Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/114 E. 2018/1995 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/114
KARAR NO : 2018/1995
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (TPE YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 16.02.2012 tarihli ve 2010/118 E, 2012/55 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.04.2013 tarihli ve 2012/8621 E, 2013/8095 K. sayılı kararı ile:
“…Davacı vekili, müvekkilinin……. ibareli markaları olduğunu, davalının ise ……. ibaresini tescil için başvurduğunu, yaptıkları itirazın reddedildiğini, oysa markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, başvurunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK kararının iptalini, markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Doğa Bit. Ür. AŞ. vekili, markaların benzer olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, markaları arasında 556 KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, 556 Sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkisi olduğu ihtimalini de kapsıyorsa itiraz halinde tescil edilemeyeceği” hükmünü haizdir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere yasa koyucu karıştırılma ihtimalini dahi tescil engeli olarak belirlemiş olup, bu tür davalarda tescille elde edilmek istenen amacında nazara alınması gerekir. Ayrıca işaretlerin iltibas oluşturup oluşturmadıklarının değerlendirilmesinde, bu markaların kapsadıkları emtiaların ortak alıcısı nezdinde bir bütün olarak bıraktıkları izlenim ile birlikte işaretlerin tük……ci hafızasında kalan baskın unsurununda dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, davacı taraf ……, …… ÇİKOLATA KEYFİ SLİMS ibareli markalarıyla davalının tescil talebinde bulunduğu …….ibareli marka arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu ileri sürerek işbu davayı açmıştır. Mahkemece 556 Sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, Dairemizin incelemesinden de geçerek onanan Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2010/181 esas sayılı dosyasında, davalı tarafın SLİM PLUS + şekil ibareli bir başka tescil başvurusu yönünden TPE YİDK kararının iptali istenilmiş, anılan davada markalar arasında 8/1-b maddesi uyarınca iltibas tehlikesi bulunduğu gerekçesiyle mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İşbu davada da SLİM PLUS ibaresi markanın baskın ibaresini oluşturacak şekilde büyük puntolarla ve ön plana çıkartılarak, Citrus Narenciye ibaresi ise küçük harflerle ve SLİM PLUS ibaresi arasına X şekli konulmak sur……yle davalı tarafça tescil talebinde bulunulmuştur. Dava konusu başvurunun, baskın unsurları dikkate alınmak sur……yle ortalama tük……ci nezdinde bir bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle yukarıda anılan “SLİM PLUS” ibareli başvuruya eklenen şekil ve ibarelerin iltibası ortadan kaldıracak mahiyette olduklarının kabulü mümkün değildir.
Bu itibarla, işaretler arasında 556 Sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu kabul edilerek, n……cesine göre bir karar verilmek gerekirken, aksine değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (TPE YİDK) kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili şirk……n 08.05.1990 tarih ve 118806 sayılı “……+şekil” ile 23.05.2008 tarih ve 2008/30579 sayılı “…… Çikolata Keyfi Slims” ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalı şirket tarafından diğer davalı TPE’ne yapılan 20.08.2008 tarih ve 2008/49591 sayılı “Slim X PLUS Citrus/Narenciye +şekil” ibareli başvurunun ilanı üzerine müvekkili tarafından markaları dayanak gösterilerek iltibas, kötü niyet ve tanınmışlığa dayalı yapılan itirazların TPE Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, bu karara yönelik müvekkilinin yeniden inceleme talebinin ise TPE YİDK tarafından reddedildiğini oysa ki davalı başvurusunun müvekkili şirk……n “SLİM” ibareli markaları ile iltibas yarattığını, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun kötü niyetli yapıldığını, zira “SLİM” ibaresinin aynen davalı markasında yer aldığını, davalı başvurusu ile müvekkili markalarının görünümleri, okunuşları, gerekse zihinde bıraktıkları etki itibariyle karıştırılacak kadar benzediklerini ileri sürerek TPE YİDK’nın 24.03.2010 tarih ve 2010-M-1120 sayılı kararının iptaline, tescili hâlinde 2008/49591 sayılı “Slim X PLUS Citrus/Narenciye +şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili; davacıya ait itiraza dayanak “……+şekil” “…… Çikolata Keyfi Slims” ibareli markalar ile davalıya ait “Slim X PLUS Citrus/Narenciye+şekil” ibarelerinin iltibasa yol açacak derecede benzer olmadığını, bu farklılığın belirgin biçimde ortalama tük……ci açısından markaların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldıracak düzeyde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; müvekkilinin bitkisel çaylar alanında faaliyet gösteren köklü bir şirket olduğunu, müvekkilinin “SLİM” ibaresini içeren 13.10.1993 tarih ve 148344 sayılı “PHYTO-SLİM” ve 18.02.2004 tarih ve 2004/46563 sayılı “PHYTO SLIM” markalarının sahibi olduğunu, davacı markalarının sektörel bazda tanınmış olmadığını, “SLİM” ibaresinin müvekkili markasında esas ve ayırt edici unsur olmadığını, gerek müvekkilinin gerekse davacının markalarındaki “SLİM” ibarelerinin ön veya son ekle bünyelerinde bulundukları markayı diğerlerinden ayırt etmeyi sağladıklarını, zira markaların bıraktığı genel intibaın çok farklı olduğunu, İngilizcede “ince, incelmek” anlamlarına gelen “SLİM” ibaresinin bu kelimenin anlamını bilen özellikle de okur yazar kadın müşteriler nezdinde emtianın “diyet” ürünü olduğunun düşünüleceğini, markalar arasında benzerlik bulunmadığını, “SLİM ibaresinin gıda sektöründe herkesin kullanımına açık, vasıf bildirici ve jenerik bir sözcük olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel mahkemece; davalı başvurusunun “Slim X PLUS Citrus/Narenciye+şekil” ibaresinden oluştuğu ve tescil kapsamında 05, 30. sınıflardaki malların tamamının yer aldığı, başvurunun asıl unsurunun bir bütün olarak “Slim X PLUS Citrus/Narenciye” sözcükleri olduğu, zira başvurudaki bu sözcüklerin tescil kapsamındaki mallar yönünden doğrudan tanımlayıcı olmamakla beraber ayrı ayrı ayırt ediciliği zayıf ibareler oldukları, itiraza dayanak davacı markalarının ise, “……+şekil” ve “…… Çikolata Keyfi Slims” ibarelerinden oluştuğu ve 05/02 ve 30. sınıfın tüm alt gruplardaki mallar için tescilli bulundukları, genel izlenime hakim olan ve akılda kalan tek ve asıl unsurunun “……” ve “……” sözcükleri olduğu, bir başka ifade ile davacı markalarında “SLİM” ibaresinin ayırt ediciliği oldukça zayıf, sektörde yaygın kullanımı bulunan bir ibare konumunda olduğu, bu nedenlerle davalı başvurusu ile davacı markalarının KHK’nın 8/1-b hükmü anlamında benzer olmadığı gibi davalı başvurusunun kötü niyetli olduğuna dair iddiaların da kanıtlanamadığı hatta davacı markalarının tescilli sektörde tanınmış marka statüsünü kazandığına dair delil de sunulmadığı, ayrıca davalının benzer başvurusu ile ilgili Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2010/181 E. ve 2010/561 K. sayılı kararına konu başvurunun bu davaya konu başvurudan farklı olduğu ve her başvurunun kendi özel koşullarına göre değerlendirilmesi gerektiği üstelik davalının 13.10.1993 tarih ve 148344 sayılı “PHYTO-SLİM” ibareli 05 ve 30. sınıflarda tescilli ve yine 18.02.2004 tarih ve 2004/46563 sayılı ve 30. sınıfta tescilli “PHYTO SLİM” ibareli markaların sahibi olduğu ve bu markaların varlığının davanın tüm koşulları çerçevesinde dikkate alınmasının da gerekli bulunduğu, bu çerçevede davalı başvurusunun davacı markaları ile iltibas oluşturduğundan ve kötü niyetli olduğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında yer alan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilmek sur……yle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize g……rmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalıya ait marka başvurusu ile davacının markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, tescilli bir markanın ait olduğu mal ve hizmetler bakımından sağladığı korumanın kapsamı ve sınırları 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile düzenlenmiştir. Ancak somut olayda uyuşmazlığın çözümü için başvuru ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (556 sayılı KHK) uygulanması gerekmektedir.
556 sayılı KHK’nin 6. maddesinde; bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka korumasının tescil yoluyla elde edileceği açıklanmıştır. Aynı KHK’nın 8. maddesinin üçüncü fıkrasında ise; tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işar……n sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen markanın anılan kararnamede belirtilen hâllerde tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
Bu nedenledir ki; tescilli markalar aleyhine hükümsüzlük davası açılarak mahkeme kararıyla bir marka sicilden terkin edilmediği sürece, marka sahibi marka tescilinin sağladığı hukuki korumadan yararlanacaktır.
Somut olayda, her ne kadar davalı şirk……n 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi anlamında “PHYTO SLİM” ibareli markasının bulunduğu savunulmuş ise de; davacı markası (2008/30579 sayılı) aleyhine açılmış bir hükümsüzlük davası bulunmadığından ve halen TPE markalar sicilinde tescilli bulunduğundan, 556 sayılı KHK’nin 6. maddesi uyarınca davacı şirk……n tescilli markasının kendisine sağladığı hukuki korumadan yararlanacağı tabiidir.
Aynı ilke; Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2012 tarihli ve 2012/11-155 E. 2012/376 K.; 02.10.2013 tarihli ve 2013/11-52 E. 2013/1416 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

Bu şekilde davacının marka tescilinden kaynaklanan haklarını kullanma yetkisinin bulunduğu saptandıktan sonra, bir marka tescil başvurusunun reddedilmesinin ve tescilli bir markanın hükümsüz sayılmasını gerektiren nedenlerin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
556 sayılı KHK’nın 7. maddesinde bir marka tescil başvurusunun TPE tarafından mutlak ret nedenleri kapsamında yapılacak inceleme sonucunda reddedilmesinin koşulları belirlenmiştir. Marka tescilinde nispi ret nedenleri ise 8. maddede düzenlenmiştir.
556 sayılı KHK’nın “Markanın Hükümsüzlüğü” başlıklı 42. maddesinde hükümsüzlük hâlleri düzenlenmiş olup, eldeki davayla ilgili olan birinci fıkrasının (b) bendinde, aynı KHK’nın 8. maddesine atıf yapılarak, 8. maddede sayılan hâllerde markanın hükümsüz sayılacağı belirtilmiştir. Anılan madde düzenlemesi aynen;
“Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa…” şeklindedir.
Bu düzenleme uyarınca g……rilen yaptırımın iki koşulun bir arada bulunması hâlinde uygulanacağı görülmekte olup, bunlardan birincisi tescili istenen markanın daha önce tescilli bulunan markanın aynısı veya benzeri olması, ikincisi ise; her iki markanın da aynı veya benzer tür mal ve hizmetlerde kullanılmasıdır. Ancak burada 556 sayılı KHK’nın 8. maddesinin (4.) bendinin hatırlatılması da gereklidir. Zira tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu ret edilebilecektir.
Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tük……ci olan halk olduğunun göz önünde tutulmasıdır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir.
Hatta markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile “umumi intiba” ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir (Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2012, s. 443).
Eş söyleyişle iltibas tehlikesi; görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizm……n hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Yine halkın, karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde “bağlantı” kurabilmesi de benzerlik bulunduğunu kabul etmek için yeterli olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı şirk……n 118806 sayılı “……+şekil” ibareli markası 5. ve 30. sınıftaki bazı emtialar için 08.05.1990 tarihi itibariyle, 2008/30579 sayılı “…… Çikolata Keyfi Slims” ibareli markası ise 30. sınıftaki emtialar için 23.05.2008 tarihi itibariyle koruma altına alınmıştır.
Davalı şirk……n marka başvurusu ise 2008/49591 sayılı “Slim X PLUS Citrus/Narenciye +şekil” ibaresini taşımakta olup, başvuru 5. ve 30. sınıftaki emtialar için 20.08.2008 tarihinde yapılmış ve bu tarihten itibaren koruma sağlayacak şekilde 21.06.2010 tarihinde markalar siciline tescil edilmiştir.

Taraf markalarının ilişkili olduğu emtialar aynı olduğundan bu aşamada, 556 sayılı KHK’nin 8/1-(b) maddesi anlamında benzerlik ve karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekmektedir. İşaretlerin benzerliği incelenirken de özellikle redde dayanak markanın bir bütün olarak bıraktığı genel izlenim ve ayırt edici unsurların dikkate alınması ve bu baskın unsurların ayırt edicilik seviyesi göz önünde bulundurulmalıdır. Tescil kapsamında mal ve hizmetleri tür, çeşit, nitelik, karakteristik özellik gibi tanımlayıcı sözcükler asıl unsur olarak dikkate alınamayacağı gibi ima yoluyla bu özellikleri belirten unsurların da ayırt ediciliğinin zayıf olacağı unutulmamalıdır.
Davalının başvurusuna konu olan marka “Slim X PLUS Citrus/Narenciye +şekil” ibaresinden oluşmaktadır. Bundan ayrı olarak davalı şirket adına tescilli olup içerisinde “slim” ibaresi bulunan markalar da dosyaya ibraz edilmiştir. Bununla birlikte, “Slim Plus” ibaresinin davaya konu marka tescilinde ön plana çıktığı, İngilizce’de “slim” ibaresinin “zayıf, ince, narin” anlamına geldiği, “plus” ibaresinin ise “artı, daha çok” anlamına geldiği, ayrıca bu sözcüklerin tescil kapsamındaki mallar yönünden doğrudan tanımlayıcı olmamakla birlikte ayırt edicilikleri zayıf ibareler olduğu, dolayısıyla tük……cinin markasal algısının “Slim X PLUS Citrus/Narenciye +şekil” kombinasyonunun bütününü kapsayacağı anlaşılmaktadır.
Davacıya ait “……+şekil” ve “…… Çikolata Keyfi Slims” ibareli markalar incelendiğinde ise, “……” ve “……” sözcüklerinin markalarda asıl unsur olarak kullanıldığı, ancak asıl vurgunun “……” lider markası üzerinde olduğu, “slim” ibaresinin ise tescil kapsamındaki mallar yönünden “……” lider markasını takip eden ve ayırt ediciliği oldukça zayıf tali bir ilave olduğu görülmektedir.
Bu nedenledir ki, davacı markasını okuyan veya gören ortalama dikkate sahip tük……ci nezdindeki intiba, davalıya ait markanın bıraktığı intiba ile aynı olmayacaktır. Zira bu aşamada vurgulanmalıdır ki; her iki markanın da emtia listesi dikkate alındığında ve “slim” ibaresinin sektörde yaygın kullanımı bulunan ayırt ediciliği zayıf bir ibare olduğu da göz……ldiğinde, bu yönüyle benzer olmayan markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı gibi ortalama tük……ci nezdinde markaların birbiriyle ilişkili olduğu yönünde bir kanaat oluşma ihtimali de bulunmamaktadır.
Bu itibarla, aynı hususlara değinen yerel mahkemenin direnme kararı yerindedir.
O hâlde, yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin yattığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.12.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.