Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2016/108 E. 2019/452 K. 11.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2016/108
KARAR NO : 2019/452
KARAR TARİHİ : 11.04.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 2. İş Mahkemesince taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen 15.05.2014 tarihli ve 2013/699 E.-2014/210 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 10.12.2014 tarihli ve 2014/13427 E.-2014/22437 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, davalı işyerinde 01.10.2009-28.11.2012 tarihleri arasında kalite kontrol elemanı olarak çalıştığını, iş akdinin kendisi tarafından emeklilik için yaş hariç 3600 günlük süreyi doldurması nedeniyle feshedildiğini bildirerek kıdem tazminatı alacağının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının kendi şirketlerinde çalışmadığını, bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini bildirerek davanın husumetten reddini istemiştir.
Mahkemece davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davacı, davalı … A.Ş.’ye kıdem tazminatı istemli alacak davası açmış, davalı husumet itirazında bulunmuştur. Davacı yargılama esnasında davacının çalıştığı işyerinin davalı firma olmadığını kabul etmiş, davacının Kayahan İç ve Dış Ticaret A.Ş isimli şirket olduğunu, yanılma sonucu bu davayı açtığını, bu şirketlerin grup şirketler olduğunu, asıl davalı hakkında mevcut dava ile birleştirilmek üzere yeni bir dava açacağını bildirmiştir. Davacı dava dışı Kayahan İç ve Dış Ticaret A.Ş.’ye karşı aynı taleple Konya 1. İş Mahkemesine 2014/279 Esas, 2014/298 Karar sayılı dosya ile dava açmış olup, bu dosya hakkında mahkemesince 30.04.2014 tarihinde temyize konu dosya ile birleştirme kararı verilmiştir. Temyize konu mahkeme kararı 15.05.2014 tarihli olup, karar tarihinde önce birleştirme kararı ile asıl davayla birleşen Konya 1. İş Mahkemesinin 2014/279 Esas, 2014/298 Karar sayılı dosyaya ilişkin olarak herhangi bir hüküm kurulmamıştır. 6100 sayılı HMK.’nun 166/1. maddesine göre birleştirme kararı ilk mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olduğundan, mahkemece hüküm kurulurken karar tarihinden önce dava dosyası ile birleştirilen Konya 1. İş Mahkemesinin 2014/279 Esas, 2014/298 Karar sayılı dosyası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmayıp bozma nedenidir.…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı iş yeri olan Kayahan Şirketinde 2009 yılından emeklilik nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği 28.11.2012 tarihine kadar çalıştığını, iş yerinde kalite kontrol görevlisi olarak çalışan müvekkilinin aylık ücretinin 1.600TL olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı işçinin dava dışı Kayahan İç ve Dış Ticaret A.Ş. bünyesinde çalıştığını ve iş sözleşmesinin anılan şirket ile yapıldığını, bu nedenle müvekkili yönünden davanın taraf sıfatı yokluğundan reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı işveren ile davacı işçinin çalıştığı şirketlerin farklı tüzel kişiliğe sahip olduğu, bu şirketler arasında ihtiyari veya zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, ön inceleme duruşmasında davacıya taraf sıfatı yönünde beyanda bulunmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin ise bir sonraki celsede birleştirme talebini dile getirdiği, açılan davada davalı şirkete taraf sıfatının yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, işçilik alacağı istemli eldeki davanın ilk davanın açıldığı mahkemede yargılaması devam ederken, davacı tarafından taraf sıfatında yanılma gerekçesiyle aynı yerde bulunan diğer iş mahkemesinde ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilme talepli dava açıldığı, açılan bu davada ikinci davanın açıldığı mahkemece birleştirme kararı verilerek dosyanın ilk davanın açıldığı mahkemeye gönderildiği somut olayda, ilk davanın açıldığı mahkemece direnmeye konu kararda, birleştirilen dava dosyası ile ilgili herhangi bir hüküm kurulmadığı görülmekle, mahkemece hüküm kurulurken karar tarihinden önce dava dosyası ile birleştirilen dava hakkında karar verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 166’ncı maddesinde davaların birleştirilmesi düzenlenmiştir. Buna göre; “(1) Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.
(2) Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.
(3) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.
(4) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.
(5) İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.”
Görüldüğü üzere aralarında bağlantı bulunan ve aynı mahkemede açılmış olan davalar, yargılamanın her safhasında istek üzerine ya da mahkemece kendiliğinden birleştirilebilir. Bir yerde aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılır. Örneğin aynı yerde birden fazla iş mahkemesinin bulunması ve davaların bu mahkemelerde açılması durumunda, davaların birleştirilmesi açısından bu iş mahkemeleri aynı mahkeme sayılır.
Mahkeme, aralarında bağlantı bulunan davaların her halde birleştirilmesine karar vermek zorunda değildir; ancak tahkikatın (yargılamanın) daha iyi bir şekilde yürütülmesi için gerekli gördüğü hâllerde, aralarında bağlantı bulunan davaların birleştirilmesine karar verebilir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı C:3, İstanbul 2001, s.3439).
Davaların birleştirilmesi kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Birleştirilmesine karar verilen davalar, bir dosyada (ilk açılan dava dosyasında) birleştirilir. Mahkeme, birleştirilen davaları birlikte inceleyip karara bağlar; yani davaların tahkikat safhası müşterektir. Hükümde birleştirilen her dava için ayrı ayrı karar verilmesi ve hüküm fıkrasında, her dava için verilen kararın ayrı ayrı gösterilmesi gerekir (Kuru, s.3444-3445).
HMK’nın 166’ncı maddesinin birinci fıkrasında birleştirme kararının ikinci davanın açıldığı mahkemece verileceği ve bu kararın, diğer mahkemeyi (ilk davanın açıldığı) bağlayacağı açıkça belirtilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı vekili 04.12.2013 tarihli dava dilekçesi ile davalı … Mak. End. Tic. A.Ş. aleyhine kıdem tazminatı istemli eldeki davaya açmış, davalı vekili 06.01.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde ise taraf sıfatının bulunmadığından bahisle davanın reddini istemiştir.
Davalının taraf sıfatı yönündeki itirazları üzerine Mahkemece, 08.04.2014 tarihli duruşmada beyanda bulunması için davacı vekiline iki haftalık süre verildiği ve duruşmanın 15.05.2014 tarihine bırakıldığı görülmüştür.
Davacı vekili ise 12.04.2014 tarihli beyan dilekçesi ile, davalının Kayahan İç ve Dış Tic. A.Ş. olduğunu, bu nedenle tarafta yanılma meydana geldiğini, davayı gerçek hasım olan Kayahan İç ve Dış Tic. A.Ş.’ye tevcih ettiğini, bu şirketlerin grup şirketler olduğunu ve asıl davalı hakkında mevcut dava ile birleştirilmek üzere yeni bir dava açtığını mahkemeye bildirmiştir. Benzer beyanlar duruşma tutanaklarında da yer almıştır.
Konya 1. İş Mahkemesinin (ikinci davanın açıldığı mahkeme) 30.04.2014 tarihli ve 2014/279 E.-2014/298 K. sayılı birleştirme kararına konu dosya içeriği incelendiğinde, davanın 15.04.2014 tarihinde aynı alacak istemi ile açıldığı ve Konya 2. İş Mahkemesinin (ilk davanın açıldığı mahkeme) 2013/699 E. sayılı dava dosyası (direnmeye konu dava dosya) ile birleştirilmesinin talep edildiği, bu nedenle Konya 1. İş Mahkemesince 21.04.2014 tarihli müzekkere ile ilk davanın açıldığı mahkemeden birleştirilmesi istenen dosyanın incelenmek üzere istenildiği, anılan dosyanın 28.04.2014 tarihinde ikinci davanın açıldığı mahkemeye gönderildiği, ikinci davanın açıldığı mahkemece 30.04.2014 tarihinde tensip zaptı ile dosyaların birleştirilmesine karar verildiği, gerekçeli kararın ise 12.05.2014 tarihinde yazıldığı, 15.05.2014 tarihli müzekkere ile de birleştirilen dosyanın ilk davanın açıldığı mahkemeye gönderildiği, ilk davanın açıldığı mahkemenin de aynı tarihte direnmeye konu kararı verdiği anlaşılmıştır.
İlk davanın açıldığı Konya 2. İş Mahkemesince direnmeye konu karar verildikten sonra 20.05.2014 tarihli “İlgi sayılı yazınız ile mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilen mahkemenizin 2014/279 esas sayılı dosyası mahkememiz dosyasına hüküm kurulduktan sonra gönderilmekle üzerinde bir işlem yapılmadan ekte gönderilmiştir.”şeklinde müzekkere ile birleşen dosyanın ikinci davanın açıldığı mahkemeye iade edildiği ve her iki mahkeme arasında birden fazla kez bu yönde yazışmaların yapıldığı görülmüştür.
Dolayısıyla direnmeye konu mahkeme kararı 15.05.2014 tarihli olup, karar tarihinden önce birleştirme kararı ile asıl davayla birleşen Konya 1. İş Mahkemesinin 30.04.2014 tarihli ve 2014/279 E.-2014/298 K. sayılı dosyası ile ilgili herhangi bir hüküm kurulmadığı görülmekle, 6100 sayılı HMK’nın 166’ncı maddesinin birinci fıkrasına göre birleştirme kararı ilk mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olduğundan, mahkemece hüküm kurulurken karar tarihinden önce dava dosyası ile birleştirilen Konya 1. İş Mahkemesinin anılan dosyası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması yerinde değildir.
Hâl böyle olunca direnme kararı Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcın yatırana iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.04.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.