Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2015/2663 E. 2018/1953 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/2663
KARAR NO : 2018/1953
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 8. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 15.02.2013 tarihli ve 2010/778 E., 2013/121 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 19.06.2014 tarihli ve 2013/14628 E., 2014/18052 K. sayılı kararı ile:
“…Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, lisanslı uçuş teknisyeni olarak çalıştığını, 2005 yılına kadar yirmi saat üzeri uçuşlarda saat başı yirmialtı euro ücret ödendiğini, 2005 sonrası ise yirmi saat sınırın kaldırıldığını, uçuş saat ücreti olarak yirmialtı euronun her uçuşta ödendiğini yurtiçi uçuşlarda ise maaş scalasında 30 euro harcırah alması gerekirken 40 TL harcırah ödendiğini eksik ödemeleri talep ettiği ihtaranmede alacakların ödenmmesi halinde iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedileceğinin belirtildiğini; cevap verilmemesi üzerine iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin, harcırah ve uçuş parası alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının başka bir işe girmek için iş sözleşmesini feshettiğini, 2005 yılı iş sözleşmesinde yirmi saat üzeri uçuşlarda ibaresinin sehven unutulduğunu, unutma sebebi ile bir çok personele yapılan ödemelerin iade edildiğini, uçuşların yirmi saati aşması durumunda yirmialtı euro saat ücretinni ödendiğini ve bu durumun işyeri uygulaması haline geldiğini davacının kötüniyetli olarak talepte bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği gerekçesi ile kıdem tazminatının kabulüne , imzalanan iş sözleşmesinde yirmi saat sınırlama koşulunun sehven unutulması sonucu uçuş paralarının 20 saat sınırlama ile ödenmesi çalışma şartlarında esaslı değişiklik niteliğinde olduğundan işçinin yazılı onayı ile mümkün olduğu gerekçesi ile kabulüne harcırah ile ilgili delil sunulmadığından reddine dair karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davacının uçuş ücretine hak kazanıp kazanmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı taraf aylık uçuş ücretlerinin davalı tarafından eksik ödendiğini iddia etmektedir. Taraflar arasında imzalanan 21.05.2005 tarihli sözleşmede yirmi saate kadar ki uçuşlar için ek ücret ödeneceği kararlaştırılmamıştır. Sözleşmede olmamasına rağmen yirmi saate kadar uçuşlar için davalının diğer işçilere ücret ödeyip ödemediği, sehven ücret ödemesi yapılıp geri alınıp alınmadığı, eşit işlem ilkesine aykırı işlem yapılıp yapılmadığı yönünden araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalılar nezdinde uçak teknisyeni olarak çalıştığını, uçuş ücretinin uçuş başına yirmişer saat eksik ödendiğini, harcırah ücretinin de 30 Euro olarak ödenmesi gerekirken günlük 40TL ödendiğini, bu sebeplerle müvekkili tarafından iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, uçuş ücreti, harcırah ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, eksik ödeme yapılmadığını, davacının iş sözleşmesini haklı neden olmaksızın feshettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı işveren tarafından sözleşmeye 20 saatlik sınırlama koşulunun sehven konulmadığı ileri sürülmüş ise de, serbest irade ile imzalanan bir sözleşmenin davalı işveren tarafından daha sonra hata yapıldığı gerekçesi ile inkâr edilmesinin, işçi ile işveren arasındaki güven ilişkisine ve çalışma düzenine uygun olmadığı, uçuş paralarının 20 saatle sınırlı olmaksızın ödenmesi şartının getirilmesinin esaslı bir çalışma şartı teşkil ettiğinden, bu değişikliğin ancak işçinin yazılı onayı ile yapılabileceği, harcırah talebine ilişkin olarak ise davacının delil sunmamakla bu iddiasını ispat edemediği, davacının davaya konu uçuş parasının imzalanan sözleşme gereğince ödendiği davalı tarafça ispat edilemediğinden iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece taraflar arasında imzalanmış 21.09.2005 tarihli sözleşmede uçuş paralarının 20 saatle sınırlı olmaksızın ödenmesi koşulunun getirildiği, sözleşmenin 3-b bendinde, davalı işveren tarafından “uçucu teknik personele yukarıda belirtilen çıplak ücrete ilave olarak ek-1 de belirtilen miktarda uçuş tazminatı, harcırah ve eğer varsa ek görev ücreti” ödeneceğine dair düzenleme mevcut olduğu, bu düzenlemede uçuş saatine ilişkin sözleşmede bir sınırlama bulunmadığı, 21.09.2005 tarihinden sonra uçuş paralarının 20 saatle sınırlı olmaksızın ödenmesi koşulunun getirildiği, davalı işveren tarafından 2005 yılında imzalanan sözleşmede 20 saatlik sınırlamanın sehven unutulduğu, sözleşmeye rağmen uçuş parası ödemelerinin eski uygulamaya göre devam edip davacının bu uygulamaya itiraz etmediği, 20 saati aşan aylık uçuşlarda uçuş parası ödenmesi uygulanmasına zımnen muvafakat ettiği ileri sürülmüş ise de, 4857 sayılı İş Kanun’un 22’nci maddesi gereğince yazılı şekilde yapılmamış olan ve çalışan işçi aleyhine düzenleme getiren iş koşullarındaki değişikliğin davacı çalışanı bağlamayacağı, davalı işveren aleyhine açılan emsal davalarda Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin onama kararları da göz önünde bulundurulduğunda, davacının iş koşullarında aleyhine ve sözleşme ile imza altına alınmış uçuş parası ile ilgili düzenlemeden farklı yapılan değişikliği kabul ettiğine dair davalı işveren tarafından yazılı delil ve belge sunulmadığından bilirkişi tarafından hesaplanan uçuş parasına hak kazandığı ve iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin kabul edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalılar vekili temyiz etmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan 21.09.2005 tarihli iş sözleşmesinde düzenlenen uçuş tazminatının 20 saate kadar olan uçuşları da kapsayıp kapsamadığı yahut bu hususta araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22’nci maddesi ile getirilen düzenleme üzerinde durmak gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 22’nci maddesindeki, “İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi, değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir.” şeklindeki düzenleme, çalışma şartlarındaki değişikliğin kanuni dayanağını oluşturur.
Sözü edilen 22’nci maddenin yanı sıra Anayasa, kanunlar, toplu ya da bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ile iş yeri uygulamasından doğan işçi ve işveren ilişkilerinin bütünü, çalışma şartları olarak değerlendirilmelidir.
İş sözleşmesinin esaslı unsurları olan işçinin iş görme borcu ile bunun karşılığında işverenin ücret ödeme borcu, çalışma şartlarının en önemlileridir. Bundan başka, işin nerede ve ne zaman görüleceği, iş yerindeki çalışma süreleri, yıllık izin süreleri, ödenecek ücretin ekleri, ara dinlenmesi, evlenme, doğum, öğrenim, gıda, maluliyet ve ölüm yardımı gibi sosyal yardımlar da çalışma şartları arasında yerini alır.
Çalışma şartlarındaki değişiklik, işverenin yönetim hakkı ile doğrudan ilgilidir. İşveren, iş yerinin kârlılığı, verimliliği noktasında işin yürütümü için gerekli tedbirleri alır. İş görme ediminin yerine getirilmesinin şeklini, zamanını ve hizmetin niteliğini işveren belirler. İşverenin yönetim hakkı, taraflar arasındaki iş sözleşmesi ya da iş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinde açıkça düzenlenmeyen boşluklarda uygulama alanı bulur.
4857 sayılı Kanun’un 22’nci maddesinin ikinci fıkrasında, çalışma şartlarının, tarafların karşılıklı uzlaşmaları ile değiştirilmesinin her zaman mümkün olduğu kurala bağlanmıştır. Çalışma şartlarında değişiklik konusunda işçinin rızasının yazılı alınması kanun gereğidir. Aynı zamanda işverence değişiklik teklifinin de yazılı olarak yapılması gerekir. İşçi çalışma şartlarında yapılmak istenen değişikliği usulüne uygun biçimde yazılı olarak ve süresi içinde kabul ettiğinde, değişiklik sözleşmesi kurulmuş olur. İşçinin değişikliği kabulü, sadece bu işlem yönünden geçerlidir. Bir başka anlatımla işveren işçinin bir kez vermiş olduğu değişiklik kabulünü, daha sonraki dönemlerde başka değişiklikler için kullanamaz.
İşçinin, değişikliği kabul yazısının işverene ulaşma anına kadar bu değişiklikten vazgeçmesi mümkündür. Yapılan değişiklik önerisi, altı iş günü içinde işçi tarafından yazılı olarak kabul edilmediği sürece işçiyi bağlamaz.
İşçi çalışma şartlarında esaslı değişikliği kabul etmez ve iş yerinde çalışmaya devam ederse, değişiklik gerçekleşmemiş ve sözleşme eski şartlarla devam ediyor sayılır.
Davacı vekili, 21.09.2005 tarihinde yenilenen iş sözleşmesi ile 20 saatin üzerindeki uçuşlar için ödeme yapılması uygulamasının kaldırıldığını, bu tarihten itibaren sözleşme gereği ödenmesi gereken uçuş ücretlerinin uçuş başına yirmişer saat eksik ödendiğini ileri sürerek uçuş ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, 21.09.2005 tarihli sözleşmede 20 saat sınırının sehven belirtilmediğini, bu tarihten önceki uygulamanın da aynı şekilde olduğunu, aylık uçuşların 20 saati aşması durumunda uçuş ücreti ödenmesine davacının itirazda bulunmadığını, bu durumun iş yeri uygulaması hâline geldiğini, davacının alacağının bulunmadığını savunmuştur.
Somut uyuşmazlıkta, 21.09.2005 tarihinden önceki döneme ilişkin davacıya ait iş sözleşmesi dosyaya ibraz edilmemiş ise de, teknik personel olan davacıya bu dönemde aylık 20 saati aşan uçuşları için saat başına 26 Euro uçuş tazminatı ödemesi öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Davalı işveren tarafından dosyaya ibraz edilen bir başka işçiye ait 30.05.2002 tarihli iş sözleşmesinde yer alan uçuş tazminatına ilişkin düzenleme “Ücretliye yukarıda belirtilen çıplak ücrete ilave olarak, aylık Ek-1’de belirtilen miktarda uçuş tazminatı ödenecektir. Aylık uçuş 20 saati aşması durumunda aşılan beher uçuş saati için F/O uygulanan 26 € ödenir.” şeklindedir.
Dosya içerisinde bulunan davacı imzalı 21.09.2005 tarihli iş sözleşmesinin “Ücret” başlıklı 3’üncü maddesi ise;
“a)Ücretlinin temel maaşı 2000 Euro veya işe giriş tarihi esas alınarak Ek-1’de belirtilen değerlerdir. Her ayın ilk günü işverenin belirlediği banka hesabına Euro olarak yatırılır.
b)İşveren tarafından, uçucu teknik personele yukarıda belirtilen çıplak ücrete ilave olarak Ek-1’de belirtilen miktarda uçuş tazminatı, harcırah ve eğer varsa ek görev ücreti ödenir…” şeklinde düzenlenmiştir.
Sözleşmenin eki olan teknik personel maaş skalasında ise görev tanımı, yıl, maaş, ek görev, fazla uçuş ücreti, harcırah yurtiçi ve harcırah yurtdışı bölümleri bulunmakta olup, lisanslı teknisyen olan davacının fazla uçuş saat ücreti karşılığı ödenmesi gereken miktar 26 Euro olarak belirtilmiştir.
Davacı tanıkları yirmi saatten fazla uçuşlarda uçuş ücretinin ödendiğini beyan etmişler, davalı tanıkları ise 2005 yılında sözleşmelerde hata ile 20 saat ibaresinin atlandığını, üç ay kadar 20 saat sınırı olmaksızın uçtuğu saate göre ücret aldıklarını, sonrasında ödenen ücretlerin geri alındığını ifade etmişlerdir.
Davalı işverenler vekilinin 31.12.2014 havale tarihli temyiz dilekçesinde de, 21.09.2005 tarihli iş sözleşmeleri imzalandıktan sonra bir dönem uçuş tazminatının 20 saat sınırı olmaksızın ödendiği ancak bu ödemelerin sehven yapılması sebebiyle daha sonra ilgili işçiler tarafından iade edildiği hususu belirtilmiştir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, 21.09.2005 tarihinden önceki dönemde davacıya aylık 20 saati aşan uçuşları için uçuş tazminatının ödendiği, iş sözleşmesinin 3/a maddesinde temel maaşın 2.000 Euro olduğu; 3/b maddesinde de “İşveren tarafından, uçucu teknik personele yukarıda belirtilen çıplak ücrete ilave olarak Ek-1’de belirtilen miktarda uçuş tazminatı harcırah ve eğer varsa ek görev ücreti ödenir” şeklinde olduğu, eş anlatımla uçuş tazminatının herhangi bir uçuş saatine bağlı kalmadan Ek-1’de belirtilen miktarda çıplak maaşa ilave edileceği, bununla birlikte 21.09.2005 tarihli iş sözleşmesinde yine uçuş tazminatı ödeneceğine dair düzenleme yapıldığı ancak aylık 20 saat sınırına sözleşmede yer verilmediği açıktır. Nitekim işverence de kabul edildiği üzere ve davalı tanık beyanlarına göre de, birkaç ay 20 saat sınırı olmaksızın uçuş tazminatının ödendiği sabittir.
Bu itibarla, taraflar arasında imzalanan 21.09.2005 tarihli iş sözleşmesi gereğince, bu tarihten itibaren 20 saat sınırı olmaksızın uçuş tazminatı ödenmesi gerektiği, aksi durumun, iş sözleşmesinde esaslı değişiklik niteliğinde olup, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22’nci maddesi gereğince ancak işçinin yazılı muvafakati ile kararlaştırılabileceği gözetildiğinde, somut olayda davacı işçinin yazılı muvafakati de mevcut olmadığından işverence yapılan tek taraflı değişiklik davacı işçiyi bağlamaz.
Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, hüküm altına alınan alacak miktarlarına ilişkin temyiz incelemesi yapılmadığından dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davalılar vekilinin hüküm altına alınan alacak miktarlarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18.12.2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.