Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2011/247 E. 2011/310 K. 11.05.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/247
KARAR NO : 2011/310
KARAR TARİHİ : 11.05.2011

MAHKEMESİ : Kadıköy 1.İş Mahkemesi
TARİHİ : 14.09.2010
NUMARASI : 2010/768 E-2010/452 K.
Taraflar arasındaki “kıdem, ihbar tazminatı ve ücret alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.06.2008 gün ve 2004/1039 E.-2008/312 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 29.06.2010 gün ve 2008/37229 E.-2010/21064 K. sayılı ilamı ile;
(“…1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemeler tarafından verilen kararlarda tarafların gösterilmesi, iddia ve savunmaların özetlenmesi, ihtilaflı konular hakkındaki delillerin tartışılması ret ve üstün tutma sebeplerinin açıklanması zorunludur. Kararın, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 388 ve 389. Maddelerinde tanımlanan unsurları taşıması ve
a-Kararı veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği,
b-Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,
c-İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep,
d-Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi,
e-Kararın verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve tutanak kâtibinin imzaları, yönündeki hükümlerin kararın yazımında dikkate alınması gerekir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı kural HUMK. nun 389.maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK. nun 381.maddesi (kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur). Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.(Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda; dosyanın davalısı B… Otomotiv San Tic Ltd Şti olduğu halde gerekçeli karar başlığında davayla ilgisi bulunmayan bir şirket davalı olarak belirtilerek dava ile ilgisi olmayan şirket hakkında hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir…”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş akdinin işverence haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı eldeki davayı işvereni “B… Otomotiv San. Ve Tic.Ltd.Şti” ni hasım göstererek açmış; Yerel Mahkeme ise 24.06.2008 tarih ve 2004/1039 E.-2008/312 K.sayılı kararında davalıyı “Doğubank Spot Dayanıklı Tük. Malları Ltd. Şti.” olarak göstermiş; davanın kısmen kabulüne, davacının yerinde görülmeyen kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar vermiştir. Bu hüküm davacı vekilince temyiz edildikten ve dosya temyiz incelemesine gönderildikten sonra yine davacı vekilinin istemi ile karar üzerinde davalının ismi tavzih yoluyla düzeltilmiş ve karar bu haliyle, yazılan üst yazıya ekli olarak, dosyası ile birleştirilmek üzere temyiz incelemesi yapan Özel Daireye gönderilmiştir.
Yüksek Özel Dairece, hüküm yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuş; Yerel Mahkemece, bozma ilamında bozma konusu yapılan davalı şirketin adının HUMK 459.maddesi gereğince düzeltilmesine karar verilerek Yüksek Özel Daireye gönderildiği ve 24/09/2008 tarihinde daire kayıtlarına girmiş olduğu, bozma ilamının ise söz konusu düzeltme kararının Yargıtay’a ulaştıktan sonra 29/06/2010 tarihinde yapılmış olup bozma gerekçesinde belirtilen hususun söz konusu olmadığı ve mahkemece usulüne uygun olarak bozma kararından önce davalının isminin dava dilekçesine uygun olarak düzeltildiği gerekçeleriyle, direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Her ne kadar davacı vekilinin yerel mahkemeye bu hatanın düzeltilmesi istemiyle verdiği 08.09.2008 tarihli dilekçe üzerine yerel mahkemece yapılan hata fark edilerek davalı ismi ayrı bir karar örneği üzerinde düzeltilmiş ve düzeltilen bu karar dosyasına eklenmek üzere Yüksek Özel Daire’ye gönderilmiş ise de, düzeltilmiş bu karar Yüksek Özel Dairenin temyiz incelemesi sırasında dosya içine girmediğinden, karar bozulmuş; bozma sonrası verilen eldeki temyiz incelemesine konu kararda ise davalı ismi yerel mahkemece doğru gösterilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu’nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için; açıkça bozma ilamına uyulmamış olması; bozmadan esinlenilerek eylemli uyma anlamına gelecek herhangi bir araştırma yapılmaması ve yeni delil toplanmaması gerekmektedir.
O halde, mahkeme bozmadan esinlenerek kararında düzeltme yapmamalı; yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. (HUMK.429 mad.)
Eş söyleyişle; mahkemenin açıkça uyma kararı vermesi, ya da eylemli uyma anlamına gelecek şekilde kararında değişiklik yapıp, yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Buna göre, somut olay değerlendirildiğinde;
Bozma kararındaki gerekçe ve sonuçta yapılması gerekenler dikkate alındığında, yerel mahkemece, bozma sonrası, davalı ismi düzeltilerek verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmaya eylemli uyma sonucu verilmiş yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 9.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 11.05.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.