Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2014/1930 E. 2015/553 K. 21.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/1930
KARAR NO : 2015/553
KARAR TARİHİ : 21.01.2015

Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.04.2013 gün ve 2012/366 E., 2013/310 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 05.11.2013 gün ve 2013/13195 E., 2013/19678 K. sayılı ilamı ile,
(….1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 12.04.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen Ramazan Kocabaş’ın hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemenin 25.05.2011 tarihli önceki kararının taraflarca temyizi üzerine, Dairemizin; 22.03.2012 gün ve 2011/8915Esas, 2012/4280Karar sayılı kararı ile; davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazları reddolunarak, davacılardan Ö.. K..’ın 08.07.2009 tarihinde evlenmekle babasının desteğinden çıkacağının göz ardı edilerek evli olduğu dönemi de kapsar biçimde destekten yoksun kalma zararı hesaplanmasının isabetsiz olduğu ile usulünce açılmış bir dava olmadığı halde manevi tazminat istemine ilişkin ıslaha değer verilmesinin isabetsiz olduğundan bahisle davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı çocukların maddi zararları sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılandığından maddi tazminat istemlerinin reddine, davacı eş G.. K.. bakımından ise taleple bağlı olarak maddi tazminat isteminin kabulüne, ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminat ilişkin ıslah isteminin reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz olunmuştur.
Mahkemenin manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddi ile davacı çocuklar bakımından maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kararı yerindedir. Davacı eş G.. K..’ın maddi tazminat isteminin kabulü ise hatalı olmuştur.
Gerçekten davacı G.. K..’ın maddi tazminat isteminin reddine ilişkin önceki karar taraflarca temyiz edilmiş ve Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonunda davacıların tüm temyiz itirazları reddolunarak davalı taraf yararına bozulmuştur. Dairemiz bozma ilamına uyulmakla davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu açıktır. Hal böyle olunca da davacı G.. K.. bakımından da maddi tazminat isteminin reddi gerekirken, yazılı şekilde maddi tazminat kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Her ne kadar mahkemece 6098 sayılı Yasanın 55. maddesinin uygulanmasının kamu düzenine ilişkin olduğu ve bunun usuli kazanılmış hakkın bir istisnası olduğu kabul edilmiş ise de bu uygulama ancak kesinleşmeyen olgular bakımından kabul edilebilir. Kesinleşen olgularda ise uygulama yeri bulması söz konusu olamaz. Zira aksinin kabulü temyizin, temyiz edenin aleyhine sonuç doğurması anlamına gelir. Hukuk düzeninin buna cevaz vermeyeceği de ortadadır. Kararı temyiz eden ve lehine esastan bozulan tarafın bozmadan sonra durumunun önceye göre ağırlaşmasına müsaade edilmesi, kararın temyiz edilmesi nedeniyle temyiz edenin cezalandırılması sonucu doğurur. Böyle bir durumun kabulü hukukça ve yasaca mümkün değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle maddi tazminat isteminin reddine ilişkin önceki karara yönelik davacı G.. K..’ın temyiz itirazlarının reddolunarak kararın davalı yararına bozulduğu ve G.. K..’ın maddi zararının karşılandığına ilişkin olgunun kesinleştiği göz ardı edilerek davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak ihlal eder biçimde yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı M..Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş kazası nedeniyle ölen sigortalının yakınlarının uğradığı maddi ve manevi zararların tazminat istemine ilişkindir.
İlk bozma kararına konu yapılmayan davacı eş G.. K..’ın maddi tazminat alacağının bozma sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda yeniden hesaplanması ve bu raporun hükme esas alınmış olması, Özel Dairece bozma nedeni yapılmış, yerel mahkemece bu karara direnilmiştir.
Uyuşmazlık; davacılardan G.. K..’ın maddi zararının karşılandığına ilişkin olgunun kesinleşip kesinleşmediği, burada varılacak sonuca göre davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Uyuşmazlığın çözümü, “usuli kazanılmış hak” kavramının açıklanmasını ve açıklanan olgular karşısında somut olay ve taraflar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesini gerekli kılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması durumunda, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK.nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, s. 4771 vd., 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, ilk hükmün davacılardan eş G.. K..’ın hesaplanan maddi zararlarının, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan gelirlerin karar tarihine en yakın peşin sermaye değeri ile karşılanmış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine ilişkin kısmı yönünden verilen kararın temyiz incelemesi üzerine Özel Dairece, davacının tüm davalının sair temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkemenin davacılar G.. K.. ile A.. K..’ın maddi tazminat istemlerinin reddine dair kararı isabetlidir açıklaması ile bozma kararının kapsamı dışında bırakılarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısım hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Kesinleşmiş bu kısım, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturacaktır.
Bu nedenle eş G.. K.. yararına, bozmadan sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesindeki düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu gerekçesiyle ek bilirkişi raporu ile hesaplanan maddi tazminat miktarından, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan gelirlerin rucuya tabi ilk peşin sermaye değeri düşülerek tespit edilen maddi tazminat miktarının davalıdan tahsiline karar verilmesi, doğru değildir.
Direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 21.01.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.