YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/60
KARAR NO : 2011/215
KARAR TARİHİ : 20.04.2011
MAHKEMESİ : Adana 2.Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21.10.2010
NUMARASI : 2010/1669 E-2010/1884 K.
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.04.2010 gün ve 2008/1981 E-2010/714 K. Sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 06.07.2010 gün ve 2010/11917-12080 sayılı ilamı ile;
(“…Davacı vekili dava dilekçesinde, Adana İl Sağlık Müdürlüğü tarafından döner sermaye ek ödemelerinden Mart-Temmuz 2006 döneminde davalıya 5.253.80 TL fazla ödeme yapıldığını belirterek, bu miktarın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, fazla ödemenin kamu hizmeti sırasında meydana gelmesi nedeniyle İdare Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi sonucunda, dairemizin 14.10.2008 tarih 12319/16699 sayılı ilamı ile hükmün “İdari Yargıda gerçek kişiler aleyhine dava açılamayacağı ve davada talep edilen fazla ödemenin istirdadının BK.nun 61 vd. maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra kurulan yeni hükümde, hatalı ödemenin geri alınması için 60 günlük sürede dava açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamından, davalıya yapılan fazla ödemenin daha önce bu yolda alınmış bir idari karara dayandığı iddia ve ispat edilmediği anlaşılmaktadır. Davalıya yapılan ödemenin hatadan kaynaklandığı ve hatalı ödemenin Mart-Temmuz 2006 tarihinde yapıldığı, bu konudaki tutanağın 15.03.2007 tarihinde düzenlendiği başka bir deyişle davacı idarenin fazla ödemeyi 15.03.2007 tarihinde öğrendiği, davanın ise BK.nun 66.maddedeki 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden 01.02.2008 tarihinde açıldığı sabittir. Ayrıca uzman bilirkişi raporuna göre davalıya 3.805 TL fazla ödeme yapıldığı açıklanmıştır.
BK.nun 62.maddesi gereğince, borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu madde de belirtilen yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunanda bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Başka bir deyişle davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.
Mahkemenin dayandığı 27.01.1973 tarih, 1972/6-1973/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile çözümlenen husus; hatalı intibak veya hatalı terfi işlemi gibi bir şart tasarrufun sonradan idare tarafından geri alınması halinde, daha önce bu şart tasarrufa dayanılarak memura yapılmış olan fazla ödemenin nedensiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri istenmesinin mümkün olup olmadığına ilişkindir.
Bu İBK.nın idare tarafından yapılan bütün ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları bütün hatalı ödemelerin idare tarafından gerek ödeme yapılan kişilerden, gerekse ödemeyi yapandan geri alınamaması gibi bir sonuç doğuracağı ve bununda idareyi işlemez duruma getireceği gerekçesiyle savunulamayacağı H.G.K. 05.12.1984 tarih 387/997 sayılı kararı ile kabul edilmiştir.
Bu durumda mahkemece; davalıya yapılan fazla ödeme nedeniyle davacının almaya hak kazandığı miktar yönünden gerekirse ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemenin Borçlar Hukukunun haksız iktisap kuralları çerçevesinde istenip istenemeyeceği tartışılmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir…”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu’nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. (HUMK.429 mad.)
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; Mahkeme, ilk kararında “..yapılan ödemenin açık hata ya da davalının gerçek dışı beyanına veya hilesine dayalı bir ödeme de olmadığı gözetildiğinde son ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 60 günlük sürenin kaçırılmış olması nedeniyle yapılan bu fazla ödemenin davalıdan talep edilmeyeceği” gerekçesi ile “davanın reddine” karar vermiş; bu karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece; “davacı idarenin fazla ödemeyi 15.03.2007 tarihinde öğrendiği, davanın ise BK.nun 66. maddedeki 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmeden 01.02.2008 tarihinde açıldığı sabit olduğuna göre davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkeme bu kez direnme olarak adlandırdığı kararında açıkça bozmadan esinlenerek daha önce kararında yer vermediği zararın öğrenilme tarihi konusunda değerlendirme yapmış, ve açıkça kararında “farklı bir gerekçe” ye dayandığını da ifadeyle zararın öğrenildiği tarihin 23.11.2006 tarihi olup, daire kararında yer alan tarihin hatalı ödeme yapılan elemanların öğrenme tarihleri olduğu, 23.11.2006 tarihi dikkate alındığında da zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı bu karar gerçekte direnme olmayıp, bozmadan esinlenilerek toplanmış yeni delile dayalı, yeni hüküm niteliğindedir. Yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının inceleme merci ise Hukuk Genel Kurulu değil; Özel Daire’dir.
Hal böyle olunca; dosyanın yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 3.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.