YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/1753
KARAR NO : 2017/882
KARAR TARİHİ : 03.05.2017
MAHKEMESİ : Yargıtay 18. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 18. Hukuk Dairesince;
“DAVA: Davacı vekili 30.01.2014 tarihli dilekçesinde özetle; davacının babası …’un vesayet altına alınması istemiyle Malatya 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/602 esasına açılan davada kısıtlanması istenen adına kayıtlı Adana ili, Çukurova ilçesi, Huzurevleri mahallesi, 5016 ada, 14 parsel, 7 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın satışının ve devrinin önlenmesi için tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, davacının isteği doğrultusunda ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair taleplerinin reddine, yetkili mahkemenin Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilerek dosyanın Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesinin 24.08.2012 gün ve 2012/99 esas nolu kararı ile tedbirin kaldırılmasına karar verilmesinden sonra taşınmazın satıldığını, yapılan yargılama sonunda …’un kısıtlanmasına ve davacı …’un vasi olarak atanmasına karar verildiğini, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına bağlı olarak taşınmazın satılması nedeniyle müvekkilinin oluşan 215.000,00 TL tutarındaki zararının satış tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 6110 sayılı yasa ile değişik 2802 sayılı yasanın 93/A maddesinde belirtilen süre içinde açılmadığı, HMK’nun 46.maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını belirterek yersiz ve mesnetsiz davanın reddine, HMK’nun 49.maddesine göre davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
6100 sayılı HMK’nun 48.maddesi uyarınca ihbar olunan hakim … (125493) vekili 09.04.2014 tarihli dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkemede talep edilen ve hukuki geçerliliği aynen yetkili mahkemede muhafaza eden davacı vekilinin 05.06.2012 tarihli yazılı talebine istinaden HMK’nun 390 vd maddelerine uygun olarak karar verildiğini, işlemde HMK’nun 46.maddesinde tahdidi olarak belirtilen hiçbir koşulun oluşmadığını savunarak davanın reddine, vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, 6100 sayılı HMK’nun 46.maddesi gereğince Hakimin Hukuki Sorumluluğu nedeniyle Hazine aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle 6100 sayılı HMK’nun yürürlük tarihinden sonra olması nedeniyle bu yasa doğrultusunda ön tensip ve ön inceleme tutanağı düzenlenerek gerekli araştırma ve inceleme yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına göre; Malatya 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/602 esasına açılan …’un kısıtlanması ve kendisine vasi atanması davasında 15.05.2012 tarihinde Adana ili, Çukurova ilçesi, Huzurevleri mahallesi, 5016 ada, 14 parsel, 7 nolu bağımsız bölüm üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildikten sonra, 05.06.2012 tarihinde davacı vekilinin tedbirin kaldırılması isteminin reddine ve yetkisizlik kararı ile dosyanın Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesince, davacı vekilinin 05.06.2012 tarihli istemi dikkate alınarak, 24.08.2012 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verildiği, taşınmazın 04.09.2012 tarihinde satıldığı ve 14.12.2012/156 nolu karar ile …’un kısıtlanmasına, kendisine davacı …’un vasi olarak atanmasına karar verildiği ve kararın 01.02.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hakimin Hukuki Sorumluluğuna ilişkin HMK’nun 46.maddesi,
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm yada karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinde kaçınılmış olması.
Hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceğini öngörmüş bulunmaktadır.
Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesinin daha önce Malatya 1.Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından reddedilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair davacı vekilinin 06.05.2012 tarihli yazılı beyanını esas alarak Adana ili, Çukurova ilçesi, Huzurevleri mahallesi, 5016 ada, 14 parsel, 7 nolu bağımsız bölümün tapu kaydı üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair 24.08.2012 tarihli kararından sonra taşınmazın kısıtlanması istenen tarafından satılması olayında Hakimin Hukuki Sorumluluğunu düzenleyen HMK’nun 46.maddesindeki koşulların hiçbiri gerçekleşmediğinden davanın reddine, 6100 sayılı HMK’nun 49.maddesi gereğince davacının takdiren 650,00.-TL disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar vermek gerektiği sonuç ve kanısına varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarda açıklandığı üzere;
1-Davacının Hakimin Hukuki Sorumluluğu hukuksal nedenlere dayalı tazminat davasını koşulları oluşmadığından REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK’nun 49.maddesi gereğince takdiren 650,00.-TL disiplin para cezasının, davacıdan alınarak Hazineye VERİLMESİNE,
3-Maktu 27,70-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.671,70.-TL’den düşümü ile kalan 3.644,00.-TL’nin istek halinde davacıya iadesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesi 12.maddesi gereğince hesaplanan 18.300,00.-TL nispi vekalet ücretinin, davacıdan alınıp kendisini vekil ile temsil eden Maliye Hazinesine verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın davacıya İADESİNE”
Dair oybirliği ile verilen 24.02.2015 gün ve 2014/3 E., 2015/1 K. sayılı karar davacı vasisi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vasisi vekili müvekkilinin Malatya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/602 E., 2012/740 K. sayılı dosyası ile …’un vesayet altına alınmasını ve adına kayıtlı olan taşınmazın satışının önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını istediğini, mahkemece taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir konulduğunu, daha sonra müvekkilinin babası adına kayıtlı olan taşınmazı aile bireyleri adına almak için tedbirin kaldırılması talebiyle 05.06.2012 tarihinde dilekçe verdiklerini, mahkemece taleplerinin reddine ve yetkisizlik nedeniyle dosyanın Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, Hekimhan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/99 E. sayılı dosyasının 24.08.2012 tarihli tensip tutanağıyla ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verildiğini, 04.09.2012 tarihinde ise taşınmazın el değiştirdiğini, mahkemenin, reddedilen talebi esas alarak tedbirin kaldırılmasına karar vererek açık bir kanun hükmüne aykırı hareket ettiğini, bu şekilde kısıtlının malvarlığında azalmaya sebebiyet verdiğini ileri sürerek 215.000,00-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili davanın süresinde açılmadığını, sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delilin sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İhbar olunan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararda HMK’nın 390 ve ilgili maddeleri uyarınca usul ve yasaya aykırı herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, davacının yararına olan tedbir kararının kaldırılmasını kendisinin talep ettiğini, kişinin kendi kusurundan hak elde edemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vasisi vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.