Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2015/1332 E. 2018/473 K. 14.03.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/1332
KARAR NO : 2018/473
KARAR TARİHİ : 14.03.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.07.2011 gün 2010/646 E., 2011/351 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı … Lafarge Orta Anadolu Çimento San. Tic. A.Ş. vekili, davalı … İnş. Nak. Taah. Tic. San. Tic. Ltd. Şti.’yi temsilen Kemal Kaan ve davalı asil Kemal Kaan tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 21.02.2013 gün 2013/3252 E., 2013/2783 K. sayılı kararı ile;
“…1-) Gerekçeli karar başlığında davalı Kemal Kaan’ın adının “Kenan” olarak belirtilmesine ilişkin yanlışlık, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304. maddesi gereğince mahallen düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
2-) Davalı Kemal Kaan vekilinin temyiz istemi yönünden;
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434. maddesinin 3. fıkrasında, temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğunun sonradan anlaşılması durumunda, kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek (7) günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiğinin, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağının temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkemece, kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir. Diğer taraftan, 25.01.1985 gün ve 1984/5 Esas – 1985/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, harca tabi olmasına karşın mahkeme kalemince harcı hesaplanıp ilgilisinden istenmeden ve dolayısıyla harç alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçesi hakkında, yukarıda anılan 434. maddenin 3. fıkrası benzetme yoluyla uygulanır ve temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp ilgilisinden istenmesine karşın süresinde ödenmediği belgelendirilmiş ise temyiz isteminin reddi gerekir.
İnceleme konusu davada, temyiz yoluna başvuran davalı Kemal Kaan tarafından temyiz dilekçesinin verildiği sırada ve yasal temyiz süresi içerisinde gerekli harç ve giderlerin eksik yatırılması üzerine, açıklanan prosedüre uygun olarak mahkemece düzenlenen uyarı yazısının yöntemince davalı vekiline tebliğ edilmesine karşın eksikliğin tamamlanmadığı belirgin bulunmakla, yukarıda anılan madde ve İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hükmün anılan davalı vekilince temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmelidir.
3-) Davalı… … Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili ile davalı … İnşaat Nakliyat ve Taahhüt Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin temyiz itirazları yönünden; dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre sair itirazların reddi gerekir.
Davanın yasal dayanağı niteliğindeki 506 sayılı Kanunun 26. maddesinde yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibareleri, Anayasa Mahkemesi’nin 21.03.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas – 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olup, bu iptal kararı ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular karşısında, ilk rücu davasında verilen karar kesinleştikten sonra açılan ek rücu davaları yönünden; ayrıntıları 07.05.2008 gün ve 2008/10-363 Esas, 2008/366 Karar numaralı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ilamında da açıklandığı üzere, ilgililerin kusur ve sorumluluk durumuna göre toplam rücu alacağını oluşturan tutardan, sürekli iş göremezlik/ölüm geliri ve sosyal yardım zammının başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerlerinin birinci davada hüküm altına alınan bölümü mahsup edilerek kalan kusur farkını oluşturan miktara karar verilmesi zorunludur.
İnceleme konusu davada; davalıların toplam %50 oranındaki kusur ve sorumluluk durumuna göre, iş kazası sonucu yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine bağlanan ölüm gelirlerinin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerlerinin %26,53’ünün Kurum tarafından açılan birinci rücu davasında hüküm altına alınarak kesinleştiği belirgin olmakla, işbu ikinci davada %23,47 oranındaki kusur farkına karşılık gelen 11.738,40 TL.nin karara bağlanması gerekirken, mahkemece kusur farkının saptanmasında hatalı yöntem kullanılarak fazla rücu alacağının hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar… … Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili ile … İnşaat Nakliyat ve Taahhüt Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalı, kuşkusuz, yeniden yapılacak yargılama sonunda karar verilirken, diğer davalılar Kemal Kaan ve … yönünden Kurum yararına oluşan usulü kazanılmış hak olgusu göz önünde bulundurulmalıdır…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı … vekili … Lafarge Orta Anadolu Çimento San. Tic. A.Ş. sigortalısı …’in 09.09.2010 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat ettiğini, kaza nedeniyle hak sahiplerine ödenen cenaze yardımı ile bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelire ilişkin olarak Samsun 2. İş Mahkemesinde açılan rücuen tazminat davasında verilen kararın Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiğini, fazlaya dair saklı tutulan rücu alacağının tahsili amacıyla iş bu davayı açma gereğinin hasıl olduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 12.650,33 TL’nin ödeme ve tahsis onay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Lafarge Orta Anadolu Çimento San. Tic. A.Ş. vekili davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, kazanın Tekkeköy İlçesi sınırları içerisinde meydana geldiğinden Tekkeköy İş Mahkemesinin yetkili olduğunu, öte yandan davanın zamanaşımına uğradığını, kaldı ki Samsun 2. İş Mahkemesince kusur oranlarının yeterince araştırılmadığını, hesaplanan tazminat miktarının da fahiş hesaplandığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece …’in 09.09.2000 tarihinde vefatı ile sonuçlanan iş kazası geçirdiği, kaza nedeniyle hak sahiplerine gelir bağlandığının anlaşıldığı, hüküm kurulurken davalıların kusur oranının da dikkate alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı … Lafarge Orta Anadolu Çimento San. Tic. A.Ş. vekilinin, davalı … İnş. Nak. Taah. Tic. San. Tic. Ltd. Şti.’yi temsilen Kemal Kaan ve davalı asil Kemal Kaan’ın temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece önceki karardaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı … Lafarge Orta Anadolu Çimento San. Tic. A.Ş. vekilince temyize getirilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce iki husus ön sorun olarak ele alınmıştır.
Bu ön sorunlardan ilki olarak, mahkemece davanın kabulü ile 12.650,33 TL’nin ödeme ve tahsis onay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, Özel Dairece “mahkemece 11.738,40 TL’nin karara bağlanması gerekirken, fazla rücu alacağının hüküm altına alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle bozma kararı verildiği nazara alındığında, uyuşmazlığa konu 911,93 TL’nin direnme karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırının (1.820,00 TL) altında kalıp kalmadığı ön sorun olarak görüşülmüş, ancak davalı temyizinin mahkemece hükmedilen kararın tamamına ilişkin olduğu kabul edilerek bu hususun ön sorun olmadığı oy birliğiyle kabul edilmiştir.
İkinci ön sorun olarak da Davalı Kemal Kaan’ın mahkemece uyuşmazlığın tüm aşamalarında … olarak gösterildiği, Kemal Kaan’a yapılan tebligatların adı soyadı kısmına … yazılmak suretiyle diğer davalı … İnş. Nak. Taah. Tic. San. Tic. Ltd. Şti’nin adresine yapıldığı, dava dilekçesi, duruşma günü ve gerekçeli karara ilişkin tebligatın daimi çalışana açıklamasıyla … İnş. Nak. Taah. Tic. San. Tic. Ltd. Şti.’nin adresine tebliğ edildiği, kusur raporunu içerir tebligatın ise Kemal Kaan tarafından … isimli bir şahsın adreste tanınmadığının belirtilmesi üzerine mahkemeye iade edildiği, ancak mahkemece verilen ilk kararın davalı Kemal Kaan tarafından temyiz edildiği, temyiz harcının tamamlattırılmasına yönelik muhtıra ve bozma kararı sonrası yapılan tebligatların ise yine … adına Tebligat Kanunu’nun 21’inci maddesine göre … İnş. Nak. Taah. Tic. San. Tic. Ltd. Şti.’nin adresine yapıldığı nazara alındığında tebligatların usulüne uygun olup olmadığı burada varılacak sonuca göre usulüne uygun bir direnme kararının bulunup bulunmadığı hususu tartışılmıştır.
Bilindiği üzere tebligat, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan önemli bir usul işlemidir.
Tebligat ile ilgili yasal düzenlemeler tamamen şekli olduğundan gerek tebliğ işlemi gerekse tebliğ tarihi ancak kanun ve yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin bu konuda etkili önlemler almış olmasının amacı, tebligatın bir an evvel muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle, Kanun ve Yönetmelik hükümleri en küçük ayrıntısına kadar uygulanmalıdır. Tebligatın doğru kişiye ve kanunda gösterilen yönteme uygun olarak yapılması zorunludur. Aksi takdirde kanun ve yönetmeliğin gösterdiği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligat geçerli sayılmaz.
11.01.2011 gün ve 6099 Sayılı Kanunun 3’üncü maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10’uncu maddesine eklenen ikinci fıkrasında;
”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”.
hükmü yer almakta, Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Bilinen adreste tebligat” başlıklı 16/2’inci maddesinde de aynı düzenleme bulunmaktadır.
6099 Sayılı Kanunun genel gerekçesinde ”… Uygulamada yaşanan sorunları önlemek üzere tasarıda yer verilen en önemli değişiklik, 25/4/2006 tarihli ve 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda kabul edilen adres kayıt sisteminin Tebligat Kanunu’na intibakının sağlanmasıdır. Hatta bu yolla, bazen on-onbeş tebligatla dahi sonuç elde edilemeyen durumlarda (ilanen tebligatın gerektirdiği istisnai hâller hariç), en fazla iki veya üç tebligatla sorun çözülebilecektir.”
denilmiştir.
11.01.2011 gün ve 6099 Sayılı Kanun’un 5’inci maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesine eklenen ikinci fıkra ise;
“Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”
Şeklinde düzenlenmiştir.
Tebligat Kanunu’nun 10’uncu maddesine eklenen ikinci fıkra ile gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu düzenlemeye göre, önce muhatabın bilinen en son adresine tebligat çıkarılması, bu adreste tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılması gerekmektedir.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olayda, davalı Kemal Kaan’a yapılan tebligatların isim kısmı hatalı yazılarak … ismine ve diğer davalı … İnş. Nak. Taah. Tic. San. Tic. Ltd. Şti.’nin adresine yapıldığı, bu hâliyle Kemal Kaan’a yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, Özel Daire bozma kararı, mahkemenin direnme kararı ve davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesi Kemal Kaan’ın adresine Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri dikkate alınarak tebliğ edilmeli ve yasal süre beklenildikten sonra Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmelidir.
Bu nedenle eksiklik giderildikten sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 14.03.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.