Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2015/3941 E. 2019/589 K. 21.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/3941
KARAR NO : 2019/589
KARAR TARİHİ : 21.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Aksaray İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.11.2013 tarihli ve 2013/159 E., 2013/514 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 23.02.2015 tarihli ve 2014/7410 E., 2015/2957 K. sayılı kararı ile;
(…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, 1479 sayılı Kanunun Geçici 21. maddesinin yürürlüğünün 4956 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesi ile 5724 sayılı 2008 yılı Bütçe Kanununun 28. maddesinin 12. fıkrası gereği 01.10.2008 tarihine kadar ertelenmiş olması, aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren 5510 sayılı kanunun 106. maddesinin 2. bendi gereği yürürlükten kaldırılarak uygulama imkanının kalmamış olmasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Somut olayda, davacının 01.07.1987-19.04.2011 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine tabi sigortalılığının bulunduğu, prim borcu nedeni ile 01.07.1987 tarihi itibariyle sigortalılığının 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesi gereğince durdurularak 01.05.2008 tarihinden itibaren tekrar başlatıldığı, 01.07.1987-01.05.2008 tarihleri arasındaki dönemin ise ihyaya tabi olması nedeni ile pirim borcunun ödenmesi sonrası anılan tarihler arasındaki sigortalılık süreleri gözetilmeksizin belirlenen 1. basamaktan 01.05.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, 1479 sayılı Kanunun Ek 19 ve 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesi kapsamında prim borcu nedeni ile durdurulan ve ihyaya tabi sigortalılık sürelerinin prim borcunun ödenmesi sonrası yaşlılık aylığının belirlenmesinde esas alınan basamak tespitinde nazara alınıp alınmayacağı noktasındadır.
1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinde “Bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. … Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. …” hükmüne yer verilmiş, 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesi ile de “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. … Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda zikredilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, durdurulan sigortalılık sürelerine yönelik prim borcunun sigortalı yada hak sahipleri tarafından ödenmesi halinde, anılan sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Kurumca zorunlu sigortalılık süresi olarak kabul edildiği halde prim borcu nedeni ile bir yönüyle askıya alınan ve borcun ödenmesi sonrası sigortalılık süresi olarak değerlendirilen bu sürelerin, yaşlılık aylığının belirlenmesinde esas alınan basamakların tespitinde, sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesinin zorunlu bir sonucu olarak gözetilmesi gerekmektedir.
Hal böyle olunca, öncelikle davalı Kurumdan prim borcu nedeni ile durdurulan ve borcun ödenmesi sonrası sigortalılık süresi olarak değerlendirilen 01.07.1987-01.05.2008 tarihleri arasındaki süreler gözetilerek, davacının yaşlılık aylığında esas alınması gereken basamakları sorularak belirlenmeli, 5510 sayılı Kanun ile prim ve aylıkların belirlenmesinde basamak sisteminden 01.10.2008 tarihinden itibaren vazgeçildiği ve davacının anılan sürelere yönelik prim borcunu 5510 sayılı Kanunun Geçici 17. maddesi gereği belirlenen tutara göre ödediği gözetilerek, 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesinin “… sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. …” hükmü çerçevesinde davacının son basamağına göre ödemesi gereken prim tutarı Kurumdan sorularak, davacının Geçici 17. maddeye göre ödediği tutardan fazla olması halinde aradaki farkın ödenmesi için davacıya süre verilmeli, sonrasında bu basamaklara göre başlangıçtan itibaren tahsisi gereken yaşlılık aylığı tutarı sorularak tespit edilmeli, davacının Kurumca belirlenen basamak ve yaşlılık aylığı miktarına itiraz etmemesi halinde bu tutarlar esas alınarak hüküm kurulmalıdır.
Davacı tarafından Kurumca belirlenen basamak ve aylık miktarına itiraz edilmesi halinde ise, öncelikle, sigortalının aylıkta esas alınan basamaklarının belirlenmesi gerekmektedir. 2926 sayılı Kanunun 33 ve 35. maddelerinin ilk halinde sigortalıların ödeyecekleri primlerin 12 basamaklı gelir tablosuna göre belirleneceği, basamakta bekleme süresinin 2 yıl olduğu, yazılı taleple ve prim ödemeye bağlı basamak yükseltileceği öngörülmüştür
04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK ile yapılan değişiklikle basamak sayısı 24’e çıkarılarak basamakta yükselme için Sigortalının ilk oniki basamakta bekleme süresinin bir, onüçüncü basamaktan itibaren her basamakta bekleme süresinin ise iki yıl olduğu, ilk onbir basamakta sıra itibarıyla basamak yükseltilmesi, prim ödemeye ve talebe bakılmaksızın Kurumca yapılacağı, onikinci basamaktan itibaren basamak yükseltilebilmesi için, sigortalının yazılı talepte bulunması ve talep tarihinden önceki dönem sonu itibarıyla prim ve diğer borçlarını ödemiş olmasının şart olduğu belirtilmiş, anılan KHK’nın 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile iptal edilmesi sonrası ise de 28.01.2004 tarihinde yayınlanarak 08.08.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5073 sayılı Kanun ile aynı yönde düzenlemeler yapılarak bu düzenlemelerin yürürlüğü bütçe kanunları ile 01.10.2008 tarihine kadar uzatılmıştır. Bilindiği üzere kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme olmadığı gibi, kural olarak, her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyecekleridir.
Hal böyle olunca, davacının 01.07.1987-30.04.2008 tarihleri arasındaki sigortalılık süreleri dikkate alınarak, çalışmaların geçtiği dönemlerde yürürlükte bulunan yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde öngörülen basamak yükseltme esasları çerçevesinde basamak intibakının gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Tahsiste esas alınacak basamakların bu şekilde tespitinden sonra, yaşlılık aylığı miktarının belirlenmesi safhasına geçilmelidir. Yaşlılık aylığının hesabında öngörülen istisnaları dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi ve bu maddenin yollaması ile anılan Kanunun 29 ve 2926 sayılı Kanunun 18. maddelerinin uygulanması gerekmektedir.
Geçici 2. maddede, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı kanunlara tabi olanlara bağlanacak yaşlılık aylıkları aşağıdaki şekilde hesaplanır:
a) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sürelerdeki prim ödeme gün sayılarına veya fiilî hizmet süresine ait aylık; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki kanun hükümlerine göre, aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla hesaplanacak aylığının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi ile orantılı bölümü, aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile çarpılarak hesaplanır.
b) Sigortalının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sürelerdeki prim ödeme gün sayılarına ait aylığı, aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır. Ancak, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3600 prim gün sayısını doldurmamış olan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlama oranının hesabında, sigortalının Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen ve Kanunun yürürlük tarihinden önceki prim gün sayısını 3600 güne tamamlayan hizmet sürelerinin her 360 günü için % 3 oranı esas alınır.
c) Aylık, (a) ve (b) bentlerine göre hesaplanan kısmî aylıkların toplamından oluşur. Aylıklar ayrıca 29 uncu maddenin son fıkrasına göre artırılarak belirlenir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci maddesinin (a) bendine göre gösterge sistemi içinde hesaplanacak kısmî aylıklara esas gösterge, sigortalıların ortalama yıllık kazanç hesabına giren takvim yılı sayısı esas alınmak suretiyle hazırlanacak olan gösterge ve üst gösterge tespit tabloları esas alınarak belirlenir.
Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen sürelere ilişkin aylığın hesabında esas alınan asgari aylık tutarı ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenen eski tam aylık tutarı, toplam prim ödeme gün sayısı içinde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen prim ödeme gün sayısının oranına tekabül eden tutar üzerinden esas alınır. …” hükmüne yer verilmiş, 29. maddenin “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır.
Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır.
Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90’ı geçemez.
28 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60’a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, % 50’yi geçmemek üzere üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için bu fıkrada geçen 9000 prim gün sayısı 7200 gün, % 50 oranı da % 40 olarak uygulanır.
Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak, sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır.” şeklindeki düzenlemesi ile de 01.10.2008 sonrası aylıkların hesaplama yöntemi belirlenmiştir.
Geçici 2. madde hükmü gereğince, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihine kadarki sigortalılık sürelerine yönelik aylıklar, 2926 sayılı Kanunun 18. maddesi gereğince hesaplanacak ve 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı bölümü aylık miktarında esas alınacak, 01.10.2008 tarihi sonrasındaki sigortalılık sürelerine yönelik aylıklar ise 5510 sayılı Kanunun 29 ve devamı madde hükümleri gereğince hesaplanacak ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sigortalılık süresinin toplam sigortalılık süresine orantılı bölümü aylık miktarında esas alınacaktır.
2926 sayılı Kanunun 18. maddesinde, “Yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bulunduğu basamakta en az bir tam yıl prim ödemiş olması şartıyla 33 üncü maddede belirtilen basamaklardan son defa prim ödediği basamak göstergesinin katsayı ile çarpımının % 70’i oranında yaşlılık aylığı” bağlanacağı, “Sigortalının bulunduğu basamakta en az bir tam yıl prim ödememiş olması halinde yaşlılık aylığı”nın bir önceki basamak üzerinden hesaplanacağı, yaşlılık aylığının hesabındaki aylık bağlama onanının “sigortalının kadın ise 58, erkek ise 60 yaşından sonra sigortalılığa devamda fazla olan her tam yaş için ve 25 yıldan fazla prim ödediği her tam yıl için % 70 oranı birer artırılarak”, “yirmibeş yıldan eksik prim ödenmiş her tam yıl için % 70 oranı % 1 eksiltilerek” hesaplanacağı, hüküm altına alınmış, aylık miktarının artışını öngören 5073, 5282 ve 5454 sayılı Kanunlarda da bağlanacak aylıkların 2003 yılı Aralık ayında yürürlükte bulunan gelir tablosu ve gösterge tutarları esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemeye göre; A aylığının hesap formülü;
Son bir tam yıl prim ödenen basamağın
(01.07.2003) Gelir tablosu karşılığı
A Aylığı = Aylık gelir tutarı x ABO x 01.10.2008 öncesi hizmeti
Toplam hizmetleri
şeklinde olacaktır.
Bu şekilde A aylığı, 01.07.2003 tarihi itibarıyla aylık miktarını oluşturur. Bu tutara 2003 yılı Ocak ayından geçerli olmak üzere, yıl içerisinde memur maaş katsayısının artışı dolayısıyla yapılan artış miktarlarını 100 milyon liraya tamamlayacak miktarlarda ödenmesi gereken sosyal destek ödemesi tutarının 01.10.2008 tarihine kadar gecen sürelere ilişkin hesaplanacak kısmi tutarı eklenerek 2004 yılı Ocak ödeme döneminden 2007 yılı Temmuz dönemi dahil aylıklara uygulanan artışlar uygulanmak suretiyle (A) aylığı 2008 yılı Ocak dönemine, sonrasında, 2008 yılı dahil olmak üzeretahsis talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile çarpılarak tahsis talep yılının Ocak ayına taşınır.
Bu aşamadan sonra 01.10.2008 sonrası sigortalılık süreleri esas alınarak 5510 sayılı Yasanın 29. maddesi gereği aylık hesabı yapılmalıdır. Anılan yasal düzenlemeye göre Aylık= Ortalama Aylık Kazanç x Aylık Bağlama Oranı formülüne göre hesaplanır.
Ortalama Aylık Kazanç ise 2008 yılı Ekim ayı (dahil) ve sonraki her yıla ait prime esas kazancın, ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşecek güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, 2008 yılı Ekim ayı (dahil) sonrası prim ödeme gün sayısına bölünmek suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın 30 katıdır.
Burada prime esas kazanç tutarının belirlenmesi üzerinde durmakta fayda vardır. Bilindiği gibi 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre “4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
a) Aylık prime esas kazanç, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek günlük kazancın otuz katıdır. Bu sigortalılar tarafından Kurumca belirlenen sürelerde aylık prime esas kazanç beyan edilir. Beyanda bulunmayan sigortalıların aylık prime esas kazancı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katı olarak belirlenir.
b) Sigortalı aynı zamanda işveren ise aylık prime esas kazancı, çalıştırdığı sigortalıların prime esas günlük kazancının en yükseğinin otuz katından az olamaz. …”. Anılan hüküm çerçevesinde 01.01.2009 tarihi sonrası dönem yönünden sigortalı tarafından beyan edilen günlük kazanç belirlenmeli, beyan bulunmadığı takdirde prime esas günlük kazanç alt sınırı esas alınarak prime esas aylık kazanç tutarı tespit edilmeli, 01.10.2008-01.01.2009 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise, prime esas kazanç beyan edilmemesi hâlinde, sigortalının daha önce bulunduğu en son gelir basamağına karşılık gelen tutar esas alınarak prime esas kazanç tespit edilmelidir.
Aylık bağlama oranı, sigortalının malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90’ı geçemez. 30.04.2008 tarihi ve öncesi sigortalılığı bulunup Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce 3600 prim gün sayısını doldurmamış olan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlama oranının hesabında, sigortalının Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen ve Yasanın yürürlük tarihinden önceki prim gün sayısını 3600 güne tamamlayan hizmet sürelerinin her 360 günü için % 3 oranı esas alınır.
Açıklanan yöntemle hesaplanan yaşlılık aylığı; sigortalının fiili çalışma süreleri için prime esas günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak, talep yılına ait Ocak ayı itibariyle belirlenen ortalama aylık kazancının % 35’inden, sigortalının talep tarihinde bakmakla yükümlü olduğu eşi veya çocuğu varsa % 40’ından az olamaz.
Bulunan tutarın 01.10.2008 sonrası prim gün sayısına orantılı bölümü alınarak kısmi aylık (B) hesap edilecektir. Sigortalının aylığı (A) ve (B) kısmi aylıklarının toplamından oluşur. Bu şekilde bulunan tutar, tahsis talep yılının ocak ayındaki aylık tutarıdır. Bulunan miktarın tahsis tarihine göre Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde uygulanan artış oranları kadar arttırılması sonucu tahsis tarihindeki aylık miktarı belirlenir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yukarıda açıklanan yasal yönteme uygun irdeleme ve hesaplama yapılmadığının anlaşılması nedeniyle anılan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
Hal böyle olunca, davacıya ay be ay ödenen aylıklar ile bağlanan aylıkta esas alınan tüm verileri içeren tahsis dosyası celp edilmeli, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi yada bilirkişi heyetinden aylık hesabı yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 01.10.2008 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun’a intibakının yapılması gerektiğinin tespiti ile belirlenen dönem içerisinde doğan yaşlılık aylığının 1479 sayılı Kanun’un 77. maddesi doğrultusunda Kanun’un yürürlük tarihinden geçerli olarak arttırılarak fark aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkilinin 01.07.1987 tarihinden 19.04.2011 tarihine kadar 2926 sayılı Kanun’a tabi olarak prim yatırdığını, 01.05.2011 tarihinde tarafına yaşlılık aylığı bağlandığını, 4956 sayılı Kanun’un Geçici 21. maddesinde; “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanuna göre sigortalı olanlar; 2.9.1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanunun 50 nci maddesine göre sigortalıların ödeyecekleri primler ve bağlanacak aylıklarının hesabında uygulanan gelir basamaklarından en yakın gelir basamağına intibak ettirilirler. Buna ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir.” düzenlemesi yer aldığını, bu Kanun’un uygulanmasına 01.10.2008 tarihinden itibaren başlanıldığını ve sadece aktif sigortalılara uygulandığını, 30.09.2008 öncesi hizmetlere ve emekli olanlara ise intibak yapılmadığını, bu uygulama ile kanunun emredici hükmünün ihlal edildiğini, eşitlik ilkesine aykırı davranıldığını ileri sürerek müvekkilinin 01.10.2008 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun’a intibakının aynı Kanun’un EK- 8.maddesi doğrultusunda program dahilinde resen yapılması, belirtilen dönem içinde doğan maaş farklarının 1479 sayılı Kanun’un 77. maddesi doğrultusunda Kanun’un yürürlük tarihinden geçerli olarak yasal faizleri ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili; davacının ilk Kurum kaydının 01.07.1987 olup, sigortalılığının 5510 sayılı Kanun’un Geçici 17. maddesinin ve 14.01.2009 tarih 27110 sayılı ResmîGazetede yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğ hükümlerine göre 5 yılı aşkın prim borcu bulunması nedeniyle 01.07.1987 tarihi itibariyle durdurulduğunu, davacının 05.04.2011 tarihinde Kuruma başvurarak 6111 sayılı Kanun’un 16. maddesinden faydalanarak geçmiş prim borçlarını ödemek istediğini, davacıya 7499 gün karşılığı olan 18.132,39TL prim borcu tebliğ edildiğini, bu borcu ödeyerek ileri yaşta olması nedeni ile 9000 gün şartı aranmaksızın kısmi aylık kararı ile emekli olduğunu, davacının 5510 sayılı Kanun’un Geçici 17. maddesi hükmü gereğince ilk giriş tarihi olan 01.07.1987 ile 30.04.2008 tarihleri arasındaki hizmetlerinin borçlanma ile ihya edildiği için bu sürelerin basamak hesabına tabi olmadığını, 01.05.2008-30.09.2008 tarihleri arasındaki hizmetlerinin her ne kadar basamak yükseltme işlemine tabi ise de, basamak yükseltme süresinin 1 tam yıl olduğu ve davacının yasal bekleme süresi olan 1 tam yıl doldurmadığından kendisine basamak işleminin uygulanmadığını, davacının intibak ettirilecek hizmeti olmadığından intibak işleminin yapılamayacağını, aylık tutarının arttırılmasını ve azaltılmasını gerektiren bir durum da olmadığından 1479 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmünün uygulanmasının söz konusu olmadığını, öte yandan davacının 2926 sayılı Kanun sigortalısı olarak düşük prim ödediğini, daha yüksek prim ödeyen esnaf Bağ-Kur kapsamında ölüm aylığı bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu, 1479 sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırıldığını, yürürlükten kalkmış Kanun gereğince intibak ya da herhangi bir işlem yapılamayacağının ortada olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporu göz önüne alındığında, davacının 1479 sayılı Kanun’a intibakının yapılmasının mümkün bulunmadığı, davacının davalı Kurum’dan yaşlılık aylıklarına ilişkin herhangi bir alacağının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece; aynı konuya ilişkin açılan seri dosyaların tümünde davanın reddine karar verildiği, verilen kararların temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesi sonucu seri dosyalardan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından onama kararları Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından ise düzeltilerek onama kararları verildiği belirtilerek ve bir önceki gerekçeler tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 01.07.1987-30.04.2008 tarihleri arasında yer alan 1479 sayılı Kanun’un Ek 19. ve 5510 sayılı Kanun’un Geçici 17. maddesi kapsamında prim borcu nedeni ile durdurulan ve ihyaya tabi olarak prim borcunun ödenmesi sonrası sigortalılık süresi olarak değerlendirilen süreler dikkate alınarak basamak yükseltme esasları çerçevesinde basamak intibakının gerçekleştirilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesne karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.05.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.