Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2014/1093 E. 2016/484 K. 06.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/1093
KARAR NO : 2016/484
KARAR TARİHİ : 06.04.2016

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “takibin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bartın İcra Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.09.2013 gün ve 2012/66 E., 2013/130 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03.12.2013 gün ve 2013/30696 E., 2013/38357 K. sayılı ilamıyla;
(…Borçlu, icra mahkemesine başvurarak, aleyhine yapılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, ödeme emrinin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereğince Kızıllar Köyü azası sıfatı ile İbrahim Eser isimli bir şahsa tebliğ edildiğini, köyde İbrahim Eser isimli bir azanın olmadığını ileri sürerek takibi öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılmasına ve senette yapılan tahrifatlar nedeni ile takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Takip dosyasının incelenmesinde; borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilememesi üzerine, mernis adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatta, muhatabın adreste bulunamaması nedeni ile tebliğ evrakının köy azası İbrahim Eser’e bırakıldığının belirtildiği görüldüğünden, mahkemece İbrahim Eser isimli bir azanın anılan köyde bulunup bulunmadığının adli kolluk ve diğer vasıtalar ile yöntemince araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, icra takibinin iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, Bartın 2. İcra Müdürlüğünün 2011/2282 Esas sayılı icra takip dosyasındaki ödeme emrinin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre Kızıllar Köyü azası sıfatıyla, İbrahim Eser isimli şahsa tebliğ edildiğini, Kızıllar Köyü’nde İbrahim Eser isimli bir azanın bulunmadığını, hatta bahsi geçen köyde bu isimde bir kişinin dahi yaşamadığını, tebligatın yapıldığı köyde veya komşu köylerde Eser soyadında bir kişi bile bulunmadığını, tebligatı teslim alan İbrahim Eser isimli kişinin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinde belirtilen ve adreste bulunmayan kişilere ait tebligatları teslim alabilecek yetkili kişilerden biri olmadığını, bu nedenle tebligatın usulsüz ve geçersiz olduğunu, davacının yapılan icra takibinden 02.05.2012 tarihinde, adına kayıtlı taşınmazları ile ilgili işlem yapmak için tapu sicil müdürlüğüne gittiğinde, taşınmazları üzerinde haciz şerhi olduğunu öğrenmesi sonucu muttali olduğunu, davacının dava konusu icra takibi dosyasından 02.05.2012 tarihinde haberdar olduğundan tebliğ tarihinin 02.05.2012 olarak kabulü ile borca itiraz davasının süresinde açıldığının kabul edilmesi gerektiğini, Bartın 2. İcra Müdürlüğünün 2011/2282 Esas sayılı icra takip dosyası ile 9.200,00.-TL bedelli senedin tahsilinin talep edildiğini, bu senette davalı tarafından tahrifat yapıldığını, davalının senette 200 rakamının önüne sonradan ve davacının bilgisi ve rızası dışında 9 rakamı eklediğini ve senedi 9.200,00.-TL’den icraya koyduğunu, davacının davalıya 9.200,00.-TL borcu olmadığını ileri sürerek, öncelikle ödeme emrinin usulsüz tebliğinin kabulü ile tebliğ tarihinin 02.05.2012 olduğunun kabulüne, borca ve ferilerine itirazlarının kabulü ile icra takibinin iptaline, alacaklının kötü niyet tazminatı ve para cezasına mahkum edilmesini istemiştir.
Davalı vekili, tebligatın usulsüz olduğuna dair yapılan itirazları kabul etmediklerini, ayrıca borçlunun öğrenme tarihi olarak gösterdiği tarihin de gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan ibranamenin takibe konu senet için verilmediğini, davacının bu ibranamenin tarafı bile olmadığını, söz konusu senetteki tahrifat yapıldığı yönündeki iddiaları da kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur
Mahkemece, ödeme emrinin 15.07.2011 tarihinde tebliğ edildiği, tebligatın usulüne uygun yapılmadığı, davalının takipten haberdar olduğunu bildirdiği tarihin tebligat tarihi kabul edildiği, davacının öğrenme tarihinden itibaren süresinde senetteki meblağ kısmında tahrifat yapıldığını belirterek itiraz ettiği, Bartın Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/25 Esas sayılı dosyasında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 28.12.2012 tarihli raporunda, inceleme konusu 25.05.2010 ödeme tarihli ve 25.11.2009 ödeme tarihli iki adet senette miktar rakamları başındaki “9” rakamları ve miktar yazıları başındaki “dokuzbin” yazılarının senetlerin tanzimi sırasında sırası dahilinde yazılmamış olup, bulundukları yere sonradan ilave edilmiş olduklarının bildirildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilerek ve TK.’nun 21. maddesine göre “tebligatın yapıldığı İbrahim Eser isimli bir şahsın Ulus İlçesi, Kızıllar Köyünde yaşayıp yaşamadığı, Ulus İlçe Nüfus Müdürlüğüne müzekkere yazılarak sorulduğu, verilen 23.07.2012 tarihli yazı cevabında İbrahim Eser adında bir şahsın Kızıllar Köyü’nde kayıtlı olmadığının bildirildiği, yine Ulus İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına müzekkere yazılarak, bu isimde bir şahsın Kızıllar Köyü’nde aza olup olmadığı sorulmuş, verilen 23.07.2012 tarihli yazı cevabına göre bu köyde bu şahsın asıl ve yedek ihtiyar heyeti listesinde olmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. İbrahim Eser isimli şahsın Kızıllar Köyü’nde aza olup olmadığını belirleyecek en yetkili kurum Ulus İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı olup, kolluk marifetiyle bir araştırmanın gerekli olmadığı, yapılan araştırmada İbrahim Eser isimli bir aza olmadığı gibi, bu isimde bir şahsın o köyde yaşamadığı anlaşılmıştır.” gerekçesi ile önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan ödeme emrine ilişkin tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı konusunda mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre, kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar. Aynı kanunun 32. maddesinde ise, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, davacı borçlu, icra mahkemesine başvurarak, aleyhine yapılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, ödeme emrinin Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi gereğince Kızıllar Köyü azası sıfatı ile İbrahim Eser isimli bir şahsa tebliğ edildiğini, köyde İbrahim Eser isimli bir azanın olmadığını ileri sürmüştür. Takip dosyasının incelenmesinde, borçluya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilememesi üzerine, adres kayıt sistemindeki (mernis) adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan tebligatta, muhatabın adreste bulunamaması nedeni ile tebliğ evrakının köy azası İbrahim Eser’e bırakıldığının belirtildiği görülmektedir. Mahkemece, nüfus müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta, Kızıllar Köyü’nde İbrahim Eser adında herhangi bir kayda rastlanılmadığı bildirilmiştir. Aynı konuda, ilçe seçim kurulu başkanlığına yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda da, “Başkanlığımızdan Bartın ili Ulus İlçesi Kumluca Beldesi Kızıllar Köyünde 2011 yılı Temmuz Ayı veya daha öncesinde İbrahim Eser isimli aza bulunup bulunmadığının araştırılması istenmiş, başkanlığımızca 28 Mart 2004 Mahalli İdareler Seçimi ve 29 Mart 2009 tarihinde yapılan mahalli idareler seçimlerinde yapılan araştırma neticesinde İbrahim Eser isimli şahsa Kızıllar Köyü asıl ve yedek ihtiyar heyeti listesinde rastlanılmamıştır.” denilmiştir. Bu durumda, tebligatın yapıldığı 15.07.2011 tarihi itibariyle Kızıllar Köyü’nde İbrahim Eser isimli bir köy azası olmadığı anlaşılmaktadır.
Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından tebligatın yapıldığı tarihte İbrahim Eser isimli şahsın köy azası olup olmadığı yönünde mahkemece yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, zira, mahkemece nüfus müdürlüğüne ve ilçe seçim kurulu başkanlığına yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda, tebligatın yapıldığı tarih itibariyle anılan kişinin kaydının bulunup bulunmadığının açıkça bildirilmediği, bu hususun kaymakamlığa yazılacak müzekkere, adli kolluk ve diğer vasıtalar ile yöntemince araştırılması gerektiği belirtilerek; yerel mahkeme direnme kararının bozulması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Yerel Mahkemenin, ödeme emrine ilişkin tebligatın usulüne uygun olarak yapılmadığına yönelik ilk kararında direnmesi usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, Özel Dairece, bozma nedenine göre davalı vekilinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davalı vekilinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.04.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.