Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2014/462 E. 2015/183 K. 14.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/462
KARAR NO : 2015/183
KARAR TARİHİ : 14.01.2015

Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya 1.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, dair verilen 10.12.2009 gün ve 2007/99 E.-2009/632 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin 10.10.2011 gün ve 2010/2832-2011/13440 sayılı ilamı ile;
(…Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79.maddesinin 12 ve 13.fıkralarıdır. Anılan maddenin 13.fıkrasında, “Sigorta müfettişi tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca re’sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80’inci maddesi de nazara alınarak işverene tebliğ olunur. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde, işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir.” hükmü mevcuttur. Eldeki dava dosyasına konu olayda, Kurumca eksik işçilik tespiti nedeniyle hesaplanan prim borcu ve gecikme zammının ödenmesine yönelik bildirimin, davacıya 02.02.2007 tarihinde tebliğ edildiği, davacının, bir aylık süre içinde Kurumun itiraz komisyonuna itirazda bulunmaksızın eldeki davayı 09.03.3007 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/13 maddesindeki bir aylık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup, Kurum işleminin tebliğinden itibaren bir aylık süre içinde itiraz edilmemesi halinde, Kurumun işleminin kesinleştiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, Mahkemece, Yasada öngörülen bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra, Kurum işlemine karşı iş bu davanın açıldığı gözetilmeksizin eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır….)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Taraflar vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava,borcun bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme 10.12.2009 tarihinde davanın kısmen kabulüne vermiştir.
Davalı kurum vekilinin temyizi üzerine Yüksek Özel Daire yukarıda açıklanan gerekçe ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Davacı vekili direnilmesini davalı vekili ise bozmaya uyulmasını istemiş, mahkemece 27.12.2012 günlü kısa kararda “Eski kararda direnilmesine sair hususların gerekçeli kararda açıklanmasına” şeklinde hüküm fıkrası oluşturulmadan direnme kararı verilmiştir.
Bu kararın temyizi edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulu’nca HUMK.nun 381 ve 388.maddesine aykırı karar verildiği gerekçesiyle usul yönünden bozulmuş, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkemece Hukuk Genel Kurulu bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra bu kez Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin bozma kararına uyulmasına karar verilmiş ve davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiştir. Bu karar taraflar tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 19.10.2005 tarih 2005/4-517-595 sayılı kararında da açıklandığı üzere direnme kararı verilip hüküm tefhim edildikten sonra bu karardan dönülemez.
O halde direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gereken; HUMK 381 ve 388. maddelerine uygun şekilde mahalli mahkemece verilen ilk karar gibi yani 10.12.2009 tarih 2007/99 E. 2009/632 K.sayılı karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.
Açıklanan nedenler altında Hukuk Genel Kurulunun bozması doğrultusunda işlem yapılarak özellikle HUMK’nun 381. ve 388. maddelerine uygun karar yazılması gereği yerine getirilmek üzere yerel mahkemenin kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Taraflar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.2013 tarih 2013/10-435-506 sayılı bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde Temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 14.01.2015 gününde, oybirliği ile karar verildi.