Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2016/1086 E. 2020/200 K. 25.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2016/1086
KARAR NO : 2020/200
KARAR TARİHİ : 25.02.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “rücuen tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 7. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili (SGK) 26.07.2007 havale tarihli dava dilekçesinde; 24.09.2003 tarihinde sigortalı …’ün, Ufuk Mermi’nin kullandığı ve davalı işverene ait … plaka nolu araç ile seyir halindeyken, …’na ait … yönetimindeki çöp kamyonu ile çarpışması neticesinde meydana gelen trafik iş kazası nedeniyle sürekli iş göremez durumuna girdiğini, kaza nedeniyle sigortalıya 10.372.30TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiğini, 19.084.53TL peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, 413.42TL tutarında hastane masrafı yapıldığını, davalı işverenin sigortalının işe giriş bildirgesini vermediğini, bu nedenle 506 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereği sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 22.402.69TL’nin yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili 20.08.2007 tarihli cevap dilekçesinde; kazanın meydana geldiği tarihte sigortalının müvekkili bünyesinde çalışmadığını, bu nedenle iş kazası olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını ayrıca müvekkili şirketin …’ün tüm hastane masraflarını karşıladığını, ancak uygulanan yanlış tedavi nedeniyle …’ün durumunun daha ağırlaştığını, geçici iş göremezlik kaybının hastanenin yanlış tedavisi nedeniyle uzadığını ve bu durumda müvekkilinin kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
6. Davalı …Ş. vekili 22.10.2007 tarihli cevap dilekçesinde; … plakalı aracın trafik poliçesi ile müvekkil şirkete sigortalı olduğunu, davacının sadece iş kazası nedeniyle ödediği miktarı rücu edebileceğini, tüm maluliyet nedeniyle ödediği miktarı rücu edemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
7. Davalı …; cevap dilekçesi sunmamakla birlikte yargılama aşamasındaki beyanlarında davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Kararı:
8. Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 28.01.2014 tarihli ve 2007/776 E., 2014/13 K. sayılı kararı ile; meydana gelen trafik iş kazasında sigortalı …’ün %19.2 oranında maluliyetinin oluştuğu, davalı … Aşçı’nın bu kazada %75, … plaka nolu kamyonet sürücüsü Ufuk Mermi’nin %25 oranında kusurlu oldukları, bu sürücünün kusurundan motorlu aracı işleten durumundaki davalı… Cam Tic. Ltd. Şti.’nin kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, … plaka sayılı çöp kamyonunun davalı …Ş. tarafından sigorta edilmiş bulunduğu, kaza sonucu Kurumun kazalıya gelir bağladığı, geçici iş göremezlik ödeneği ödediği ve hastane masrafı sarf ettiği ve bu nedenlerle davacı Kurumun taleplerinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
9. Bakırköy 7. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 11.05.2015 tarihli ve 2014/8720 E., 2015/9159 K. sayılı kararı ile;
” Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı Kurum, 24.09.2003 tarihli trafik-iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir, ödenen geçici iş göremezlik ve tedavi masraflarından oluşan Kurum zararının tamamının; davalılardan… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden 506 sayılı Kanunun 10., diğer davalılar yönünden 506 sayılı Kanunun 26/2. ve 2918 sayılı Kanununa istinaden rücuan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davalı sürücü Ramazan’a %75, dava dışı sürücüye %25 kusur veren rapora itibar edilerek, davalı şirketin ise 506 sayılı Kanunun 10. maddesinden sorumlu olduğundan bahisle talep gibi davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
6100 sayılı HMK’nın 266. maddesine göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur.
Sürekli İş göremezlik ve malullük hâlinin belirlenmesinde izlenecek yol; 506 sayılı Kanunun 109. maddesinde (5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esaslarına dair 95. maddesinde) hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S. Yüksek Sağlık Kurulu’na itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.02.2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile 06.10.2010 gün ve 2010/10-390 Esas, 2010/448 Karar sayılı ilamların da belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın ilgili ihtisas kurulu ile üniversitelerin tıp fakülteleri ilgili bilim dalı başkanlıklarınca ya da S. S. Yüksek Sağlık Kurulu’nca düzenlenen raporlar arasında çelişkinin mevcut olması hâlinde, çelişkinin Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp Genel Kurulu tarafından giderilmesi de zorunludur.
Dosya kapsamına göre, Kurumca, kontrol kaydı konulmayan %19,2 sürekli iş göremezlik derecesine göre sigortalıya gelir bağlandığı, yargılama aşamasında, davalı şirketin sigortalıda meydana gelen sürekli iş göremezlik hâlinin sigortalının tedavisini zamanında yaptırmaması, hastanenin yanlış tedavisinden kaynaklandığı, trafik iş kazası ile iş göremezlik hâli arasında uygun bir illiyet bağının bulunmadığını savunması üzerine, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 15.08.2011 tarihli rapor alındığı, ne var ki alınan raporun sigortalı yerine, Rıfat oğlu 1977 doğumlu … hakkında düzenlendiği, giderek rapor içeriğinin dosya kapsamı ile örtüşmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, dosya arasına alınan Adli Tıp raporunun davalı şirketin savunmasını karşılamadığı gözetilerek, sigortalının sürekli iş göremezlik hâlinin tedavisini zamanında yaptırmaması, hastanenin yanlış tedavisinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, trafik iş kazası ile iş göremezlik hâli arasında uygun bir illiyet bağının bulunup bulunmadığı tereddütsüz belirlendikten sonra, sürekli iş göremezlik ve bağlanan gelir üzerindeki etkisi değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 25.08.2015 tarihli ve 2015/328 E., 2015/337 K. sayılı kararı ile; kazalı sigortalı …’ün kolu mühürlü olarak Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, ancak doğum tarihinin ve baba adının Kurumca sehven Rıfat ve 1977 olarak yazıldığı, davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin kazalı sigortalının Kurum tarafından tespit edilen iş göremezlik oranına bir itirazı olmadığı, itirazının iş göremezlik oranının iş kazası ile arasındaki illiyet bağına yönelik olup bu hususunda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından tanzim olunan rapor ile karşılandığı ve yeniden rapor alınmasının adaletin gecikmesine yol açacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
13. Davalı …Ş. vekilinin temyizi yönünden;
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce mahkemece verilen ilk kararın davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece davalı lehine bozma kararı verildiği, direnme kararının ise aynı şekilde davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında, bozma öncesi kararı temyize getirmeyen davalı …Ş. vekilinin direnme kararını temyizinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda temyiz isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
13.1. Bilindiği üzere hukuki yarar, dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
13.2. Mahkemenin ilk hükmünü temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde de hukuki yararı bulunmamaktadır.
13.3. O hâlde davalı …Ş. vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
14. Davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyizi yönünden ise işin esasının incelenmesi gereklidir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; rücuen tazminat istemine ilişkin eldeki davada Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 15.08.2011 tarihli rapor içeriğinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı ve mahkemece tekrar Adli Tıp Kurumundan trafik iş kazası ile sigortalıda meydana gelen meslekte kazanma gücü kaybı arasında uygun illiyet bağını inceleyen bir rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
16. Bilindiği üzere, bedensel ve ruhsal arızalar nedeniyle sigortalıya ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi ve bu yardımların kusurlu işveren veya üçüncü kişilerden tahsil edilebilecek peşin sermaye değerinin belirlenebilmesi için sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, sigortalıda oluşan meslekte güç kaybı oranının ve bu oranın ne zaman meydana geldiğinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekmektedir.
17. Sigortalıda oluşan meslekte güç kaybı oranı ve bu oranın ne zaman meydana geldiğinin saptanması ise ancak bu hususta yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 tarihli ve 2013/10-485 E. 2013/1749 K. sayılı kararı).
18. Sürekli iş göremezlik oranının tespitinde izlenecek usul, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 95. (506 sayılı Kanun’un 109.) maddesinde belirlenmiştir.
19. 5510 sayılı Kanun’un 95. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı hâlinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
20. İş kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun da aynı yönde düzenleme içermektedir. Gerçekten de 506 sayılı Kanun’un 109. maddesinde; sigortalının sürekli iş göremezlik, malullük ve erken yaşlanma hâllerinin saptanmasında, Kurum sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlarda belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen kararlara ilgililer tarafından itiraz edilmesi hâlinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacağı ve Kurumun yaptıracağı incelemelerin kendi açısından Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun kararı ile sona ereceğini hükme bağlanmıştır.
21. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 tarihli ve 1976/4 E. 1976/6 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere Kurulun kararları, Sosyal Sigortalar Kurumunu bağlayıcı ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı yoktur.
22. İlgililerce Yüksek Sağlık Kurulunun kararına itiraz edilmesi hâlinde uygulamada bilirkişi incelemesi genellikle Adli Tıp Kurumu aracılığı ile yaptırılmakta olup, Adli Tıp Kurumu raporunun alınmasından sonra iki olasılık ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, Adli Tıp Kurumu raporunun Yüksek Sağlık Kurulu raporunu doğrulamasıdır. Bu durumda Adli Tıp Kurumu raporunu çürütecek önemli bir neden, somut bir veri yoksa Adli Tıp Kurumu raporuna itibar edilebilir. Çünkü, iki üst sağlık kuruluşunun görüşü birbirini doğrulamaktadır. İkinci olasılık ise; Adli Tıp Kurumu raporu ile Yüksek Sağlık Kurulu raporlarının birbirine aykırı olmasıdır. Bu durumda, çelişkinin giderilmesi gerekmektedir. Her ne kadar Özel Daire tarafından Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu ile Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporları arasındaki görüş farklılığının Adli Tıp Genel Kurulundan rapor aldırılmak suretiyle giderilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, Özel Dairenin bozma kararından sonra yapılan kanun değişikliği ile Adli Tıp Genel Kurulu yerine Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp 2. Üst Kurulunun ihtisas edildiğini belirtmek gereklidir. 2659 sayılı Adli Tıp Kanunu’nun 03.11.2016 tarihli ve 6754 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile değişik Adli Tıp Üst Kurullarının Görevleri başlıklı 15. maddesinin “f” fıkrası uyarınca “Adlî Tıp İhtisas Kurulları ile Adlî Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar.” düzenlemesi çerçevesinde Adli Tıp Üst Kurullarınca giderilmesi gereklidir. Anılan düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere, Adli Tıp Üst Kurulları çeşitli sağlık kuruluşları ile Adli Tıp İhtisas Kurulları raporları arasında çıkabilecek çelişkileri son merci olarak inceleyip kesin olarak karara bağlayacaktır.
23. Açıklanan tüm bu yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 15.08.2011 tarihli rapor içeriğinde adı geçen … ile iş bu dosya kapsamındaki sigortalı …’ün kimlik bilgilerinin farklı olduğu ve davaya konu olan trafik iş kazası ile sigortalıda meydana gelen %19.2 meslekte kazanma gücü kaybı oranı arasındaki illiyet bağının somut olay bakımından yeterli incelemeye dayanmadığı anlaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, her ne kadar mahkemece sigortalı …’ün kolu mühürlü olarak Adli Tıp Kurumuna gönderildiği bu nedenle Kurum tarafından başka birinin incelenmesinin mümkün olmadığı, sadece rapor düzenlenirken sehven sigortalının doğum tarihinin ve baba adının sehven yazıldığı belirtilse de, rücuen tazminat davalarında dava sonucunu etkileyecek en önemli etken sigortalıda meydana gelen meslekte kazanma gücü kaybı oranı olup, bu oranının şüpheye mahal vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Davalı işveren… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ve yargılamanın bütün aşamalarında sigortalıda meydana gelen meslekte kazanma gücü kaybı oranı ile yaşanan iş kazası arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını, sigortalının tedavisini gerektiği şekilde ve zamanında yaptırmadığını, ayrıca uygulanan yanlış tedavi sonucu oranın arttığını belirtmesine rağmen Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 15.08.2011 tarihli raporda bu kapsamda inceleme yapılmamıştır. Mahkemece Adli Tıp Kuruluna hitaben yazılan 03.05.2010 tarihli müzekkere içeriğinde bu hususlar belirtilmesine rağmen, davalı işverenin iddia ettiği kapsamda illiyet bağı yönünden inceleme yapılmayan rapora itibar edilerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
24. Hâl böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararının yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekir.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Yukarıda (13.) paragrafta açıklanan nedenlerle davalı …Ş. vekilinin temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
Davalı… Cam San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcını yatıranlara geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.