Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2015/3882 E. 2018/462 K. 14.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/3882
KARAR NO : 2018/462
KARAR TARİHİ : 14.03.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “itibari hizmet süresinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 1. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 08.05.2014 gün ve 2013/509 E.-2014/349 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 09.02.2015 gün ve 2014/17264 E., 2015/1937 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, davalı şirkete ait iş yerinde çalıştığı sürenin 506 sayılı Yasa’nın Ek-5/II bentte geçen itibari hizmet süresi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, gazetecilik faaliyeti yürütülmese dahi basım işinin yapıldığı yerlerin de madde kapsamında değerlendirilmesine yönelik yaklaşımın plastik ambalaj malzemesi üretimi konusunda uygulanma olanağı bulunmadığı, davacının baskı makinesinde çalıştığı iddiası da bulunmadığı, işyerinin faaliyet konusu hakkında keşifte elde edilen bilgiler ve bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkan bulgular karşısında, fiziksel dış etkenler konusunda değerlendirmeye gerek duyulmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Basım ve gazetecilik işyerindeki çalışma koşulları nedeniyle itibari hizmet süresinden yararlanabilmek için, Yasada öngörülen iki koşulun birlikte gerçekleştiğinin belirlenmesi gereklidir. Bunlardan birinci koşul, sigortalının basım ve gazetecilik işinde çalışmış olmasıdır. Ancak bu koşulun araştırılıp saptanmasında; işyeri dar anlamda muhakkak ve sadece gazete basımıyla uğraşan bir basımevi olarak düşünülmeyip, Yasanın açık amacı göz önünde bulundurularak söze değil öze üstünlük tanıyan bir yorumla sonuca varılmalıdır. İkinci koşul ise, yine aynı maddenin II.Alt bendinin (a-f) işaretli alt bentlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerden birinin olayda ayrıca gerçekleşmiş bulunmasıdır.
Davacının dava konusu dönemde, işyeri ve yapılan işin niteliği, özellikleri ve buna bağlı olarak hangi olumsuz dış etkenlere maruz kaldığı, çalışmanın itibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektirir işyerinde geçip geçmediği, dava konusu dönem itibariyle işyerinin kapasitesi, gürültü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerdeki çalışma düzeyi, çalışmanın gerçekleştiği saatler itibariyle bunun insan sağlığı için tehlikeli sınırı aşıp aşmadığı, işyerinde ne oranda zararlı kimyasalların kullanıldığı, dava konusu dönemde işyeri kapasitesi ve kullanılan sağlığa zararlı kimyasallar karşısında havalandırmanın yeterli olup olmadığı, 506 sayılı Yasanın Ek 5/II. maddesinin (a-f) işaretli alt bentlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerden birinin davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itibari hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin 15.01.1996 ile 25.06.2013 tarihleri arasında davalı iş yerinde ekstruder (bodonöz) makinesi operatörü olarak çalıştığını, davalı iş yerinin prim ödemelerini 3A statüsünden ödemesi gerekli iken 1A statüsünde ödediğini ve bu nedenle itibari hizmetten yararlanamadığını, çalışılan iş alanının basım işyeri kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, müvekkilinin yaptığı iş ve iş yerinin özelliği göz önüne alınarak 01.10.2008 tarihine kadar geçen çalışmaları yönünden itibari hizmet süresinin tespitini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı Özerplast Plastik San. Tic. Ltd. Şti. vekili davacının talep ettiği itibari hizmet yönünden beş yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davacının iş yerindeki çalışmalarının 506 sayılı Kanunun Ek 5. maddesinde düzenlenen itibari hizmetten sayılmasının mümkün olmadığını, müvekkil şirketin itibari hizmet kapsamına alınabilecek işyerlerinden olmadığını, davacının çalıştığı bölümün baskı bölümünden ayrı olması ve davacının tüm dönemde ekstuder operatörü olarak çalıştığını, ekstuder bölümünde Petkim’den alınan plastik hammadenin eritilip şişirilip sarılarak naylon haline getirildiğini, davacının bu çalışmaları nedeniyle talebinin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece 506 sayılı Kanuna 2098 sayılı Kanunun Ek 1. maddesi ile eklenen Ek 5/II. madde hükmüne göre, sigortalının itibari hizmet süresinden yararlanabilmesi için birinci koşulun basım ve gazetecilik işyerinde çalışmış olması, ikinci koşulun ise maddede belirtilen yazılı fiziksel dış etkenlerden birinin gerçekleşmiş olması olduğu, davacının çalıştığı işyerinin Basım ve Gazetecilik işkolunda yer alan mevkute basımını amaçlayan bir iş yeri olmadığı, her ne kadar gazetecilik faaliyeti yürütülmese dahi basım işinin yapıldığı yerlerin de madde kapsamında değerlendirilmesine yönelik yaklaşımın plastik ambalaj malzemesi üretimi konusunda uygulanma olanağının bulunmadığı, üretilen plastik malzeme üzerine baskı yapan makinenin bulunmasının işyerinin niteliğini değiştirmediği, davacının bu makinede çalışma iddiasının dahi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece iş yerinin matbaa işyeri olmadığının ek bir araştırmaya yer vermeyecek açıklıkta olduğu, somut irdeleme içermeyen bozma kararına uyulmadığı gerekçesiyle ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme hükmü, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından davacının davalı iş yerinde geçen çalışmaları yönünden itibari hizmetten yaralanıp yararlanamayacağına dair mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İtibari hizmet süresi, ağır ve yıpratıcı işlerde çalışanların erken yıpranmaları nedeniyle kanun koyucu tarafından belirlenmiş erken emeklilik sağlayan düzenlemelerden biridir. İtibari hizmet süresi fiilen olmayan ancak kanun koyucu tarafından verilen imkân nedeniyle varsayılan bir sürenin sigortalılık süresine eklenmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuya ilişkin yasal mevzuatın belirlenmesi ve incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun’un Ek 5’inci maddesi:
“506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, aşağıda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.
Sigortalılar Hizmetin Geçtiği Yer Eklenecek Süre
I – a) 212 sayılı Kanunla değiştirilen 5953 sayılı basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetleri düzenliyen kanun kapsamına tabi olarak çalışan sigortalılar.
5953 sayılı Kanunu Değiştiren 212 sayılı Kanunun birinci maddesi kapsamıma giren, 90 gün,
b) Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartına sahip olmak suretiyle gazetecilik yaparken, kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevlerde istihdam edilen sigortalılar.
Basın müşavirlikleri, 90 gün,
II – (Değişik bent: 20/06/1987 – 3395/13 md.)
Basım ve gazetecilik iş yerlerinden 1475 sayılı Kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar,
a) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici maddelerle çalışılan iş yerleri,
b) Fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerle çalışarak iş yapılan işyerleri,
c) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışılan işyerleri,
d) Fazla ve devamlı adali gayret sarf edilerek iş yapılan işyerleri,
e) Tabii ışığın hiç olmadığı ve münhasıran suni ışık altında çalışılan işyerleri,
f) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00’den sonra çalışılarak yapılan işyerleri, 90 gün,
III – Denizde 90 gün Gemi adamları, gemi ateşçileri, kömürcüler, dalgıçlar.
IV – 1. Çelik, demir ve tunç döküm,
(…)*, fabrika,
2. Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz da çalışanlar, maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde,
3. Patlayıcı maddeler yapılmasında,
4. Kaynak işlerinde çalışanlarda, 90 gün
Kesirlerin hesaplanmasında tam yıl 360 gün olarak alınır. Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Kanunun Ek 5’inci maddesidir. Anılan maddeye göre, sigortalıların itibari hizmetten yararlanabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir. Birinci koşul sigortalının Basım ve gazetecilik iş yerlerinde çalışması, ikinci koşul ise; II. bendin (a-f) alt bendlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerin ve olumsuz çalışma koşullarının olayda ayrıca gerçekleşmesidir. Söz konusu maddede, basım ve gazetecilik işyeri birlikte ifade edilmişse de, gazetecilik işi yapılmayan sadece basım işi yapılan iş yerlerinde çalışan sigortalılarda, maddenin alt bentlerinde sayılan koşullardan herhangi birisi oluştuğu takdirde itibari hizmetten yaralanacakları açıktır. Matbaa iş yeri itibari hizmet süresi açısından değerlendirildiğinde, günümüzde matbaa endüstrisinde kullanılan kimyasal maddelerin sayısında büyük bir artış bulunmaktadır. Çalışanlar da özellikle inhalasyon ve deri yoluyla toksik özelliği yüksek birçok maddeyi vücutlarına almaktadırlar. Bu maddeler arasında kurşun, civa gibi ağır metaller dahi bulunmaktadır. Hızla gelişen teknolojinin bir sonucu olarak matbaalar tekstilden ambalaja, elektronik aletlerden duvar kağıtlarına birçok alanda vazgeçilmez bir öğe olarak yerini almıştır. Matbaanın bu kadar geniş bir alanda kullanılmasına rağmen 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Ek 5’inci maddesinde düzenlenen basım işyerinin mevkute çıkarmaya yönelik olarak faaliyet gösteren iş yeri kabul edilmesi hak ve eşitliğe uygun kabul edilemez. Aynı maddelerin ve aynı makinelerin kullanıldığı bir işyerinin mevkute çıkarıldığı bölüm ile ambalaj üzerine baskı yapılan bölümün itibari hizmet süresi açısından farklı değerlendirilmesi hukuka uygun değildir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı her ne kadar ekstruder makinesi operatörü olarak çalıştığını belirtmiş ise de aynı ortamda yan yana bulunan baskı makinesinin davacıyı etkileyeceği aşikar olup, iş yerinin mahiyeti matbaa olmasa dahi baskı makinesinin bulunduğu ve aynı ortamda çalışan sigortalıların bu durumdan etkileneceği göz önüne alınarak mahkemece araştırma yapılması gereklidir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, söz konusu işyerinde basım ve gazetecilik adına herhangi bir faaliyette bulunulmadığı, basım işyerinin mevkute çıkarmaya yönelik olarak faaliyet göstermesi gerektiği ve davacının baskı makinesinde dahi çalışmadığı, bu nedenle davalı işyerinin 506 sayılı Kanunun Ek 5’inci maddesinde belirtilen itibari hizmet süresinden yararlanılabilecek iş kollarına girmediği, itibari hizmet süresinde işçi yararına yorum ilkesi ile iş yeri alanlarının genişletilemeyeceği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Belirtilen nedenlerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.03.2018 gününde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.