Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2017/112 E. 2018/1937 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/112
KARAR NO : 2018/1937
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki “haksız rekabetin tespiti ve men’i ile maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın davalı … yönünden reddine diğer davalı yönünden kısmen kabulüne dair verilen 02.02.2012 tarihli ve 2006/242 E., 2012/34 K. sayılı karar davacılar vekili ve davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.04.2013 tarihli ve 2012/7082 E., 2013/6490 K. sayılı kararı ile:
“…Davacılar vekili, müvekkilleri … ve …’ün 2004 yılından itibaren ticari hayata atılarak Esinoks ünvanı adı altında adi ortaklık şeklinde faaliyete başladıklarını ve davalı firmanın da ürettiği modüler yapıdaki su depolarını üretmeye başlamaları üzerine modüler su deposu pazarında rekabet olmaksızın dilediği şekilde fiyat belirleyerek faaliyet gösteren davalı firmanın müvekkilinin pazara girmesinden rahatsızlık duyduğunu, davalı tarafın kendisine ait olmayan modüler su depolarının tasarımını kendi fikri ürünleri gibi gösterip hatta bu amaçla Türk Patent Entitüsü’ne başvurularda bile bulunduğunu, müvekkilinin pazara girmesini engelleyebilmek için müvekkilinin üretimlerini haksız rekabet iddiası ile durdurmaya çalıştığını ve Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/474 Esas sayılı dosyasında haksız rekabetin tespiti ve meni istemli dava açtıklarını, bu davaya verilen cevap dilekçesi ile haksız rekabetin men’i gerektiği savunalarak müvekkilince karşı dava açıldığını, bu davada davaya konu ürünlerin buluş sahibinin Meksis A.Ş. olmadığı ve herhangi bir sınai hak tescili de olmadığı tespit edildiği ve asıl ve karşılık davanın kısmen kabülüne karar verildiğini, temyiz aşamasında olup bu kararın kesinleşmediğini, bu defa davalı Meksis A.Ş’nin yetkilisi diğer davalı … tarafından hazırlanan bir metin benzer alanlarda faaliyet gösteren firmalara faks yolu ile dağıtılmaya başlandığını, faksda geçen ifadeler ile müvekkiline ve firmasına hırsızlık damgasını yapıştırdığını, metin içeriğinde davalıların mahkemede kendilerinin de haksız çıktığı ve dava konusu ürünlerin kendi buluşları olmadığı açık bir şekilde kabul edildiği halde bunu gizlediğini, sanki haksız çıkan sadece müvekkilleri olduğu ve depoların üretiminde tekel hakkına sahip olduğu imajının çizildiğini ve bu ürünleri bulduğu iddiasının yanına yenilerini de bulduğunu gerçeğe aykırı şekilde iddia ettiğini, yine firmalara gönderilen metinde müvekkili şirketten ürün alınırsa toplatılacağını iddiasının da yer aldığını, dolayısıyla müvekkilinin davalının firmalara gönderdiği yazı sonucunda zarara uğradığını, bu sebeple müvekkilinin iki firmayla sözleşme imzalamasının önüne geçildiğini, ileri sürerek haksız rekabetini tespiti ve men’ine, 10.000 TL manevi, 1.000 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkillerinden … aleyhine dava ikame edilmiş ise de bu müvekkilinin ticari faaliyette bulunmadığını, şirketi temsilen Meksis adına söz konusu yazıya imza attığını, bu sebeple kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, davacılardan …’ün davacı şirketin ortağı ve yetkilisi olması dışında haksız rekabet teşkil ettiği iddia olunan fiillerden dolayı doğrudan doğruya uğramış olduğu bir zararın söz konusu olmadığını, bu itibarla davanın aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacılardan Saltuk Sencer’in 03.01.2002 tarihinde müvekkili şirketin kardeş şirketi olan Termomek Ltd. Şti’nde çalışmaya başladığını, 19.03.2003 tarihinde işten ayrıldığını, 13.01.2004 tarihinde Türk Patent Enstitüsü’ne başvurarak modüler sıvı tankı için faydalı model belgesi almak için müracaat ettiğini, müvekkilinin gerekli itirazı yaptığını, bu arada davalıların birlikte Esinoks Adi ortaklığını kurup müvekkili şirketin kadim tarihli iş mahsullerinden modüler prizmatik su deposunun ve silindirik modüler su deposunun tıpatıp aynını üreterek piyasaya arz etmeleri müvekkili şirket çalışan elemanlarını işlerinde kullanmaları karşısında ilk kez Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde delil tespiti yaptırıldığını, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/474 E. sayılı dosyasında haksız rekabetin men’i davası açıldığını, o tarihte yani davanın ikame edildiği tarihte iki davacının adi ortak olarak faaliyet göstermekte iken birlikte bir limited şirket kurduklarını, firmalara gönderilen dava konusu yazının haksız rekabet olarak nitelendirilmeyeceğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın dayanağı olan 13.03.2006 tarihli yazının … tarafından kaleme alındığı ve taraflar ile aynı iş alanında faaliyet gösteren diğer firmalara faks yolu ile gönderildiği konusunda bir uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlık 13.03.2006 tarihli faks mesajı içeriğinin haksız fiil teşkil edip etmeyeceği noktasında toplandığı, her ne kadar davalılardan … aleyhine haksız rekabetin tespiti men’i ve tazminat talebi ile dava açılmış ise de dava dayanağı 13.03.2006 tarihli faks mesajının davalı Meksis A.Ş’yi temsilen düzenlendiği, bir davada davalı sıfatı dava konusu hakka uymakla yükümlü gerçek ya da tüzel kişiye ait olup … faks mesajını temsilci sıfatı ile kaleme almakla dava konusu hakka uymakla yükümlü olmadığı, davacılar … ve … tarafından her iki davalı aleyhine haksız rekabetin tespiti, men’i ve tazminat talebi ile dava açılmış ise de eldeki davanın açıldığı dava tarihi 05.05.2006 tarihi itibari ile bu şahısların birlikte davacı Ekinoks Ltd. Şti’ni kurdukları, kendilerinin ticari bir faaliyetlerinin bulunmadığı, haksız rekabete konu 13.03.2006 tarihli eylemden zarar gören davacılar … ile … olmayıp Esinoks Ltd. Şti. olduğu ve davacılar … ve …’ün açtığı davaların da reddi gerektiği, 13.03.2006 tarihli yazı içeriğinin haksız rekabet teşkil edecek eylem niteliğinde bulunduğu, davacının haksız rekabet teşkil eden eylem sebebi ile maddi bir zararın bulunmadığı gerekçesiyle, davacılar Esinoks Müh. Mak. İnş. Pet. İm. San. Tic. Ltd. Şti., … ve … tarafından davalı … aleyhine açılan davanın reddine, davacılar … ve … tarafından davalılar Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. ve … aleyhine açılan davanın reddine, davacı Esinoks Müh. Mak. İnş. Pet. İm. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San.A.Ş. aleyhine açılan davada; haksız rekabetin tespit ve menine, maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminata ilişkin talebin reddine, temyiz etmiştir.
Kararı, davacılar vekili, davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılardan …, … ve davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. vekilinin tüm, davacı Esinoks Mühendislik Mak. İnş. Ltd. Şti. vekilinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Ancak, mahkemenin de kabülünde olduğu üzere davalılardan … dava konusu yazıyı bizzat kaleme almış olduğundan Türk Medeni Kanunu’nun 50/3. maddesi uyarınca kişisel kusurundan sorumludur. Söz konsusu yazıyı şirket adına kaleme alması kişisel olarak sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu itibarla mahkemece bu davalının da Türk Medeni Kanunu’nun 50/3. maddesi uyarınca sorumlu olduğu gözden kaçırılarak bu davalı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Öte yandan, yine mahkemenin de kabülünde olduğu üzere davacı şirket aleyhine haksız rekabet gerçekleştiğinden hayatın olağan koşulları gereğince davacı şirketin bir miktar maddi zarara uğradığının kabülü gerekir. Söz konusu süreçte kazancının artmış olması zararının olmadığı sonucunu doğurmaz. Bu itibarla, mahkemece BK’nun 42. maddesi uyarınca uygun bir maddi tazminata hükmetmek gerekirken, bu husus nazara alınmadan maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi de doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacılar vekili; müvekkillerinin davalı şirketin ürettiği modüler yapıdaki su depolarını üretmeye başladığını, bunun üzerine modüler su deposu pazarında rekabet olmaksızın dilediği şekilde fiyat belirleyerek faaliyet gösteren davalı şirketin müvekkilinin pazara girmesinden rahatsızlık duymaya başladığını ve müvekkilinin pazara girmesini engelleyebilmek için müvekkilinin üretimlerini haksız rekabet iddiası ile durdurmaya çalıştığını, davalı şirketin modüler su deposu için tescilli hiçbir sınai hakkı olmamasına rağmen davalı şirket tarafından müvekkilleri aleyhine Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/474 esas sayılı dosyasında haksız rekabetin tespiti ve meni ile manevi tazminat istemli dava açıldığını, müvekkilleri tarafından ise karşı dava olarak haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, bu davalar kesinleşmeden davalı şirketin yetkilisi olan diğer davalı … tarafından hazırlanan 13.03.2006 tarihli mektubun benzer alanlarda faaliyet gösteren firmalara faks yolu ile dağıtılmaya başlandığını, bu mektupta müvekkillerinin hırsızlıkla suçlandığını ve müvekkilleri aleyhine haksız ithamlarda bulunulduğunu, bu sebeple müvekkilinin iki firmayla sözleşme imzalamasının önüne geçildiğini, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalıların haksız rekabetinin tespiti ve men’ine, 10.000,00TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; müvekkili …’ın ticari faaliyette bulunmadığını ve dava konusu yazıyı şirketin sevk ve idaresi kapsamında şirketi temsilen imzaladığını, bu sebeple kendisine husumet yönetilemeyeceğini, sektörde taraflar arasındaki Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/474 esas sayılı davayı bilen, bilmek isteyen ve takip eden firmaları bilgilendirmek amacı ile müvekkili şirket tarafından dava konusu yazının yazıldığını, yazılan yazıda müvekkili şirket tarafından üretilen modüler prizmatik su depolarının tıpatıp aynısını üreten davacı …’ün haksız fiilinin açıkça ortaya konulduğunu, müvekkili şirketin modüler prizmatik su depolarına ilişkin faydalı model tescil işlemlerinin tamamlandığını, ancak bir ücretin ödenmemiş olması nedeni ile başvurunun geri çekildiğini, dava konusu yazıdaki ifadelerin gerçeği ortaya koyduğundan haksız rekabet teşkil etmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel mahkemece; davanın dayanağı olan 13.03.2006 tarihli yazının … tarafından kaleme alındığı ve taraflar ile aynı iş alanında faaliyet gösteren diğer firmalara faks yolu ile gönderildiği konusunda bir uyuşmazlık olmadığı, 13.03.2006 tarihli yazı içeriğinin haksız rekabet teşkil edecek eylem niteliğinde bulunduğu, ancak dava dayanağı yazının davalı … tarafından davalı şirketi temsilen düzenlendiği, bu nedenle …’ın dava konusu hakka uymakla yükümlü olmadığı, haksız rekabete konu 13.03.2006 tarihli eylemden zarar gören davacılar … ile … olmayıp davacı Esinoks Müh. Mak. İnş. Pet. İml. San. Tic. Ltd. Şti. olduğu gerekçesiyle davalı … aleyhine açılan davanın reddine, davacılar … ve … tarafından açılan davanın reddine, davacı Esinoks Müh. Mak. İnş. Pet. İm. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. aleyhine açılan davada; haksız rekabetin tespit ve men’ine, 5.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili ile davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında yer alan gerekçelerle davacı şirket yararına bozulmuştur.
Yerel mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle, davalı … yönünden verilen (2) numaralı bozmaya direnilmesine, davalı şirket yönünden verilen maddi tazminata ilişkin (3) numaralı bozmaya uyulmasına karar verilmiştir.
Direnme kararını davacı şirket vekili temyize getirmiştir.
Yerel mahkemenin ilk kararına yönelik davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olmakla, davaya konu yapılan 13.03.2006 tarihli yazının davacı şirket yönünden haksız rekabet teşkil ettiği hususu kesinleşmiş ve uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın dayanağı olan 13.03.2006 tarihli yazı nedeniyle davalı …’ın 4721 sayılı TMK’nın 50/3. maddesi gereğince kişisel sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
I) Hemen belirtilmelidir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 47. maddesinde tüzel kişiler, başlı başına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal toplulukları olarak tanımlanmış olup, aynı Kanunun 48. maddesi gereğince, tüzel kişiler cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehildirler. Yine aynı Kanunun 49. maddesi gereğince tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla fiil ehliyetini kazanırlar. Buna göre, tüzel kişinin hak sahibi olarak üçüncü şahıslarla ilişki kurabilmesi ve iradesini açıklayabilmesi için organlara sahip bulunmasının gerekli olduğu kanunda hükme bağlanmıştır.
TMK’nin 50. maddesi “Tüzel kişinin iradesi, organlar aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu olurlar” hükmünü haizdir. O hâlde, pozitif hukuk tarafından hak süjesi olarak kabul edilen tüzel kişilerin iradelerini açıklayabilmeleri, dış âleme tesir edebilmeleri veya dış âlemde değişiklik yaratabilmeleri için ihtiyaç duydukları vasıta “organ” olarak isimlendirilir (Öztan, Bilge; Medeni Hukuk Tüzel Kişilerinde Organ Kavramı ve Organın Fiillerinden Doğan Sorumluluk, Ankara 1970, s. 152.).
Organ kavramının özel hukuk tüzel kişileri için ne şekilde uygulanacağı, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun (6762 sayılı TTK) 1/II. ve 138. maddelerinde düzenlenmiştir. 6762 sayılı TTK’nın 138. maddesi “Her şirket nev’ine mahsus hükümler mahfuz kalmak şartıyla Medeni Kanunun 45, 47, 48, 49. maddeleri… her şirket nev’inin mahiyetine uygun olduğu nisbette, ticaret şirketleri hakkında da tatbik olunur” hükmünü haizdir.
6762 sayılı TTK’nın 317. maddesi gereğince, anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur. Bu doğrultuda yönetim kurulu, iç ilişkide yönetim organı; dış ilişkide temsil organıdır. Aynı Kanunun 321/son maddesinde “Temsile veya idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirket mesul olur. Şirketin rücu hakkı mahfuzdur” denilmiştir. Ayrıca yine aynı Kanunun 336/I-5 maddesine göre, şirket yönetim kurulu üyeleri, gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerden kasten veya ihmal neticesi olarak yapılmaması hâlinde, şirket namına yapmış oldukları işlemlerden dolayı gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen sorumludurlar.
Yukarıda içeriklerine yer verilen kanun hükümlerinin ortaya koyduğu sonuç şudur: Tüzel kişiliği haiz ticaret şirketlerinin organlarının işledikleri haksız fiiller, tüzel kişinin haksız fiili sayılır. Bu durumda şirket ve organı haksız fiil sonucu verilen zararlardan dolayı müteselsilen sorumludurlar.
Haksız fiilin bir türü olan ve zamanla ayrı bir müessese haline gelen haksız rekabet, sadece işletmelerin ve rakiplerin değil, müşteriler başta olmak üzere tüm piyasa katılımcılarının ve kamunun da menfaatini gözeten, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamayı ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemeyi amaçlayan bağımsız bir hukuki müessesedir (Nomer Ertan, Füsun; Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul 2016, s.4.). Bu hâliyle haksız rekabet müessesine gereğince haksız rekabet teşkil eden eylemi gerçekleştiren kişinin tacir olup olmasının da bir anlamı bulunmamaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalı şirketin kaşesi altında yönetim kurulu başkanı davalı … tarafından yazılan ve müşterilerine gönderilen yazının haksız rekabet teşkil ettiği ve bu hususun kesinleştiği, haksız rekabetin haksız fiilin bir türü olduğu gözetildiğinde davalı …’ın da haksız rekabet teşkil eden eylem nedeniyle kişisel olarak sorumluluğunun bulunduğu, davacı vekilinin dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile davalı …’ın kişisel sorumluluğuna da dayandığı anlaşılmaktadır.
Sonuç itibari ile Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
II) Yerel Mahkemece, bozma ilamının maddi tazminata ilişkin (3) numaralı bendine uyulmak suretiyle verilen karara yönelik davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarını inceleme görevi Özel Daireye ait bulunduğundan, bu yönden inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı davacı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, (II) numaralı bentte açıklanan nedenle, bozmaya kısmen uyulmak suretiyle oluşturulan karara yönelik davalı Meksis Mekanik Sis. İml. ve Müh. San. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine; istek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine aynı Kanunun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.