YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2012/601
KARAR NO : 2012/908
KARAR TARİHİ : 28.11.2012
MAHKEMESİ : Kartal 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/09/2011
NUMARASI : 2011/463-2011/367
Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal Asliye 4.Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 08.06.2010 gün ve 2009/412 E., 2010/249 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine karar düzeltme incelemesi sonucunda Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 04.07.2011 gün ve 2011/9282 E., 2011/12147 K. Sayılı ilamı ile;
(…Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davanın kabulüne dair verilen hüküm, Dairemizce onanmış, bu karara karşı davalı idare vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istekleri H.U.M.K.’nun 440. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde değildir. Ancak;
Dava konusu taşınmazın cephesinin bulunduğu Topselvi caddesinin karar tarihinden önce 17.12.2009 tarih ve 2009/ 8-1 sayılı UKOME kararı ile ana arter listesinden çıkartıldığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bakım ve onarım sorumluluğunun bulunmadığı bu kez yapılan incelemeden anlaşıldığından ,davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 16.02.2011 gün ve 2010/16284-2011/2504 sayılı onama kararının kaldırılmasına, karar verildikten sonra yeniden yapılan incelemede;
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ancak;
Dava konusu taşınmazın cephesinin bulunduğu Topselvi caddesinin karar tarihinde ana arter olmadığı, bu nedenle taşınmazın kamulaştırmasız el atılan bölümlerinin ilçe belediyesinin bakım ve onarım sorumluluğunda bulunduğu dikkate alınarak dava konusu taşınmazın bulunduğu yer ilçe Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerindedir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Belediye vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, kayden maliki olduğu 1982 ada 217 parsel sayılı taşınmazına davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yol ve tretuvar yapılarak kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığını, taşınmazın cepheli olduğu yolun davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın sorumluluğunda bulunan ve ana arter niteliği taşıyan ……Caddesi olduğunu ileri sürerek, kamulaştırma bedelinin tahsilini istemiştir.
Davalı Belediye vekili cevaben, hak düşürücü sürenin araştırılarak, süre geçmişse davanın reddine karar verilmesini, el atma hangi idarece gerçekleştirildi ise, davanın ona yöneltilmesi gerektiğini, talep edilen miktarın da fazla olduğunu, öncelikle davanın reddini, davanın kabulü halinde ise el atılan kısmın yol olarak kullanılması durumunda yol olarak terkinine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, belirlenen kamulaştırma bedelinin davalı Belediye’den tahsiline ve taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 105.94 m2.lik kısmının tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.
Davalı Belediye vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece onanmış ise de, karar düzeltme incelemesi sırasında başlık bölümüne aynen alınan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı Belediye vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere; 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 2.maddesinde, Kamulaştırma Kanunu’nun uygulamasında idarenin, yararına kamulaştırma hak ve yetkisi tanınan kamu tüzelkişilerini, kamu kurum ve kuruluşlarını, gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerini, ifade edeceği belirtilmiştir.
3.maddeye göre ise; idareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak…ödemek suretiyle kamulaştırma yapabileceklerdir. Yani özel kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz bir mal, kamu hizmeti için ihtiyaç duyan ve kamulaştırma yapma yetkisine sahip olan idareler kamu yararının bulunduğu durumlarda Anayasanın 46. maddesindeki koşullara uyarak ve parasını peşin vermek suretiyle kamulaştırabilirler.
Öte yandan, kamulaştırma yapmaya yetkili kişi ve kurumlar, Anayasa ve yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapmaksızın, bir kimsenin maliki olduğu taşınmaz malına sahiplenme kastı ile ve kalıcı olarak el koyup, taşınmaz üzerine bir tesis veya bina yapar yahut da o taşınmaz malı bir hizmete tahsis ederek mal sahibinin taşınmaz üzerinde dilediği gibi kullanma hakkını engellerse, o zaman kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olur. İşte kamulaştırma kararı almadan veya kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan taşınmaza el koymuş bulunan idare de, haksız işgalci konumundadır.
Somut olayda, çekişmeye konu taşınmazın cephesinin bulunduğu ….Caddesi’nin dava tarihi itibariyle ana arter olmasına rağmen, yargılama sırasında 17.12.2009 tarih, 2009/8-1 sayılı UKOME kararı ile ana arter olmaktan çıkartıldığı sabittir.
Davacının maliki bulunduğu taşınmaza 1983 yılından itibaren kamulaştırma işlemi olmaksızın yol ve tretuvar yapılmak suretiyle el atıldığı ve çekişmeli taşınmazın cephesinin bulunduğu ….. Caddesi’nin dava tarihi itibariyle davalı Belediye’nin sorumluluğu altındaki ana arter olduğu hususunda Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık yargılama sırasında 17.12.2009 tarihli kararla, çekişmeye konu taşınmazın bulunduğu yolun ana arter olmaktan çıkarılması üzerine, davalı belediyenin sorumluluğunun devam edip etmediği ve yolun bakım ve onarım sorumluluğunun geçtiği dava dışı İlçe Belediye’sine davanın yöneltilmesi gerekip gerekmediği noktasındadır.
İlke olarak her dava açıldığı tarihteki hal ve şartlara göre incelenip sonuçlandırılmalıdır. Dava açılırken gerçek hasmın tespit edilmesi ve davanın ona yöneltilmesi de temel bir usul kuralıdır. Öte yandan taşınmaza müdahalenin önlenmesi davaları, taşınmaza fiilen müdahale eden kişi ya da kuruma karşı açılır.( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.06.1973 Tarih,1-908 Esas, 562 Karar sayılı ilamı.) Dava tarihi itibariyle ana arter olan yolun bakım-onarım sorumluluğu bulunan davalı Belediye, Kamulaştırma Kanunu’na uygun hareket etmeden,taşınmazı kısmen işgal ettiğinden hukuka aykırı, kanunsuz bir harekette bulunmuştur.
Davacıya ait olan taşınmaza dava tarihi itibariyle kamulaştırmasız el atma eylemi, davalı Belediye tarafından gerçekleştirildiğine göre, yargılama sırasında söz konusu yolun ana arter olmaktan çıkartılmış olması el atma eylemini gerçekleştiren davalı Belediye’nin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz; aksi halde yargılama sırasında el atılan taşınmazın cephesinin bulunduğu caddenin tekrar ana arter haline getirilmesi halinde husumet yine değişecek ve bu durum keyfilik ve istikrarsızlık yaratacaktır.
Dava tarihi itibariyle ana arter olan yol nedeniyle davalı Belediye’ye husumet yöneltilebileceğine göre, Yerel Mahkeme’nin davalı Belediye’nin sorumluluğunun devam ettiğine ilişkin belirlemesi yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan gerekçelerle direnme kararı yerinde olup; davalı vekilinin İŞİN ESASINA YÖNELİK diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için, dosyanın 5.HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, 1086 sayılı HUMK’nun 440/1.maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.11.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.