Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2014/1195 E. 2015/2373 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/1195
KARAR NO : 2015/2373
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 10. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.12.2012 gün ve 2011/77 E. 2012/1371 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 04.03.2013 gün ve 2013/4270 E., 2013/2109 K. sayılı ilamı ile davalılardan … yönünden yapılan temyiz incelemesi sonucu önce onanmış; davalılardan … vekilinin maddi hata düzeltme dilekçesi ile temyiz istemlerinin incelenmesinin istenmesi üzerine, bu istem kabul edilerek 15.07.2013 gün ve 2013/18514 E-2013/13327 K. sayılı ilamı ile;
“…1-Davalı … Belediyesine yokluğunda verilen gerekçeli kararın 28.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği ve kararı süresi içerisinde 04.02.2013 tarihinde temyiz ettiği ancak dilekçesinin temyiz incelemesinin yapıldığı tarihte karar verildikten sonra Dairemize ulaştığı, kanuni süresi içerisinde temyiz dilekçesi verildiğinden temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini bildirmiştir. Her ne kadar karar daha önce Dairemizce sadece davalı … temyizi üzerine bu davalının temyiz sebepleriyle bağlı olunarak incelenmiş ve onanmış ise de, davalı …’nin süresi içinde kararı temyiz ettiği ancak temyiz dilekçesinin Dairemize dosya incelendikten sonra ulaştığı anlaşılmakla, müteselsil sorumluluk hükümleri nedeniyle davalının temyiz sebeplerinden diğer davalının da faydalanacağı gözetildiğinde, maddi hataya dayalı davalı … Belediyesi’nin talebi değerlendirildiğinde Dairemizin 04.03.2013 tarihli 2013/4270 Esas, 2013/2109 Karar sayılı onama ilamı ortadan kaldırılarak her iki davalı yönünden işin esasının incelenmesine geçildi.
2-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
3-Davacı vekili, davacının en son …’nda çalışmakta iken kadrosuzluk sebebiyle Tarım Bakanlığı’na devredildiğini, Belediye dönemindeki çalışmaları sırasında Toplu İş Sözleşmesi gereği ödenmeyen fazla çalışma ücreti, kamu ve işveren ikramiye alacağı, ilave tediye alacağı, kıdemli işçiliği teşvik primi, eksik ödenen ücret alacağı, ulaşım gideri alacağı, yakacak yardımı alacağı, ulusal bayram genel tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davacının 20/04/2009 tarihli ve 130 sayılı Personel Hareket Onayı ile … emrine ataması yapıldığını, daha sonra atamaları yapılan Elmadağ Belediye Başkanlığından ihtiyaç fazlası olarak belirlenen davacının 18/10/2010 tarihli ve 2847 sayılı Valilik Oluru ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ankara İl Müdürlüğü emrine atandığını, taleplerinin zamanaşımına uğradığını, fazla çalışma yapmasının söz konusu olmadığını, ulaşım bedeline ilişkin hükmün 2009-2011 yılları arası TİS’de ilave edildiğini, tüm alacakların ödendiğini beyanla davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece taraflar arasında, çalışma süreleri, davacının sendika üyesi olduğu ve TİS hükümlerinden yararlanacağı, davacının yeni işveren …’na devredildiği konusunda çekişme bulunmadığı, davalı Bakanlığın devralan işveren olarak davada talep edilen ve davalı …’deki geçen hizmetlerden kaynaklı işçilik alacaklarından davalı … ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya arasında bulunan davalı … Belediyesi ile yetkili sendika arasında imzalanan 85.maddeye göre 01.03.2009-28.02.2011 tarihlerini kapsayan Toplu İş Sözleşmesinin 51. maddesine göre;
“Ankara Büyükşehir Belediyesi, EGO, ASKİ ve diğer belediyelerden, kıdem tazminatı almayı hak edecek şekilde naklen gelen işçilerin bu kurumlarda geçen çalışma süreleri esas alınmak üzere, işçilere hizmetleri toplamı:
5 yılını doldurmuş olanlara 15 günlük çıplak ücreti tutarında,
10 yılını doldurmuş olanlara 20 günlük çıplak ücreti tutarında,
15 yılını doldurmuş olanlara 25 günlük çıplak ücreti tutarında,
20 yılını doldurmuş olanlara 30 günlük çıplak ücreti tutarında,
25 yılını doldurmuş olanlara 35 günlük çıplak ücreti tutarında, kıdemli işçiliği teşvik primi ödenir.
Örneğin; yıl içerisinde 5, 10, 15, 20 ve daha fazla hizmet yılını dolduranlar alacaktır. Diğerlerine yılları doldukça ödenecektir.
Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten evvel veya yürürlük süresi içinde 5 yıllık kıdemini dolduranlara bu sözleşme ile belirlenmiş günlük çıplak ücreti üzerinden teşvik primi ödenir. Ancak, sözleşmenin yürürlük süresi içinde 10 yıllık kıdemini dolduranlara sadece 10 yıllık teşvik primi ödenir.
Yukarıda (b),(c),(d),(e) fıkralarında da belirtilen sürelere ait kıdemli işçiliği teşvik primi almış olanlar (a) fıkrasında belirtilen haktan yararlanamazlar.” düzenlemesini içermektedir.
Bilirkişi davacının 1994-2010 tarihleri arasında 16 yıllık işçi olduğunu belirterek kıdemli işçiliği teşvik alacağını 2010 tarihinde ücreti ve 16 yıllık kıdemini esas alarak 27 günlük ücret üzerinden alacağı hesaplamış ve mahkemece rapor doğrultusunda bu alacağın kabulüne karar verilmiştir.
TİS 51.maddesine göre ancak yıl içerisinde 5, 10, 15, 20 ve daha fazla hizmet yılını dolduranlar bu haktan faydalanacaklardır. Diğerlerine yılları doldukça bu alacak ödenecektir.
15 yılını doldurmuş olanlara 25 günlük çıplak ücreti tutarında hizmet özendirme primi ödenecektir. Davacının 15 yıllık süresi 2009 tarihinde dolmaktadır. Bilirkişi TİS 51.maddesine göre 25 gün üzerinden hesaplama yapılmalıdır.
Aynı döneme ilişkin TİS 72.maddesinde yıllık izin süreleri düzenlenmiştir. Buna göre;
“Hizmet süresi:
a) 1 yıldan 5 yıla kadar olanlara 23 iş günü,
b) 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 25 iş günü,
c) 10 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara 27 iş günü,
d) 15 yıldan fazla 20 yıldan az olanlara 29 iş günü
e) 20 yıldan fazla 25 yıldan az olanlara 31 iş günü
f) 25 yıl ve daha fazla olanlara 35 iş günü” izin verilir veya ücret ödenir.
Bilirkişinin hesaplamayı yaparken hizmet özendirme primini düzenlemeyi içeren 51.maddeye göre değil, alacakla alakası bulunmayan 72.maddedeki süreler üzerinden hesapladığı açıkça anlaşılmaktadır. Davalının yargılama aşamasında rapora bu yöndeki itirazları ve ek rapor alınmasına rağmen talepleri karşılanmamıştır.
Diğer yandan bilirkişi TİS 51.maddesindeki 5, 10, 15, 20 yıllık kademelerin hangi tarihte dolduğuna dikkat etmeden, bu sürenin dolduğu yıldaki ücret üzerinden hesaplama yapmak yerine son ücret üzerinden alacağı hesaplamıştır.
Mahkemece yapılacak iş, bilirkişiden yeniden rapor alınarak TİS 51.maddesi doğrultusunda 15 yılın dolduğu tarih ve o tarihteki ücreti üzerinden hizmet özendirme primini hesaplamak ve değerlendirme yapmaktan ibarettir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle hüküm kurulması hatalıdır.
4-Bilirkişi davacının ulaşım gideri olarak zamanaşımı doğrultusunda 2006 yılından itibaren her yıl için 120 bilet üzerinden bilet (ulaşım) bedeli hesaplamıştır.
Davalı … Belediyesi ile yetkili sendika arasında imzalanan 85.maddeye göre 01.03.2009-28.02.2011 tarihlerini kapsayan Toplu İş sözleşmesinin 59. maddesine göre;
“İşçiler ve bakmakla yükümlü oldukları eş ve çocukları, Belediye otobüslerden ücretsiz olarak yararlanır. İşveren, işçilere her ay 120 biletlik toplu taşım kartı ya da bunun nakdi tutarını net olarak verir.”
Davacının Elmadağ Belediyesine devredilmeden önce tabi olduğu Hasanoğlan Belediyesi ile sendika arasındaki 2004-2010 tarihleri arasında yürürlükte bulunan TİS 53 ve 54. maddelerine göre;
“İşçilere, işverene ait otobüslerde ücretsiz seyahat etmelerini sağlayacak birer paso verilir, (verilmemesi halinde işçiler bu haklardan ücretsiz olarak yararlanır.)” düzenlemesi mevcuttur.
İşçilere aylık 120 bilet parası verilmesine ilişkin düzenleme sadece 2009-2011 dönemini kapsayan Elmadağ Belediyesi ile sendika arasındaki TİS’de mevcuttur. Hasanoğlan Belediyesi ile sendika arasındaki 2004-2010 tarihlerini kapsayan TİS’de ücretsiz yararlanma hakkının olduğu belirtilmiş ve karşılığında bilet verileceği düzenlenmemiştir. Bu nedenle önceki dönem için bilet bedeli talep edilemez. Kaldı ki davacı 2004-2010 yıllarındaki TİS e rağmen bedeli karşılığı yararlandırıldığını da ispatlayama- mıştır. Diğer yandan bilirkişinin 2009 yılında yürürlüğe giren 120 bilet bedelini açık bir hüküm bulunmamasına rağmen 2006-2009 yılları arasında da 120 bilet ödeneceği şeklindeki kabul ve uygulaması da isabetsizdir.
5-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davacının temizlik işçisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
Davalı bir kamu kuruluşu olan belediyedir. İşverenin bu niteliği gereği işyerindeki gerek normal çalışma saatleri, gerekse de fazla çalışma saatlerinin işyerinde kayıt altına alınması gerekir. Bu nedenle fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve gece çalışmasının sadece soyut tanık ifadeleri ile hüküm altına alınması doğru değildir.
Davalı işyeri resmi kurum olup davacının da temizlik işçisi olduğu anlaşıldığından davacının normalde saat 17:00’a kadar çalıştığı beyan edilmesine rağmen her hafta 3 gün saat 19:00’a kadar yoğun çalışmasını ve fazla mesai yapmasını gerektiren ne gibi bir durum olduğu, hangi talimat doğrultusunda bu şekilde çalışma yapıldığı somut olarak ortaya konulmadan soyut gerekçelerle fazla çalışma alacağına hükmedilmesi hatalı olmuştur.
6-Somut olayda dosyada işyerinde yapılan çalışma günlerine ilişkin aylık puantaj kayıtları bulunmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işverenlikçe düzenlenen aylık puantaj kayıtları davacının imzasını taşımadığından davacı tanıklarının beyanlarına göre hesaplama yapılmıştır.
Davalı işyeri resmi bir kurum olan belediyeye ait olup puantaj kayıtlarının imzasız olması sözkonusu puantaj kayıtlarını geçersiz kılmaz. Kaldı ki delillerin bu yöndeki takdiri bilirkişiye değil mahkemeye aittir. Bilirkişi alternatif hesaplamayla puantaja itibar edilmesi veya edilmemesi ihtimallerine göre hesaplamayı gösterebilir. Bilirkişinin mahkeme hakimi yerine delil takdiri yapması, puantaj kayıtlarına itibar etmemesi yetki sınırlarının aşılması niteliğindedir.
HUMK’nun 290. maddesi uyarınca resmi belge olan puantaj kaydının aksinin aynı kuvvete haiz bir başka kayıt ve belgeyle kanıtlanması gerekir.
Mahkemece resmi bir kurum olan davalı … yetkililerince onaylanmış ve düzenli tutulmuş puantaj kayıtları değerlendirilerek ulusal bayram genel tatil talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
7-Davalı … vekili dava konusu alacakların ödendiğini savunduğundan, Belediyeye müzekkere yazılarak varsa bu alacakların davacıya ödendiğini gösteren banka kayıtlarının istenmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi de yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı …’nın maddi hata talebinin kabulüyle Dairemizin 04.03.2013 tarihli 2013/4270 Esas, 2013/2109 Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalıların temyiz itirazlarının kabulüyle mahkemenin 28.12.2012 tarihli kararının yukarıda yazılı nedenlerle her iki davalı yararına BOZULMASINA …”
karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacalarının tahsili istemine ilişkindir
Davacı vekili, müvekkilinin davalı … Başkanlığında çalışmakta iken kadrosuzluk nedeni ile Tarım Bakanlığı’na gönderildiğini, çalışma sırasında TİS’nin geçerli olduğunu, işyerinde temizlik, dışarıda inşaat işlerinde de görev yaptığını çalışma saatlerinin 07:00-23:00 arası olduğunu, TİS gereği de ödenmesi gereken alacaklarının ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, fazla çalışma ücreti, kamu ve işveren ikramiye alacağı, ilave tediye alacağı, kıdemli işçiliği teşvik primi, eksik ödenen ücret alacağı, ulaşım gideri alacağı, yakacak yardımı alacağı ve UBGT ücreti alacağından oluşan eksik ödenen alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Yerel mahkemece, işçilik alacakları yönünden her iki davalının birlikte sorumlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulü ile işçilik alacaklarının müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir..
Hüküm davalıların temyizi üzerine, Özel Daire’ce davalı …’nın temyiz dilekçesi incelenerek önce onanmış, daha sonra … vekilince kararın maddi hataya dayandığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması istemi kabul edilerek, yukarıda belirtilen gerekçelerle bozulmuştur. Yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalılardan Elmadağ Belediye Başkanlığının maddi hata dilekçesi üzerine, önceden temyiz istemi reddedilen ve maddi hata talebi de bulunmayan davalı … yararına da yerel mahkeme kararının bozulmasının mümkün olup olmadığı; burada varılacak sonuca göre, davacı yararına usulü kazanılmış hak oluşup oluşmadığı, ayrıca müştereken ve müteselsilen sorumluluk hükümleri gereğince davalı …’nın temyiz itirazları incelenirken davalı …’nin de delillerinin değerlendirilip değerlendirilmediği varılacak sonuca göre onama kararı kaldırılarak bozma kararı verilip verilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
I-Davalılardan … vekilinin temyiz itirazı yönünden, Özel Dairece onama ilamının kaldırılıp, bozma yönünde karar verilmesine hukuken olanak bulunup bulunmadığı konusunda öncelikle kesin hüküm ile ilgili açıklama yapılmasında yarar vardır.
Bilindiği gibi, kesin hüküm, şekli anlamda kesin hüküm ve maddi anlamda kesin hüküm, olmak üzere ikiye ayrılır.
Şekli anlamda kesin hüküm, sözü edilen karara karşı artık bütün olağan yasa yollarının kapandığı anlamına gelir. Yasa yolu açık olan bir karar, yasa yoluna başvurma süresi geçmekle de kesinleşir. Öte yandan, temyiz yolu açık olan bir karar temyiz edilip sonuçta onanmış ve karar düzeltme süresi geçirilmişse, ya da karar düzeltme yoluna gidilip de bu istem reddedilmişse veyahut yasa yoluna başvurmaktan feragat edilmişse verilen hüküm şekli anlamda kesinleşir.
Kesin hüküm, ilk önce (hükmü veren mahkeme de dahil diğer bütün) mahkemeleri bağlar. Yani mahkemeler, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan bir kesin hüküm ile bağlıdırlar. Aynı davayı bir daha (yeniden) inceleyemezler (kesin hüküm itirazı) ve aynı konuya ilişkin yeni bir davada, önceki davada verilmiş olan kesin hüküm ile bağlıdırlar (HGK’nun 28.03.2012 gün ve E:2011/2-890, K:2012/239; HGK’nun 14.11.2012 gün ve E:2012/20-583, K:2012/789 sayılı ilamları).
Hemen burada İş Mahkemelerince verilen kararlar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilemeyeceğinin açıklanmasında fayda bulunmaktadır. Şöyle ki;
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/5 maddesi gereğince: iş mahkemesi kararlarının temyiz incelemesi sonucu Yargıtayca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulması mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; yerel mahkemece, direnmeden önce işin esasına yönelik olarak davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karar, davalı …’nın temyiz itirazı üzerine, Özel Daire’ce 04.03.2013 gün ve 2013/4270 E., 2013/2109 K. sayılı ilam ile önce onanmış; daha sonra davalılardan … vekilinin maddi hata düzeltme istemi üzerine, bu istem kabul edilerek 15.07.2013 gün ve 2013/18514 E., 2013/13327 K. sayılı ilamı ile onama kararı kaldırılarak, bozma kararı verilmiştir.
Ne varki, mahkemece verilen ilk karar, davalı … yönünden Özel Dairece onanmakla HUMK’nun 440/III-1.maddesi gereğince kesinleşmiş olduğundan, bu aşamadan sonra Özel Dairenin yasanın emredici hükmüne aykırı olarak adı geçen davalının maddi hata düzeltim talebi bulunmadığı da dikkate alınarak davalı … vekilinin maddi hata düzeltme istemi üzerine onama kararını kaldırarak bozma kararı vermesi hukuken olanaklı değildir.
Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmede bir kısım üyelerce, müteselsil sorumluluk hükümleri nedeniyle davalının temyiz sebeplerinden diğer davalının da faydalanacağı gözetildiğinde, maddi hataya dayalı davalı … Belediyesi’nin talebi değerlendirildiğinde onama ilamı ortadan kaldırılarak her iki davalı yönünden işin esasının incelenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; çoğunlukça yukarıda belirtilen gerekçelerle bu görüş benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece verilen ilk karar, Özel Dairece onanarak kesinleştiğinden, sonucu itibariyle doğru olan direnme kararı yerindedir.
II-Davalı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : 1-Davalı … vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan değişik gerekçeyle ONANMASINA oybirliği ile,
2-Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … vekilini’nin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 04.11.2015 günü oyçokluğu ile karar verildi.