YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/3036
KARAR NO : 2016/29
KARAR TARİHİ : 20.01.2016
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “rücuen tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.05.2014 gün ve 2013/221 E. 2014/146 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 18.11.2014 gün ve 2014/20626 E. 2014/16206 K. sayılı ilamı ile;
“…Davacı vekili, davacıya ait aracın asli kusurlu olarak neden olduğu kazada yaralanan …’a 8.000 TL. manevi tazminat ödendiğini, davalı sigorta şirketinin kazaya neden olan davacı aracının İhtiyari mali sorumluluk sigortacısı olduğunu, taraflar arasında yapılan sigorta sözleşmesinde manevi tazminat içinde teminat verildiğini, zarar görene ödenen tazminatın tahsili için sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığını belirterek zarar görene ödenen 8.000 TL. manevi tazminatın ihtiyari mali sorumluluk sigortası kapsamında davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, sigortalının kusuru oranında sorumlu olduklarını, zarar görene manevi tazminat ödeneceğine dair mahkeme kararının gönderilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalı sigorta şirketine zarar görenin başvuru yapmadığı, ihtiyari mali sorumluluk sigortasının zorunlu mali sorumluluk sigortası limitleri üzerinde kalan miktardan sorumlu olduğu, zorunlu mali sorumluluk sigortası tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, ihtiyari mali sorumluk sigortasına başvuru ve rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davacıya ait olup davalı sigorta şirketine ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın neden olduğu kaza nedeniyle yaralanan üçüncü kişiye yapılan ödemenin rücuen tahsilini talep etmiştir.
Dosya kapsamına göre davacıya ait araç davalı sigorta şirketine kaza tarihini kapsayan ihtiyari mali sorumluluk sigortası ile sigortalıdır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın, sigortanın kapsamını belirleyen A.1. maddesinde, “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” hükmü yer almaktadır. Motorlu Kara Taşıtları ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartlarının sigorta teminatının kapsamı başlıklı 1.maddesinde ise sigortacı aracın işletenine yükletilebilecek hukuki sorumluluğu poliçe teminatı kapsamında olmak şartıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası haddi üstünde kalan kısmını poliçede yazılı azami miktara kadar temin edeceği düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın 88.maddesi gereğince bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Aynı yasanın 109/4. maddesine göre ise Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Başka bir deyişle dava dışı üçüncü kişiye verilen zarardan aracın işleteni, sürücüsü ve sigorta şirketi müştereken ve müteselsilen sorumludur. Buna göre de meydana gelen zarardan birlikte sorumlu bulunanlardan birinin yaptığı ödeme nisbetinde diğer borçlular da borçtan kurtulmuş olur, bir başka ifade ile müteselsil borçlulardan birinin yaptığı ödeme alacaklıya karşı olan borcu tüm borçlular yönünden ödenen miktar kadar sona erdirir. Bu anlamda öncelikle davacının zarar gören 3. kişiye ödeme yaptıktan ve bu şekilde dava hakkını kazandıktan sonra kendi aracının ihtiyari mali mesuliyet sigortasını akteden ve zarar gören üçüncü kişiye bir ödeme yapmamış olan davalıya karşı dava açabilir.
Davacıya ait araç dava dışı üçüncü kişi idaresinde bulunan motosiklete çarpması nedeniyle motosiklet sürücüsü yaralanmış, davacı işleten yaralanan kişiye 8.000 TL. manevi tazminat ödediğini belirterek bu miktarın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Dosyada mevcut birleşik sigorta poliçesine göre zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinde teminat verilmeyen manevi zararların da davalı tarafından düzenlenen ihtiyari mali sorumluluk sigortası kapsamında teminat altına olduğu anlaşılmıştır.
Davacı araç işleteni olup zarar görenin zararını ödedikten sonra ihtiyari mali sorumluluk sigortası genel şartlarının 1. maddesinde belirtildiği şekilde işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına alan sigortacısından ödediği tazminatı rücuen talep etmiştir. Açıklanan nedenlerle davacının zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinde teminat altına alınmayan manevi zararlar için; davacının zarar sorumlusuna yaptığı ödeme kadar davalı sigortacısına başvurabileceğinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, sigortalı araç maliki tarafından zarar gören üçüncü kişiye yapılan manevi tazminat ödemesinin aracın ihtiyari mali sorumluluk sigortacısından rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda Mahkemece zarar gören tarafından sigorta şirketine başvuru yapılmadığı, ihtiyari mali sorumluluk sigortacısının zorunlu mali sorumluluk sigortası limitleri üzerinde kalan miktardan sorumlu olduğu, buna göre ihtiyari mali sorumluk sigortasına başvuru ve rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş iken direnme olarak adlandırılan kararda bu kez tarafların, kazanın niteliği ve zarara uğrayanın durumunu tespit etmeden manevi tazminatın miktarını aralarında takdir ettiklerini, bu sebeple davacının zarar sorumlusuna yaptığı manevi tazminat ödemesi kadar sigorta şirketine başvurabileceğinin kabul edilmediğini ayrıca üçüncü kişinin davacı veya sigortacısına karşı maddi ve manevi tazminat davası açmadığı gerekçesine yer verilerek; yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 17. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 20.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.