Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/1642 E. 2018/1548 K. 23.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1642
KARAR NO : 2018/1548
KARAR TARİHİ : 23.10.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince “davacının otomobilin misli ile değiştirilmesi yönündeki talebinin reddine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin 18.09.2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline” dair verilen 03.12.2012 tarihli ve 2009/983 E., 2012/426 K. sayılı karar taraf vekillerince temyiz edilmekle karar önce Yargıtay 19. Hukuk Dairesince düzeltilerek onanmış, davacı vekili ve davalı …. Oto Servis ve Tic. A.Ş. vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16.04.2014 tarihli ve 2014/3629 E., 2014/7513 K. sayılı kararı ile;
(…1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davalı …. Oto. Servis ve Tic. A.Ş. vekilinin karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin karar düzeltme istemine gelindiğinde;
Davacı iş bu davasında ayıplı aracın misliyle değiştirilmesini, olmadığı takdirde yapmış olduğu tamir gideri ve değer kaybının davalılardan tahsili talebinde bulunmuştur.
Talebin terditli olduğu gözetilip bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olması durumunda reddedilen bir kısım bulunmadığından davalılar yararına vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekirken ilamda yazılı gerekçeyle sadece vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanması doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüyle hükmün bozulması gerekmiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin 26.09.2008 tarihinde satın aldığı aracın üretimden kaynaklı gizli ayıplı olup ayıbın giderilemediğini, ayıp nedeniyle araçtan beklenen yararın sağlanamadığını ileri sürerek öncelikle aracın misli bir araçla değiştirilmesine, bu talebin reddi hâlinde aracın belirtilen tamir ve hasarlarının yaptırılması ve aracın değer kaybına ilişkin fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL’nin 10.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili tamamen kullanımdan kaynaklı şanzıman arızasının komple şanzıman değişimi ile giderildiğini, şu anda davaya konu araçta değişimi ve tazminatı gerektiren bir ayıp da bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. Otomotiv ve Servis Tic. A.Ş. vekili aracın ayıplı olmadığını, misli ile değiştirilmesi talebinin yasal koşullarının oluşmadığını, kullanım kaynaklı şanzıman arızası nedeniyle komple şanzıman değişimi yapılarak sorunun giderildiğini belirterek davanın reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.
Mahkemece davacının otomobilin misli ile değişiklik talebinin uygun görülmediği belirtilerek davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 9.500,00 TL komple şanzıman bedeli ve 500,00 TL araç değer kaybı olmak üzere 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 18.09.2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece düzeltilerek onanmış ise de davacı vekili ve davalı …. aOtomotiv ve Servis A.Ş. vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilerek hüküm yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece ilk kararın davalı taraf yararına öngörülen yargılama gideri ve vekâlet ücreti kısımları hariç diğer tüm kısımları tamamen kesinleştiğinden o kısımlar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına ve o kısımların kesinleştirilmesine (kesinleşti) yönünde hüküm kurularak önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı …. Kundura Deri San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacı tarafça ayıplı aracın misli bir araçla değiştirilmesi, bu talebin reddi halinde aracın belirtilen tamir ve hasarlarının yaptırılması ve aracın değer kaybına ilişkin bedelin tahsiline karar verilmesi istemi ile açılan ve aracın misliyle değiştirilmesi talebinin reddine, tamir ve hasar masrafları ile değer kaybı talebinin kabulüne karar verilen eldeki terditli dava dosyasında, reddedilen talep yönünden davalılar yararına vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
İşin esasına geçilmeden önce mahkemece “…Mahkememizin 03/12/2012 tarih 2009/983 Esas 2012/426 Karar sayılı kararının davalı taraf yararına öngörülen yargılama gideri ve vekâlet ücreti kısımları hariç diğer tüm kısımları tamamen kesinleştiğinden o kısımlar yönünden yeniden bir karar verilmesine yer olmadığına ve o kısımların kesinleştirilmesine (kesinleştirildi)…” şeklinde hüküm kurduğu dikkate alındığında, usulüne uygun bir direnme kararı oluşturulup oluşturulmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümler, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
HMK’nın 294. maddesinin 3. fıkrasında ise “Hükmün tefhimi her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Öte yandan, direnme kararları yapıları gereği kanunun hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı Yargıtay dairesinin denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak gerekçesini açıklamak suretiyle bozulmasına karar verdiği bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozma kararının yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermelidir.
Nitekim aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.03.2008 gün ve 2008/15-278 Esas, 2008/254 Karar; 21.10.2009 gün ve 2009/9-397 Esas, 2009/453 Karar; 07.05.2014 gün ve 2013/4-1121 Esas, 2014/626 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.

Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince Özel Dairece bozma kararı verilmekle önceki hüküm hayatiyetini yitirdiğinden, direnme kararında 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun olarak tüm alacak kalemleri hakkında hüküm kurulması gerekirken hayatiyetini yitiren ilk hükme atıf yapılmak suretiyle hüküm tesis edilmiş olması yukarıda açıklanan kurallara uygun değildir.
Bu itibarla, bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usule uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davacı …. Kundura Deri San. Ve Tic. Ltd. Şti vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı usulden BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.