Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2011/20 E. 2011/172 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2011/20
KARAR NO : 2011/172
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/09/2010
NUMARASI : 2010/294-2010/326
Taraflar arasındaki “Kamulaştırma bedelinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17.03.2009 gün ve 2008/151-2009/98 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 29.03.2010 gün ve 2010/2439-4709 sayılı ilamı ile;
(…Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hükme yeterli değildir.
Şöyle ki;
1- Dosyaya getirtilen tapu kaydına göre davalının taşınmazın zemininde paydaş olmadığı anlaşılmaktadır. Genel kural taşınmaz üzerindeki tüm muhdesatların taşınmazın mütemmim cüzleri olup, bu yere malik olanların o taşınmazın bütün mütemmim cüzlerine (tamamlayıcı parçalarına) malik olduğu yolundadır. Zeminin başkası adına kayıtlı bulunduğu veya müşterek mülkiyet durumunda davalı muhdesatın kendisine ait olduğunu kanıtlamak zorundadır. Zeminin üzerindeki binanın davalıya ait olup olmadığı ve zemindeki paydaşların hakkı bulunup bulunmadığı, tarafların ibraz edecekleri deliller ve belgeler getirtilmeden ve yapının davalıya aidiyeti yöntemince araştırılıp kesin olarak tespit edilmeden binanın bedelinin davalıya ödenmesi yolunda hüküm kurulması,
2- Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca, yapı birim fiyatlarının yılın tamamında geçerli olmak üzere saptandığı ve davaya konu yapı için değerlendirme tarihi olan 2008 yılı birim fiyat listesine göre değerlendirme yapılmakla yetinilmesi gerektiği dikkate alınmadan, bu değere ayrıca endeks ilavesi yapılmış olması,
doğru görülmemiştir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, mülkiyeti üçüncü şahıslara ait bulunan taşınmaz ve üzerindeki muhtesatın müvekkili idarece kamulaştırıldığını, ancak idarece belirlenen muhtesat bedelinin davalı tarafından kabul edilmemesi nedeniyle uzlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalının tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taşınmaz üzerinde bulunan binanın müvekkili tarafından satın alındığını ve başkaca hak sahibi bulunmadığını savunarak, gerçek bedelin keşfen tespitini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu muhtesatın davalıya aidiyeti benimsenmek suretiyle, yapı yönünden 2008 yılı birim fiyat listesine göre yapılan değerlendirme sonucu bulunan değere ayrıca endeks ilavesi yapılarak bedel belirleyen bilirkişi kurulu raporuna göre, “davanın kabulüne” dair verilen karar; Özel Daire bozma ilamının (1) numaralı bendinde, “…yapının davalıya aidiyetinin yöntemince araştırılıp kesin olarak tespit edilmeden bina bedelinin davalıya ödenmesinin isabetsiz olduğu” ve (2) numaralı bendinde yer “yapı için değerlendirme tarihi olan 2008 yılı birim fiyat listesine göre yapılan değerlendirme sonucu bulunan değere ayrıca endeks ilavesi yapılamayacağı” gerekçeleriyle bozulmuş; Yerel Mahkemece her iki bozma nedenine direnilmiştir.
1- Görüldüğü üzere bozma ilamının (1) numaralı bendinde yer alan bozma gerekçesi yönünden uyuşmazlık; taşınmaz üzerinde bulunan ve davacı İdarece kamulaştırılan muhtesatların, zeminde kayden malik olmayan davalıya aidiyeti konusunda Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava konusu muhtesatın bulunduğu …ada ..parsel sayılı taşınmaz, kayden dava dışı üçüncü şahıslar adına müşterek mülkiyet üzere kayıtlı olup, davalı H… A…’ın zeminde payı bulunmadığı gibi; tapu kaydında taşınmaz üzerinde yapı bulunduğu veya davalıya aidiyeti yönünde her hangi bir kayıt da yer almamaktadır.
Afete maruz bölgelerde zemin ve zemin üstü kamulaştırma işlemlerine başlanılmasına dair Büyükşehir Belediye Encümeni’nce alınan kamulaştırma kararı çerçevesinde kıymet takdir komisyonunca dava konusu muhtesat için tespit edilen bedelin pazarlıkla satın alma görüşmeleri sonucunda davalı tarafça kabul edilmemesi üzerine, kamulaştırılan muhtesat bedelinin tespiti istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
Bilindiği üzere mülkiyet hakkı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 683 ila 778. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, mülkiyet hakkının kapsamını belirleyen 684. maddesinde, “Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçasına da malik olur” hükmüne yer verilmiştir.
Taşınmaz mülkiyetinin içeriğinin düzenlendiği 718. maddesinde ise; arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı ifade edildikten sonra, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapıların, bitkilerin ve kaynakların da gireceği açıkça belirtilmiştir.
Şu durumda; somut olayda olduğu gibi, zemini başka şahıslar adına kayıtlı bulunan arsa vasıflı taşınmaz üzerindeki bina ve müştemilatının, bütünleyici parça (mütemmim cüz) olduğunda kuşku ve duraksama bulunmamaktadır.
Davaya konu muhtesatın kamulaştırma alanında kalması nedeniyle düzenlenen kamulaştırma belgelerinin, zeminin kayden paydaşlarına değil, arz üzerinde kayden paydaş bulunmayan davalı muhatap kılınarak düzenlendiği, davalının da muhtesatın aidiyetini ileri sürerek davacı idareden muhtesat değerine karşılık kamulaştırma bedelini talep ettiği açıktır.
Öyle ise, muhtesatın aidiyeti konusunun görülmekte olan dava içerisinde çözümlenmesi, bir başka ifadeyle davalının muhtesatın kendisine ait olduğunu ispatlaması zorunludur.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi ile, salt dava konusu muhtesatın zemini davalı dışındaki şahıslara ait bulunan …ada ..numaralı parsel üzerinde yer aldığına ve muhtesatın bedeline dair belirlemeler yapılmış, bedel tespiti talep edilen muhtesatın davalıya aidiyeti konusunda yöntemince araştırma yapılmamıştır.
O halde, Yerel Mahkemece; zemin paydaşlarının da eldeki davada taraf olmadıkları göz önünde bulundurularak, zemin üzerindeki binanın gerçekten davalıya ait olup olmadığı yönünde tarafların bildireceği tüm deliller toplanıp değerlendirilerek, sonucuna göre karar verilmelidir.
Belirtilen nedenlerle; aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, eksik inceleme sonucu davanın kabulüne dair verilen kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
2- Bozma ilamının (2) numaralı bendinde yer alan bozma gerekçesine gelince;
Yerel mahkemece, “yapı için değerlendirme tarihi olan 2008 yılı birim fiyat listesine göre yapılan değerlendirme sonucu bulunan değere ayrıca endeks ilavesi yapılamayacağına” dair (2) numaralı bozma gerekçesine karşı da direnildiği belirtilmekte ise de; Özel Daire bozma ilamının (1) numaralı bendinde açıklanan bozma nedeni karşısında, aynı ilamın (2) numaralı bendinde gösterilen bozma nedeninin “kabule göre” bozma, daha açık bir ifadeyle tamamen eleştiri niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında, bozmada işaret edilen bu tür eleştirilere karşı direnilmesi mümkün olmadığından, Hukuk Genel Kurulu’nca da incelenmesi olanaklı değildir.
S O N U Ç: 1- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,
2- Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma kapsamında bulunumadığından, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
15.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.