Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2015/1489 E. 2018/1887 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/1489
KARAR NO : 2018/1887
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Karşıyaka 3. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.04.2012 tarihli ve 2011/60 E., 2012/59 K. sayılı karar davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ve davalı … San. Tic. A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 16.01.2014 tarihli ve 2012/17561 E., 2014/615 K. sayılı kararı ile;
(…Davacı, davalı işyerinde basım ve matbaacılık işinde 01.03.1995-14.08.2000 tarihleri arasındaki çalışmalarının 506 sayılı Yasa’nın Ek 5/2 maddesi kapsamında itibari hizmet süresinin olduğunun tespitini ve bu süresinin hizmet süresine eklenmesini, tüm bunların emeklilik işlemleri sırasında dikkate alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalı işyerinde 01.03.1995-14.08.2000 tarihleri arasında laminasyon makinası operatörü olarak çalıştığı, mahkemece keşif yapıldığı, keşifte dinlenen tanıklarca, davacının laminasyon yani baskısı bitmiş malzemelerin birleştirilmesi işini yaptığı, bu işin de matbaa makinalarının bulunduğu baskı bölümünde olduğu, laminasyonda çalışanların da aynı kimyasal etkiye maruz kaldıkları, işyerinde aynı bölümde çok fazla kişinin çalıştığı, gürültülü ortamda çalıştıklarına ilişkin işyeri ve çalışma ortamına dair bilgiler verdikleri anlaşılmıştır.
Basım ve gazetecilik işyerindeki çalışma koşulları nedeniyle itibari hizmet süresinden yararlanabilmenin yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın Ek 5/II. maddesidir. Anılan maddeye göre, sigortalıların itibari hizmetten yararlanması için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Bunlardan birinci koşul, sigortalının “basım ve gazetecilik” işyerinde çalışmış olmasıdır. Sözkonusu maddede, basım ve gazetecilik işyeri birlikte ifade edilmiş ise de; gazetecilik işi yapılmayan, sadece basım işi yapılan işyerlerinde çalışan sigortalıların da, maddenin alt bentlerinde sayılan koşullardan herhangi birisi oluştuğu takdirde itibari hizmetten yararlanacakları açıktır. “Basım” işinin matbaa işyerinde mevkute çıkarmaya yönelik olduğu ise söz götürmez. İkinci koşul ise, yine aynı maddenin II. alt bendinin (a-f) işaretli alt bentlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerden birinin olayda ayrıca gerçekleşmiş bulunmasıdır.
Somut olayda, davacının “basım” işinde çalışmadığı, değişik firmaların mamullerinin ambalajlanması ile ilgili olarak laminasyon işini yaptığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda sözü geçen maddenin öngördüğü birinci koşulun davacı yönünden oluşmadığı, giderek davacı “basım” işinde çalışmadığından itibari hizmetten yararlanamayacağı açık-seçiktir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

2-Davalı … San. Tic. A.Ş. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itibari hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili; davalı … San. ve Tic. A.Ş.’nin basım işyeri olduğunu, müvekkilinin ise 01.03.1995 tarihinden 14.08.2000 tarihine kadar davalı işveren nezdinde “laminasyon makinesi operatörü” olarak çalıştığını, işin özelliği ve kanunların tanıdığı haklar gereği sigorta primlerinin (2A) olarak tanımlanan şekilde ödenmesi gerekirken (1A) şeklinde ve daha az olarak ödendiğini, prim ödemeleri eksik yapıldığından müvekkilinin yılda 90 gün olan itibari hizmet süresi ilavesinden ve yaş haddi indiriminden yararlanamadığını ileri sürerek yararlanılması gereken itibari hizmet süresinin tespiti ile bu sürenin 506 sayılı Kanun’un 60. ve Geçici 81. maddesinde belirtilen yaş hadlerinden indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili; itibari hizmet süresinden istifade edilebilmesi için sigortalının basım ve gazetecilik işyerinde çalışması ve 2098 sayılı Kanun’un II. bendinin (a-f) alt bentlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerden birinin gerçekleşmiş bulunmasının gerektiğini, kaldı ki davacının 2098 sayılı Kanun’dan yararlandırılabilmesi için işverenden alacağı Kanun kapsamına giren bir işte çalıştığını belirten belgeyi Kuruma vermesi ve Kurumca ihtilaf yaratılması hâlinde dava açması gerekirken Kuruma başvurmaksızın dava açmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili; müvekkili şirketin 506 sayılı Kanun’un Ek 5. maddesinin 2. bendinde yer alan “basım ve gazetecilik işyerleri” niteliğinde bulunmadığını, işyerinde çalışma koşullarını ağırlaştıracak ve itibari hizmet süresinden yararlanılması sonucunu doğuracak bir çalışmanın da söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin “baskı” işinden ziyade hazır basılı ambalajların koli, kutu vs. hâline getirilmesi işi ile iştigal ettiğini, çalışan işçilerin kimyasallara maruz kalmadıklarını ve fabrikadaki ses seviyesinin de kanuni limitlere uygun olduğunu, davacının çalıştığını belirttiği lamisyon makinesinin yaptığı işin ise iki şeffaf kaplama malzemesini özel bir tutkal aracılığıyla yapıştırmak olup gıda maddelerinin paketlerinin hazırlanmasında kullanılan yöntemin kimyasal madde barındırmasının da mümkün olmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalı işyerinin 506 sayılı Kanun’a eklenen Ek 5. maddesi uyarınca solunum ve cilt yolu ile vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici maddelerle çalışan bir basım işyeri olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ve davalı … Tic. A.Ş. vekilininayrı ayrı temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece; aynı mahiyette pek çok davada davanın kabulüne dair verilen kararların Yargıtay 10. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği belirtilerek ve bir önceki karardaki gerekçeler de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili ve davalı … San. Tic. A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından davalı iş yerinin basım işi niteliğinde olup olmadığı ve davacının davalı işyerinde geçen çalışmaları yönünden itibari hizmet süresinden yaralanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
İtibari hizmet süresi, ağır ve yıpratıcı işlerde çalışanların erken yıpranmaları nedeniyle kanun koyucu tarafından belirlenmiş erken emeklilik sağlayan düzenlemelerden biridir. İtibari hizmet süresi fiilen olmayan ancak kanun koyucu tarafından verilen imkân nedeniyle varsayılan bir sürenin sigortalılık süresine eklenmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle konuya ilişkin yasal mevzuatın belirlenmesi ve incelenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun Ek 5. maddesi:
“506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, aşağıda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.
Sigortalılar Hizmetin Geçtiği Yer Eklenecek Süre
I – a) 212 sayılı Kanunla değiştirilen 5953 sayılı basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetleri düzenliyen kanun kapsamına tabi olarak çalışan sigortalılar.
5953 sayılı Kanunu Değiştiren 212 sayılı Kanunun birinci maddesi kapsamıma giren, 90 gün,
b) Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartına sahip olmak suretiyle gazetecilik yaparken, kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevlerde istihdam edilen sigortalılar.
Basın müşavirlikleri, 90 gün,
II – (Değişik bent: 20/06/1987 – 3395/13 md.)
Basım ve gazetecilik iş yerlerinden 1475 sayılı Kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar,
a) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici maddelerle çalışılan iş yerleri,
b) Fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerle çalışarak iş yapılan işyerleri,
c) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışılan işyerleri,
d) Fazla ve devamlı adali gayret sarf edilerek iş yapılan işyerleri,
e) Tabii ışığın hiç olmadığı ve münhasıran suni ışık altında çalışılan işyerleri,
f) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00’den sonra çalışılarak yapılan işyerleri, 90 gün,
III – Denizde 90 gün Gemi adamları, gemi ateşçileri, kömürcüler, dalgıçlar.
IV – 1. Çelik, demir ve tunç döküm,
(…), fabrika,
2. Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz da çalışanlar, maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde,
3. Patlayıcı maddeler yapılmasında,
4. Kaynak işlerinde çalışanlarda, 90 gün
Kesirlerin hesaplanmasında tam yıl 360 gün olarak alınır. Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibari hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı x 0,25) formülü uygulanır.”
düzenlemesini içermektedir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Kanunun Ek 5. maddesidir. Anılan maddeye göre, sigortalıların itibari hizmetten yararlanabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Birinci koşul sigortalının Basım ve gazetecilik işyerlerinde çalışması, ikinci koşul ise; II. bendin (a-f) alt bendlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerin ve olumsuz çalışma koşullarının olayda gerçekleşmesidir. Söz konusu maddede, basım ve gazetecilik işyeri birlikte ifade edilmişse de, gazetecilik işi yapılmayan sadece basım işi yapılan iş yerlerinde çalışan sigortalılarda, maddenin alt bentlerinde sayılan koşullardan herhangi birisi oluştuğu takdirde itibari hizmetten yaralanacakları açıktır.
Matbaa iş yeri itibari hizmet süresi açısından değerlendirildiğinde, günümüzde matbaa endüstrisinde kullanılan kimyasal maddelerin sayısında büyük bir artış bulunmaktadır. Çalışanlar da özellikle inhalasyon ve deri yoluyla toksik özelliği yüksek birçok maddeyi vücutlarına almaktadırlar. Bu maddeler arasında kurşun, cıva gibi ağır metaller dahi bulunmaktadır. Hızla gelişen teknolojinin bir sonucu olarak matbaalar, tekstilden ambalaja, elektronik aletlerden duvar kâğıtlarına birçok alanda vazgeçilmez bir öğe olarak yerini almıştır. Matbaanın bu kadar geniş bir alanda kullanılmasına rağmen 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun Ek 5. maddesinde düzenlenen basım işyerinin mevkute çıkarmaya yönelik olarak faaliyet gösteren iş yeri kabul edilmesi hak ve eşitliğe uygun kabul edilemez. Aynı maddelerin ve aynı makinelerin kullanıldığı bir işyerinin mevkute çıkarıldığı bölüm ile ambalaj üzerine baskı yapılan bölümün itibari hizmet süresi açısından farklı değerlendirilmesi hukuka uygun değildir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, iş yerinin mahiyeti matbaa olmasa dahi baskı makinesinin bulunduğu ve davacının “laminasyon makinesi operatörü” olarak çalıştığı dikkate alındığında davacının 506 sayılı Kanun’un Ek 5/2. bendi uyarınca itibari hizmet süresinden yararlanması gerekmektedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, söz konusu işyerinde basım ve gazetecilik adına herhangi bir faaliyette bulunulmadığı, basım işyerinin mevkute çıkarmaya yönelik olarak faaliyet göstermesi gerektiği, bu nedenle davalı işyerinin 506 sayılı Kanun’un Ek 5.i maddesinde belirtilen itibari hizmet süresinden yararlanılabilecek iş kollarına girmediği, bu nedenle davacının itibari hizmet süresinden yararlanamayacağı ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca, yerel mahkemenin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.
Ne var ki, bozma nedenine göre Özel Dairece mahkemece verilen kabule dair hükmün içeriği incelenmediğinden davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin ve davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun olup, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin ve davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 11.12.2018 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.


Bozma

Dr. …

NT KARŞI OY

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı işverene ait kağıt ve selüloz işkoluna dahil kağıt sanayi ve iş yerinde çalışan davacının itibari hizmet süresinden yararlanıp yararlanmayacağı noktasında toplanmıştır.
Yerel mahkeme hükmünde de açıklandığı üzere; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa 2098 sayılı Kanunun ek I.maddesiyle eklenen, Ek 5.maddesine göre çalışan operatör, mürettip, rotaftçi, rotoofsetçi, tiftrukçu ve yardımcılarına, yine kanunla sayılmak suretiyle belirtilen iş yerlerinde çalışmaları hâlinde 1.9.1977 tarihinden sonra geçen hizmetlerine itibari hizmet süresi verilmesi uygulaması getirilmiştir.
1.9.1997 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanununun 13. maddesiyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun ek 5.maddesinin II. bendi değiştirilmiş ve bu maddeye III. ve IV. bentleri ilave edilmek suretiyle itibari hizmet süresi kapsamı genişletilmiştir.
Anılan ek 5. madde hükmü şöyledir:

Sigortalılar Hizmetin Geçtiği Yer Eklenecek Süre

I-a) 212 sayılı Kanunla değiştirilen 5953 5953 sayılı Kanunu Deriştiren 2012 sayılı 90 gün
sayılı basın mesleğinde çalışanlarla Kanunun birinci maddesi kapsamına giren
çalıştırılanlar arasında münasebetleri işyerleri
düzenleyen kanun kapsamına tabi olarak Basın müşavirlikleri
çalışan sigortalılar
b) Basın kartı yönetmeliğine göre basın 90 gün
kartına sahip olmak suretiyle gazetecilik
yaparken, kamu kurumlarına giren ve bu a) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen
kurumlarda meslekleriyle ilgili görevlerde gaz veya diğer zehirleyici maddelerle
istihdam edilen sigortalılar çalışılan işyerleri,
b) Fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı
makine ve aletlerle çalışılarak iş yapılan 90 gün
II- (Değişik: 20/6/1987-3395/13 Md.) Basım işyerleri,
ve gazetecilik işyerlerinde 1475 sayılı Kanun c) Doğrudan doğruya yüksek hararete
ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar. maruz bulunarak çalışılan işyerleri,
d) Fazla ve devamlı adali gayret sarf
edilerek iş yapılan işyerleri,
e) Tabiî ışığın hiç olmadığı ve münhasıran
sunî ışık altında çalışılan işyerleri,
f) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat
20.00’den sonra çalışılarak yapılan
işyerleri.

Denizde

1.Çelik, demir ve tunç döküm.
III- (Ek: 20/6/1987-3395/13 Md.) Gemi 2. Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve 90 gün
adamları, gemi ateşçileri, kömürcüler, patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz
dalgıçlar. maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde.
3.Patlayıcı maddeler yapılmasında,
IV- (Ek: 20/6/1987-3395/13 Md.) Azotlu 4.Kaynak işlerinde çalışanlarda. 90 gün
gübre ve şeker sanayiinde, fabrika, atölye,
havuz ve depolarda, trafo binalarında
çalışanlar.

Kesirlerin hesaplanmasında tam yıl 360 gün olarak alınır. Fiilen çalışılmış güne eklenecek itibar hizmet günü sayısının bulunmasında (Çalışılan gün sayısı X 0,25) formülü uygulanır.”
Burada somut olaya uygulanacak II.bendin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu bentte; basım ve gazetecilik işyerlerinde 1475 sayılı Kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalıların a,b,c,d,e ve f alt bentlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerin ve olumsuz çalışma koşullarının gerçekleşmesi halinde 90 gün itibari hizmet süresi eklenecektir.
Bu itibarla, basım ve gazetecilik işyeri kavramından işkolunun mu yoksa işyerinin mi anlaşılması gerektiği öncelikle çözümlenmelidir.
Bilindiği üzere ülkemizde; işkolu yönetmeliğine göre yirmi ayrı işkolu vardır. 04 koduyla petrol, kimya, tekstil, plastik ve ilaç işkolu, 05 koduyla dokuma, hazır giyim ve deri işkolu, 08 koduyla basın, yayın ve gazetecilik işkolu, bu işkollarından bazılarıdır. Davalı işyerinin kağıt ve selüloz işkolunda yer aldığı anlaşılmaktadır. Bahse konu ek 5.maddenin işkolu seviyesinde düzenlendiğinde ise tereddüte yer yoktur.
Nitekim, Ankara 1.İş Mahkemesinde görülmekte olan benzer bir davada ek 5.maddenin II,III ve IV bentlerinin işkollarını belirleyen cümlelerine yönelik olarak, Anayasaya aykırılık iddiasıyla itiraz yoluyla iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur.
Başvurunun sonuç bölümünde: II.bendin işkollarını belirleyen cümleleri olan ;
“ II. Basım ve gazetecilik işyerleriyle 1475 sayılı kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar,
III. Gemi davaları, gemi tescilleri,kömürcüler, dalgıçlar,”
“ IV. Azotlu gübre ve şeker sanayinde, fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışanlar”
cümlelerinin Anayasanın 10.maddesine aykırılığı nedeniyle iptalleri istenmiştir.
Yüksek Mahkemenin 2.5.1989 tarih ve 1988/51 E.,1989/18 sayılı kararında: itibari hizmet süresinden yararlanma koşulları şu şekilde belirlenmiştir.
Yasa’ya göre, itibari hizmet süresinden yararlanabilmek için kimi koşulların birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Bu koşullar şöylece belirtilebilir.
a) İlk koşul, “sigortalı sayılma” yönüyle ilgilidir. “İtibari hizmet süresi”nden yararlanacak kimse 2098 sayılı Yasanın yürürlük tarihi olan 1.9.1977 tarihinde ve bu tarihten sonra ‘Sigortalı” niteliğini taşımalıdır. Sigortalı sayılmayacak olanlar ya da sigortalı iken anılan tarihten önce bu niteliğini yitirmiş bulunan kimseler “itibari hizmet süreleri”nden yararlanamayacaklardır.
b) İkinci koşul, “itibari hizmet süreleri”nin ekleneceği gerçek sigortalılık süresinin niteliğine ilişkindir.
Bir hizmet süresine itibari hizmet süresi eklenebilmesi, o hizmetin Yasa kuralının ve maddesinin içerdiği çizelgenin “Sigortalılar” ve “Hizmetin geçtiği yer” başlıklı sütunlarında nitelikleri sayılı ve sınırlı bir biçimde belli edilmiş hizmetlerden bulunmasına bağlıdır.
c) Üçüncü koşul, anılan sigortalılık süresinin alt sınırına ilişkindir. Bu taban, Yasa’da, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına bağlı 3600 çalışma günü olarak öngörülmüştür.
Bu koşulların gerçekleşmesi durumunda, her tam yıl için 90 günlük bir süre “itibari hizmet süresi” olarak eklenmektedir.
Görüldüğü üzere, itibari hizmet süresinden yararlanmak için, Yasanın öngördüğü biçimde iş kolu ve işyeri koşullarının birlikte gerçekleşmesi zorunluluğu vardır.
İtiraz konusu kuralda yer alan sigortalılardan; basım ve gazetecilik işyerlerinde 1475 sayılı Yasa’ya göre çalışan sigortalıların, Yasakoyucunun kabul ettiği biçimde, fiziksel, ruhsal ve fizyolojik bakımlardan insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen ağır ve yıpratıcı koşullar altında çalıştıkları ve dolayısıyla “itibari hizmet süresi” hakkından yararlandırılmalarının zorunlu olduğu kuşkusuzdur.
Anılan bent hükümlerinde, Millî Savunma Bakanlığı’na bağlı işyerlerinde çalışan sigortalıların yer almaması, belli sigortalılara hak tanıyan ve özü bakımından Anayasa’ya aykırı bulunmayan hükmün iptalini gerektirmez. Kaldıki, diğer sigortalıların, bu haktan yararlanmaları doğrultusunda her zaman yeni düzenlemeler yapılabilir.
Anayasa Mahkemesi’nden, ancak Anayasa’ya aykırı olan bir yasa hükmünün uygulama alanından kaldırılmasını sağlamak için iptal kararı istenebileceğine, özde Anayasa’ya aykırı düşmeyen bir kural uygulama alanının genişletilmesi amacıyla iptal edilmeyeceğine göre; bir kısım sigortalılara hak tanıyan itiraz konusu hükmün, öteki kesimlere de aynı hakkı tanıyan tamamlayıcı yasama işlemleriyle düzeltilmesi, düzenleme eksikliklerinin bu yöntemle giderilmesi Anayasa’ya uygun ve tutarlı bir tasarruf olacaktır.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu hüküm Anayasa’ya aykırı görülmemiştir. İtirazın reddi gerekir.
denmek suretiyle düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verilmiştir.
Aynı mahiyette Yargıtay HGK’nun 7.2.2018 tarih ve 2015/21-3371 E., 2018/129 K.sayılı içtihadında;
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Kanunun Ek 5’inci maddesidir. Anılan maddeye göre, sigortalıların itibari hizmetten yararlanabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir. Birinci koşul sigortalının Basım ve gazetecilik iş yerlerinde çalışması, ikinci koşul ise; II. bendin (a-f) alt bendlerinde yazılı fiziksel dış etkenlerin ve olumsuz çalışma koşullarının olayda ayrıca gerçekleşmesidir. Söz konusu maddede, basım ve gazetecilik iş yeri birlikte ifade edilmişse de, gazetecilik işi yapılmayan sadece basım işi yapılan iş yerlerinde çalışan sigortalılarda, maddenin alt bentlerinde sayılan koşullardan herhangi birisi oluştuğu takdirde itibari hizmetten yaralanacakları açıktır. Ancak “Basım” işinin matbaa iş yerinde mevkute çıkarmaya yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davalı iş yerinde ambalaj üzerine baskı yapıldığı, söz konusu iş yerinde basım ve gazetecilik adına herhangi bir faaliyette bulunulmadığı, basım işyerinin mevkute çıkarmaya yönelik olarak faaliyet göstermesi gerektiği, bu nedenle davalı iş yerinin 506 sayılı Kanunun Ek 5’inci maddesinde belirtilen itibari hizmet süresinden yararlanılabilecek iş kollarına girmediği, itibari hizmet süresinde işçi yararına yorum ilkesi ile iş yeri alanlarının genişletilemeyeceği bu durumda davanın reddi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun ek 5.maddesindeki I. ve II. bentteki düzenlemenin Basın, Yayın ve Gazetecilik işkoluna bağlı işyerlerinde çalışan sigortalı işçilere ilişkin olduğu Anayasaya uygunluğu, Anayasa Mahkemesince benimsendiği, diğer sigortalıların bu haktan yararlanmaları doğrultusunda her zaman yeni düzenlemeler yapılabileceği, yeni düzenleme yapma yetkisinin TBMM’e ait olup, hakimin Türk kanunlarını resen gözeterek uygulayacağı, kanununun bahşetmediği bir hakkın içtihat yoluyla verilmesinin hukuk düzenince benimsenmediği gibi, bir kanunun uygulama alanının genişletilmesinin yargının görev alanına girmediği, davacının basım, yayın ve gazetecilik işkoluna bağlı bir işyerinde çalışmayıp, kağıt ve selüloz işkoluna bağlı bir işyerinde çalıştığı hususları gözetilerek, usul ve yasaya uygun düşmeyen direnme kararının bozulması gerekirken, onanmasına dair sayın çoğunluğun değerli görüşüne katılamıyorum.