Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/1182 E. 2021/604 K. 20.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1182
KARAR NO : 2021/604
KARAR TARİHİ : 20.05.2021

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 14. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yurt dışında olduğu dönemde isteğe bağlı sigortalı olup primlerini ödediğini, 29 yıl 3 ay 20 gün sigortalılık süresinin; 5276 gün prim gün sayısının mevcut olduğunu, bu hâli ile yaşlılık aylığına hak kazandığını ancak 10.11.2014 tarihli tahsis talebinin davalı Kurum tarafından 1770 günlük isteğe bağlı prim ödemesi iptal edildiğinden bahisle yerine getirilmediğini, yurt dışındaki çalışma ile çakışan Türkiye’deki isteğe bağlı sigortalılığın geçerli olduğunu ileri sürerek Kurum işleminin iptali ile davacının ilk başvuru tarihine göre yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ve aylık bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir
Davalı Cevabı:
5. Davalı … (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; sigortalının yurt dışında yabancı ülke sosyal güvenlik sistemine tabi bir çalışması mevcut ise yabancı ülke sosyal güvenlik sistemine giriş tarihi itibariyle talep olmasa bile Türkiye’deki isteğe bağlı sigortalılığın sonlandırıldığını, bu kapsamda davacının yurt dışında yabancı ülke sosyal güvenlik sistemine tabi olarak çalıştığı sırada yaptığı 1770 günlük isteğe bağlı sigortalılığının iptal edildiğini, bu nedenle yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarını taşımadığından tahsis talebinin yerine getirilmediğini, Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. İzmir 14. İş Mahkemesinin 26.11.2015 tarihli ve 2015/63 E., 2015/186 K. sayılı kararı ile; davacının isteğe bağlı sigortalı olduğu 01.11.1993-30.05.1999 tarihleri arasındaki dönemde Türkiye’de başka bir sosyal güvenlik kurumuna tabi çalışması olmadığı gibi, aylık almadığı, yurt dışında çalışıyor olmasının Türkiye’de isteğe bağlı sigortalılığa engel teşkil etmeyeceği, kaldı ki Kurumun primleri tahsil edip kullandığı, tahsis aşamasında bu dönemde yurt dışında çalışması olduğundan bahisle isteğe bağlı sigortalılığın iptal edilmesinin soysal güvenliğin temel ilkeleri ve Anayasa’da ifadesini bulan sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmadığı, bu nedenle 07.06.1964 doğum tarihli davacıya 5276 prim gün sayısı ve 05.05.1985 sigortalılık başlangıç tarihine göre 25.08.2014 tarihli tahsis talebine istinaden 01.09.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
7. İzmir 14. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
8. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 07.04.2016 tarihli ve 2016/1361 E., 2016/6253 K. sayılı kararı ile; “…1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Dava, yaşlılık aylığı istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 01.09.2014 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 15.04.1989-14.04.1990 tarihleri arasında Emekli Sandığı kapsamında 450 gün sigortalılık süresi, 01.11.1993-30.05.1999 tarihleri arasında 2040 gün SSK isteğe bağlı sigortalılık süresi, 05.08.1985-30.08.1991 tarihleri arasında 1538 gün SSK zorunlu sigortalılık süresi ve 1248 gün yurt dışı borçlanması olmak üzere toplam 5276 primi ödenmiş sigortalılık süresi bulunmaktadır.
Davacının yurt dışında 01.07.1994 tarihinden itibaren sigortalılığı bulunmakta ise de ülkemizde 05.08.1985 tarihinden itibaren sigortalılığı bulunmakla Türkiye’deki başlangıcın yaşlılık aylığı hesabında dikkate alınması gerekmektedir.
Davacı erkek olup 07.06.1964 doğumludur. 05.08.1985 sigortalılık başlangıç tarihine göre 4/1-(a) bendi kapsamında yaşlılık aylığı alabilmesi için 25 yıl sigortalılık süresi, 49 yaş ve 5300 gün prim koşullarına sahip olması gerekmektedir. Davacının, 25.08.2014 tahsis talep tarihinde 50 yaşını ikmal ettiği ve 29 yıldan fazla sigortalılık süresi bulunduğu anlaşılmakta ise de 5300 gün prim koşuluna sahip olmadığı açıktır.
Mahkemece, yaşlılık aylığı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, bilirkişinin sigortalılık başlangıç tarihini hatalı olarak 05.05.1985 kabul ederek hazırladığı bilirkişi raporu doğrultusunda istemin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
9. İzmir 14. İş Mahkemesinin 25.10.2016 tarihli ve 2016/244 E., 2016/466 K. sayılı kararı ile; bozmadan sonra davacı vekilinin sunduğu 03.06.2016 tarihli yazıdan 3 aylık fiili hizmet süresinin davalı Kurumca kabul edildiğinin anlaşıldığı, alınan ek raporda bilirkişinin görüşlerini bildirdiği, işe giriş tarihi hizmet cetvelinde 05.08.1985 olarak görünmekte ise de, mukteza tablosunda ve 10.11.2014 tarihli Kurum red yazısında işe giriş tarihinin 05.05.1985 olarak belirtildiği, dosya içinde bulunan Kamu Görevlileri Tescil Prim ve Hizmet Daire Başkanlığının 18.06.2014 tarihli yazısında davacının 4/c çalışmasının 15.04.1989-14.04.1990 tarihleri arasında 1 yıl olduğu, ancak 3 ay fiili zam verildiğinden işe girişinin buna göre 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 40 ve geçici 7. maddelerine göre Kurumca 3 ay geri götürülerek 05.05.1985 olarak belirlendiği, taraflar arasında bu konuda uyuşmazlık bulunmadığı, bu durumda da davacının 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 4447 sayılı Kanun ile ek 4759 sayılı Kanun ile değişik geçici 81. maddesinin (B-e) bendine göre yaşlılık aylığına hak kazandığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 15.04.1989-14.04.1990 tarihleri arasında 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu kapsamında geçen hizmeti dolayısıyla hak kazandığı 3 aylık fiili hizmet süresi zammı nedeniyle tahsis talebinin reddine ilişkin Kurum yazısı ve mukteza tablosu da dikkate alındığında 05.05.1985 tarihi olarak kabul edilip edilemeyeceği; burada varılacak sonuca göre 25.08.2014 tarihli tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE
13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
14. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, yeni hüküm olarak kabul edilir.
16. Somut olayda; mahkemece davacının 1770 günlük isteğe bağlı sigortalılığının iptal edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek 05.05.1985 sigortalılık başlangıç tarihine göre yaş ve prim gün sayısı koşullarını da yerine getiren davacının 25.08.2014 tahsis talebi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine hükmün Özel Dairece sigortalılık başlangıç tarihinin 05.08.1985 olduğu ve bu nedenle 5300 prim gün sayısı koşulu gerçekleşmediğinden davanın reddi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine davacı vekili 03.06.2016 tarihli ve 2263 sayılı Kurum yazısını sunmuş ve 13.07.2016 havale tarihli dilekçesinde de müvekkilinin 4/c kapsamındaki yedek subaylık hizmetinden kaynaklanan 3 aylık fiili hizmet süresi zammı nedeniyle davalı Kurumun sigortalılık başlangıç tarihini 3 ay geriye götürerek 05.05.1985 olarak belirlediğini ileri sürmüş ve bilirkişiden ek rapor alınmasını talep etmiştir. Mahkemece bilirkişiden ek rapor alınmış ve 03.06.2016 tarihli yazıdan 3 aylık fiili hizmet süresinin davalı Kurumca kabul edildiğinin anlaşıldığı, alınan ek raporda bilirkişinin görüşlerini bildirdiği, işe giriş tarihi hizmet cetvelinde 05.08.1985 olarak görünmekte ise de, mukteza tablosunda ve 10.11.2014 tarihli Kurum red yazısında işe giriş tarihinin 05.05.1985 olarak yazılı olduğu, dosya içinde bulunan Kamu Görevlileri Tescil Prim ve Hizmet Daire Başkanlığının 18.06.2014 tarihli yazısında davacının 4/c çalışmasının 15.04.1989-14.04.1990 tarihleri arasında 1 yıl olduğu, ancak 3 ay fiili hizmet süresi zammı verildiğinden işe girişinin buna göre 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 40 ve geçici 7. maddelerine göre Kurumca 3 ay geri götürülmek suretiyle 05.05.1985 olarak belirlendiği, taraflar arasında bu konuda uyuşmazlık bulunmadığı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
17. Görüldüğü üzere mahkemece bozma kararından sonra dosyaya giren davalı Kurum yazısı ve alınan ek rapor dikkate alınarak yeni deliller de değerlendirilmek suretiyle karar verilmiştir.
18. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, yeni delillere dayanılarak verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
19. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
20. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı … vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20.05.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.