Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/1529 E. 2018/1734 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1529
KARAR NO : 2018/1734
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki “Tüketici Sorunları İl Hakem Kurulu Kararının İptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Develi Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) “davanın reddine” dair verilen 16.07.2012 tarihli ve 2012/159 E.,2012/441 K. sayılı karar davacı …A.Ş. vekili ve ihbar olunan EPDK vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 07.04.2014 tarihli ve 2014/2918 E., 2014/5503 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili 09/04/2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle: elektrik abonesi olan davalının elektrik faturasında belirtilen bedellerin iadesi için Develi Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, tüketici Hakem Heyetinden de davalının şikâyetinin kabulü ile talep edilen kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine karar verildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, husumet yönünden kararın iptali gerektiğini düzenlemenin EPDK tarafından yapıldığını, Tüketici Hakem Heyetinin dağıtım şirketlerince uygulanması zorunlu olan idarî işlemlerle ilgili karar verme görev ve yetkisi olmadığını, Tüketici Hakem Heyeti kararının gerekçesinin Kanuna aykırı olduğunu, elektrik faturasına yansıyan kayıp kaçak bedelinin sözleşmeye dayanmadığını kanuna dayandığını, öncelikle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini, husumet görev yargı yolu itirazlarının aksi hâlde Develi Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyetinin 175631 karar sayılı ve 22/03/2012 tarihli kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahalli Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacı vekili mahkemenin görevli olmadığını Danıştay’ın görevli olduğunu belirtmiş ise de; dava konusu kayıp kaçak bedelinin fatura ile tüketiciye davacı kurum tarafından yansıtıldığı, davacı kurum ile abone arasında elektrik tüketimine ilişkin sözleşme imzalandığı, bu sözleşmeye göre düzenlenen faturada kayıp kaçak bedelinin de talep edildiği, dolayısıyla bu durumun tüketici kanununa göre çözülmesi gereken bir sorun olduğu ve bu kanundan doğan bütün uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinin bakmakla görevli oldukları bahsi geçen kanunun 2. maddesinin amir hükmü gereği olduğundan davacı vekilinin mahkemenin görevsiz olduğuna ilişkin görüşüne itibar edilmeyerek davaya devam edilmiş, uyuşmazlığın konusu fatura ile tüketici tarafından kuruma ödenen kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine ilişkin tüketici hakem heyeti kararının iptaline ilişkin olduğu, kayıp kaçak bedeli tüketicinin tüketmiş olduğu elektriğin karşılığı olmayıp bunun dışında hangi saikle olursa olsun bu bedelin tüketiciden tahsil edilmesinin doğru olmadığı, her ne kadar davacı kurum bedelin EPDK tarafından tespit edildiğini ve bu şekilde devlet adına tahsilat yaptıklarını öne sürmüş ise de tahsilatın kurum tarafından yapıldığı sabit olduğundan tüketici hakem heyetinin bedelinin iadesine ilişkin kararında her hangi bir isabetsiz durum olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; yerel mahkeme kararının kesin olup olmadığı, varılacak sonuca göre kayıp kaçak bedeli tahakkuku uygulamasının mevzuata uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tüketici … 27/01/2012 tarihli dilekçesi ile elektrik kullanımına ilişkin faturada; “kaçak kullanım (kayıp-kaçak), sayaç okuma bedeli ve diğer kesintiler bedeli adı altında alınan bedellerin iadesi için Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’ne başvurmuştur. Develi Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti 22/3/2012 tarih 175631 sayılı kararı ile; kayıp kaçak bedeli adı altında dağıtım şirketi tarafından tüketiciye yansıtılan bedelin yasal olmadığı, tüketici aleyhine haksız şart olduğu ve diğer nedenlerle “tüketiciden haksız yere tahsil edilen bu kalemlere kesinti yapıldığı tarihten bu yana ödenen bedellerin yasal faizi ile birlikte satıcı/sağlayıcıdan alınarak tüketiciye iadesine” karar vermiştir.
Davacı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının iptali istemiyle tüketici mahkemesine iptal davası açmıştır. Yerel mahkemece kayıp-kaçak bedeli adı altında alınan ücretin yasal olmadığı ve tüketici için haksız şart teşkil ettiğinden davacı kurumun davasının reddine karar verilmiştir. Davacı kurum iş bu kararı süresinde temyiz etmiştir.
Somut olayda iptali talep edilen Develi Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 22/03/2012 tarih 175631 nolu kararına bakıldığında; davalı tüketicinin kullandığı elektrik için düzenlenen faturalara yansıtılan kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi hizmeti ve dağıtım bedellerinin hukuka aykırı olduğundan bahisle itiraz tarihine kadar alınan bu bedellerin iadesini talep ettiği, kararda ise anayasaya ve hukuka aykırı olarak faturada gösterilen bu bedellerin tüketiciye ödenmesine, bu kalemlere kesinti yapıldığı tarihten bu yana ödenen bedellerin satıcı/sağlayıcıdan alınarak tüketiciye iadesine karar verildiği görülmektedir.
Davanın niteliği ve müddeabihi itibariyle, kararın temyizinin mümkün olup olmadığı, bir başka ifadeyle esas kararın kesin olup olmadığı tartışılmalıdır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427/2. maddesinde, miktar veya değeri belirli bir tutarın altında kalan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararların kesin olduğu, dolayısıyla temyizinin olanaklı bulunmadığı hükme bağlanmıştır. Yasa koyucu bu hükümle açık bir biçimde, bir kararın temyiz kabiliyetini haiz bulunup bulunmadığını belirlerken, davanın miktar veya değeri yanında temel ölçü olarak davanın türünü de esas almıştır. Davada, davacının abonelerinden almakta olduğu kayıp-kaçak bedelinin alınmamasına dair Tüketici Sorunları Hakem Heyetince verilen kararın iptali istemiyle açılmış; davalının yarattığı çekişmenin giderilmesi talep edilmiştir.
Her ne kadar davacının davalıdan aldığı kayıp-kaçak bedeli miktar itibariyle 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5. maddesinde ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırının altında bulunmakta ise de; yaratılan çekişme ve verilen hüküm bir yıla mahsus olmadığından ve ileriki yıllara da yönelik olduğu, dolayısıyla art etkisinin bulunduğu, yine kayıp kaçak vs. bedellerinin alınması uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren toplu bir uyuşmazlığın bulunduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Dolayısıyla yaratılan çekişme ve hukukî uyuşmazlığın kesinlik sınırının dışında kaldığı da açık ve belirgindir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/05/2009 tarih 2009/13-122, 189, 13/10/2010 tarih 2010/13-406, 503 Esas, Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir)
Bu itibarla, kayıp-kaçak bedelinin yasada öngörülen ücret tespit kurallarına uygun olduğu yönünde tespit istemini de içeren böyle bir davada verilen karar, bir kanun hükmünün ileriye dönük olarak uygulanıp uygulanmaması yönünde de sonuç doğuracağından, temyiz incelemesinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22/5.maddesi ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427.maddesinde belirtilen kesinlik sınırının gözetilmemesi gerektiğine; dolayısıyla bu davanın miktar ve değerine bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğunun kabulü gerekir.
Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından belirlenen ve EPDK tarafından onaylanan kurul kararına göre alınan kayıp-kaçak bedelinin Tüketici Hakem Heyeti veya dava üzerine Tüketici Mahkemesince yasal olmadığı, hakkaniyete aykırı bulunduğu ve haksız şart teşkil ettiği değerlendirmesinin yerinde olup olmadığı varılacak sonuca göre de kayıp-kaçak bedelinin alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konunun aydınlanması için, davacı tarafından elektrik abonelerinden alınmakta olan kayıp-kaçak bedeline ilişkin ücretin yasal dayanağının açıklanmasında ve incelenmesinde yarar vardır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 1/1.maddesine göre; “Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, malî açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır”. Yine aynı kanunun 4/1.maddesine göre ; Kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip ve bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise ”… bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur.” (4/2-son) Yine Kurulun görevleri arasında; tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak da yer almaktadır. (5/6-c) Davaya konu olan kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun geçici 9. maddesinde “ulusal tarife” adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarife de EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmştir. Tarifelerin uygulanmasında davacının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır ve Dağıtım şirketleri kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacaklardır. 4628 sayılı kanunun 6352 sayılı yasanın 64.m. ile değiştirilen 12. maddesinde kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceği, kurul kararlarına karşı açılan her türlü davanın öncelikli işlerden sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm çerçevesinde kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür. O halde tarifeye ilişkin kurul kararı iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu kayıp-kaçak bedeli; yasa ile belirlenen bir ücrettir. EPDK tarafından yapılan tarife kurul tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmekte ve uygulanmaktadır.
Öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şart içerdiğinin kabulü için herhangi bir yasal denetim yolu açık olmayan bir hükmün sözleşmeye konulmuş olması gerekir. Oysa az önceki açıklamalarda da izah edildiği üzere; kayıp kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 1/1, 4/1. aynı kanunun geçici 9. maddelerine ve EPDK’nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararına göre belirlenmekte ve alınmaktadır. Tarifelerin uygulanmasında davacının da dâhil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır ve Dağıtım şirketleri kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacaklardır. Kurulun yaptırım kararlarına karşı, kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkündür. Tarifeye ilişkin kurul kararı iptal edilmediği sürece geçerliliğini korumaktadırlar. Kanun ve EPDK kurul kararları gereğince alınan kayıp-kaçak bedelinin haksız şart olarak kabulü olanaklı da değildir.
Hâl böyle olunca; Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ve dolayısıyla da Tüketici Mahkemesi’nin kayıp-kaçak bedeli konusunda bir değerlendirme yapması açıklanan yasal düzenlemeler karşısında olanaklı olmadığı gibi, kayıp-kaçak bedeli alınması uygulaması haksız şart teşkil etmemektedir.
Açıklanan nedenlerle; davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava Tüketici Sorunları İl Hakem Kurulu Kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili elektrik abonesi olan davalının elektrik faturasında belirtilen kayıp bedelinin iadesi için Develi Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu, Tüketici Hakem Heyeti tarafından davalının şikâyetinin kabulü ile talep edilen kayıp kaçak bedelinin tüketiciye iadesine karar verildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmiştir.
Davalı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Kararının yerinde olduğunu belirterek kayıp bedeli altında tahsil edilen bedelin kendisine iadesine, davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece elektrik dağıtımı sırasında yapılan haksız kullanımdan doğan zararın yasal yollardan abonelik sözleşmesi ile elektrik kullanan tüketicilerden tahsilinin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile açılan davaların reddine karar verilmiştir.
Davacı …A.Ş. vekilinin ve ihbar olunan EPDK vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçeler ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı …vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 6446 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde 2016 tarihinde yapılan değişiklik ve Anayasa Mahkemesinin bu değişikliklere ilişkin verilen kararına göre elektrik enerjisi tüketim bedeli faturalarının ekstresinde yer alan kayıp-kaçak elektrik bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli olarak alınan bedellerin hukuki dayanağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce davanın niteliği itibari ile direnme kararının temyizinin mümkün olup olmadığı, bir başka ifade ile direnme kararının kesin nitelikte olup olmadığı hususu tartışılmış, uyuşmazlık konusunda verilen hükmün bir yıla mahsus olmadığı ve ileriki yıllara da yönelik olduğu, dolayısıyla art etkisinin bulunduğu, yine kayıp-kaçak vs. bedellerinin alınması uygulaması nedeniyle eldeki dosyada tek bir abone uyuşmazlığı yargıya taşımış olmasına karşın, ortada tüm aboneleri ilgilendiren toplu bir uyuşmazlığın bulunduğu, çekişme ve hukukî uyuşmazlığın kesinlik sınırının dışında kaldığı kabul edilmiştir.
İşin esasına gelince;
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin kavramların, 17.06.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun ve değişiklikten önceki yasal düzenlemelerin incelenmesi gerekmektedir.
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Yapılan değişiklikten önce lisans sahibi şirketler, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumuna (EPDK) sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemesine rağmen, bu maddeye dayanak olarak yayımlanan Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği gerekçe gösterilerek, tüketicilerden kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, psh sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli adı altında bir bedel tahsil etmekte ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli, 2013/7-2454 E. ve 2014/679 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi abonenin faturalara yansıtılan kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi de mümkün bulunmamakta idi.
17.06.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. maddesine eklenen (şş) bendinde teknik ve teknik olmayan kayıp tanımlanmış, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen, teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade edeceği belirtilmiştir.
Yine anılan Kanun’un 17. maddesinin 1 numaralı bendinde:
“…Bu Kanun kapsamında düzenlenen ve bir sonraki dönem uygulanması önerilen tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından Kurulca belirlenen usul ve esaslara göre, tarife konusu faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içerecek şekilde hazırlanır ve onaylanmak üzere Kuruma sunulur. Kurul, mevzuat çerçevesinde uygun bulmadığı tarife tekliflerinin revize edilmesini ister veya gerekmesi hâlinde resen revize ederek onaylar. İlgili tüzel kişiler Kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür.”
6/ç numaralı bendinde:
“…Dağıtım tarifeleri; dağıtım sistemi yatırım harcamaları, sistem işletim maliyeti, teknik ve teknik olmayan kayıp maliyeti, kesme-bağlama hizmet maliyeti, sayaç okuma maliyeti, reaktif enerji maliyeti gibi dağıtım faaliyetinin yürütülmesi kapsamındaki tüm maliyet ve hizmetleri karşılayacak bedellerden oluşur. Dağıtım şirketlerinin tarifelerine esas alınacak teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlar bu kayıpları düşürmeyi teşvik edecek şekilde Kurul tarafından belirlenir. Kurulca belirlenen hedef oranlarını geçmemek kaydı ile teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin maliyetler dağıtım tarifelerinde yer alır ve tüketicilere yansıtılır. Teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasına ilişkin usul ve esaslar Kurul tarafından düzenlenir…”
10. bendinde:
“Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü öngörülmüştür.
Geçici 19. maddede:
“Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.”
Geçici 20. maddesinde;
“Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.”
düzenlemesine yer verilmiştir.
Özetle, 17.06.2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde kayıp-kaçak bedelinin tanımı yapılmış olup, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun değişik 17/1. maddesinde ilgili tüzel kişilerin bu tarifelere uymakla yükümlü oldukları belirtilmiş, 17/10. maddesinde ise mahkemelerin ve tüketici hakem heyetlerinin yetkisinin, bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacağı öngörülmüş, nihayet Geçici 20. maddesinde, “… Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır” düzenlemesi getirilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 28.12.2017 tarihli ve 2016/150 E., 2017/179 K. sayılı kararı ile 6446 sayılı Kanuna eklenen Geçici 19. ve Geçici 20. maddelerine yönelik iptal talepleri reddedilmiş olup, 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesine eklenen (10) numaralı bendin ise iptaline karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan söz konusu Kanun değişikliklerinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedelleri ile ilgili olarak, bu Kanun değişikliği öncesinde açılan ve hâlen devam eden davalarda da uygulanması gereken düzenlemeler yapıldığından, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun Değişik 17., Geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
O hâlde direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı …A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.11.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.