Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2011/22 E. 2011/190 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/22
KARAR NO : 2011/190
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEME : Beyoğlu 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/03/2010
NUMARASI : 2010/49-2010/152

Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu 2. İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 07.10.2008 gün ve 2008/323-453 sayılı kararın incelenmesi davacı şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 09.07.2009 gün ve 2009/7619-15338 sayılı ilamı ile;
(Borçlunun alacaklı İş Bankası’yla arasında düzenlenmiş olan kredi sözleşmesindeki adrese ödeme emri gönderilmiş, tebliğ işleminin bila tebliğ sonuçlanması üzerine, aynı adreste 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre ödeme emri tebliğ işlemi gerçekleştirilmiştir.
Şikayetçi borçlu, tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, tebliğ tarihinin tebligattan haberdar olduğu 22.7.2008 olarak düzeltilmesini istemiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/son maddesinde “Daha önce tebligat yapılmış olsa bile taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerindeki değişiklikler hakkında da bu kanun hükümlerinin uygulanacağı” düzenlenmiştir
Borçlunun alacaklı İş Bankası ile yapmış olduğu kredi sözleşmesinde gösterilen adres yukarıda belirtilen kuruluşlara bildirilen adres niteliğinde olmadığından, 7201 sayılı Yasanın 35/son hükmüne göre borçluya yapılan ödeme emri tebliği usulsüzdür. Bu nedenle tebliğ işleminin usulsüzlüğünün tespitiyle, tebliğin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Şikayetçi/borçlu vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, şikayet ilişkindir.
Şikayetçi/borçlu vekili dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine Beyoğlu 4. İcra Müdürlüğünün 2006/24716 esas sayılı dosyasıyla başlatılan takibi 22.07.2008 tarihinde öğrendiğini, müvekkilinin 10 yıldır Siyami Ersek Hastanesinde hemşire olarak çalıştığını, güvenlikçi olarak belirtilen kişinin isminin yazılmadığını, hastanenin personel ve evrak takip memurunun bulunduğunu, hastanede üç ayrı giriş kapısı olup kapıya yapıştırılan tebligatın görülmesi imkanının olmadığını, tebligatın usulsüz olduğunu, bu nedenle öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak sayılmasına, öğrenme tarihinden önce yapılan tüm işlemlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; kredi alınırken imzalanmış olan sözleşmede belirtilmiş olan adrese tebligat gönderildiği halde tebliğ edilemediği, gönderilmiş olan tebligatın Tebligat Kanunu’na uygun olduğu, kişinin imzasıyla bildirmiş olduğu adrese tebliğ işleminin yapılamaması halinde Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılması gerektiği, yapılan bu tebliğin usulüne uygun olduğu” gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir.
Şikayetçi/borçlu vekilinin temyizi üzerine Yüksek Özel Dairece yukarıda belirtilen gerekçe ile karar bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü şikayetçi/borçlu vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 7201 sayılı Tebligat Kanunu(Teb.K)’nun 35. maddesi uyarınca, muhataba yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır:
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi;
“Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır
(Değişik: 19/3/2003-4829/11 md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
(Değişik: 19/3/2003-4829/11 md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.”
hükmünü içermekte;
Aynı maddenin 06.06.1985 gün ve 3220 sayılı yasanın 12. maddesi ile eklenen son fıkrasında da:
“ Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.”
düzenlemesine yer verilmektedir.
Bu değişikliğin gerekçesinde ise aynen;
“Adres değişikliğini düzenleyen 35 inci madde kapsamı uygulamanın ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde genişletilmiştir. Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tarafların aralarında yaptıkları sözleşmede geçerli bir adres tespit etmeleri, bu adresin değiştiğinin karşı tarafa bildirilmemesi halinde adres araştırılması yoluna gidilmeksizin 35 inci maddenin uygulanması kabul edilmiştir. Ancak Kanunun verdiği bu hakkın kötüye kullanılmaması yönünden 35 inci maddenin uygulanması, imzası resmi makamlar önünde ikrar olunmuş (ki, noterlerce düzenlenen ya da onanan sözleşmeler dahil) sözleşmeler yönünden uygulanacaktır. Maddedeki bu değişiklik, taraflar arasında yapılan sözleşmelerde, tarafların kendi iradeleri ile adreslerini bildirmelerine hukuki bir sonuç ve değer vermekte, yargının süratlenmesi amaçlanmaktadır. Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğinde olan ve 1982 Anayasasının 135 inci maddesinde sayılan meslek kuruluşlarına ticaret sicilleri ile esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerin değişmesi ve adresin bu kurum ve kuruluşlara bildirilmemesi halinde de aynı hüküm uygulanacaktır.”
açıklaması yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasındaki sözleşme nitelikçe, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş bir sözleşme ise veya böyle bir sözleşme olmasa dahi kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adresin varlığı söz konusu ise, bu adreslerdeki değişiklikler hakkında da, Teb.K.’nun 35.maddesi hükümlerinin uygulanacağı yasanın açık hükmüdür.
Açıklanan yasal düzenlemeler karşısında somut olay irdelendiğinde:
Şikayetçi/borçlu ile karşı taraf/alacaklı banka arasında taşıt kredisi ve rehin sözleşmesi akdedilmiş olup; bu sözleşmenin noterce tasdik edildiğine ilişkin herhangi belge, bilgi ve bu yönde bir iddia dosya kapsamında yer almamaktadır.
Anılan sözleşmedeki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi üzerine alacaklı/banka tarafından bu sözleşme dayanak alınarak icra takibi başlatılmıştır.
Takip dosyasında, sözleşmede belirtilen “Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesi Kadıköy/İstanbul” adresi bilinen adres olarak kabul edilerek, ödeme emri tebliğine ilişkin evrak bu adrese çıkarılmış; ne var ki, bu tebligat “gösterilen adreste yapılan tahkikatta alıcı adreste ismen tanınmıyor evrak memuru Mustafa Bakır 2.kata gönderdi. Güvenlikçi içeri almadı. “Önder” soyadlı çalışan olmadığını sözlü beyanda bulundu, adres işyeri olduğundan mahalle muhtarı tasdiksiz evrak çıkış merciine iade” şeklindeki açıklama ile çıkaran mercie iade edilmiştir. Bunun üzerine ödeme emrinin Teb.K 35/son maddesi gereğince tebliği yoluna gidilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda belirtilen ve icra takibinin konusu olan taraflar arasındaki sözleşme noterde tanzim ve tasdik edilmiş bir sözleşme niteliğinde olmadığı gibi, sözleşmede alacaklı durumunda bulunan T.İş Bankası da kamu bankası vasfı taşımamakla kanunda sayılan “kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, ticaret sicilleri ve esnaf ve sanatkarlar sicilleri” kapsamına girmemektedir.
Bu nedenle, yukarıda içeriği aynen alınan ve koşulları açıkça ortaya konulan 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/son maddesinin, somut olay yönünden uygulama yeri bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, borçlunun adresine daha önce kanunun gösterdiği usullere göre yapılmış bir tebliğ bulunmadığı; takip dayanağı adi nitelikteki sözleşmenin imzası resmi makamlar önünde ikrar olunmuş (ki, noterlerce düzenlenen ya da onanan sözleşmeler dahil) sözleşmeler kapsamında değerlendirilemeyeceği, kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilmiş en son adresin varlığının da söz konusu olmadığı göz ardı edilerek Teb.K’nun 35.maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir.
O halde, Hukuk Genel Kurulunca benimsenen bozma ilamına uyulması ve şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine gerekçeler ile önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır
S O N U Ç : Davacı şikayetçi/borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.04.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.