Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2014/75 E. 2015/775 K. 21.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/75
KARAR NO : 2015/775
KARAR TARİHİ : 21.01.2015

MAHKEMESİ : Denizli 3.İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2013/228 E-2013/621 K.

Taraflar arasındaki “sigortalılık süresinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 3.İş Mahkemesince dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 27.03.2013 gün ve 2012/496 E.-2013/187 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 28.05.2013 gün ve 2013/9810 E.-2013/11696 K. sayılı ilamı ile;
(…Mahkemece, Dairemizin 2012/5895 -16644 sayılı bozma ilamına uyullmasına karar verilmiş ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş ise de;
Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilebilmesi için uyuşmazlık konusu çekişmenin ortadan kalkması, başka bir anlatımla; her iki tarafın da davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmamış olması gerekir.
Eldeki dava dosyasına konu somut olayda, Kurumca, 01.05.1994 tarihinden itibaren sigortalı olarak tescil edilen davacının, 5 yılı aşan prim borcu bulunması nedeni ile 5510 sayılı Yasanın Geçici 17.maddesinin “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. …” hükmü gereğince aynı tarihi itibariyle sigortalılığının durdurulduğu, 01.05.2008 tarihinden itibaren yeniden başlatıldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle, anılan maddenin “…Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80’inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir…” hükmü gereği, davacının Kurumca kabul edilen ancak durdurulan sigortalılık süreleri Kurumdan sorularak belirlenmeli, talebe göre Kurumca kabul edilmeyen dönem tespit edilmeli, ihtilaf konusu olan bu döneme yönelik bozma ilamında açıklanan ilkeler çerçevesinde, davacının 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi zorunlu sigortalılık süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, uzun yıllardır çiftçilikle geçinen ve teslim ettiği ürün bedellerinden prim tevkifatı yapılan davacının ilk tevkifatı takip eden aydan itibaren 2926 sayılı Kanun’a tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) vekili, 4956 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesinde aile reisi olmayan kadınların tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edilmelerinin mümkün olmadığını ve davacının 2926 sayılı Kanun’un 5 ve 8.maddelerinin aradığı sigortalılık şartlarını taşımadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların beyanı uyarınca davanın konusu kalmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece, bozma gerekçesinde belirtilen hususların eldeki davanın sonucunu doğrudan etkiler nitelikte bulunmadığı, ayrıca Kurumun sigortalı kabul etmediği süreleri, haricen müracaat üzerine her zaman kabul etme ihtimali bulunduğu gerekçesiyle, direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, mahkemece yapılan araştırmanın davanın konusuz kalıp kalmadığı konusunda yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.01.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.