Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2014/811 E. 2016/489 K. 06.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/811
KARAR NO : 2016/489
KARAR TARİHİ : 06.04.2016

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Soma 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.12.2009 gün ve 2007/627 E. 2009/545 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 08.07.2010 gün ve 2010/3053 E. 2010/10257 K. sayılı ilamıyla;
(…Davacı, davalı … idaresinden, linyit kömürü çıkarmak için taahhüt senedi düzenlenip davalıya verdiğini, bu taahhüt nedeniyle orman irtifak hakkına sahip olduğunu, taahhütname gereği, irtifak hakkı süresi boyunca geçerli olmak üzere irtifak hakkı bedelinin peşin ödendiğini, ancak davalının Medeni Kanun Orman Kanununda yapılan değişiklikleri gerekçe göstererek 2006 yılları için yıllık izin bedeli, gecikme zammı ve KDV istediğini, bu talebin sözleşmeye ve kazanılmış haklara aykırı olmasına rağmen işlerin aksamaması için ihtirazi kayıtlı toplam 13.794,58 TL olarak ödediklerini belirterek bu meblağın ödeme tarihinden yasal faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalılar, husumet itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak da davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Çevre ve Orman Bakanlığı aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine, Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kabulüne dair verdiği karar Orman Genel Müdürlüğünce temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Katma Değer Vergisi Kanunu 8/2 maddesi “Vergiye tabi bir işlem söz konusu olmadığı veya KDV fatura veya benzeri vesikalarla göstermeye hakkı bulunmadığı halde düzenlendiği bu tür vesikalarda katma değer vergisi gösterenler bu vergiyi ödemekle mükelleftir. Bu husus kanuna göre borçlu oldukları vergi tutarlarından daha yüksek bir meblağı gösteren mükellefler için de geçerlidir. Bu gibi sebeplerle fazla ödedikleri vergilerini, indirim hakkına sahip olmayanlara iadesi konusunda Maliye ve Gümrük Bakanlığı yetkilidir.” hükmünü getirmiştir. Yasanın bu hükmü karşısında davalı davacıdan tahsil ettiği KDV vergi dairesine ödemekle yükümlüdür. Davalı yasa gereği tahsil etmemesi gereken KDV’ yı tahsil etmiş ancak vergi dairesine ödemişse herhangi bir sebepsiz zenginleşmesi olmayacaktır. Bu durumda davacı vergi dairesine ödenen KDV’yi davalıdan isteyemez. Hal böyle olunca davacının davalıya ödediği KDV davalı tarafça vergi dairesine ödenip ödenmediği konusunda gerekli inceleme yapılıp, vergi dairesine ödendiği anlaşıldığı takdirde KDV alacağına ilişkin davalıya husumet yöneltilmeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar ittihazı usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, davalı … İdaresi tarafından 2003-2004 yıllarına ait irtifak hakkı bedellerinin geç ödendiği iddiasıyla talep edilen ve ihtirazi kayıtla ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı Çevre ve Orman Bakanlığı aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, davalı … Müdürlüğünün, davacıyı taahhütnamede öngörüldüğü şekilde temerrüde düşürmediği gerekçesiyle davacı tarafça davalı … Genel Müdürlüğü aleyhine açılan istirdat talepli davanın kabulüne karar verilmiş, davalı … Genel Müdürlüğü vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkeme, “geçerli bir hukuki sebebe dayanmayan alacağın tahsilinde kusurlu işlemi bulunan tarafın davalı olduğu, haksız olarak tahsil edilen asıl alacağa KDV’nin de haksız olarak eklendiği, davalının hukuka aykırı işlem ve eyleminin dava konusu tüm zararın oluşumuna neden olduğu, davalı tarafın haksız olarak tahsil edip vergi dairesine ödemiş olduğu KDV alacağı da dahil haksız olarak tahsil ve talep ettiği tüm miktardan sorumlu tutulması gerektiği” gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Katma Değer Vergisi Kanunu 8/2.maddesi gereğince davacının davalıya ödediği KDV’nin davalı tarafça vergi dairesine ödenmesi halinde KDV alacağının davalı … Genel Müdürlüğün’den istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle uyuşmazlıkla ilgili yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 8.maddesi vergi yükümlüsünü (mükellefini) “Vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek veya tüzel kişi”; vergi sorumlusunu ise, “verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi” şeklinde tanımlamıştır.
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun; “Mükellef” başlıklı 8. maddesinin 1.fıkrasının (h) bendinde ise;
“Gelir Vergisi Kanununun 70.maddesinde belirtilen mal ve hakları kiraya verenlerin Katma Değer Vergisinin mükellefi olduğu”
“Vergi sorumlusu” başlıklı 9.maddesinde; “Mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı’nın, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği” belirtilmiştir.
Devlet, bu yasal düzenlemelerle, kiraya verene, Katma Değer Vergisini yasal düzenlemelerin öngördüğü şekil ve zamanlarda kendisine (Maliyeye) ödemek yükümlülüğünü getirmiştir. Vergi idaresi açısından muhatap yasada açıkça düzenlendiği üzere kiraya verendir.
Bu nedenle somut olayda da vergi idaresi açısından muhatap davalı … Genel Müdürlüğüdür.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, davalının davacıdan tahsil ettiği KDV’yi vergi dairesine ödemekle yükümlü olduğu, yasa gereği tahsil etmemesi gereken KDV’yi tahsil etmiş ancak vergi dairesine ödemişse herhangi bir sebepsiz zenginleşmesinin olmayacağı, bu durumda davacının vergi dairesine ödenen KDV’yi davalıdan isteyemeyeceği, davacının davalıya ödediği KDV’nin davalı tarafça vergi dairesine ödenip ödenmediği konusunda gerekli inceleme yapılıp, vergi dairesine ödendiği anlaşıldığı takdirde KDV alacağına ilişkin davalıya husumet yöneltilmeyeceği görüşü dile getirilmiş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek haksız olarak tahsil edilen alacak nedeniyle uygulanan katma değer vergisinin de davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin olarak yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA ve aşağıdaki dökümü yazılı ( 802,65) lira bakiye temyiz ilam harcının

temyiz edenden alınmasına, 06.04.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.