YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/743
KARAR NO : 2016/437
KARAR TARİHİ : 30.03.2016
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen 22.02.2011 gün ve 2006/675 E., 2011/55 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07.03.2013 gün ve 2012/16814 E., 2013/4336 K. sayılı ilamı ile;
(…. Davacı vekili, davalının bayilik sözleşmesine aykırı olarak başka firmalardan LPG aldığının tespit sonucu belirlendiğini iddia ederek 29.500 USD cezai şart alacağının yabancı paraya uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkilinin elinde 22.06.2001 tarihli sözleşme olup, sözleşmenin bitiş tarihinin belli olmadığını, sözleşmenin bir çok maddesi boş olarak düzenlenip daha sonra başlıkların davacı tarafından müvekkilinin rızası dışında doldurulduğunu, sözleşmenin Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkilinin esnaf olduğu ve talep edilen cezai şartın müvekkilinin mahvına neden olacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre, davalının sözleşmenin eki niteliğindeki yükümlülüğünü yerine getirmediği, kararlaştırılan cezai şart tutarını kabul ettiği, davalının edim borcunun aksine davrandığı, 3 yıllık kâr miktarı gereği talep edilen cezai şartın davalı yanca tamamının ödenmesinin mümkün olmadığı, 10.000 USD cezai şart tutarının tahsilinin gerektiği, bir taraf tacir ise kural olarak TTK 24. maddesine göre tacir sıfatına haiz kişi fahiş olduğu savunması ile ceza koşulunda indirim yapılmasını isteyemez ise de, ceza koşulunun miktarı ekonomik yönden borçlunun yıkımına neden olacak derecede yüksek ise, bu koşulların oluşması halinde indirim yapılmasının mümkün olduğu, yanlar arasında sürdürülen sözleşme süresi de gözetilerek BK 161/3 maddesi uyarınca takdiren 5.000 USD cezai şart tutarının tahsiline karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2)Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Davacı vekili dosyaya bir örneği sunulan 05.09.2003 tarihli taahhütnamede belirtilen 29.500 USD cezai şart talebinde bulunmuş, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının 10.000 USD cezai şart isteyebileceği yolunda görüş bildirilmiş. Mahkemece raporda belirtilen miktardan da indirim yapılarak 5.000 USD cezai şarta hükmedilmiştir.
6762 sayılı TTK’nun 24 (6102 sayılı TTK’nun 22.) maddesine göre tacir sıfatına haiz borçlu, fahiş olduğu iddiası ile cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyemez. Kural bu olmakla birlikte, Yargıtay, kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun yıkımına sebep olabilecek tarzda yüksek olduğunun saptanması halinde tacir olan borçlu yönünden de cezai şarttan indirim yapılabileceğini kabul etmektedir. Ancak, böyle bir indirimin yapılabilmesi için sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın borçlunun ekonomik yönden yıkımına yol açacağının belirlenmesi gerekir. Somut olayda, bu hususa ilişkin olarak yapılan araştırma ve inceleme ile hükme esas alınan bilirkişi raporu yeterli olmayıp, Yargıtay denetimine de elverişli görülmemiştir.
O halde mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda 05.09.2003 tarihli taahhütnamede belirtilen cezai şart miktarının ekonomik yönde davalı borçlunun yıkımına neden olacak şekilde fahiş olup olmadığı yönünden daha ayrıntılı araştırma ve inceleme yapılarak davalının ekonomik durumunu tüm yönleri ile ortaya koyacak geniş kapsamlı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alındıktan sonra deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir….)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 30.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.