Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/1319 E. 2021/630 K. 27.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1319
KARAR NO : 2021/630
KARAR TARİHİ : 27.05.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Kayseri’de yıllardır gazetecilik yaptığını, bunun yanı sıra dört yıldır Kayseri Gazeteciler Cemiyetinin başkanlığını yapmakta iken 22.05.2010 tarihinde yapılan seçimde tüzük gereği arka arkaya üç dönem seçilme imkânı olmadığından başkan olarak müvekkili yerine başkasının seçildiğini, seçim sonrasında Kayseri’nin yerel gazetelerinden Kayseri Anadolu Haber Gazetesinin sahibi ve temsilcisi olan aynı zamanda gazetede köşe yazarlığı yapan davalının 24.05.2010 tarihinde yayınlanan Kayseri Anadolu Haber Gazetesindeki köşe yazısında ve Gazetenin internet sitesinde yayınlanan aynı tarihli yazıda müvekkiline ağır hakaretler ederek kişiliğine ve özel yaşamına saldırıda bulunduğunu, gazetenin ikinci sayfasında yer alan köşe yazısında davalı …’ın “Kayseri Gazeteciler Cemiyetinin üzerinde kara bulutların gezdiği 4 yıllık dönem geride kaldı, gazetecilerin ayrıştırıldığı, fitne fesat tohumlarının ekildiği uzun bir zaman dilimi…. Tek bir çivinin çakılmadığı, birilerinin egosunun tatmin edildiği koskoca 4 yıl… Buna rağmen zatı muhterem çıkıp, sempatiden prestijin tavan yapmasından em vurabiliyor… İnanın bunları dinlerken gülmemek için kendimi zor tuttum ama bir taraftan da üzüldüm, çünkü adam iyice hastalanmış, kendisini rüyalar diyarında görüyor, ey muhterem kafanı kumdan çıkar bak, basın camiası, bürokrasi, siyasetçiler, sokaktaki vatandaş senin hakkında ne düşünüyor, iş adamları senden nasıl yaka silkiyor… Bak bakalım ondan sonra değil sokağa ekrana çıkacak yüzün kalacak mı? Sen ne itibarından, ne prestijinden bahsediyorsun, birilerini sözcülüğünü yapan, bir yerlerden ihaleler aparma peşinde olan sen değil misin? Etrafında kim var, kimleri bıraktın da itibardan söz edebiliyorsun? Eğer birazcık utanman varsa utanmalısın, senin ufkun bu çapın bu… Bol keseden atmak, ona buna sallamaktan başka bir şey yapamazsın, kavgadan gürültüden başka bir şey bilmezsin, giderayak bile ortalığı yine ayrıştırmaya çalışan sen değil misin? Bugüne kadar böyle bir yol tutturmuşsun, bu sayede bir yerlere geldiğini sanıyorsun… İçki masasında başlayıp pavyonda devam eden ve hırsızlıkla biten bir Kayseri basınının 100. yıl belgeseli… Rezalet, kepazelik! Bu olsa olsa senin geçmişin olabilir, belgesel diye ortaya koyduğun şey bile kapasiteni gösteriyor. Kendi kendini rezil etmekten başka bir şey ortaya koymadığını kimse söylemedi mi? Cahil şuna emin ol ki bugün içinde bulunduğun durumu aklınla kavrayabilsen keşke bu işlere kalkışmasaydım diye dövünüp durursun, bu sözler son günlerin moda deyimiyle Recep Efendi ve onu milletin başına musallat eden günah ortaklarınaydı…” gibi cümlelerle müvekkilini aşağıladığını ve ağır hakaretlerde bulunduğunu, müvekkilinin yakından tanınan ünlü bir gazeteci olduğunu, yapılan yayının itibarını zedelediğini ileri sürerek 10.000TL manevi tazminatın gazetenin yayım tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabı:
5.1. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacının kişilik haklarına saldırı kastı bulunmadığını, basının haber verme, bir düşünce ve görüşü tartışma, eleştirme ve kamuoyunu aydınlatmaya ilişkin fonksiyonunun yerine getirebilmesi için bazı ayrıcalıklara sahip olması gerektiğini, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.2. Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı ve devamında izlenen süreç:
6. Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.11.2012 tarihli ve 2010/875 E., 2012/416 K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile, 5.000TL manevi tazminatın yayın tarihi olan 24.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
7. Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20.01.2014 tarihli ve 2013/4241 E., 2014/580 K. sayılı kararı ile;
“… Dava, manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan … tarafından temyiz olunmuştur.
Mahkeme kararının gerekçe bölümünde: “…Davacı her ne kadar iki ayrı davalı göstermiş ancak mahkememizce “tazminatın davalıdan tahsiline” şeklinde hüküm kurulmuş ise de davalı gazetenin sahibinin ve temsilcisinin diğer davalı olup tazminattan gazete adına sahibi diğer davalının sorumlu olduğu ve aralarında dayanışmalı sorumluluk olup davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir…” biçiminde değerlendirmede bulunulmuş; hüküm bölümünde ise: “1-5.000,00 TL manevi tazminatın yayın tarihi olan 24/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” şeklinde karar oluşturulmuştur.
Gerekçe, mahkemenin benimsediği olgular ile hüküm bölümü arasındaki yasal bağ niteliğindedir. Dava, iki davalıya yöneltilmiş olup; farklı hukuki nedenlerle sorumlulukları söz konusudur. Bu nedenle, gerekçe yerinde olmadığı gibi; hüküm ile uyumlu da değildir. Diğer yandan, infaza da elverişli bulunmamaktadır. Mahkemece, her bir davalıya yönelik istemler göz önünde tutularak hüküm kurulması gerekir,…”
Gerekçesi ile karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı:
9. Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak, 03.07.2014 tarihli ve 2014/96 E., 2014/240 K. sayılı karar ile; Basın Kanunu’nun 13. maddesinin “Basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü içerdiği, davalı … Kocadağ’ın Kayseri Anadolu Haber Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş’nin sahibi olduğu ve aynı zamanda davacıya yönelik dava konusu yazıyı yazan köşe yazarı olduğu, bu nedenle hem yazıyı yazan kişi hem de yayın sahibi temsilcisi olması sıfatıyla sorumlu olduğundan yayın sahibi davalı şirketin de bu sıfatla sorumluğunun bulunduğu, manevi tazminat miktarının belirlenmesinde tarafların ekonomik sosyal durumları, talep miktarı, yayının niteliği ve okuyucu kitlesi, yine yayınlanan sözlerin içeriği ile hak ve nesafet kuralları gözetilerek, Yargıtay içtihatları da dikkate alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 5.000TL manevi tazminatın 24.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire İkinci Bozma Kararı:
10. Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarihli ve 2014/15274 E., 2015/4206 K. sayılı kararı ile;
Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile; “…Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa’nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dava konusu olayda; dava konusu yayının, davacı tarafından davalılara yönelik olarak yazılan yazılar nedeniyle kaleme alınmış bulunması, yerel bir yayın organında yayımlanması ve yukarıda gösterilen ilkeler göz önünde tutulduğunda, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı fazladır. Daha ılımlı bir düzeyde tazminat takdir edilmesi gerekir. Karar, bu bakımdan yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir,…”
Gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
12. Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.11.2015 tarihli ve 2015/259 E., 2015/515 K. sayılı kararı ile;
Önceki gerekçeler yanında, dava konusu yazı nedeni ile manevi tazminat verilmesi hususunun tartışmasız olduğu, manevi tazminat ceza niteliğinde olmadığından yayın yapacakları korkutmaması ve aynı zamanda davacının şan ve şöhretini koruyucu bir nitelik de taşıması gerektiği, mahkemece takdir edilen 5.000TL manevi tazminat miktarının davacının şan ve şöhretini korumaya yeterli olduğu gibi basın özgürlüğünü engelleyici bir nitelik taşımadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı ve daha alt derece manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
15. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
16. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.
17. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24), isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma (818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (BK m. 49, TBK m. 58) olarak sıralanabilir.
18. TMK’nın 24. maddesi ile 818 sayılı BK’nın 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.
19. TMK’nın 24. maddesi;
“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.
Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.”
Hükmünü içermektedir.
20. Dava konusu yayının yapıldığı ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan BK’nın 49. maddesinde ise;
“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.
Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.
Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.”
Hükmü yer almaktadır.
21. TMK’nın 24 ve BK’nın 49. maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
22. Görüldüğü üzere BK’nın 49. maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.
23. BK’nın 49. (6098 sayılı TBK’nın 58) maddesi hükmüne göre takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar 22.06.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
24. Hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.
25. Hâkim  manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
26. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği TMK’nın 4. maddesinde belirtilmiştir.
27. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi  huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. 
28. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
29. O hâlde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
30. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde;
31. Davaya konu edilen yayının davacının kişilik haklarını zedelenmiş olduğu hususu uyuşmazlık dışıdır.
32. Dava konusu yayının tarihi ve içeriği ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları yukarıda açıklanan olgularla birlikte değerlendirildiğinde mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı fazla olmayıp, uygundur.
33. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Özel Daire bozma kararında belirtilen hususlarla direnme kararının bozulması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
34. Diğer taraftan her ne kadar dava tarihi 10.06.2010 olmasına rağmen direnmeye esas gerekçeli kararın karar başlığında hatalı gösterilmiş ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olup, esasa etkili olmadığından ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
35. Tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Aşağıda dökümü yazılı (256,17TL) harcın temyiz edenlerden alınmasına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.05.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.