleşmiş olmakla uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır.
18. Bu nedenle davalı vekilinin davanın reddedilmesi gerektiğine ilişkin olarak direnme kararını temyizde hukukî yararı bulunmamaktadır.
19. Hâl böyle olunca; davalı vekilinin direnme kararını temyizinde hukukî yararı bulunmadığından temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının hukukî yarar yokluğundan REDDİNE ,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.06.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.