Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2016/282 E. 2016/528 K. 20.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2016/282
KARAR NO : 2016/528
KARAR TARİHİ : 20.04.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “basın yolu ile kişilik haklarına saldırı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.04.2010 gün ve 2010/175 E. ve 2011/129 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 22.02.2012 gün ve 2011/11991 E. , 2012/2673 sayılı ilamı ile,
“Dava; basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davaya konu edilen hususların ispatlanamadığı gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davaya konu edilen Cumhuriyet Gazetesinin 15/4/2010 tarihli sayısında “Amiral ve Eşinin Köstebek Kavgası” başlığı altında yapılan haberin gerçeğe aykırı olduğunu, suç isnadı ve hakaret içerdiğini belirterek kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalı, haber kaynağının davacı ile dava dışı eşi arasındaki boşanma davası sürecinde karşılıklı olarak basına verdikleri demeçler olduğunu, davacı hakkındaki iddialar nedeniyle Askeri Savcılık tarafından soruşturma yapıldığını belirterek görünür gerçeklik kapsamında kalan yayın nedeniyle istemin reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; Emekli Tümamiral olan davacı ile dava dışı eşi Sunahanım Güven arasında Ankara 8. Aile Mahkemesinin 2008/794 esas sayılı dosyasında boşanma davası olduğu bu süreçte tarafların karşılıklı olarak basına demeç verdikleri, dava dışı eş Sunahanım Güven tarafından basına verilen demeçler ihbar kabul edilerek, “Devletin Güvenliğine İlişkin Belgeleri Tahsis Oldukları Yerden Almak Başka Bir Yerde Kullanmak” iddiası ile ilgili olarak davacı hakkında Askeri Savcılık tarafından yapılan soruşturmada dava dışı eş Sunahanım Güven’in tanık sıfatıyla bilgisine başvurulduğu anlaşılmaktadır. Tanık sıfatıyla beyanda bulunan Sunahanım Güven; ” 2002 yılında evlendiklerini, eşi …’in 2004 yılında emekli olduğunu, 4 Haziran 2008 tarihinde evdeki eşyaları götürmek için 2 tır geldiğini, eşyaları toplarken eşinin bazı belgeleri siyah bir bavula koymaya çalışırken gördüğünü, ne olduğuna bakmak için belgelerin yere düşmesini sağladığını, belgeleri toplamaya çalışırken bazı belgeleri çaktırmadan alıp sakladığını, olayla ilgili olarak Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı’nı aradığını, belgeleri verdiğini bildiklerini anlattığını, eşi …’in her ay düzenli olarak Mustafa Özcan isimli şahıstan 20 bin dolar para aldığını, ayrıca 50 bin, 100 bin ve 200 bin dolar şeklinde paralar da aldığını, bu paraları bazen elden bazen de şoförü Mehmet isimli kişiden aldığını, birçok belge ve bilgiyi klasörlerle teslim ettiğini, 2002 yılından beri oturdukları lojmanda 5-6 çanta içerisinde 5 milyon dolar civarında para olduğunu, bunu bizzat gördüğünü…” belirtmiştir. Genel Kurmay İstihbarat Daire Başkanlığı’nın 22/4/2010 tarihli cevabi yazı içeriğinden, belgelerin askeri gizlilik taşıyan istihbari nitelikte belge olmadığı, dava dışı eş Sunahanım Güven ile yapılan görüşmede dile getirilen diğer iddialar ile ilgili yeterli kanıt bulunmadığı ve Sunahanım Güven tarafından boşanma davasında yarar sağlamak amacına matuf olarak iddiaların dile getirildiği belirtilerek kamu davası açılmasına yeter derecede delil elde edilmediği gerekçesiyle 30/11/2010 tarih, 2010/311 evrak, 2010/219 esas ve 2010/38 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir. Öte yandan davaya konu edilen olayların dışında davacı ile dava dışı eşi arasında boşanma sürecinde hakaret- tehdit ve mala zarar verme gibi bir çok suçlardan Ankara 22 Asliye Ceza Mahkemesi, Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi ve Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesinde ceza davalarının bulunduğu da görülmektedir.
Gelişim biçimi yukarıda açıklanan somut olayda; davacı ile dava dışı eşi arasında boşanma davası sırasında basına yansıyan ve dava dışı eş tarafından dile getirilen iddialar ile ilgili olarak davacı hakkında Askeri Savcılık tarafından soruşturma yapıldığı, yayın tarihinde soruşturmanın devam ettiği, yayın tarihinden sonra davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Basının maddi gerçekliği araştırmak ve kanıtlamak yükümlülüğü bulunmamaktadır. Haber, verildiği andaki beliriş biçimine göre görünür gerçeklik kapsamında ise hukuka uygun kabul edilmelidir. Somut olayda, davaya konu yayının 15/4/2010 tarihinde yapıldığı, davacı hakkında devam eden soruşturmanın 30/11/2010 tarihinde sonuçlandığı, soruşturma ve dava dışı eş ile aralarındaki boşanma davasındaki iddialar yayına konu edildiğine göre yayında hukuka aykırı bir yön bulunmayıp bu hali ile görünür gerçeklik kapsamındadır. Şu halde açıklanan gerekçelerle istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken basın ilkeleri ile bağdaşmayacak şekilde basına maddi gerçekliği kanıtlama yükümlülüğü yükleyecek gerekçe oluşturularak istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”
gerekçesiyle ve oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 20.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.