Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2014/1116 E. 2016/564 K. 27.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/1116
KARAR NO : 2016/564
KARAR TARİHİ : 27.04.2016

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “bina projesine aykırılığın eski hale getirtilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 17. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.06.2013 gün ve E:2013/283, K:2013/435 sayılı kararın incelenmesi davalı G…vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 19.12.2013 gün ve E:2013/17704, K:2013/18359 sayılı ilamı ile;
(…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Dava dilekçesinde, ortak alan olan terasa havalandırma ve klima cihazları konulması, binanın arka cephesinde baca yapılması sebebiyle müdahalenin men’i ile eski hale getirilmesi istenilmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir
Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; diğer kat malikleri ile aralarında davacının da imzasının bulunduğu 10.05.2010 tarihli muvafakat ile davalıya dava konusu anataşınmazın arka cephesinde yer havalandırma bacası açılması için onay verildiği anlaşılmakla davacının muvafakattan sonra dava açması, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet ve dürüstlük kuralına aykırıdır. Açıklanan nedenlerle davacının istemlerinden havalandırma bacası yönünden davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru görülmemiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, bina projesine aykırılığın eski hale getirtilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemenin, davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Hüküm davalı G…vekilince temyiz edilmiştir.
Somut olayda; 10.05.2010 tarihli muvafakatnamede davacının da imzasının bulunduğu belirtilerek, yerel mahkeme kararı bozulmuş ise de, anılan belge içeriğinde davacının isminin bulunduğu yerin karşısında imzasının bulunmadığı belirgin bir biçimde görünmektedir.
Görüldüğü üzere, 10.05.2010 tarihli muvafakatnamede davacının da imzasının bulunduğuna ilişkin bozma ilamının açıkça maddi hataya dayalı olduğunu göstermektedir.

Hemen belirtilmelidir ki, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, Birinci Baskı 1976, s:208).
Burada belirtilen maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrarla maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan güven ve saygınlığı, adalete olan inancı sarsacaktır.
O nedenledir ki; Yargıtay, bugüne değin maddi hatanın belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş; baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir (Aynı yönde bakınız. Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2011 gün ve E:2011/9-72, K:2011/99; 13.03.2013 gün ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı ilamları).
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 gün ve E:2002/10-895, K:2002/838; 02.07.2003 gün ve E:2003/21-425, K:2003/441; 13.04.2011 gün ve E:2011/9-72, K:2011/99; 13.03.2013 gün ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı kararlarında da; maddi hataya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine sonuç doğurmayacağı benimsenmiştir.
Öte yandan, usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.03.1972 gün ve E:1968/1-277, K:176; 01.03.1995 gün ve E:1995/7-641, K:117; 23.01.2002 gün ve E:2001/1-1010, K:2002/1; 12.07.2006 gün ve E:2006/4-519, K:527; 04.11.2009 gün ve E:2009/13-370, K:2009/480; 13.03.2013 gün ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı kararları; Baki, Kuru:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, İstanbul 2001, Cilt:5, Sahife:4771 vd.).
Özel Daire bozması maddi hataya dayalı olduğundan, maddi hata halinde karşı taraf lehine kazanılmış haktan bahsedilemeyeceğinden, yerel mahkemenin direnmesi yerindedir.
Ne var ki, Özel Daire işin esasını incelememiş bulunduğundan, işin esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Açıklanan gerekçeyle, maddi hata nedeniyle davalı G…vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 18. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 27.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.