YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1106
KARAR NO : 2021/726
KARAR TARİHİ : 08.06.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin sevk ve idaresindeki otobüsü ile 15.01.2015 tarihinde seyrederken sağından giden … marka aracın aniden önüne geçip aracının sağ yan kısımlarına çarparak durduğunu, kazaya karışan … marka araç kaza mahallini terk ettiğinden kimin sevk ve idaresinde olduğunun tespit edilemediğini, haricen yapılan araştırmaya göre araç malikinin … olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin aracındaki zararın hasarlı parçaların onarım, işçilik giderleri ile değer kaybının ve araç tamir süresinin tespit edilebilmesi amacıyla … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinden tespit raporu alındığını ileri sürerek, bilirkişi raporuyla belirlenen 2.177TL değer kaybı, 2.500TL araç kiralama bedeli, 502,90TL tespit gideri olmak üzere toplam 5.179,90TL’nin kaza tarihi olan 15.01.2015 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı cevap dilekçesi sunmamış, duruşmadaki beyanında; aracı kendi üzerine kayıtlı iken sattığını, sattığı kişinin araç kaydını üzerine almadığını, aracı iki ay sonra geri alıp başka birisine sattığını, kazayla ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.12.2015 tarihli ve 2015/126 E., 2015/626 K. sayılı kararı ile; taraflarca bildirilen delillerin toplandığı, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/4 D. İş sayılı dosyanın incelenmesinde dava konusu kaza nedeniyle tespit talebinde bulunulduğu, bilirkişi raporuna göre Sinan Uluçay’a ait olan hasar miktarının ve değer kaybı toplamının 8.398,37TL olduğunun tespit edildiği, … plakalı araç ile … plakalı aracın çarpışması sonucu 15.01.2015 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, düzenlenen 15.01.2015 tarihli trafik kaza tespit tutanağından … plakalı araç sürücüsünün tespit edilemediğinin anlaşıldığı, davacı tarafından da kazanın oluşuna, davalıya ait araç tarafından davacının aracına çarpmaya ilişkin herhangi bir delil ve iddianın ortaya konulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay ( Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 09.05.2016 tarihli ve 2016/464 E., 2016/5654 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeniyle araçta oluşan değer kaybı ve araç mahrumiyet bedeli istemine ilişkindir.
Kaza tespit tutanağında trifak( doğrusu trafik) kazasının meydana geldiği davacı aracının hasarlandığı kazaya karışan diğer aracın davalı üzerine kayıtlı olduğu belirtilmektedir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülüp sonuçlandırılması iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz biçimde toplanıp tartışılması ve değerlendirilmesi ile mümkündür. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda mahkemece, öncelikle davalının … plakalı aracının olay tarihi itibariyle kazaya karışıp karışmadığına ilişkin (Tramer kayıtlarına göre) tüm bilgi ve belgelerin temin edilmesi, kazanın meydana geldiği kavşakta mobesse kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılması daha sonra gerekirse davalı savunması üzerinde durularak davalı araç üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.10.2016 tarihli ve 2016/502 E., 2016/622 K. sayılı kararı ile; davanın taraflarca hazırlama ilkesine tabi olduğu, ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, davacı tarafından sunulan delillerinin toplandıktan sonra karar verilmiş olması nedeniyle re’sen delil toplama görevi olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Bir davaya konu edilen ve talep sonucu olarak varlığı ileri sürülen sübjektif bir hakkın var olup olmadığının anlaşılabilmesi, ancak iddia edilen hakkın ve buna karşı olarak yapılan savunmanın dayandığı vakıaların tespiti ile mümkündür. Dava konusu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıanın var olup olmadığı hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat ve genel anlamda ispat için başvurulan vasıtalar ise delil olarak adlandırılmaktadır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı; Kuru, B.: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, … 2020, C. I., s .612 vd.).
13. Taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı davalarda, deliller taraflarca hazırlanır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz.
14. Bir davada haklı çıkmak için yalın bir şekilde genel hatlarıyla iddiayı ve savunmayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların ispata elverişli hâle getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak da somutlaştırılması gerekmektedir. Bir vakıa somutlaştırılmadan o vakıa hakkında ispat faaliyetine girişilmesi, savunma yapılması ve mahkemece değerlendirme yapılması mümkün değildir (Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Taş Korkmaz, H.: Medeni Usul Hukuku, … 2017, s. 1681).
15. Davayı somutlaştırma ödevi gereğince taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalı, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmelidirler. Ancak kanunda belirtilen istisnai durumlarda hâkim kendiliğinden de delil toplayabilir. Örneğin, hâlin icabına göre keşif ve bilirkişi incelemesine (deliline) hâkim re’sen başvurabilir.
16. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” başlıklı 266. maddesinde bu husus;
“… Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 3/11/2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.” şeklinde hükme bağlanmış iken; 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3. maddesi ve 03.08.2017 tarihinde yürürlüğe giren Bilirkişilik Yönetmeliği’nin 5. maddesi ile de bu hükme paralel düzenlemeler getirilmiştir.
17. Yine; HMK’nın 31. madde hükmü gereği; maddesi davayı aydınlatma ödevi kapsamında, hâkim; uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukukî açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Zira hukukî dinlenilme hakkı ve yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülüp sonuçlandırılması amacıyla, tarafların iddia ve savunmaları yargı organları tarafından tam olarak dikkate alıp değerlendirilmesi zorunludur.
18. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili, müvekkilinin aracıyla seyir hâlinde iken … plakalı aracın kendi aracına çarparak olay yerinden kaçtığını ileri sürerek kaza nedeniyle araçta oluşan değer kaybı ve araç mahrumiyet bedelinin tahsilini istemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 50. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca haksız fiil sonucu zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Davacının beyanına göre tutulan kaza tespit tutanağında; trafik kazasının meydana geldiği, davacının aracının hasarlandığı belirtilmiş, çarpan araca ait plaka numarasına yer verilmiştir. Özellikle değer kaybı istemi teknik incelemeyi gerektirmektedir. İddia ve savunmanın tam olarak tartışılıp değerlendirilebilmesi için mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli bulunmamıştır. Sağlıklı bir inceleme yapılması ve davanın aydınlığa kavuşturulabilmesi için; öncelikle davalının … plakalı aracının olay tarihi itibariyle kazaya karışıp karışmadığına ilişkin (tramer kayıtlarına göre) tüm bilgi ve belgelerin temin edilerek, kazanın meydana geldiği kavşakta mobesse kayıtlarının bulunup bulunmadığının araştırılması daha sonra gerekirse davalının savunması üzerinde durularak davalı araç üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmedir.
19. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; kaza tespit tutanağının beyana göre tutulduğu, kaza tespit tutanağında yer alan kroki ile davacının iddiasının, aracın çarpma noktalarının örtüşmediği, davalının aracının davacı aracına çarptığına ilişkin başkaca bir delil de sunulmadığından yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ve kazanın hemen arkasından olay mahallinde tutulan kaza tespit raporu, mahkeme aracılığıyla aldırılan delil tespiti raporu, araç kaydına ilişkin olarak gönderilen yazı cevabı tüm dosya kapsamıyla birlikte değerlendirildiğinde davacının trafik kazası olduğunu ve davalının aracının kendi aracına çarptığı yönündeki vakıayı ispatladığı, zira davalının kaza olmadığına dair savunması olmadığı gibi, aksi ispat edilene kadar geçerli kabul edilen kaza tespit tutanağının da aksini ispatlayamadığı, bu nedenle maddi vakıanın ispatına ilişkin olarak mahkemece araştırma yapılmasına gerek olmadığı, ancak davacının talebi değerlendirildiğinde yapılan inceleme ve araştırmanın yine de yeterli kabul edilemeyeceği, kusur durumunun henüz saptanmadığı, değer kaybı ve araç mahrumiyetine ilişkin uyuşmazlığın çözümü teknik incelemeyi gerektirdiğinden mahkemece bu hususta mevcut deliller ve belgeler dikkate alınmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilmesi için direnme kararının izah edilen değişik gerekçe ile bozulması gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüş ise de; bu görüşler yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
20. Hâl böyle olunca mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
21. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440/III-I. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.06.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
1. Davacı vekilince; sürücüsü tespit edilemeyen ancak davalının işleteni olduğu anlaşılan aracın müvekkilinin aracına çarparak kaçtığı ileri sürülerek değer kaybı ve araç mahrumiyet bedelinin tahsili talep edilmiştir.
2. Aracın işleteni olan davalı cevap dilekçesi sunmamış ancak duruşmadaki beyanında, aracı kendi üzerine kayıtlı iken sattığını, sattığı kişinin araç kaydını üzerine almadığını, aracı iki ay sonra geri alıp başka birisine sattığını, kazayla ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Yerel mahkemece; trafik kaza tespit tutanağından … plakalı araç sürücüsünün tespit edilemediğinin anlaşıldığı, davacı tarafından da kazanın oluşuna, davalıya ait araç tarafından davacının aracına çarpmaya ilişkin herhangi bir delil ve iddianın ortaya konulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece eksik inceleme ve araştırma yapıldığı gerekçesi ile bozulan karara karşı mahkemece; davanın taraflarca hazırlama ilkesine tabî olduğu, ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, davacı tarafından sunulan delillerin toplanarak sonuca varıldığı gerekçeleri ile direnilmiştir.
4. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı; sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık ise; somut olayda, iki aracın çarpıştığı yönündeki maddi vakıanın ispatlanmış sayılıp sayılmadığı ve mahkemece yapılacak incelemede bu hususun göz önüne alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde düzenlenen genel ispat kuralı gereğince; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat ile yükümlü tutulmuştur. Kanun’un resmî belgelerle ispat başlıklı 7. maddesine göre; resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir.
6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde; ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı hüküm altına alınmıştır. Davanın dayanağı haksız fiildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 50. maddesinde zararın ve kusurun ispatı ayrıca düzenlenerek zarar görenin, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat ile mükellef olduğu belirtilmiştir.
7. Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir. Delil tespiti istenebilmesi için hukukî yararın varlığı gerekir. Kanunda açıkça öngörülen hâller dışında, delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal dâhilinde bulunuyorsa hukukî yarar var sayılır (HMK, m. 400).
8. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi uyarınca; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludur.
9. Somut olayda dava; olay mahallini terk ettiği için sürücüsünün tespit edilemediği, olay esnasında aracın markası ve plaka bilgileri alındığından işletenin saptandığı ileri sürülerek açılmıştır. Dosya kapsamından kazanın hemen ardından davacının müracaatı ile trafik görevlilerince olay mahallinde kaza tespit tutanağı tutulmuştur. Yine kazanın hemen ardından hasar ve değer kaybına ilişkin olarak davacı aracı üzerinde mahkeme aracılığı ile tespit yapılmıştır. Davacının aracın marka ve plakasına ilişkin beyanı ile İl Emniyet Müdürlüğünün yazısında belirtilen araç marka ve plakası eşleşmektedir.
10. Resmî nitelikte olan kaza tespit tutanağı aksi ispat edilene kadar geçerli kabul edilen belgelerdendir. Davacı kaza tespit tutanağı ve yukarıda izah edilen bilgi ve belgelerle maddi vakıaya davalının aracının kendi aracına çarptığına dair iddiasını yöneltmiştir. İspat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçmiştir. Davalı tarafça kazanın olmadığına, kendi aracının çarpan araç olmadığına ilişkin bir savunma getirilmediği gibi kaza tespit tutanağının aksi de ispatlanmamıştır. Gelinen aşamada vakıanın tespitine yönelik olarak bir araştırma yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Eş söyleyişle davalının aracının çarpması sonucu kazanın gerçekleştiğini aksi iddia ve ispat edilmeyen resmî belgelerle kanıtlanmıştır. Ne var ki, kusur durumu ve değer kaybı ile araç mahrumiyet bedeli istemine yönelik olarak mahkemece yapılmış bir inceleme bulunmadığından mevcut bilgi ve belgelere göre kusur durumu, talep edilen tazminat kalemleri yönünden bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre karar vermek gerektiğinden kararın bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir.
11. Açıklanan bu gerekçelerden ötürü sayın çoğunluğun öncelikle davacının aracı ile davalının … plakalı aracının olay tarihi itibariyle kazaya karışıp karışmadığına ilişkin (tramer kayıtlarına göre) tüm bilgi ve belgelerin temin edilerek, kazanın meydana geldiği kavşakta mobesse kayıtlarının bulunup bulunmadığının araştırılması daha sonra gerekirse davalının savunması üzerinde durularak davalı ve davacı araç üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği yönündeki görüşüne katılamıyoruz.