Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2013/29 E. 2013/1072 K. 08.03.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2013/29
KARAR NO : 2013/1072
KARAR TARİHİ : 08.03.2007

Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen, 13.05.2010 gün ve 2008/656 E., 2010/241 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 14.09.2011 gün ve 2010/16289 E., 2011/12239 K. sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiş; davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, aynı dairenin 28.06.2012 gün ve 2012/4261-16898 sayılı ilamı ile;
(…Davacı, davalı alıcıya komisyoncu olarak taşınmaz gösterildiğini ve hizmet verildiğini bu konuda davalının 9.8.2006 tarihli gayrimenkul gösterme formu imzaladığını ancak davalının kendilerini devre dışı bırakarak taşınmazı tapuda satın aldığını ve komisyon hizmet bedelini ödemediğini, yapılan takibe de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, dava dışı emlakçı vasıtasıyla taşınmazı satın aldığını, davalı emlakçı ile imzalanan gayrimenkul gösterme formu nedeni ile de komisyon bedelinin davacı temsilcisine ödediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükmün davacı ve davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizce onanmış, davalı bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Davalı ile davacı şirket adına Arif T. arasında imzalanan 9.8.2006 tarihli gayrimenkul görme formu ile dava konusu taşınmazın davalıya gösterildiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı komisyon hizmet bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise sözleşme imzalanan davacı şirket temsilcisi Arif T.’e komisyon bedelinin ödendiğini ileri sürerek ibraname başlıklı belge ibraz etmiştir. 8.3.2007 tarihli Arif T. imzalı bu belgede; davalı tarafından satın alınan taşınmazla ilgili olarak gerek şahsı adına gerekse temsil ettiği şirket adına bu satış işlemi ile ilgili olarak hak ettiği komisyon bedelinin tamamının alındığı ve hiç bir alacağın kalmadığı açıklamasının yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Davaya dayanak sözleşmede davacı şirket adına parayı tahsil eden Arif T. imzası bulunduğu gibi, dosyaya ibraz edilen 1.6.2006 tarihli sözleşme ile de, Arif T.’nin davacı şirketin müşteri temsilciliğini yaptığı anlaşılmaktadır. Müşteri temsilcisinin davacı adına tahsilat yetkisinin bulunup bulunmaması davacı şirket ile temsilcisi arasındaki iç ilişkide önem arz eder. Açıklanan nedenle davalı komisyon hizmet bedelini ödediğini 8.3.2007 tarihli belge ile ispatlamış olmaktadır. Mahkemece açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken, Dairemizce sehven onandığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalının bu konudaki karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemize ait 14.9.2011 tarihli, 2010/16289 E. 2011/12239 K. sayılı “onama” ilamının kaldırılmasına, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…)
gerekçesiyle dairenin 14.9.2011 tarih ve 2010/16289 E. 2011/12239 K. sayılı “onama” ilamının kaldırılarak karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı alıcıya komisyoncu olarak taşınmaz gösterip, hizmet verildiğini davalının bu konuda 9.8.2006 tarihli gayrimenkul gösterme formunu imzalanmasına rağmen kendilerini devre dışı bırakarak, komisyon hizmet bedelini ödemeden davaya konu taşınmazı tapudan satın aldığını, yapılan takibe de haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatının ödetilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı dava dışı emlakçı aracılığıyla satın aldığını, davalı emlakçı ile imzalanan gayrimenkul gösterme formu nedeni ile davacının temsilcisine komisyon bedelini ödendiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemenin, taraflar arasında 09.08.2006 tarihli tellallık sözleşmesi düzenlendiğini, davalının taşınmazı asıl malikten satın aldığını, davacının komisyon ücretine hak kazandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne dair verdiği karar; Özel Daire’ce, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkeme, bozmaya esas alınan 08.03.20007 tarihli “ibraname” başlıklı belgenin ibraname niteliğini, taşımadığı gibi; bu belgeyi düzenleyen Arif T.’nin de davacı şirket adına ibraname düzenleme yetkisinin bulunmadığı gerekçeleri ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirketin müşteri temsilcisi olan Arif T. ile davalı arasında düzenlenen 08.03.2007 tarihli ödeme belgesinin davalıyı, davacıya ödemede bulunmaktan kurtarıp kurtarmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bazı üyelerce, 08.03.2007 tarihli ibranamede, miktar belirtilmediği gibi, ibranameyi düzenleyen Arif T.’nin davacı adına ibraname düzenleme yetkisinin bulunmadığını, bu nedenlerle, anılan belge ile davalının ibra edildiğinin kabul edilemeyeceğini, ayrıca davalının savunmasında 08.03.2007 tarihli ibranameden hiç söz etmediğinden, kararın onanması gerektiğini ileri sürmüş iseler de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalının 09.08.2006 tarihli “Gayrimenkul Görme Formu” başlıklı belgeyi imzaladığı kişi ile 08.03.2007 tarihli ibranamede imzası bulunan kişinin aynı kişi olması karşısında, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Yukarıda açıklanan bu değişik nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanunun 440.maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,11.09.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, taraflar arasında imzalandığı çekişmesiz olan taşınmaz tellallığı sözleşmesinden kaynaklandığı iddia olunan alacağın tahsiline ilişkin olup, uyuşmazlık davacı şirketin müşteri temsilcisinin imzasını havi 08.03.2007 tarihli ve herhangi bir miktar içermeyen belgenin davalı taraf borcunu sona erdirip erdirmeyeceği noktasındadır.
Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere, davacı taraf davalıya 09.08.2006 tarihinde müşteri temsilcisi Arif T. aracılığı ile yer gösterme hizmeti verildiğini ve aynı tarihte sözleşme imzalandığını ve davalı tarafın sözleşmede belirtilen yeri sözleşmede öngörülen süre içerisinde satın aldığını ve sözleşmede öngörülen (70,800) Doları ihtara rağmen ödemediğini ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı taraf ise gerek ihtara cevabında ve gerekse de davaya cevabında usule ilişkin diğer savunmalarının yanında esasa yönelik olarak, sözleşmenin iradeleri fesada uğratılarak imzalatıldığını, taşınmazı yeni emlakçı aracılığı ile satın almaları nedeniyle davacının ücrete hak kazanmadığını, hiç bir çaba göstermeyen davacının satış bedelinin %3 + KDV’sini talep etmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, Tüketici Yasası hükümleri uyarınca sözleşmenin geçersiz olduğunu ve özellikle de 21.04.2008 tarihli cevap dilekçesinin 17. paragrafında ” ZİRA DAVACININ DAVASINA DAYANAK YAPMIŞ OLDUĞU 09.08.2006 TARİHLİ YER GÖRME İLE TAPUDAKİ DEVİR TARİHİ OLAN 16.02.2007 TARİHİ ARASINDA GEÇEN SÜREÇ İÇERİSİNDE, MÜVEKKİL ARİF TÜRKMEN İLE SADECE 09.08.2006 TARİHİNDE GÖRÜŞMÜŞ VE BİR DAHA NE BU KİŞİ İLE NE DAVACI ŞİRKET İLE NE DE TAŞINMAZIN MALİKİ İLE BİR ARAYA GELİNMEMİŞTİR” şeklinde beyanda bulunulmuştur. Hiç şüphesiz davalı taraf bu beyanı ile bağlıdır. 09.08.2006 tarihli yer göstermeden, taşınmazın başka tellal vasıtasıyla satın alınma tarihi arasındaki süreçte ne davacı şirket yetkililerini ne de müşteri temsilcisi Arif T.’yi görmediğini beyan eden davalı taraf, bu iki tarih arasında bir tarih olan 08.03.2007 tarihini taşıyan ödeme belgesinin gerçek bir ödeme belgesi olmadığını kendi beyanıyla ortaya koymuştur. Zira, davada banka veya havale suretiyle bir ödeme savunması mevcut değildir. Ayrıca, ödeme belgesinde herhangi bir miktar yazılı olmadığı gibi komisyon bedelinin alındığına ilişkin kayıtta davalı tarafın cezai şart olarak ödeme yapıldığına dair savunmasını geçersiz kılmaktadır. Davalı taraf cevabi ihtarnamede cezai şart ödediğini belirtmesine karşın 08.03.2007 tarihli belgede komisyon bedelinin tamamının ödendiği kayıtlandırılmıştır. Tüm bu hususlar 08.03.2007 tarihli belgenin borcu sona erdiren bir belge olmadığını ortaya koymaktadır.
Ayrıca, davada üzerinde durulması gereken bir başka hususta çelişkili davranış yasağının ihlalidir. Yukarıda belirtildiği üzere gerek cevabı ihtanamede ve gerekse de davada ağırlıklı olarak sözleşmenin geçerli olmadığına, hile ile imzalatıldığına ve ücretin kazanılmadığına yönelik savunmalara neden ihtiyaç duyulmaktadır. Zira gerçekte zaten borcunu (ki komisyon tutarı ile cezai şart miktarı aynıdır) ödemiş olan bir kişinin yukarıda belirtilen savunmaları ileri sürmesi hayatın olağan koşulları ile bağdaşır bir davranış değildir. Burada davalı tarafın bir istirdat talebi incelenmediğine göre, davalı tarafın ödeme savunması dışında bir savunma ileri sürmesine gerek yoktur. Oysa, davada davalı tarafın ağırlıklı savunması borcun doğmadığına yöneliktir. Açıklanan tüm bu nedenlerle 08.03.2007 tarihli belgenin borcu sona erdiren geçerli bir belge olmadığı görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun kararına karşıyız.