Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2016/2387 E. 2021/504 K. 15.04.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2016/2387
KARAR NO : 2021/504
KARAR TARİHİ : 15.04.2021

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … 5. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.12.2004 tarihinden iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiği 09.10.2013 tarihine kadar en son aylık net 1.250TL ücret ve bir öğün yemek karşılığı imalat usta yardımcısı olarak çalıştığını, çalışmasının davalı işyerinin niteliği ve yaptığı işin gereği olarak haftanın 7 günü ulusal bayram ve genel tatil günleri de dâhil 17.30-05.30 saatleri arasında olduğunu, fesih sonrası davalıya gönderdiği telgraf ile işçilik hak ve alacaklarının ödenmesinin istenmesine rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, talep konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini, fazla çalışma yapıldığı veya ulusal bayram ve genel tatiller günlerinde çalışma olduğu takdirde ücretin ödendiğini, hafta tatillerinin ve yıllık izinlerinin düzenli şekilde kullandırıldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. … 5. İş Mahkemesinin 27.04.2015 tarihli ve 2013/829 E., 2015/207 K. sayılı kararı ile; davacının ücretinin tanık anlatımları ve emsal ücret araştırması birlikte değerlendirildiğinde iddiası gibi net 1.250TL olduğu, iş sözleşmesinin işverence haksız şekilde feshedildiği, yıllık izinlerinin kullandırıldığının işverence ispat edilemediği, davalı işverence zamanaşımına uğramayan süreye yönelik olarak imzalı ücret bordroları ve puantaj kayıtları ibraz edildiği, puantaj kayıtlarında davacının imzası olmamakla birlikte puantaj kayıtlarının içeriği ile bordrolardaki tahakkukların birbiri ile uyumlu olduğu, tüm aylarda bordrolarda hafta tatili ücreti tahakkukuna yer verildiği gibi genel tatillere denk gelen aylarda gerek puantaj kayıtlarında gerekse bordrolarda muntazam biçimde genel tatil ücreti tahakkuklarına yer verildiği, bu tahakkukların aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı raporunda da aynı yönde tespitlere yer verildiğinden hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının ispat edilemediği, bordrolarda fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunmadığı gibi puantaj kayıtlarında da davacının haftalık ve aylık çalışma süresine ilişkin kayıt bulunmadığı, bu itibarla tanık anlatımlarından hareketle davacının haftalık ortalama 18 saat civarında fazla çalışma yaptığı ancak davacının devamlı fazla çalışma yapmasının hayatın olağan akışına uygun olmayacağı, hastalık, izin, vs. dönemlerde fazla çalışma yapılamayacağı gözetildiğinde belirtilen miktar üzerinden %60 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. … 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince 24.11.2015 tarihli ve 2015/30524 E., 2015/23125 K. sayılı kararı ile; davacının sair temyiz itirazlarının reddi ile “2-…Hafta tatili ile milli bayram ve genel tatil çalışma ücretleri ile ilgili taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır.
Davacı vekili davacının hafta tatilleri ile milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia ederek alacak talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, “….bordrolarda hafta tatili ücreti tahakkukuna yer verildiği gibi genel tatillere denk gelen aylarda gerek puantajlarda gerekse bordrolarda muntazam biçimde genel tatil ücreti tahakkuklarına yer verildiği görülmektedir. Puantaj kayıtlarına göre davacının zamanaşımı süresi içerisinde yalnızca 30.08.2013 Tarihinde Zafer Bayramında çalıştığı bu çalışmasının da bordroya yansıtılan genel tatil ücreti ödemesi yapıldığı görülmektedir. Bu itibarla davacı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin imzalanmış olan bordrolarda muntazam biçimde hafta tatili ve genel tatil ücreti tahakkuklarına yer verildiğinden davacı tarafında aksi yöndeki iddialarını ispatlayamadığı gibi 30.01.2013 Tarih ve 13 nolu ÇSGB raporunda da aynı yönde tespitlere yer verildiğinden hafta tatili ücreti ve genel tatil ücreti talepleri mahkememizce yerinde görülmemiştir.” gerekçesi ile bu iki talebin reddine karar verilmiş ise de, dosya içindeki puantajlar imzasızdır. Bu nedenle davacı işçiyi bağlaması mümkün olmadığı gibi, bordrolarda zamlı hafta tatili ücret tahakkuku bulunmamaktadır. Çalışılmadan ödenmesi gereken aylık maktu ücrete dâhil zamsız hafta tatili tahakkuku vardır. Aynı şekilde 2013 yılı 30 Ağustos genel tatili dışında bordrolarda milli bayram ve genel tatil zamlı tahakkuku bulunmamaktadır. Bu durumda davacının iddiasını tanık dahil her türlü delil ile ispat etmesi mümkün olup bordroları ihtirazi kayıtsız imzalaması talepte bulunmasına engel değildir. Geçmişten beri yerleşik uygulama da bu yöndedir. Öte yandan iş müfettişi raporu işverenin sunduğu belgelere ve bir kaç işçinin beyanına göre hazırlanmış bir rapordur. Yazılı belgelere dayanmadığından aksinin ispatı mümkündür. Hal böyle olunca davacının dinlettiği tanık beyanları ve diğer deliller bir değerlendirmeye tabi tutularak hafta tatili ve ulusal bayram-genel tatil alacakları hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu alacakların reddine karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
3-Mahkemece fazla mesai ücretinde %60 oranında hakkaniyet indirimi yapılmış ise de, bu oran hakkın özünü ortadan kaldıracak kadar yüksektir. Bu nedenle fazla mesai ücretinden hakkın özüne dokunmayacak şekilde makul bir oranda takdiri indirim yapılmalıdır.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır…” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. … 5. İş Mahkemesinin 18.04.2016 tarihli ve 2016/185 E., 2016/129 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ek olarak puantaj kayıtlarının içeriği ile bordro tahakkukların birbiriyle uyumlu oldukları gibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişinin raporunda da aynı tespitlerin yapıldığı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/3. maddesinde açıkça belirlendiği üzere çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleriyle işçi şikâyetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanakların aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğu, iş müfettişinin imzalı bordrolar ve imzasız puantaj kayıtları ile örtüşen, aksi işçi tarafından ispatlanamayan puantaj kayıtlarına uygun olarak bordrolardaki ödemelerin işçiye ödendiği değerlendirildiğinde davacının aksi yöndeki iddialarını ispat edemediği, birbirini teyit eden yazılı belgeler karşısında tanık ifadelerine değer verilemeyeceği, ayrıca fazla çalışma süresinin tanık beyanları ile 18 saat olarak belirlendiği, fazla çalışma ücretinin kıdem tazminatı ücretinin iki katından fazla olduğu, hakkaniyet indiriminin çerçevesinin Yargıtay içtihatları ile oluştuğu, somut verilerin olmadığı, buna göre çalışılan süre, fazla çalışmanın yoğunluğu ve hesaplanan fazla çalışma ücreti birlikte değerlendirildiğinde %60 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasının adil olduğu ve hakkın özünü de etkilemediği gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda,
a- Dosya içerisinde bulunan imzasız puantaj kayıtları, imzalı bordrolar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişi raporunun birbirleriyle uyumlu olması karşısında hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının ispatı bakımından tanık beyanları ve diğer deliller değerlendirilerek sonuca gidilmesinin mümkün olup olmadığı,
b- Fazla çalışma ücret alacağından mahkemece yapılan %60 oranında karineye dayalı indirimin hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikte olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen ve yukarıda tespit edilen uyuşmazlıkların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
A. Hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının ispatı yönünden;
13. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun/İş Kanunu/Kanun) 46. maddesinde hafta tatili ücretine ilişkin düzenleme yer alırken 47. maddesinde genel tatil ücretine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
14. Kanunun 46. maddesine göre;
“Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.
Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti tam olarak ödenir.
Şu kadar ki;
a) Çalışmadığı halde kanunen çalışma süresinden sayılan zamanlar ile günlük ücret ödenen veya ödenmeyen kanundan veya sözleşmeden doğan tatil günleri,
b) (Değişik: 4/4/2015-6645/35 md.) Ek 2 nci maddede sayılan izin süreleri,
c) Bir haftalık süre içinde kalmak üzere işveren tarafından verilen diğer izinlerle hekim raporuyla verilen hastalık ve dinlenme izinleri,
Çalışılmış günler gibi hesaba katılır.
Zorlayıcı ve ekonomik bir sebep olmadan işyerindeki çalışmanın haftanın bir veya birkaç gününde işveren tarafından tatil edilmesi halinde haftanın çalışılmayan günleri ücretli hafta tatiline hak kazanmak için çalışılmış sayılır.
Bir işyerinde işin bir haftadan fazla bir süre ile tatil edilmesini gerektiren zorlayıcı sebepler ortaya çıktığı zaman, 24 ve 25 inci maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebeplerden ötürü çalışılmayan günler için işçilere ödenen yarım ücret hafta tatili günü için de ödenir.
Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde hafta tatili ücreti işverence işçiye ödenir”.
15. Aynı Kanunun 47. maddesine göre;
“Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir.
Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde işçilerin ulusal bayram ve genel tatil ücretleri işverence işçiye ödenir”.
16. Hafta tatiline ilişkin düzenlemede, tatil gününden önce yasal çalışma sürelerinde çalışmış olmaları koşuluyla yedi günlük zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme hakkı bulunan işçilere hafta tatili gününde çalışmasının karşılığı olmaksızın bir günlük ücretinin ödeneceği; ulusal bayram ve genel tatil ücretine ilişkin düzenlemede ise, ulusal bayram ve genel tatil günü kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücretin ödeneceği öngörülmüş olup tatil yapılmayarak çalışma olması hâlinde ise ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretinin ödeneceği ifade edilmiştir.
17. Hafta tatilinde çalışan işçinin ücretinin nasıl hesaplanacağına dair Kanunda açık bir düzenleme bulunmamakta ise de, hafta tatilinde yapılan çalışmanın fazla çalışma sayılacağı ve ücretin yüzde elli zamlı şekilde ödenmesi gerektiği yerleşmiş bir uygulamadır. Buna göre, hafta tatilinde çalışan işçiye, çalışma karşılığı olmaksızın ödenmesi gereken bir yevmiye yanında, çalışmasının karşılığı olarak da bir buçuk yevmiye ödenmeli; bu hâlde çalışılan hafta tatilinin ücreti iki buçuk yevmiye olmalıdır.
18. Ulusal bayram ve genel tatil gününde çalışan işçiye ödenecek ücretin nasıl hesaplanacağı ise Kanunda düzenlenmiş olmakla, çalışma karşılığı olmaksızın ödenmesi gereken bir yevmiye yanında, çalışmasının karşılığı olarak da bir yevmiye ödenmeli; bu hâlde çalışılan ulusal bayram ve genel tatil ücreti iki yevmiye olmalıdır.
19. Bu aşamada, davanın dayanağını oluşturan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı iddiasının ispat koşulları üzerinde durulması gerekmektedir.
20. Gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu, gerekse hâlen yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nda ispat ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapıldığının ispatı genel hükümlere tabidir.
21. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”.
22. Dolayısıyla hafta tatillerinde, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi kural olarak, bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Çalışma olduğunun ispatı hâlinde söz konusu ücretlerin ödendiğini ispat yükü ise işverenin üzerindedir.
23. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan kural olarak işçi, hafta tatillerinde, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir. İspat konusunda en önemli deliller yazılı belgelerdir. İşyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş-çıkışları gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, puantaj kayıtları, işyerinde asılı çalışma saati levhaları, nöbet defterleri, işveren duyuruları yazılı delil niteliğindedir. Yazılı delillerin hükme esas alınması ana kural olmakla birlikte her bir kaydın gerçeği göstermediği ispatlandığı takdirde bu belgeler delil değerini kaybetmektedir. Bu durumda da tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekmektedir.
24. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2016 tarihli ve 2015/22-1444 E., 2016/869 K.; 06.12.2017 tarihli ve 2015/22-1315 E., 2017/1542 K.; 14.02.2018 tarihli ve 2015/22-1597 E., 2018/227 K.; 21.05.2019 tarihli ve 2015/22-3411 E., 2019/590 K., 25.11.2020 tarihli ve 2016/9-1215 E., 2020/950 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
25. İmzalı ücret bordrolarından, çalışma ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazı kaydının bulunması hâlinde, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmaların ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazı kayıt taşımaması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında çalışmalarının yapıldığını yazılı delille kanıtlaması imkân dâhilindedir (Çelik, N., İş Hukuku Dersleri, … 2010, s.:359).
26. Öte yandan imzalı olmakla birlikte çalışma gösterilen günlerde sıfır görünmesi hâlinde de çalışma olmadığı kabul edilmelidir. Bir başka deyişle “0” yazan bordro ile sıfır yazıp “bu ay tatillerde çalışma yapmadım” yazan bordro arasında fark yoktur. Bordroda tahakkuk olmakla bu tahakkukun çalışılmayan günlere ilişkin ücret olduğunun anlaşılması durumunda da çalışma karşılığı ödenen ücret bordroda yer almadığından bordronun tahakkuk içermeyen bordrodan bir farkı olmamaktadır.
27. Puantaj kayıtları da ispata yönelik yazılı deliller arasında olmakla birlikte imzalı olmadığı sürece her zaman işverence düzenlenebilecek nitelikte belgeler olduğundan aksinin de işçi tarafından ispatı her zaman ve her türlü delille mümkündür.
28. 4857 sayılı Kanunda çalışma hayatının denetiminin Devletin yetkisi ile güvence altına alınması sağlanarak bu kapsamda 92. maddesinde Devletin yetkili makam ve memurları olan iş müfettişlerinin teftiş, denetleme ve inceleme sonucunda tutanaklar düzenleyeceği öngörülmüştür. İş müfettişleri tarafından düzenlenen bu tutanaklarda işçilik alacaklarını ispata yarar delil olmakla Kanunun 92/3. maddesinde “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri (…) tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir.” şeklinde yer alan düzenleme ile de aksinin ispatının mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
29. İş davalarında sıklıkla başvurulan delillerden biri olan tanık beyanı yazılı deliller karşısında ispata yarar takdiri bir delildir; hâkimi bağlamaz ancak hâkim, tanık beyanını serbestçe takdir ederken sadece vicdani kanaati ile karar veremez. Tanık beyanları yönünde ya da aksine hüküm tesis edilmesi durumunda, hâkim tanık beyanının neden kabul ettiğini ya da etmediğini de açıklanmalıdır.
30. Somut uyuşmazlıkta, davacı hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ve ücretlerinin ödenmediğini iddia ederken, davalı bu günlerde çalışma olmadığını, çalışma olursa da karşılığının ödendiğini savunmuştur.
31. Dosya içeriğine göre, taraflarca delil listeleri ibraz edilmiş, bildirilmiş olan davacı tanıkları dinlenmiştir. Davalı tarafça ispata yönelik olarak dosyaya davacının çalıştığı süreleri gösterir imzasız puantaj kayıtları ile bordrolar sunulmuştur. Dosyaya … Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün 30.01.2014 tarihli ve 13 sayılı teftiş raporu ile rapora dayanak alınan belgeler getirtilmiştir.
32. Mahkemece dosyadaki deliller değerlendirilerek iş müfettiş raporu, imzalı bordrolar ile imzasız puantaj kayıtlarının birbiriyle uyumlu olduğu ve puantaj kayıtlarına uygun olarak bordrolardaki ödemelerin işçiye yapıldığı, davacının aksi yönde iddialarını ispat edemediği gerekçesiyle hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının reddine karar verilmiştir.
33. Öncelikle belirtmek gerekir ki, dosya içerisine sunulan puantaj kayıtları imzasız olmakla davacı tarafından aksinin ispatı her zaman mümkündür.
34. Öte yandan, imzalı bordrolarda da 30.08.2013 genel tatil günü dışında hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışma karşılığı olan zamlı ücretin ödenmediği görülmüştür. Bordrolarda hafta tatili ve genel tatil günlerinde tahakkuk yapılmış izlenimi edinilse de, bu ücret tahakkukunun aslında davacının çalışılmayan gün karşılığı yasal ücreti olduğu, buna göre bordroların tahakkuk içermeyen bordro niteliği taşıdığı anlaşıldığından aksinin ispatının mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.
35. Ayrıca, … Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce hazırlanan iş müfettiş raporunun da davacı dışında işyeri çalışanı olan üçüncü kişinin şikâyeti üzerine davacının iş sözleşmesinin feshedildiği 09.10.2013 tarihinden sonraki bir tarihte düzenlenmiştir. Söz konusu iş müfettiş raporu, davacının çalışma dönemine ilişkin olmadığı gibi işverence sunulan belgeler ile işyerinde çalışması devam eden üç kişinin ifadesi üzerine hazırlanmış olmakla işyerinde işçilerin her birinin görevi veya işin niteliği gereği çalışma şartları farklılık gösterebildiğinden hükme esas alınması mümkün değildir.
36. Sonuç itibariyle, davalı tarafından dosyaya sunulan puantaj kayıtlarına, imzalı bordrolara ve iş müfettiş raporuna itibar edilmeyeceği açıktır. Bu nedenlerle mahkemece tanık beyanları ve diğer deliller bir değerlendirmeye tabi tutularak ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücret alacakları hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
37. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
38. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
B. Fazla çalışma alacağından yapılan indirim yönünden;
39. Fazla çalışma alacağından indirim yapılması konusunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu uygulama Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile benimsenmiştir. Yargıtay kararlarında istikrarlı olarak işçinin uzun süre aynı şekilde çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı, işçinin izinli, mazeretli ve tatil günlerinde dinlenme hakkını kullanmadan yıllarca sürekli çalıştığının düşünülemeyeceği göz önüne alınarak hüküm altına alınan fazla çalışma alacağından dosya içeriğine uygun bir indirim yapılması gerektiği kabul edilmiştir. Aksine bir kabul yani “takdiri indirim” adı altında indirim oranın tamamen mahkemece takdir edilmesi gerektiği düşüncesi, uygulama ile varılmak istenen amaç ile bağdaşmayacağı gibi işçinin hakkına ulaşamaması tehlikesine de yol açabilecektir.
40. İşçinin, ulusal bayram ve genel tatil günleri, yıllık izinli, mazeret izinli vs. sebeple çalışamadığı günler yılın yaklaşık olarak 1/3’üne tekabül ettiğinden kural olarak yapılacak indirimde bu oranın esas alınması isabetli olacaktır. Ancak işçinin hesaplanan fazla çalışmalarında yıllık izin, mazeret izni ve tatil günleri dikkate alınmış ise indirimin daha az oranda yapılması gerekecektir.
41. Açıklanan nedenlerle fazla çalışma alacağından yapılacak indirimin “hakkaniyet indirimi” ya da “takdiri indirim” olarak nitelendirilmesi doğru olmayacaktır. İndirim, işçinin yılın belli dönemlerinde çalışmadığı karinesine dayalı olduğundan “karineye dayalı makul bir indirim” ifadesinin kullanılmasının daha doğru olacağı sonucuna varılmıştır. Hukuk Genel Kurulunun 06.12.2017 tarihli ve 2015/9-2698 E., 2017/1557 K.; 17.01.2018 tarihli ve 2015/9 (7)-907 E., 2018/23 K. ve 07.02.2018 tarihli ve 2015/9-3555 E., 2018/84 K.; 21.05.2019 tarihli ve 2015/22-3411 E., 2019/590 K., 11.02.2020 tarihli ve 2016/22-2093 E., 2020/124 K. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
42. O hâlde fazla çalışmaların yazılı belgelere, işveren kayıtlarına veya kesin delillere değil, tanık anlatımına dayalı olması durumunda mahkemece, indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da işçinin uzun süre her gün fazla çalıştırıldığına ilişkin kabulün hayatın olağan akışına ve insan doğasına uygun düşmeyeceği, yaşam tecrübelerine göre hiç hastalanmadan veya evlenme, doğum, ölüm, özel işleri gibi mazereti çıkmadan yıllarca sürekli çalıştığının kabul edilemeyeceği, işyerindeki üretim faaliyeti ve işçinin üstlendiği işin niteliği dikkate alınmadan sürekli iş gördürüldüğünün varsayılamayacağı; işçinin ara dinlenmesi, hafta tatili, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde hiç dinlenme hakkını kullanmadan çalıştığının düşünülemeyeceği karinesi göz önünde tutularak, hesaplanan tatil ve fazla çalışma alacaklarından makul bir indirim yapılması gerektiği hususu değerlendirilmelidir.
43. Fazla çalışma iddiasının takdiri delil ile kanıtlanması durumunda indirim yapılması gerekeceği hususu Hukuk Genel Kurulunun 07.02.2018 tarihli ve 2015/9-3555 E., 2018/184 K.; 12.12.2018 tarihli ve 2015/22-2360 E., 2018/1904 K.; 21.05.2019 tarihli ve 2015/22-3411 E., 2019/590 K., 11.02.2020 tarihli ve 2016/22-2093 E., 2020/124 K. sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.
44. Yukarıdaki açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili, müvekkilinin haftanın 7 günü 17.30-05.30 saatleri arasında çalıştığını belirterek fazla çalışma ücretinin tahsilini talep etmiştir.
45. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanları doğrultusunda davacının haftanın altı günü 17.30-05.30 saatleri arasında bir buçuk saat ara dinlenme süresi kullanarak çalıştığı, haftalık ortalama 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmış, mahkemece fazla çalışma alacağı hesaplanan miktardan %60 oranında karineye dayalı indirim yapılarak hüküm altına alınmıştır.
46. Fazla çalışma olgusu yazılı belge ile değil tanık beyanları ile kanıtlandığından indirim yapılmasında hata olmamakla birlikte, karineye dayalı indirim oranının %60 olarak belirlenmesi Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması ile bağdaşmadığı gibi davacının hakkına ulaşmasına engel teşkil edecek nitelikte olduğundan isabetsizdir.
47. Ayrıca direnme kararında 09.12.2013 olan dava tarihi 17.03.2016 olarak yazılmış ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilecek maddi hata niteliğinde olduğundan bozma sebebi yapılmamıştır.
48. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
49. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,
Hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının ispatı ile ilgili yukarıda gerekçe bölümünde (III-A-13-38. paragraflar arasında) yapılan açıklamalar, fazla çalışma alacağına yapılan indirim ile ilgili yukarıda gerekçe bölümünde (III-B-39-49. paragraflar arasında) yapılan açıklamalar dikkate alındığında direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.04.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.